Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/151 E. 2019/381 K. 14.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/151 Esas
KARAR NO : 2019/381

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/09/2017
KARAR TARİHİ : 14/11/2019
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; Müvekkilinin markasının ilk olarak 1967 yılında yaratılmış olup, ABD’deki en büyük perakende satış mağazalarından biri olduğunu, müvekkilinin şu anda giyim ürünleri, aksesuarlar, kokular, mobilyalar ürettiğini, müvekkilinin kendisine ait ….. markasını Türkiye de dahil 100’den fazla ülkede yoğun ve yaygın bir şekilde kullanılmakta olduğunu ve çok sayıda marka tescil kayıtları ile koruma altına aldığını, müvekkili firmanın ….. ve at üstünde ….. oyuncusu figürlü markaların yapılan yüksek meblağda yatırımlar sayesinde kısa sürede ülkemizde ve dünya genelinde umumen malum marka statüsüne ulaştığını, davalıya ait ….. ….. + at üzerinde ….. oyuncusu figürü markasının, müvekkilinin TPMK nezdinde kayıtlı markaları ile aynı sınıflarda tescilli olduğunu, müvekkilinin çok sayıda sınıfta tescilli olup da davalı markaları ile aynı sınıflarıda kapsayan markalarının esas unsurunun da davalı markası gibi ….. ibaresinden ve şekil unsurundan oluştuğunu, davalı markasındaki ….. ibaresinin sadece esas unsur olan ….. ibaresi ile şekil destekler bir unsur olduğunu, ….. ibaresinin davalı markasına ayırt edicilik katmadığını ve müvekkilinin markası ile tüketici nezdinde ortaya çıkaracağı iltibas tehlikesini ortadan kaldırmadığını. Ayrıca iltibas yanında, müvekkilinin ….. ve alt üstünde ….. oyuncusu figürlü markasının, Paris sözleşmesi ve SMK m.6/4 ve 6/5 hükümleri anlamında tanınmış marka olduğunu, bu hususun birçok farklı yerel mahkeme ilamı ve Türk Paten tkararı ile de kabul edildiğini, bu itibarla da davalı markasının hükümsüz kılınması gerektiğini, müvekkilinin, ticaret unvanının kök unsuru ….. olduğu grekeçesiyle, SMK m.6/6 hükmü anlamında da hak sahibi olduğunu ve davalının basiretli bir tacir gibi davranmadığını, dava konusu markanın tescilinde kötü niyetin söz konusu olduğunu, müvekkilinin dava konusu markayı uzun yıllardır 9,14 ve 35. Sınıflarda yer alan emtialar üzerinde eylemli biçimde kulandığını ve Türkiye genelinde etkin bir şekilde faaliyet gösterdiğini, markaya sektöründe bir ün kazandırdığını, aynı sektörde faaliyet gösteren davalının bunu bilmemesinin mümkün olmadığını, dava konusu markayı tesadüfen seçmiş olamayacağını, davalıya ait markanın hükümsüz kılınması gerektiğini iddia ederek davalı taraf adına Türk Patent nezdinde …. sayı ile kayıtlı markasının hükümsüzlüğü ve sicilden terkinini, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; ….. markasının Türk Patent ve ….. nezdinde değişik sınıflarda farklı firmalar adına tescilli olup, davacının tanınmışlık iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu; ….. markasının 25 ve 35. Sınıflarda dava dışı ….. Giyim San. Ve Tİc. A.ş adına 1980 yılından beri tescilli olduğunun hatta söz konusu markanın 2004 yılından itibaren tekstil giyim alanında tanınmış marka olarak sicile kaydedildiğinin görüleceğini, Türk Patent kayıtlarına göre içinde ….. ibaresi geçen ….. marka başvurusunun bulunduğunu ve bunların çoğunun tescilli olduğunu, değişik sektörlerde ….. ibareli çok sayıda tanınmış marka ve firmanın mevcut olduğunu; ….. ibaresinin, bir spor faaliyetinin adı olup, tüm sektörlerde yaygın olarak kullanılan zayıf marka niteliğinde olduğunu; davacının Türk Patent nezdinde 3 adet tanınmış marka başvurusu yaptığını, ….. ibaresi için yaptığı ….. no.lu olan başvurunun reddedildiğini, …. markası için yaptığı ….. no.lu başvurunun henüz karara bağlanmadığını, yine at üstündeki ….. oyuncusu figürlü şekil markası için yaptığı …. no.lu tanınmış marka başvurusunun da henüz karara bağlanmadığım, kısaca davacının 2015 yılından .sonra 3 marka için tanınmışlık başvurusunda bulunmuş olup, henüz onaylanmış bir kararın bulunmadığını, davacı adına tanınmışlık kararı verilse bile bu kararın ancak verildiği tarihten sonra başvurusu veya tescili yapılan markalar için önem arz edeceğini, dava konusu marka başvuru ve tescillerinden önce alınmış davacı adına alınmış herhangi bir tanınmış marka tescilinin bulunmadığını, ….. ibaresinin, gerek günlük konuşmada gerekse ticari hayatta hemen hemen her alanda yaygın olarak kullanılan bir ibare olduğunu; ….. ibareli yüzlerce markanın bulunmasının, aynı zamanda, tüketiciler ııezdinde ….. ibareli markaların farklı olduğu bilincinin yaygınlaşmasına da sebep olduğunu, günümüz tüketicilerinin ….. markası için daha seçici ve ayırt edici noktasına ulaştıklarını, zayıf marka olduğu için marka benzerlik değerlendirmesinin ….. ibaresi üzerinden yapılamayacağını; ….. markasının tekstil ürünlerinde tanınmış bir marka olduğunu, fakat dava dışı bir firma adına tescilli olduğunu, tüm tüketicilerin dava dışı firmanın tanınmış markası ile davacının markasının farklı olduğunu bildiklerini; normal şartlarda hiçbir tüketicinin dava dışı firmanın tanınmış markası ….. ve davacının ….. ….. markasını karıştırarak ….. ….. markasını almayacağını; davacının, 25. sınıfta ….. markasının gerçek hak sahibi olmamasına rağmen, sanki gerçek ve tescilli hak sahibiymiş gibi sektördeki herkese karşı dava açtığını, bu durumun davacının kötü niyetli olduğunu kanıtladığını; ayrıca, dava konusu markalar arasında en ufak bir benzerliğin, iltibasın bulunmadığını, müvekkilinin markasındaki ….. ibaresinin farklılık yarattığını, atlı oyuncu logosunun da farklı olduğunu; davacı markasının tanınmış olmadığını, bu kabul edilse bile iltibasın söz konusu olmadığını; dava konusu markanın tescilinde kötü niyet bulunmadığını, müvekkilinin iç ve dış piyasa deneyimi ardından markayı oluşturduğunu ve yatırım yaptığını, müvekkilinin korunmaya değer hakkının davacının haklarından fazla olduğunu, Türk Patent nezdinde kayıtlı ….. ibareli markalara karşı davacı tarafından idari itiraz sürecinin iletilmediğini ve Türk Patent kararlarına karşı dava açılmadığını, daha sonradan bu markalara karşı dava açılmasının basiretli bir tacir davranışı olarak görülemeyeceğini ve davacının, markasını, müvekkilinin markasının tescilli olduğu 9, 14 ve 35, sınıflarda kullanmadığını, sadece tekstil giyim alanında kullandığını iddia ederek, davacı taleplerinin hukuka, fiili ve ticari duruma aykırı olması, davacı ve davalı markalarının benzer olmaması, davacı iddialarının ispatlanamaması vb nedenlerle reddini, davacının, kötüniyet taşıması, davranışlarının sessiz kalma, zımni rıza doğurması nedeniyle taleplerinin reddini, mahkeme ve ücreti vekaletin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE:
Yargılama sırasında deliller toplanmış; Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davaya konu marka tescil belgeleri ve ilgili dosya evrakları celp edilmiştir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller ve taraf iddiaları ışığında dosya davacı taraf markasının tescil kayıtlarıyla davalı tarafın kayıtları karşılaştırılmak suretiyle davacı taraf markasının tanınmışlık kaydı da dikkate alınmak suretiyle davalı taraf tescilinin davacı tarafa yönelik bir engel teşkil edip etmeyeceğini, davacı taraf ….. ve şekil ibaresinin ilk tescil tarihinden itibaren dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık süre içerisinde davalı tarafın tescil edildiği sınıflarda ciddi kullanım olup olmadığı konusunda davalı def’ide incelenmek suretiyle rapor tanzim etmek üzere bir marka uzmanı, bir mali müşavir ve bir sektörden oluşacak bilirkişi heyetinde tevdi olunmuş, bilirkşiler düzenlemiş oldukları 25.10.2018 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında özetle; “Davalı markasının, işaret düzeyinde bakıldığında, davacının markalarındaki ….. kelimesini aynen ve at üstünde ….. oyuncusu figürünü benzer bir şekilde içerdiği, markada ….. kelimesinden daha küçük punto ile yazılı olan ….. kelimesinin “sıfır” anlamına gelmekte olduğunu, markaya ayırt edicilik katmadığının görüldüğünü, davacı markasının davalı tarafın markasının koruma tarihi itibariyla tekstil (giyim ürünleri) sektöründe tanınmış marka olduğunu, davalı markasının, davacının tanınmış markasından haksız yararlanmaya (SMK m.6/f.5) yol açılmasına sebep olacağı kanaatine ulaşıldığını, davalının ileri sürdüğü “davacı markasının kullanılmadığı” yönündeki savunmanın değerlendirilmesi neticesinde, davacı tarafından delil olarak sunulan satış listesinin sayın mahkemece kabul edilmesi durumunda; dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık süreçte(buna göre davalı markasının koruma tarihi olan 17.02.2016 günü ve öncesinde) güneş gözlükleri emtiası yönünden davacı markasının ülkemizde yoğun olarak-ciddi anlamda kullanıldığı, diğer emtialar yönünden ise ciddi kullanımın tespit edilmediği ve davalı markasının tescilinde kötü niyet bulunup bulunmadığının mahkeme takdirinde olduğu kanaat ve sonucuna ulaşıldığı hususlarını tespit etmişlerdir.
Davalı vekilinin rapora karşı itiraz dilekçesi ile, raporda tanınmışlık iddiasının TPMK nezdinde gerçeğe aykırı olduğunu, ….. markasının 25. Sınıfta giyim alanında tanınmış olmasının imkan dahilinde olmadığını, zira markanın bu sınıfta dava dışı ….. Giyim San. Ve Tic. A.ş adına tescilli olduğunu, markanın bu firma adına 2004 yılından bu yana ….. no ile tanınmış marka olarak kayıtlı olduğunu, davacı tarafın tanınmış marka iddiası doğru olmamakla birlikte, tanınmış bir markanın tüketici nezdinde ayırt ediciliğinin yüksek olduğunu, markaların hitap ettikleri müşteri kitlesi satışa sunuldukları yerlerin, fiyatlarının farklı olduğunu, ürün çeşitlerinin de farklı olduğunu ileri sürerek rapora itiraz etmiştir.
Davacı vekilinin rapora yönelik itiraz dilekçe ile, raporun müvekkilinin markasının 14. Sınıf emtialar bakımından ciddi kullanıma konu edilmediği yönündeki soncunun hatalı olduğunu; huzurdaki davanın SMK m.6f.1 ve m.6/f.5 ve bu maddelere atıfla m.25f.1 hükümlerine dayanılarak ikame edildiğini, raporda ise davalının SMK m.25/f.7 hükmü kapsamında kullanmama savunmasının değerlendirildiğini; davalının kullanmama savunmasının sadece SMK m.6/f.1 uyarınca açılan hükümsüzlük davası ile sınırlı olup, SMK m.6/f.4 ve 5 hükümlerine dayanıldığında bir def’i olarak kullanılamayacağını, müvekkilinin tanınmış markası ile aynı/benzer olduğu iddiasıyla SMK m.6f.4 ve 5 kapsamında da açılan bu davada, davalının müvekkilinin tanınmış markasının kullanılmadığını ileri süremeyeceğini, sürse de bunun dikkate alınamayacağını, tanınmışlığı tespit edilen marka için kullanmama savunmasının dikkate alınmaması gerektiğini ve bu hususun, TPMK’nın SMK m.19/f.2 de yer verilen kullanmama savunmasına ilişkin olarak hazırladığı “2017 kullanım ispatı kılavuzu’nda da açıkça belirttiğini ileri sürerek itiraz etmiştir.
27/12/2018 tarihli 4 nolu celsede her iki tarafında bilirkişi raporuna itirazları olduğundan ek rapor tanzim etmek üzere önceki bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişiler ayrıntılı ve gerekçeli 29/04/2019 tarihli ek raporlarında özetle; “Davalının, davacının tanınmış marka iddiasının yerinde olmadığı ve taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı yönündeki itirazlarının yeniden değerlendirilmesi neticesinde, bu hususlarda kök raporda ulaşılmış olan sonuçtan dönülmesini gerektiren bir durum tespit edilmediğini, davacının, davalının kullanmama savunmasına yönelik itirazı ile ilgili olarak, SMK’nın ilgili düzenlemesinin lafzına göre bu def’i sadece SMK m.6/f.1’de öngörülen iltibasa dayalı hükümsüzlük davasında ileri sürülebileceğini buna göre SMK m.6/f.5 uyarınca tanınmış bir markanın farklı bir sınıfta kullanılması-tescilli olması nedenine dayanan hükümsüzlük davasında davacı markasının kullanılmadığı ileri sürülemeyeceği” hususlarını bildirmişlerdir.
Dava markanın hükümsüzlüğü talebine yöneliktir
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; SMK’nun 25.md’si hükümsüzlük hallerini düzenlemektedir. Buna göre 5.md’deki mutlak red; ve 6.md’deki nisbi red sebepleri hükümsüzlük sebebidir.
SMK’nun 6/1 md’sine göre, tescil başvurusu yapılan bir markanın tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırılma ihtimali ortalama tüketicilerin her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyor ise doğrudan karıştırma ihtimali; eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırd ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırma ihtimalinden söz edilecektir.
Somut olayda davacının markasının esas unsurunun “…..” olması sebebiyle davacı ve davalı markası arasında kıyaslama yapılmış ve bilirkişinin davalı markasının, davacının tanınmış markasından haksız yararlanmaya yol açılmasına sebep olacağı yönündeki tespitine mahkememizce de aynen iştirak edilmiştir. Zira davacı tarafa ve hükümsüzlük talebine konu davalı tarafa ait markaların asli ve ayırd edici unsuru olan “…..” ibaresi aynıdır. Davacının markasının “tanınmış marka” olduğunun kabulü karşısında, davacıya farklı sınıflar yönünden de genişletilmiş bir koruma bahşettiğinin kabulü gerekir. Bu durumda giyim sektöründe tanınmış ohan davacının “…..” esas unsurlu markası ile benzerlik taşıyan davalının “….. …..” markasının SMK md 6/5 anlamında hükümsüzlük koşullarının oluştuğu ve SMK md. 25/son hükmünün açık lafzı ve mevhumu muhalifinden kullanılmama def’inin SMK md 6/5’e dayalı hükümsüzlük taleplerinde def’i olarak ileri sürülemeyeceği anlaşıldığından davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:
Davacının davasının KABULÜ ile;
1-Davalıya ait …. tescil numaralı markanın hükümsüzlüğüne sicilden terkinine,
2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 3.931,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı, 31,40 TL peşin harç, 2.100,00 TL bilirkişi ücreti ve 301,80 TL tebligat-posta masrafı vs.olmak üzere toplam 2.464,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/11/2019

Katip …

Hakim …