Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/196 E. 2018/166 K. 03.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/196 Esas
KARAR NO : 2018/166

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/10/2014
KARAR TARİHİ : 03/05/2018
KARAR YAZMA TARİHİ : 11.05.2018
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekeçesinde özetle müvekkili adına TPE ‘de tanınmış marka olarak kabul edilen … markasının sahibi olduğunu ve davalının 25.sınıfta … tescil nolu … markasını iltibas yaratacak şekilde tescil ettirdiğini, 5 yıldır kesintisiz olarak kullanmasından dolayı iptaline, talebin kabul edilmemesi halinde davalının müvekkilin tanınmışlığından faydalanma gayesi ve markanın ayırt edici karakterine zarar verme ihtimaline binaen ve davalının müvekkilinin tanınmış markasından haberdar olarak kötü niyetli tescil ettirdiğinden, 556 sayılı KHK.nin 8/1-b, 7-1-ı, 8/3-4, 35.maddeleri uyarınca markanın iptaline, haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, kullanılmasının önlenmesine , yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; müvekkilinin markayı 2006 yılında devraldığını, 2010 tarihinden itibaren ciddi olarak kullandığını, 5 yıllık hak düşürücü geçtikten sonra davanın açıldığını, markanın ilk olarak 1997 ‘de tescil edildiğini, bu tarih itibariyle davacının markasının tanınmış olmadığını, davanın reddine karar verilmesini yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesini talep ve beyan etmiştir.
Dosyaya celp edilen kayıtlara göre davalı tarafa ait …. şekil markası 25. sınıfta …. sayı ile 25.02.1997 tarihinde tescil edildiği tescilin halen geçerliliğini koruduğu ,davacı tarafa ait …. ibareli markanın …. sayı ile 12. sınıfta 29.03.1961 tarihinden itibaren tescilli olduğu tescilin geçerliliğini koruduğu celp edilen kayıttan anlaşılmıştır.
Dosya üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinde; Çorum … Asliye hukuk mahkemesinde yaptırılan incelemede davalı tarafın 2011 yılında 16.822 çift , 2012 yılında 17.404 çift , 2013 yılında 9.930 çift, 2014 yılında 31.125 çift ayakkabı satışa sunduğu beyan edilmiştir. Yine dosyaya sunulan bilirkişi raporunda markanın kullanmama nedenine dayalı Anayasa mahkemesinin iptal hükmü nedeniyle takdirin mahkemeye ait olduğu, davalı tarafın …. unsurlu markası ile davacı taraf markasının benzer olduğu , yine daha önce sunulan bilirkişi raporunda da ; ortalama tüketici nezdinde markaların benzer olduğu davacı tarafın markasının tanınmış marka olup davalı markasının hükümsüz sayılması gerektiği beyan edilmiş, incelenen bilirkişi raporları kısmen hukuki değerlendirmeyi içerdiğinden bilirkişi raporlarına kısmen itibar edilmiş bir kısım hukuki değerlendirme mahkememizce yapılmıştır.
Dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporları, celp edilen marka kaydı,tüm deliller dikkate alındığında ; dava kullanmama nedenine dayalı iptal ve benzerlik nedeniyle kötü niyetli tescil nedeniyle hükümsüzlüğe ilişkin olup markanın kullanmama nedenine dayalı iptal talebi yönünden Anayasa mahkemesinin …. esas, … karar 06.01.2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan iptal kararı dikkate alındığında; KHK. nın 14. Maddesi iptal edilmiş olup davanın yasal dayanağı ortadan kalktığından bu talep yönünden dava şartı ortadan kalktığından yerinde olmayan iptal talebinin usulden reddine karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür.
Benzerlik yönünden marka hükümsüzlüğüne ilişkin olarak tescil başvurusuna konu olan ya da tescil edilmiş olan bir marka daha önceden tescil edilmiş bir marka ile aynı ise aynı mal ve hizmetleri kapsıyor ise önceki tescil sahibinin itirazı üzerine TPE tarafından tescil başvurusu reddedilebileceği gibi, tescilin gerçekleşmiş olması halinde mahkemeye hükümsüzlük davası açılabilecektir. Tescil başvurusuna konu olan ya da tescil edilmiş bulunan marka tescil edilmiş veya tescili için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın kapsadığı mal veya hizmetler ile aynı veya benzer ise tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırma ihtimali var ise bu karıştırma ihtimali tescil edilmiş veya tescili için başvurusu yapılmış marka ile ilişkili olduğu ihtimalinide kapsıyor ise bu hal hem nispi red hem de hükümsüzlük nedenidir.
Karıştırma ihtimali ortalama tüketicilerin her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Başka bir anlatım ile halkın söz konusu mal ve hizmetleri aynı ya da bağlantılı işletmelerden geldiğini düşünme tehlikesidir. Hem markanın hem de mal veya hizmetlerin aynı olması durumunda marka hakkının ihlali söz konusu olmaktadır. Karıştırma ihtimalinden söz edilebilmesi için öncelikle tescil başvurusuna konu veya tescil edilmiş marka ile daha önce tescil edilmiş ve tescil başvurusu yapılmış markanın kapsadığı hizmetlerin aynı ya da benzer olması gerekmektedir. Eğer bu mal ve hizmetler aynı ya da benzer ise bu kez markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenecektir. Karıştırma ihtimali hem marka, hemde sınıf bakımından benzerlik gerektirdiğinden iki markanın tescil edildikleri, tescil başvurusunda bulunulduğu ya da kullanıldığı mal ve sınıfların ne kadar birbirine benzer ise karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmaması için markaların da o oranda birbirinden farklı olması gerekecektir. Markalar arasında sözcük, harf karakteri, şekil, grafik gibi renk unsurlarında hiçbir fark yok ise markalar arasında ayniyetten söz edilir. Eğer bu unsurlardan birinde küçük fark var ise benzer markalardan söz edilir. Markalar arasında karıştırma ihtimali incelenirken her bir unsura göre değil bir bütün olarak iki markanın bıraktığı genel global izlenimin markanın bütünüyle bıraktığı etki dikkate alınır.
AB Adalet Mahkemesi (CJEU ) uygulamalarında karıştırma ihtimalinin belirlenmesinde bir takım ilkeler mevcuttur. Uygulamalara göre karıştırma ihtimali ilgili tüm faktörler dikkate alınmak suretiyle marka veya işaretler birer bütün olarak değerlendirilmeli bu değerlendirme yapılırken uyuşmazlık konusu mal veya hizmetin talep edebilecek durumdaki ortalama tüketici gözü ile bakılmalı ortalama tüketicinin detayları incelemeden markayı bir bütün olarak algılayacağı gözönünde bulundurulmalı markadaki ayırt edici ve egemen unsurların bıraktığı genel intibaya göre görsel ve işitsel ve kavramsal anlamda karıştırma ihtimali bulunup bulunmadığı tartışılmalıdır.
Markalar arasında daha az derecedeki benzerlik mal veya hizmetler arasında daha çok benzerlik ile dengelenebilir. Bunun tersi de mümkündür. Ayrıca eğer önceki markanın ayırt ediciliği kendiliğinden çok yüksek ise veya kullanım sonucunda yüksek ayırt edicilik sağlanmış ise karıştırılma ihtimali de çok yüksek olacaktır. Salt çağrıştırma ihtimalinin varlığı karıştırma ihtimalini de mevcut olduğunun kabulü için yeterli değildir. Önceki markanın tanınmışlığı da tek başına karıştırılma ihtimalinin varlığı için yeterli değildir. Eğer her iki marka arasında çağrıştırma ,tüketicide bu markayı taşıyan ürünlerin aynı ya da ekonomik olarak bağlantılı işletmelerden kaynaklandığı yolunda bir kanaate yol açacak nitelikte ise, bu durumda karıştırma ihtimalinin bulunduğu düşünülmelidir. Markalar arasında görsel , işitsel,kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı her iki markanın asli ve tali unsurları ile birlikte bütünü itibariyle bıraktığı izlenimler bakımından benzerlik olup olmadığı çağrıştırma söz konusu olup olmadığı, markaların ait oldukları mal veya hizmetlerin hitap ettiği tüketici kitlesinin eğitim ve toplumsal durumu, markaların tescilli oldukları malın ya da hizmetin değeri , buna bağlı olarak alıcının mal almaya gittiğinde harcadığı zaman kriterleri dikkate alınarak ortalama düzeydeki tüketici gözü ile karıştırma ihtimali mevcut olup olmadığı tespit edilecektir.
Somut olayda davacı tarafa ait … markası dikkate alındığında davalı taraf markasının ana unsuru … ibaresi benzer olup karıştırılma ihtimali söz konusudur. Ancak, davacı tarafın hükümsüzlük talebi incelendiğinde; davalı taraf markasının tescil tarihi ve kullanım süresi gözönüne alınmıştır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 556 sayılı KHK. nin kaynağını oluşturan …sayılı Avrupa Birliği marka direktifinin 9. maddesinde ve topluluk marka tüzüğünün 54. maddesinde gerek hükümsüzlük davaları bakımından gerek markanın tescilli olduğu sınıflardan kullanılmasının önlenmesi davası bakımından 5 yıllık sessiz kalma durumunda artık marka sahibinin gerek hükümsüzlük talebi ile gerek kullanımının hukuka aykırı olduğu iddiası ile dava açılma hakkı kalmamaktadır. Ancak sessiz kalma yolu ile hak kaybı 556 sayılı mülga KHK. Da açıkca düzenlenmemiş olup Yargıtay farklı olaylarda vermiş olduğu değişik kararlarda her alanda geçerli olan TMK. 2. Maddesine dayanarak somut olayın özelliklerine göre belli bir süre geçktikten sonra hükümsüzlük davası açılmasını kötü niyetli bir davranış olarak görmekte ve sessiz kalma yolu ile hak kaybının gerçekleşebileceğini kabul etmektedir.
Markanın başkası tarafından kullanılmasına uzun süre sessiz kalan kimse zımmi olarak bu kullanıma, tescile icazet vermekte rıza göstermektedir. Bu süre içerisinde markayı kullanan veya tescil eden kimsenin büyük miktarda yatırım yapması nedeniyle bu kişinin markayı kullanımına engel olunması veya tescil edildiği markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde uğrayacağı zarar ile marka sahibinin markasını korumaktaki hukuki menfaatleri arasında bir çatışma olduğu açıktır, bu durumda markayı tescil ettiren kötü niyetli olsa bile kötü niyet korunacakmıdır. Yargıtay 11. Hukuk dairesi bu konuda markayı sonradan tescil ettiren kimse kötü niyetli olsa bile belli bir süre geçmek ile marka hakkı sahibinin sessiz kalma yolu ile dava açma hakkını kaybettiği görüşünü kabul etmektedir.
Somut olayda davalı tarafın uzun süredir markayı kullandığı, geliştirdiği yatırım yaptığı davacı tarafın Türkiye de faaliyette olduğu halde bu yatırımlara ve marka kullanımına ses çıkarmadığı dikkate alındığında,her ne kadar davalı tarafın markayı tescil ettirmesi kötü niyetli olsa bile davacı tarafın Medeni kanunun 2 maddesine aykırı davranıp uzun süre sessiz kaldığından yerinde olmayan hükümsüzlük talepli davasının reddine karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Gerekçelerle
1-Kullanmama nedenine dayalı iptal davası yönünden 556 sayılı KHK.nın 14 maddesi Anayasa mahkemesinin kararı ile iptal edilmiş olup iptal kararı 06.01.2017 tarhili resmi gazetede yayınlanmış olup bu talep yönünden davanın dayanağı ortadan kalktığından kullanmama nedenine dayalı iptal talebinin dava şartı ortadan kalktığından usulden reddine,
2-Markanın benzerliği ve kötü niyetli tescil nedeniyle hükümsüzlüğü talebi yönünden 25. Sınıfta davalı tarafın kullanımı markanın tescilinden sonra çok uzun süredir devam edip davalı kullanımına uzun süre sessiz kalındığından medeni kanun 2 maddesi gereği sessiz kalma nedeniyle hak kaybı söz konusu olup yerinde olmayan hükümsüzük talepli davanın reddine,
3-Harç yeterli olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan 3.145,00 TL ücreti vekaletin davacı taraftan tahsili, davalı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 3.500,00 TL bilirkişi ücreti, tebligat ve müzekkere gideri olan yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine,
7-Artan avans giderinin taraflara iadesine,
Dair kararın taraflara tebliğinden itibaren ilgili hukuk dairesinde 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. . 03/05/2018

Katip …

Hakim …

¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır