Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2015/62 E. 2019/20 K. 29.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ 2015/62 Esas, 2019/20 Karar No.

ESAS NO : 2015/62
KARAR NO : 2019/20

DAVA : FSEK-Maddi, Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 24/03/2015
KARAR TARİHİ : 29/01/2019
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/02/2019

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, Mühendis olan müvekkilinin, deyimsel anlamda …. telif haklarının 1994 yılından bu yana tescilli sahibi olduğunu, müvekkilinin sistematik haline getirdiği renk teknik buluşu sayesinde Kuran-ı Kerim’in tecvid ahkam ve lafızlarının düznü ve sabit okunmasını, renklendirmelerle uzatma ve durmaların ne kadar olacağına dair sistematiği bulduğunu, müvekkilinin fikri ve sınai haklar anlamında koruma sağlayan bu buluşun Kuran-ı Kerim’de tecvid ahkamına tabi harflerin zamansal ve renksel kodlama düşüncesi ile yazılımında yeni bir yöntem olduğunu, bu düşünce ile her bir ayetteki idgam, ihlab, ihfa harflerini açıkça gösterildiğini, müvekkilinin söz konusu buluşunun Mısır’da bulunan Al-Ahzar Üniversitesi Kuran Denetleme Komisyonu tarafından incelendiğini ve yapılan inceleme neticesinde buluşun çizim ve ayara açısından sağlam olduğu, duraklama yerlerine ilişkin zaman ve renklerin resim ve çizim ile çelişmediği, sayfaların altında konulan simgeler aracılığı ile okuyucuya tecvid hükümlerini anlamaya ve uygulamaya yardımcı olduğu, fikrin doğru ve kusursuz şekilde uygulandığı belirtilerek 1999 yılında onay verildiğini, davalılardan …’ın Genel Müdürü ve ortağı olduğunu ifade ettiği…… Yayıncılık ile müekkili arasında Tecvid Kuran-ı Kerim’in satış ve dağıtımı konusunda 18/07/2010 tarihinde münhasır lisans anlaşması akdedildiğini ve bu sözleşme ile müvekkilinin icat sahibi olarak telif ve patent hakkı olduğu belitilen Tecvid Kuran’ın basım, elektronik ve dijital DPQ ortamlarındaki dağıtımların yapılacağının kararlaştırıldığını, söz konusu lisans anlaşmasının karşılıklı olarak 07/09/2011 tarihinde feshedildiğini, anlaşlmanın feshedildikten sonra müvekkili ile ilgili hakların kullanılmasına dair davalılarla bir anlaşma yapılmadığını, ancak davalılar tarafından Tecvit Kuran-ı Kerim’ler basılarak ve yayın ve telif hakkının….. Yayınc
olduğu belirtilerek baskıların yapıldığını ve piyasada satışa sunulduğunu, davalıların bu yolla müvekkilinin FSEK’den kaynaklanan tüm mali ve manevi haklarını ihlal ederek kazanç elde ettiklerini iddia ederek, tecavzün men ve ref’ini, FSEK uyarınca tespit edilecek sözleşme bedelinin 2012, 2013, 2014 ve 2015 yılları için ayrı ayrı hesaplanarak, her bir yıl için 3 katı tutarı olan şimdilik 15.000,00 TL tazminatın ve müvekkilinin manevi haklarının ihlali nedeniyle 10.000,00 TL manevi tazminatın, haksız fiil tarihiden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
DAVALILARIN CEVAPLARI ;
Davalılardan … ve….. …. San.ve Tic.Ltd.Şti vekili cevap dilekçesi ile, Kur’anın tüm insanlığa indirilmiş ilahi bir kitap olduğunu, hiçbir kişi ya da kurumunu bunu inhisarına almak hak ve yetkisinin bulunmadığını, Kur-an’ı ticari bir emtia gibi görmenin de asla kabul edilemeyeceğini, dava dilekçesinde iddia edildiği gibi Tecvitli Kuran okuma alanında renk kullanımı tekniğini bulan şikinin davacı olmadığını, renklendirmelerle uzatma ve durmaların ne kadar olacağına dair sistemin Türkiye’de ilk olarak 1968 yılında …… tarafından bulunup geliştirildiğini ve Türk Tarih Kurumunca basılan Amme Cüz’ünde uygulandığını, ayrıca müvekillerinden … tarafından hazırlanan ve diğür müvekkili tarafından da basılarak satışı yapılan Tecvitli Kuran-ı Kerim’in davacının patentinin kendisine ait olduğunu iddia ettiği Tecvitli Mushaflarla aynı olmadığını, sözleşmenin feshi sonrasında müvekillerinin davacının Tecvitli Mushafını asla basmadığını, satış ve dağıtımını da yapmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan … vekili cevap dilekçesi ile, Kur-an’ı Kerim’in davacının hususiyetini taşıması, onun üzerinde eser diye nitelendirilebilecek buluş değişiklikler yapmasının düşünülemeyeceğini, Kur-an’ın FSEK ile tanımlanan eserler arasında değerlendirilip davacı yönünden eser diye değerlendirilemeyeceğini, davacı taraf zamansal ve renksel kodlama düşüncesiyle yazımlardaki yöntemin kendi buluşu olduğunu iddia etmekte ise de, yöntemlerin telif mevzuatı ile korunmadığını, stil/teknik gibi unsurların telif korumasından yararlanamayacağını, ayrıca davacının dava tarihi itibariyle iddia ettiği patent hakkından doğan koruma sürelerinin dolduğunu ve bu nedenle patent hakkı kamuya mal olarak bu buluştan yararlanmanın da serbest hale geldiğini, söz konusu tekniği ve kodlamayı bulanın da davacı olmadığını, sistemin ilk olarak Türkiye’de 1968 yılında …… tarfından bulunup geliştirildiğini savunarak, davanın reddine karar vevrilmesini istemiştir.
Diğer davalı ….. Tic.A.Ş vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin basım ve ciltleme işi ile iştigal ettiğini, davalılardan….. Yayıncılık’ın müvekkilinden telif hakkı diğer davalı …’ın hazırladığı ve hattı Dr. …..’a ait olan Kuran-ı Kerim’i basmasını istediğini, müvekkilinin de ticari faaliyeti kapsamında dava konusu kitabı 2012 yılında istenilen şekilde bastığını ve kitabın kapak sayfasında eseri hazırlayan, hattını yazan grafik tasarımını yapan kişilerin isimlerini de kendisine bildirilen şekilde tamamen iyi niyetiyle yer verdiğini, söz konusu yöntemin yeni bir yöntem olmadığını, benzer şekilde çok sayıda eser olduğunu, iddia edilen hususun buluşa konu olabilecek nitelikte olmadığını, Türkiye’de ve dünyada tecvid hükmünün okunuşuna göre harflerin renklendirilmesi yönteminin çok uzun yıllardan beri kullanılmakta olduğunu ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davacı tarafa ait olduğu iddia edilen Tecvitli Kur-an’ı Kerim’in Fikir ve Sanat Eseri olup olmadığı, davalıların söz konusu esere ilişkin bir kullanımının olup olmadığı ve davacının bundan dolayı maddi ve manevi tazminat talebinin yerinde olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
Dosyada davaya konu Tecvitli Kur-an’ı Kerim konusunda uzman bilirkişilerin İstanbul’da bulunmaması ve Ankara Bölgesi listesinde görevlendime yapılabilecek bilirkişi bulunduğu anlaşılmakla, Ankara Nöbetçi FSHHM’ye talimat yazılmasına karar verilmiş ve talimat mahkemesince yaptıralan inceleme sonucu hazırlanan bilirkişi heyeti raporunda sonuç olarak, davalılar tarafından bir ihlalin meydana getirilmediği sonuç ve kanaatine varıldığı yolunda görüş belirtildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin rapora itirazları nedeniyle yeni bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş ve dosyanın tevdi olunduğu ikinci bilikişi heyeti hazırlamış olduğu 10/10/2017 tarihli raporda sonuç olarak, tarafların ortak baskısını yaptıkları Tecvitli Kur-an’ı Kerimin gerek tanıtımları gerekse basında yer alan ropörtajlarda Türkiye’de bir ilk olduğu, uluslararası ödüllere sahip olduğu ifadeleri doğrultusunda davacının hazırlamış olduğu Kur-an’ın FSEK kapsamında değerlendirilebileceği, ayrıca taraflar arasında sözleşmenin feshi sonrası gerçekleşen baskılarda tecvit renkleri aynı kalmak suretiyle yalnızca koyu yeşil ve kahverengi ilave edilerek farklılık getirilmek istendiğini, ancak durak yerleri olarak ifade edilmiş olan kahverenginin tecvit kapsamında okumaya ilave bir kolaylığın getirilmediği, aslında tecvit konusunun fem-i muhsin olarak adlandırılan iyi bir hocanın vereceği ve kontrol edeceğini, renklendirmenin kafa karışıklığı yapmaktan öte bir iş görmeyeceği, buna mukabil davalının 2012-2013 tarihli baskılardaki idğamlarda şedde kullanmışken, 2015 yılı baskılarında bu şeddelerin kaldırıldığını, tıpkı 2010 baskı tarihli olarak çalışmalarında olduğu gibi son olarak bu çalışmanın ilk kez yapılıp yapılmadığı kapsamında 30. Cüz baskısıyla tespit edilmiş ……’nun tecvit çalışmasının bir prototip örnek teşkil edebileceğini, ancak yaygın bir kullanımına rastlanmadığı, davacının çalışmasının ise bu bilgiler ışığında ve FSEK kapsamında işleme eser olarak değerlendirilebileceği yolunda mütalaada bulundukları anlaşılmıştır.
Taraf vekillerinin rapora itirazları nedeniyle yeni bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş ve dosyanın tevdi olunduğu üçüncü bilirkişi heyeti bu kez hazırlamış oldukları 06/08/2018 tarihli raporda, davacının geliştirdiğini ileri sürdüğü yöntemin çok yeni bir buluş ve tam bir fikir eseri sayılmayacağı, tecvit kaidelerini öğrenme ve tatbik etme açısından bu yöntemin avantajlarından çok dezavantajları olduğu, ancak buna rağmen davalının renklendirilmiş Kur’an-ı Kerim’in cüz’i değişikliklere tabi tutularak bir benzerini, aralarındaki sözleşmenin feshinden sonra piyasaya sürdükleri ve bu yöntemle Kuran-ı Kerim basmalarından dolayı ne kadar kazanç elde ettiklerinin tespit edilmesinin zor olduğu, her iki tarafın iddia ve eylemlerinin de ikna edici boyutta olmadığı, davacı tarafın da davalı tarafın da dürüstlük, tutarlılık ve iyi niyetlilik ilkesine kusursuz bir şekilde uymadıkları yolunda rapor tanzim ettikleri anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde, davacının kendisinin geliştirdiğini iddia ettiği Kur-an’ı Kerim okuma yönteminin FSEK kapsamında eser veya işleme eser olarak kabul etmenin mümkün olmadığı, son bilirkişi raporunda değinildiği üzere, uzun yıllar önce bu yöntemin kullanıldığı, dolayısıyla davacının korunmaya değer bir hakkı ve ihlal edilmiş bir hakkının bulunmadığı anlaşılmakla, davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 426,94 TL peşin harçtan, 44,40 TL ilam harcının mahsubu ile, 382,54 TL fazla harcın, karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan maddi tazminat nedeniyle 3.931,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen manevi tazminat yönünden hesaplanan, 3.931,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılardan……….ve Tic.Ltd.Şti ve … tarafından yapılan 1.570,00 TL yargılama giderinin, davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
7-Davalılardan … tarafından yapılan 800,00 TL yargılama giderinin, davacıdan alınarak, bu davalıya verilmesine,
8-Davalılardan …. .Tic.A.Ş tarafından yapılan 770,00 TL yargılama giderinin, davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
9-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
10-Gider Avansından kalan miktarın 6100 Sayılı yasanın 333 maddesine göre karar kesinleşince davacıya iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup anlatıldı.29/01/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır