Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/155 Esas
KARAR NO : 2018/183
DAVA : Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
DAVA TARİHİ : 15/08/2016
KARAR TARİHİ : 17/05/2018
KARAR YAZMA TARİHİ : 01.06.2018
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı taraf dava dilekçesinde özetle ;müvekkilinin 1993 yılında giriştikleri mobilya sektörüne kanepe koltuk üretimiyle başladığını ve bugün itibariyle müşterilerinin ihtiyaç ve beklentilerini karşılamak amacıyla üretim kapasitesini arttırmak için 25000 m² alana kurulu modern fabrikasının kuruluşunu gerçekleştirdiğini, müvekkilinin piyada tanınmış ve yüksek itibara sahip firma olduğunu, müvekkilinin davalıya marka tecavüz eylemine son vermesi için ihtarname gönderdiğini, … kelimesinin mobilya sektöründe ayırt ediciliğinin müvekkili tarafından kazanıldırıldığını, davalının marka ihlalinin aralıksız devam ettiğini, bu nedenle davalı …. ofis başvurularının müvekkilinin itirazları nedeniyle aynı sektörde yer alması ve kelime olarak da esas unsur bakımından ayniyet taşıması nedeniyle reddedildiğni, hem internet sitesi hem de evraklarında kullandığı …. ibaresinin müvekkilinin davalıdan daha evvel kullanmakta olduğunu markaları ile ayniyet taşımakta olup tüketicileri yanıltmaya sebebiyet verebilecek nitelikte olduğunu, 556 sayılı markaların Korunması Hakkında KHK hükümlerine aykırı hareketle, marka hakkı müvekkillerine ait olan … “…” ; … “…”; …“… şekil” ve … “…” tescilli markalarına aynıları ve/veya ayırt edilmeyecek derecede benzerinin işyerinde, basılı evraklarında, tabelasında, vb. tüm ticaretinde ve http://…..com/ internet sitesinde kullanımın marka tecavüzü ve haksız rekabet olduğunun tespiti, durdurulması, gelecekteki tecavüzlerin önlenmesi, ….numaralı “….” marklasının müvekkilimin markaları ile “benzer” olması nedeniyle hükümsüz kılınmasını ve sicilden terkinini ve tüm bu hususların ulusal bir gazete yoluyla ilanına ,yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı karşı davacı taraf vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle ; müvekkilinin 2004 tarihinden itibaren kesintisiz olarak … ibaresini markasal olarak fatura ,basılı evrak, tanıtım evrakı, antetli kağıtları, katalog vs. kayıtlarında bugüne kadar kesintisiz kullandığını, bu kapsamda tek başına … ibaresi üzerinde müvekkilinin davalının üstün ve öncelikli hak sahibi olduğunun sabit olduğunu, buna karşı davacının ilk tescilli markasının iset …ibaresi olduğunu ve bu ibarede …. unsurunun tek başına kullanılmadığını, ayrıca davacının …ibaresinin internet sitesinde ve sair kayıtlarında kullanıldığının görülmediğini, müvekkilinin … ibaresini 2004 yılından itaberen davacının huzurdaki davayı açtığı 2016 tarihine kadar kesintisiz olarak fatura, basılı evrak , tanıtım evrakı, antetli kağıtları , katalog vs. unsurlarında kullandığını ve her iki tarafında bu süre zarfında faaliyet yürütmelerine rağmen davacının 13 yıl gibi uzunca bir süre sessiz kaldıktan sonra huzurdaki davayı ikamet etmesinin tamamen MK 2 anlamında yasanın kendisine tanımış olduğu hakkın kötüye kullanımı olarak kabul edilmesi gerektiğini, karşı dava yönünden davacı-karşı davalı firmanın, gerek dosyaya ibraz etmiş olduğu kayıtlardan gerekse yapmış oldukları araştırmadan … ve … kod numaralı markalarını tescile uygun şekilde markasal olarak kullanmadığını öğrendiklerini bu nedenle davacı-karşı davalının … ve … kod numaralı markalarının 556 sayılı KHK’ nın 14. Maddesi kapsamında iptalini, asıl davanın reddini, karşı davanın kabulü ile yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacı karşı davalı tarafa yükletilmesini talep ,dava ve beyan etmiştir.
Taraflara ait marka tescil kayıtları celp edilmiş … “… ” markasının 20. sınıfta “….” markasının … 20.sınıfta , …. markasının 20 sınıfta + …. sayılı markanın 20,21,24,35 sınıfta davacı taraf adına tescilli olduğu … markasının 20 ve 35 sınıfta davalı taraf adına tescilli olduğu celp edilen kayıttan anlaşılmıştır.
Tarafların sunmuş oldukları tüm deliller ile birlikte dosya bilirkişi heyetine tevdii edilmiş, bilirkişi heyeti mahkememize sunduğu raporda davaya konu … ibaresinin mobilya sektöründe markanın 20. Sınıf yönünden ayırt ediciliği konusuda değerlendirme yapılamadığı davacı tarafın ilk tescilli markasının 05.09.2003 tarihinde olduğu, 20. sınıfta …. ibareli markanın ilk tescilinin davacı tarafından yapıldığı, davalı tarafın 2004 yılından beri markayı + … ibaresi ile birlikte kullanımının olduğu beyan edilmiş, mahkememizce rapor yetersiz görülerek tekrar bilirkişi heyetinden ek rapor istenmiş, bilirkişi heyeti mahkememize sunmuş olduğu ek raporda davacının davasına esas aldığı …aj ibareli markanın tek başına zayıf marka olduğu ,karşı dava yönünden markaların benzer olmadığından hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı her iki tarafta da …. ibaresinin çok uzun yıllardan beri kullandıkları beyan edilmiş rapor mahkememizce kısmen değerlendirilmiş ancak benzerlik ve markanın zayıf marka olduğu hususunda değerlendirme yerinde görülmemiş, mahkememizce gerçek hak sahipliği ve benzerlik yönünden karşılaştırma ve değerlendirme yapılarak bilirkişi raporlarından farklı şekilde hüküm kurulmuştur.
Dosyaya ibraz edilen tüm taraf delilleri kayıt ve belgeler incelendiğinde asıl dava yönünden dava davalıya ait markanın hükümsüzlüğü , markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ve meni’i, karşı dava yönünden ise ,markaların kullanılmama üstün hak sahipliği nedeniyle hükümsüzlüğüne ilişkin olup öncelikle markaların benzerliği yönünden asıl dava yönünden inceleme yapılmıştır.
Tescil başvurusuna konu olan ya da tescil edilmiş olan bir marka daha önceden tescil edilmiş bir marka ile aynı ise aynı mal ve hizmetleri kapsıyor ise önceki tescil sahibinin itirazı üzerine TPE tarafından tescil başvurusu reddedilebileceği gibi, tescilin gerçekleşmiş olması halinde mahkemeye hükümsüzlük davası açılabilecektir. Tescil başvurusuna konu olan ya da tescil edilmiş bulunan marka tescil edilmiş veya tescili için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın kapsadığı mal veya hizmetler ile aynı veya benzer ise tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırma ihtimali var ise bu karıştırma ihtimali tescil edilmiş veya tescili için başvurusu yapılmış marka ile ilişkili olduğu ihtimalinide kapsıyor ise bu hal hem nispi red hem de hükümsüzlük nedenidir.
Karıştırma ihtimali ortalama tüketicilerin her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Başka bir anlatım ile halkın söz konusu mal ve hizmetleri aynı ya da bağlantılı işletmelerden geldiğini düşünme tehlikesidir. Hem markanın hem de mal veya hizmetlerin aynı olması durumunda marka hakkının ihlali söz konusu olmaktadır. Karıştırma ihtimalinden söz edilebilmesi için öncelikle tescil başvurusuna konu veya tescil edilmiş marka ile daha önce tescil edilmiş ve tescil başvurusu yapılmış markanın kapsadığı hizmetlerin aynı ya da benzer olması gerekmektedir. Eğer bu mal ve hizmetler aynı ya da benzer ise bu kez markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenecektir. Karıştırma ihtimali hem marka, hemde sınıf bakımından benzerlik gerektirdiğinden iki markanın tescil edildikleri, tescil başvurusunda bulunulduğu ya da kullanıldığı mal ve sınıfların ne kadar birbirine benzer ise karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmaması için markaların da o oranda birbirinden farklı olması gerekecektir. Markalar arasında sözcük, harf karakteri, şekil, grafik gibi renk unsurlarında hiçbir fark yok ise markalar arasında ayniyetten söz edilir. Eğer bu unsurlardan birinde küçük fark var ise benzer markalardan söz edilir. Markalar arasında karıştırma ihtimali incelenirken her bir unsura göre değil bir bütün olarak iki markanın bıraktığı genel global izlenimin markanın bütünüyle bıraktığı etki dikkate alınır.
