Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2016/209 E. 2019/330 K. 09.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/209 Esas
KARAR NO : 2019/330

DAVA : Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 14/12/2016
KARAR TARİHİ : 09/10/2019
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle: Müvekkili …’in 2006 yılında Su Arıtma Cihazlarının pazarlaması işi ile başladığı iş hayatına 08.07.2011 tarihinde açmış olduğu …. Ünvanlı işletme ile devam etmiş olduğunu, su arıtma cihazı ile ilgili ilk tasarım çalışmasını …. numaralı Endüstriyel Tasarm Tescil Belgesine konu su arıtma cihazını tasarlayarak yaptığını, TPE adına kayıtlı 11 adet marka başvurusunun bulunduğunu, bunlardan … tescil numaralı … su arıtma sistemleri ile … tescil numaralı ….markaları müvekkilinin adına tescil edildiğini, ayrıca 10.04.2015 tarihinde …..’ye müracaat ederek www….com.tr alan adını satın aldıklarını ve …. markalı ürünlerinin satışını bu site üzerinden gerçekleştirdiklerini, Kütahya ilinden bazı kişiler müvekkile ait firmayı arayarak …. markalı ürünlerden şikayetçi olması ve Kütahya’a herhangi bir bayinin bulunmaması üzerine inceleme başlattıklarını, davalıların …. marakası ile piyasada su arıtma sistemleri üzerine ticari faaliyette bulundukları tespit ettiklerini ve kendilerinden su arıtma cihazı sipariş edilerek arıtma cihazının müvekkilinin bir yakını adına faturalı olarak satın alındığını, burada faturada açıkça … markası yer almakta, ürün üzerinde de … markası yer aldığı üzere davalıların müvekkilden hiçbir izin veya lisans olmadan, müvekkili adına tescilli “…. su arıtma sistemleri ” markasına tecavüzde bulunduklarını, ayrıca davalıların müvekkil marka adlarını kartvizitlerinde ve işletmelerinde kullandıklarına ilişkin görselleri sosyal medyaya yüklemek ysuretiyle sosyal medyada reklam yapmakta ve tüketicileri bu sayede müvekkiline ait markanın üreticisi/bayisi izlenimini yapmakta olduğunu, müvekkilinin markadan doğan haklarına tecavüz etmekte olduklarını, davalılardan … tarafından oluşturulan www……com internet sitesi üzerinden müvekkiline ait tescilli …. markasının birebir aynısının kullanıldığını, davalılar bu işi ortaklaşa yaptıklarını, çünkü her bir davalınınsosyal medya hesaplarından aynı şeyleri paylaşmakta ve aynı marka üzerinden pazarlama yapmakta olduğunu, müvekkili tarafından tescil edilen markaların hiçbir izin alınmadan davalılara ait mağaza tabelalarında ve tanıtım malzkemelerinde yer almasının, su arıtma cihazlarının üzerinde kullanılmasının müvekkilinintescil ile kullanılan haklarına tecavüz teşkil etmekt olduğunu ve müvekkilininzarara uğradığını idda ederek, davaıların, müvekkiline ait markadan doğan haklarına vaki tecavüzünün ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin tespiti ile iş butecavüzün durdurulmasına, önelenmesine ve busuretle haksız tecavüzüng iderilmesine, marka …larına tecavüz konusu olan makineler nedeniyle müvekkilinin maruzkaldığı zararın tespiti ile fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak üzere belirsiz olan acakları için şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tazminine, yine aynı makineler nedeniyle müvekkilinni ticari itibarı zarar gördüğünden dolayı 20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tazminini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalılar vekilinin cevap dilekçesinden özetle, Dava dilekçesinde bahsedilen “….”, “….” ve “…” isimli kelimelerle ilgili olarak ise ortada henüz tescil edilmiş marka söz konusu olmadığını, dolayısıyla bu marka başvuraları tescil edilinceye kadar hukuki korumaya haiz olmadıklarını, davacının 02.11.2016 tarihinde tescil başvurusunda bulunuludğunu, müvekkilinin ise 2014 yılında işyerini açtığını, markaların tescil olmadan FSHK kapsamında korumaya haiz olmadığından davacının davası hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin internet üzerindensatış yapmadığını, sitede fiyat olmadığını, bayi ve benzeri ifadalerin de yer almadığını, sadece reklam amaçlı olduğunu, haricen öğrendikleri kadarıyl adavacının bu şekilde sık sık bir çok kişiye marka başvurularıyla maddi ve manevi tazminat davaları açtığını, işbu davanın açılmasından Kütahya mahkemeleri yetkili olduğundan; dava dilekçesinin yetki açısından reddine, mahkeme aksi kanaatteyse müvekkillerinden … tarafından gerçekleştirilmiş tescil edilmiş bir markaya tecavüz sözkonusu olmadığı için davanınonun yönünden esastan reddini, diğer müvekkillerinin işyeri sahibi olmadıklarını sadece oldukları için davanın husumeten reddini, yargılama giderleri ile yasal vekalet ücretinin her müvekkili açısından ayrı ayrı hükmedilmek üzer edavacı aleyhine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE:
Yargılama sırasında deliller toplanmış; Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davaya konu marka tescil belgeleri ile ilgili dosya evrakları celp edilmiştir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller ve taraf iddiaları ışığında dosya davacı tarafın marka kayıtları, davalı tarafın kullanımları karşılaştırılmak suretiyle davalıların internet üzerindeki kullanımları dosyaya ibraz edilen belgeler dikkate alınmak suretiyle hangi davalının kullanımı olduğunu, ne şekilde olduğu, hangi tarihten itibaren …. markasının davalılar tarafından kullanımı olduğu, söz konusu kullanımının davacı markası kapsamında kalıp kalmadığı konusunda taraf iddia ve savunmaları dikkate alınmak suretiyle inceleme yapılarak rapor tanzim etmek üzere marka patent uzmanı, bilişimciye tevdi olunmuş, bilirkişiler 08/09/2017 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporunda özetle: “Davalı …’a ait firmadan kesilen 22.11.2016 tarihli fatura üzerinde “…” isimli ürünün satışa sunulduğunu, faturadaki firma ünvanının …. olduğu, numune olarak satın alınan ürünün fotoğraflarında …. ve … ibareleri ve ambleminin bulunduğunu,davalılar tarafından satışların yapıldığı tarihlerde Davacı’ya ait ….., …, ….., … su arıtma sistemleri ve www…..com.tr markalarının koruma altında ve tescilli olduğunu, yapılan marka tescillerrinin tüm ülke sathında koruma sağladığı hatta uluslararası anlaşmalar ile karşılıklıklık prensibi sağlanan ülkelerde dahi tanıtıcı işaretlerin korunabileceğini, bu nedenle Davalı’ların yalnızca Kütahya’da faaliyet göstermelerinin hukuka uygunluk sebebi sayılamayacağını, tescillerin ne kadar önce yapılmış olduğunun da hukuki koruma anlamında önemli olmadığını, satışa sunulan ürünün üzerindeki …. ibaresinin (www….com.tr haricinde) bu markalar ile hem okunuş hem de yazılış olarak neredeyse aynı olduğunu, İngilizcede … kelimesi ile Türkçedeki … kelimelerinin okunuşunun aynı olduğu, Davalı ürünü üzerinde İngilizcedeki haliyle “….” şeklinde yazılarak kullanılmış olması buradaki işareti farklılaştırmadığı ve ortalama tüketici nezdine Davacı markalarından ayırt edici nitelik kazandırmadığını, söz konusu ürünlerin tanıtımının yine benzer ibareli www…..com adresli site üzerinden yapıldığı, alan adının Davalı … adına tescilli olduğunu, firmanın resmi sitesinin tescilini elinde bulundurduğu için Davalı’nın yalnızca bir çalışan olduğundan bahsedilemeyeceğini, yine bu isimle açılan sosyal medya hesaplarından “….” ve “….. Su Arıtma Sistemleri ibareli logolar ile “…” ve “…” ibaresi olan ürünlerin görsellerimin paylaşılması da bu kanaatlerini destekler nitelikte olduğunu, sonuç olarak, Davalı … ve … tarafından aynı alanda benzer işleve sahip ürünlerin daha önce tescil edilmiş Davacı markaları ile tüketici nezdinde karışıklık yaratacak şekilde kullanılmasının, Davacı’nın markasal haklarına tecavüz oluşturduğu, her ne kadar dava dilekçesi ekindeki görsellerde, “…. rumuzlu hesaptan (tarih belirsiz) “….. Su Arıtma Sistemleri” ibareli iki kartvizitin paylaşıldığı, bunların üzerinde “Hayırlı olsun yeni kart vizitim” yorumunun yapıldığı belirtilmişse de, bunlar hakkında bir daha önce yapılmış bir bilirkişi tespiti veya noter vasıtasıyla yapılabilecek bir e-tespit bulunmadığından Davalı …’ın hukuka aykırı kullanıma katılımı hususunda kesin bir değerlendirme yapılamadığını, görüntülerdeki kartvizit konusunda da kartviziti kendisinin bir şirket ortağı gibi bastırıp kullandığı mı, yoksa çalıştığı firmadan mı verildiğinin net olmadığı” hususlarını tespit etmişlerdir.
Davacı vekili 19/09/2017 tarihli dilekçesi ile bilirkişinin …’ın “… Su Arıtma Sistemleri” ibareli iki kartvizit paylaştığını, bunların üzerinde “Hayırlı olsun yeni kartvizitim” yorumunun yapıldığını ancak bunlar hakkında daha önce yapılmış bir bilirkişi tespiti veya e-tespit bulunmadığından hukuka aykırı kullanıma katılımı hususunda kesin değerlendirme yapamadığını ve görüntülerdeki kartvizitin kendisinin bir şirket ortağı gibi mi bastırıp kullandığı yoksa firmadan mı verildiği hususunda kararsız kaldığını, kartvizitlerin tarihsiz palaşıldığı yönündeki beyanın hatalı olduğunu, paylaşımın 31 Ekim 2016 tarihinde yapıldığını, Yargıtay içtihatlarına göre tescilli markayı kartvizit vb.gibi iş evraklarında bulundurmakta tescilli markadan doğan haklara tecavüz niteliğinde olduğunu, dolayısı ile herkesin görebileceği bir şekilde sosyal medyada paylaşılmış bu kartvizitin tespiti için bilirkişi tespiti ve e-tespit şartı olmadığını, davalıların hep birlikte işveren gibi hareket ettiğini, …’ın tek başına dahi müvekkiline ait tescilli marka adı ile kartvizit bastırması ve bunu sosyal medya aracılığı ile paylaşarak insanları yanıltmasının müvekkilinin markadan doğan hakkına tecavüz teşkil ettiğini, davalıların müvekkiline ait tescilli markalara ortak/birlikte tecavüzde bulunmaları sebebiyle rapora kısmi itirazlarının dikkate alınmasını talep etmiştir.
Davalılar vekili 02/10/2017 tarihli dilekçesi ile FSHK kapsamında markanın korumadan yararlanabilmesi için tescil edilmiş olmasının gerektiğini, müvekkili …’ın kullandığı …. ile davacının marka tescil ettirdiği kelimeler arasında iltibasa sebep olacak benzerliğin söz konusu olmadığını, bu sebeple müvekkilinin marka tecavüzünden bahsedilmesinin mümkün olmadığını, dava dilekçesinde bahsedilen “….”, “…..” ve “…..” isimli kelimelerle ilgili olarak ortada henüz tescil edilmiş markanın olmadığını, davacının 02/11/2016 tarihinde tescil başvurusunda bulunduğunu, müvekkilinin 2014 yılında işyeri açtığını, marka tescil başvuruları FSHK kapsamında korumaya haiz olmadığından bilirkişi tarafından bunun aksine yapılan tespitlerin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin davacının başvuruda bulunduğunu bilmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafından müvekkiline gönderilmiş ihtarın da olmadığnıı, bilirkişilerin bu hususları da nazara almadıklarını beyanla yeni bir bilirkişi nicelemesi yaptırılmasını talep etmiştir.
Dosyanın mali yönden davalı tarafların elde ettiği kara yönelik dava tarihinden itibaren 2 yıllık davalı taraf defter ve kayıtlarının incelenmek suretiyle defter ve kayıtlar üzerinde davacı taraf markasına yönelik …. Su arıtma sistemleri ….markalarının kullanımına ilişkin rapor tanzim etmek üzere Kütahya Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmasına karar verilmiş ve bilirkişi 10/03/2018 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporunda özetle; “davalı …’ın 2015-2016 yılı gelirlerine ulaşıldığı halde hangi faturanın …. Su Arıtma Sistemleri, ….olup olmadığı fatura suretini bizzat incelemenin mümkün olmaması sebebiyle tespit edilemediğini, davalının fatura koçanlarının tarafına tevdi edilmesi halinde hangi faturalarla bu markalara ilişkin düzenleme yapıldığı konusunda rapor düzenlemesini mümkün olacağını” hususlarını tespit ettiği görülmüştür.
Davacı vekili 24/04/2018 tarihli dilekçesi ile bilirkişinin tazminat hesaplamasının SMK 151/2 C bendi doğrultusunda yapılmasını talep etmiştir.
Mahkememizce 19/04/2018 tarihli duruşma ara kararı gereği bilirkişi raporunun eksik tanzim edildiği ve itiraz edildiğinden, söz konusu ürünlerin üzerinde …. Su Arıtma Sistemleri, ….. Su Arıtma markalarının kullanıp kullanılmadığı, satışların bu markalar üzerinde olup olmadığı, davalının 2015 ve 2016 yılında yaptığı satışların söz konusu ürünlere ilişkin olup olmadığı, ayrıca davalı tarafın elde ettiğielde ettiği karın ne olduğu hususlarında ek rapor tanzimi için talimat yazılmasına karar verildiği, bilirkişi 17/07/2018 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli ek raporunda özetle; “davalı …’ın 2015-2016 yılı yasal defterleri ve düzenlediği faturalardan hareketle elde edilen listede …. adıyla 2016 yılında üç adet toplam 3.898,30 TL’lik satış yapıldığını, ….adıyla hiç satış yapılmadığı” hususlarını tespit etmiştir.
Davacı vekili 05/09/2018 tarihli dilekçesi ile bilirkişilerden tazminat hesaplamasında yoksun kalınan kazanç hesaplamasının evvelce 6769 Sayılı Kanun’un 151.maddesinin 2-b bendi gereğince talep ettiklerini, ancak seçtikleri tazminat hesaplamasından vazgeçtiklerini, SMK madde 151/2 c bendine göre hesaplama yapılmasını ve bilirkişiye lisans bedelinin tespit edilmesi yönünde yeniden inceleme yaptırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya 11/10/2018 tarihli ara karar gereği davacının ıslah talebi doğrultusunda tarafların iddia ve savunmaları, talimat mahkemesinde alınan mali müşavir bilirkişi raporları incelenerek SMK 151.maddeye göre talep edebileceği lisans bedelinin hesaplanması hususunda mali müşavir bilirkişiye tevdine karar verilmiş, bilirkişinin mahkememize sunduğu 13/05/2019 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporunda özetle; “davacı tarafın ticari defterlerinin sahipleri lehine delil vasfına haiz olduğunu, davacı tarafın ticari defterlerinde, ürün gruplarına göre alt hesaplar kullanılmadığı, bu nedenle davacı adına tescilli 11 farklı marka için elde edilen satış hasılatlarının tespit edilemediğini, davacı tarafın mali tablolarında görünen yıllık satış cirosunun tescilli marka sayısına bölünmesi sonucu, marka başına düşen satış hasılatı ve … ‘dan gelen cevap yızısında görünen oran dikkatı alınarak yapılan hesaplamaya göre, davacı tarafın tescilli bir markası için talep edilebileceği yıllık lisans bedelinin 28.089,26 TL’si olarak hesap edildiğini, mahkeme tarafından dava konusu her iki marak için hak ihlaline karar verilmesi halinde davalıların ödemesi gereken lisans bedelinin 56.178,52 TL olarak hesap edildiğini, davalıların dava konusu markaya yönelik hak ihlal sürelerinin tespit edilemediğini, marka başına düşen satış cirolarının net bir şekilde ortaya konamadığını, bu nedenle davacı tarafın maddi tazminat talebinin Türk Borçlar Kanunu’nun 50.ve 51.maddelerine göre belirlenmesi hususun mhakemenin takdirinde olduğu” hususlarını tespit etmiştir.
Davalılar vekili 27/05/2019 tarihli dilekçesi ile davacının 02/11/2016 tarihinde “…. Arıtma Sistemleri” ve ….” isimli markaları tescil ettirdiği nazara alınarak bu tarihten snora satışların dikkate alınması gerekmediğini, bir diğer önemli husus olarak da ekte sundukları ticari defterde görünen satışlardan faturalardan sadece davacının tescil ettirdiği “…. Arıtma Sistemleri” ve “…..” isimli markalı ürünlerin satıldığını gösteren faturaların tespit edilmesi gerekmekte olduğunu, zira ticari defter faturalar incelendiğinde müvekkilinin “…. arıtma sistemleri” ve “…” markalı sattığı çok su uratmı cihazının olmadığını, su arıtma cihazı dışında sattığı birçok ürün de olduğunu, raporda bu hususun ayrıştırılmasının gerektiğini, 2 tane lisans bedeli hesaplanması ve farazi hesaplama yapılmaması gerektiğini, işletmeyle ilgisi olmayan sadece çalışan olan … dışındaki müvekkillerinin durumunun irdelenmemesinin de eksiklik olduğunu, bun edenle müvekkilinin marka tecavüzünde bulunma yani haksız fiil gerçekleştirme bilincinde olmadığı hususunun değerlendirilmesi için dosyanın yeni bir bilirkişiye tevdi edilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 19/06/2019 tarihli dilekçesi ile dava dilekçesindeki 10.000,00 TL maddi tazminat taleplerini ıslahen 32.000,00 TL artırarak 42.000,00 TL’ye yükselttiklerini beyan etmiş ve eksik harcını ikmal ettiği görülmüştür.
Dava; davalıların, davacı adına kayıtlı markaya tecavüzlerinin tespiti, durdurulması, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat talebine yöneliktir.
SMK’nun 6/1 md’sinde nisbi red nedeni olarak düzenlenen karıştırma ihtimali, aynı kanunun 7/1 md’sinde marka hakkına tecavüz hali olarak yer almaktadır. SMK’nun 6/1 md’sine göre, önceki marka ile tescil başvurusu yapılan marka aynı ya da benzer ise sınıflar da aynı ya da benzer ise bu başvuru itiraz üzerine red edilir. SMK’nun 25/1 md’si gereğince hem 5.md’de yazılı mutlak red nedenleri , hem de 6.md’de yazılı nisbi red nedenleri birer hükümsüzlük nedenidir. Marka koruma kapsamına ilişkin SMK’nun 7/1-b md’sine göre ise, marka sahibi “tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerde aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tkescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını engelleyebilir ve bu durum aynı zamanda marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir.
Mahkememizce iltibas konusunda aynı yönde bilirkişi görüşüne iştirak edilmiştir. Somut olayda davalıların kullanmış olduğu markalar ile davacıya ait … tescil numaralı “…. Su Arıtma Sistemleri” ve … tescil numaralı “…” markaların esas unsurunun aynı olduğu ve bu unsurun ayırdedicilik vasfı dolayısıyla iltibasın ve karıştırma ihtimalinin varlığının kabulü gerekir.
Davalılardan …’in tecavüze konu internet sitesinin kendi adına tescilli olması, sosyal medya hesaplarından söz konusu marka isimlerini paylaşması, firmanın davalı …..’a ait olması, davalı …’ın ise tecavüze konu markasal kullanımı kartvizitine bastırmış olduğunun sabit olması dolayısıyla yukarıda tespiti yapılan ve markaya tecavüz şeklinde gerçekleşen haksız eylemden her üç davalının da sorumluluğunun gerekeceği hukuki ve vicdani kanaatine ulaşılmıştır.
Hernekadar davacı taraf maddi tazminat talebi hususunda seçimlik hakkını 6769 sayılı SMK 151/2-c md’sine göre sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeli üzerinden talep etmişse de, alınan bilirkişi raporuna göre davalıların hak ihlal sürelerinin tespit edilememiş olması, marka başına düşen satış cirolarının net bir şekilde ortaya konamaması gibi sebeplerle TBK 50-51.md’lerine göre tazminatın mahkememizce takdiri yoluna gitmek gerekmiştir. Buna göre tazminat miktarı belirlenirken somut olayda tecavüz fiilinin niteliği, davalıların kusurunun derecesi, davalıların iş hacmi, hitap ettikleri piyasanın ve tüketici sayısının niceliği gibi etkenler değerlendirilerek 30 bin TL maddi tazminata, 10 bin TL manevi tazminata hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile;
-Davalıların davacıya ait … tescil numaralı “…. Su Arıtma Sistemleri” ve … tescil numaralı “…” markalarına tecavüzlerinin ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, tecavüz teşkil eden ürünler ile broşür, kartela, kartvzit ve talebelalara el konularak imhasına,
-“www.galaksigrup.com” isimli internet sitesine erişimin engellenmesine,
-TBK 50-51.mdleri de nazara alınarak 30.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
-10.000,00TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gereken 2.732,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 532,33 TL harç ve 550,00 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 1.082,33 TL harcın davalılardan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen maddi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 3.931,00 TL ücret takdirine, bu ücretin müştereken ve müteselsilen tahsili ile, davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen maddi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 3.931,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davacılardan alınarak, davalıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 3.931,00 TL ücret takdirine, bu ücretin müştereken ve müteselsilen tahsili ile, davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 3.931,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davacılardan alınarak, davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan 29,20 başvura harcı, 532,33 TL Peşin Harcı, 550,00 TL Islah Harcı, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 745,90 TL talimat ve posta masrafı olmak üzere toplam 3.916,53 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre 2.526,80 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
11-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda gerekeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/10/2019

Katip …

Hakim …