AB Adalet Mahkemesi (CJEU ) uygulamalarında karıştırma ihtimalinin belirlenmesinde bir takım ilkeler mevcuttur. Uygulamalara göre karıştırma ihtimali ilgili tüm faktörler dikkate alınmak suretiyle marka veya işaretler birer bütün olarak değerlendirilmeli bu değerlendirme yapılırken uyuşmazlık konusu mal veya hizmetin talep edebilecek durumdaki ortalama tüketici gözü ile bakılmalı ortalama tüketicinin detayları incelemeden markayı bir bütün olarak algılayacağı gözönünde bulundurulmalı markadaki ayırt edici ve egemen unsurların bıraktığı genel intibaya göre görsel ve işitsel ve kavramsal anlamda karıştırma ihtimali bulunup bulunmadığı tartışılmalıdır.
Markalar arasında daha az derecedeki benzerlik mal veya hizmetler arasında daha çok benzerlik ile dengelenebilir. Bunun tersi de mümkündür. Ayrıca eğer önceki markanın ayırt ediciliği kendiliğinden çok yüksek ise veya kullanım sonucunda yüksek ayırt edicilik sağlanmış ise karıştırılma ihtimali de çok yüksek olacaktır. Salt çağrıştırma ihtimalinin varlığı karıştırma ihtimalini de mevcut olduğunun kabulü için yeterli değildir. Önceki markanın tanınmışlığı da tek başına karıştırılma ihtimalinin varlığı için yeterli değildir. Eğer her iki marka arasında çağrıştırma ,tüketicide bu markayı taşıyan ürünlerin aynı ya da ekonomik olarak bağlantılı işletmelerden kaynaklandığı yolunda bir kanaate yol açacak nitelikte ise, bu durumda karıştırma ihtimalinin bulunduğu düşünülmelidir. Markalar arasında görsel , işitsel,kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı her iki markanın asli ve tali unsurları ile birlikte bütünü itibariyle bıraktığı izlenimler bakımından benzerlik olup olmadığı çağrıştırma söz konusu olup olmadığı, markaların ait oldukları mal veya hizmetlerin hitap ettiği tüketici kitlesinin eğitim ve toplumsal durumu, markaların tescilli oldukları malın ya da hizmetin değeri , buna bağlı olarak alıcının mal almaya gittiğinde harcadığı zaman kriterleri dikkate alınarak ortalama düzeydeki tüketici gözü ile karıştırma ihtimali mevcut olup olmadığı tespit edilecektir.
Somut olayda davacı tarafa ait tescilli … ibareli daha önceki kayıtlı markalar dikkate alındığında; davalı tarafa ait … ibareli marka , … unsurlu markanın esas unsuru olarak dikkate alındığında … ibaresi tamamlayıcı ve tanımlayıcı olup markanın esas unsuru dikkate alındığında; davacı tescilli markaları karşısında davalı taraf markası benzer ve seri marka niteliği taşıdığından her ne kadar bilirkişi heyeti …. ibaresinin zayıf marka kapsamında olduğunu beyan etmiş ise de, özellikle 20. Sınıfta mobilya sektöründe markanın davacı tarafından uzun süre kullanılıp ayırt edicilik kazandığından zayıf marka olarak kabulü mümkün olmadığından davalı tarafın markasının ortalama tüketici nezdinde benzer ve aynı işletmeden gelen seri marka algısı yarattığından davalı taraf markasının hükümsüzlüğüne, TPMK. Kayıtlarından terkinine karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür.
Asıl dava yönünden tecavüzün tespiti ve men’i yönünden markalar hakkındaki KHK nın 61 md ve KHK nin 9 md. ne yapılan yollama nedeniyle marka sahibinin aşağıdaki hallerde markaya tecavüzün engelleme hakkı bulunmaktadır.
A- Markanın tescil kapsamı ile aynı mal veya hizmetler ile ilgili olan tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılmasın
B- Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasın
C- Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal veya hizmetler ile benzer olmayan ancak Türkiye de tanınmışlık düzeyi nedeniyle tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edebilecek ve tescilli markanın itibarına zarar verebilecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeliyebilcek nitelikte her hangi bir işaretin kullanılması işaretin mal veya ambalaj üzerine konulması işareti taşıyan ambalajn piyasaya sürülmesi bu amaçla stoklanması, teslim edilceğinin teklif edilmesi, veya o işaret hakkında hizmetlerin sunulması veya sağlanması işareti taşıyan malın gümrük belgesine girmesi, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabii tutulması, işaretin teşebbüse iş veren evrakı ve reklamlarında kullanılması, işareti kullanan kişinin işaretin kullanımına ilişkin hakkı ve meşru bir bağlantısının olmaması koşuluyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı yönlendirici kot, anahtar sözcük vb şekilde kullanması, marka hakkına tecavüz sayılan haller olarak sıralanmıştır.
KHK nin 9/1 – b anlamında tecavüzden bahsedebilmek için 3 sartın bulunması gerekmektedir. Tescilli markanın aynısının ve benzerinin, tescilli markanını kapsadığını mal ve hizmetlerle aynı benzer mal ve hizmetlerde kullanılması, bu benzerliğin halk tarafından irtibat kurmakta dahil olmak üzere karıştırılma ihtilamalinin bulunması gerekmektedir.
Somut olayda davalı tarafın … ibareli kullanımlarının çok uzun süreye dayandığı yine aynı şekilde kullanımın kendi tescilli hak kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır.
Markanın başkası tarafından kullanılmasına uzun süre sessiz kalan kimse zımmi olarak kullanıma tescile icazet vermekte markayı kullanan kimsenin yatırım yapmasına engel olmamakta sessiz kalmak suretiyle belli bir süre geçtikten sonra uzun süre sessiz kalma nedeniyle artık medeni kanunun 2 maddesi gereği hakkın kötüye kullanımı söz konusu olacağından davalı tarafın … ibareli markayı 2004 yılından beri kullanımı söz konusu olup dava tarihi dikkate alındığında artık kullanımın engellenmesi mümkün olmadığı gibi davalı tarafın kullanımı hükümsüz sayılıncaya kadar markayı kullanma hakkı kapsamında kaldığından yerinde olmayan tecavüzün tespiti men’i, haksız rekabetin tespiti men’i yönünden asıl davanın reddine karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür
Karşı dava yönünden …ve … sayılı markaların kullanmama nedeniyle iptal talebi yönünden taraflar arasındaki dava konusundaki uyuşmazlık davalı tarafa ait markanın öncelikle kullanılmama nedeniyle iptaline ilişkin olup, HMK 114.maddesi dava şartlarını düzenlemiş olup, HMK 115.madde de mahkeme dava şartının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır, taraflarda dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilir, hükmünü içermekte olup, davacı tarafın dava konusu yaptığı husus davalı markalarının 556 sayılı KHK’ nın 14.madde gereği kullanılmama nedeniyle iptali ve sicilden terkinine ilişkin olup, söz konusu KHK’ nın 14.maddesine ilişkin Anayasa Mahkemesinin 14.12.2016 tarihli 06.01.2017 tarilhinde Resmi Gazetede yayınlanan 2016/148 Esas, 2016/189 Karar sayılı ilamıyla; Anayasanın 91.maddesinin 1.fıkrasında sıkı yönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere Anayasanın 2.kısmının 1. Ve 2.bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile 4.bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler KHK ile düzenlenemez denilmektedir. Buna göre Anayasanın 2.kısmının kişisel haklar ve ödevler başlıklı 2.bölümde yer alan mülkiyet hakkı KHK ile düzenlenmesi mümkün değildir.
Mülkiyet hakkının konusu maddi ve gayrı maddi mallar oluşturmaktadır. Taşınır ve taşınmaz mallar, maddi mallar kapsamındayken fikri ve sınai mülkiyet haklar gayrı maddi mallar kapsamında bulunmaktadır. Bir markanın sahibine tanıdığı haklar ise marka hakkı olarak adlandırılmakta, marka hakkı fikri ve sınai mülkiyet hakları kapsamıda yer almaktadır. Dolayısıyla itiraz konusu kural mülkiyet hakkı konusunu oluşturan marka hakkı ile ilgili olup KHK ile düzenlenemeyeceğinden 556 sayılı KHK’ nın 14.maddesinin Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Davaya dayanak olan 556 sayılı KHK’ nın 14.maddesi Anayasa Mahkemesinin kararı ile iptal edilmiş olup, davanın yasal dayanağı kalmadığından yeni sınai mülkiyet yasası 10.0.12017 tarihinde yayın tarihinde yürürlüğe girmiş olup, eldeki davaya uygulama olanağı bulunmadığından mülkiyet hakkının sona erdirilmesine ilişkin boşluğun yasal dayanak olmadan M.K göre hakim tarafından doldurulmasıda mümkün olmadığından yasal dayanağı ortadan kalkan davalı karşı davacı tarafın …ve … sayılı markalara yönelik iptal talebinin usulden reddine karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür.
Karşı dava yönünden …ve … sayılı markaların gerçek hak sahipliği yönünden hükümsüzlüğüne ilişkin tescilsiz bir markanın işaretin, ticaret unvanının eskiye dayalı kullanım yoluyla bu marka, işaret, unvan üzerinde hak sahibi olan kimsenin bu markayı tescil ettirenin tescil başvurusunu engelleme veya tescil gerçekleşmiş ise hükümsüzlüğü için talepte bulunma yetkisi mevcuttur. 556 sayılı KHK’ nın 8/3 maddesindeki düzenlemeye göre tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan başka işaretin sahibinin itirazı üzerine tescili istenilen markanın tescil için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş ya da belirtilen işaret sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkı veriyorsa o marka tescil edilemez. Bu hüküm markanın gerçek sahibinin eskiye dayalı kullanımını tescilden üstün tutarak gerçek hak sahibinin korunmasını sağlamaktadır. Buna göre bir markayı ikdas ve istismar eden kimse o markanın gerçek sahibidir ve açıklayıcı etkiye sahip tescile karşı üstün ve öncelikli hak sahibidir. Eskiye dayalı kullanım yoluyla gerçek hak sahipliği söz konusu olabilmesi için bu kullanımın markasal nitelikte olması gerekli değildir. Ticaret sırasında, tanıtımda kullanılmış olsa bile bu yeterlidir. Gerçek hak sahipliği hem hükümsüzlük sebebi hem de şeklen hak sahibinin tescile güvenerek açacağı davalarda bir def’i sebebidir.
Somut olayda davalı taraf …. ibaresi üzerinde üstün hak savunmasında bulunmuş ise de söz konusu markanın ilk defa davacı tarafından 2003 yılında tescil ettirildiği davalı kullanımının 2004 yılında başladığı davacı taraftan daha önce bir kullanımın ispat edilemediğinden davacı tarafa ait tescilli daha önceki markalar da dikkate alındığında yerinde olmayan üstün hak sahipliği nedeniyle hükümsüzlük talepli karşı davanın reddine karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Gerekçelerle
1- Asıl davacı tarafın davasını kısmen kabul ,kısmen reddi ile davacıya ait …. esas unsurlu marka kayıtları dikkate alındığında davalı tarafa ait … ibareli markanın benzer olup hükümsüzlüğüne,
2-TPMK. Kayıtlarından terkinine,
3-Markaya tecavüz ve haksız rekabet yönünden davalı tarafın kullanımları uzun süreye yayılmış olup sessiz kalma nedeniyle hak kaybı olduğu gibi davalı taraf kullanımının hükümsüz sayılıncaya kadar kendi markası kapsamında olup yerinde olmayan haksız rekabet ve markaya yönelik tecavüzün tespiti ve meni yönünden taleplerin reddine,
4-Asıl davada davacı taraf tarafından yatırılan 31,40 TL başvuru, 31,40 TL peşin olmak üzere toplam 62,80 TL harcın davalı karşı davacı taraftan tahsili ile davacı karşı davalı tarafa ödenmesine, bakiye 4,50 TL karar ve ilam harcının tahsili mümkün olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Asıl davada davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan 3.145,00 TL ücreti vekaletin davalı karşı davacı taraftan tahsili, davacı karşı davalı tarafa ödenmesine,
6-Asıl davada davalı karşı davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan red edilen kısım yönünden 3.145,00 TL ücreti vekaletin davacı karşı davalı taraftan tahsili, davalı karşı davacı tarafa ödenmesine,
7-Asıl davada davacı tarafından yapılan 621,00 TL tebligat, müzekkere ,talimat gideri ile 2.400,00 TL bilirkişi ücreti toplam 3.021,00 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına isabet eden % 50 si 1.510,50 TL sinin davalı karşı davacı taraftan tahsili ile davacı karşı davalı tarafa ödenmesine,
8-Karşı dava yönünden…ve …. sayılı markaların kullanmama nedeniyle iptali yönünden 556 sayılı KHK.nın 14 maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olup söz konusu iptal nedeniyle bu talepler yönünden davanın yasal dayanağı ortadan kalktığından talebin reddine,
9-… ve … sayılı markaların gerçek hak sahipliği ve hükümsüzlüğü yönünden yerinde olmayan davalı karşı davacı tarafın talebinin reddine,
10-Karşı davada davacı karşı davalı taraf tarafından yatırılan harç yeterli olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
11-Karşı davada davacı karşı davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan 3.145,00 TL ücreti vekaletin davalı karşı davacı taraftan tahsili, davacı karşı davalı tarafa ödenmesine,
12-Karşı davada davalı karşı davacı taraf tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dair kararın taraflara tebliğinden itibaren ilgili hukuk dairesinde 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 17/05/2018
Katip …
Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır