Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/572 E. 2023/579 K. 09.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/572 Esas
KARAR NO : 2023/579

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 07/06/2023
KARAR TARİHİ : 09/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde;Müvekkilinin daha önce Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğüne ….. Sicil Numarası ile kayıtlı bulunan davalı ; …. Teknolojileri A.ş.’nin kurucu üyesi olduğunu, şirket kurulduğunda şirketin tüm hisselerinin müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin sahibi olduğu ve ünvanı yazılı bulunan şirketin %66 oranındaki hisselerini 26.04.2022 tarihinde ekli olarak ibraz edilen protokol başlıklı sözleşme gereğince %33 oranındaki hissesini dava dışı …. %34 oranındaki hissesini dava dışı ve halen şirket ortağı olan ….’a devrettiğini, yapılan devir sözleşmesi gereğince …. müvekkiline ödemesi gereken bedeli ödememiş ve hakkında yasal işlemler başlatıldığını, şirketin % 66 oranında ki hisselerinin dava dışı 3 kişilere devir edilmesinden sonra yapılan ilk toplantıda şirketin temsiline müvekkili ile birlikte o dönem şirket ortağı olan …. ve müvekkilinin atandığını, ancak daha sonra …. ve diğer ortak ….birlikte hareket ederek müvekkili şirket yönetiminden pasifise ederek adeta şirketten uzak kalmasını sağlamışlardır. Ancak şirket dava dışı ortak …. ‘in döneminde yanlış yönetildiğini ve şirketin zarara uğratıldığını, şirket ana sözleşmesinin amacına ulaşılması imkanının kısıtlandığını, nitekim …. ve diğer ortak ….birlikte hareket ettiklerini bariz bir şekilde ortaya koyarak ….’in müvekkiline ödemesi gereken bedeli ödememesine rağmen kendi adına olan %33 oranındaki hisseyi diğer hissedar ….’a bedelini teslim alarak devrettiğini, aynı şekilde ….; yönetimi sürecinde hiçbir şirket ortağına danışmaya gerek bile görmeden hisse senetleri tanzim ettirdiğini, yine müvekkiline ait hisselerin %13 lük kısmını dava dışı …. Ve ….’a devir edilmesini sağladığını, ancak müvekkiline bu devirle ilgili olarak herhangi bir ücret ödenmediğini, bu devirler nedeniyle ödenmesi gereken bedellerin kime ne zaman ödendiği veya ödenmediği dahi müvekkiline bildirilmediğini, müvekkili ile şirket ortağı ….arasında başlayan hukuki sıkıntılar ister istemez şirkete siyaret ettiğini ve taraflar arasında icra takibi alacak davası ceza şikayetleri mevcut bulunduğunu, müvekkilinin kendi kurmuş olduğu daha sonra …. ve ….’a hisselerin bir kısmını devrettiği davalı şirketle birlikte halen Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğüne …. sicil numarası ile kayıtlı bulunan … Eml.ltd.şti ile aralarında ticaret yapması sağladığını, davalı şirketten önce kurulan ve halen aynı sektörde hizmet veren diğer şirketinin tecrübe ve her türlü imkanlarını davalı şirket yönünde değerlendirilmesi için seferberlik ettiğini, malzeme ve her türlü ekipman teminini sağladığını, ancak şirket hisselerinin yukarıda beyan edildiği gibi dava dışı ortaklara devir edilmesinden sonra bu şirket tarafından yapılan her türlü mal temini veya hizmet bedeli davalı şirket yönetimi tarafından ödenmediğini, hem şirketin hem müvekkilin mağdur edildiğini, konuya ilişkin olarak açılan her türlü icra takibine yine davalı şirket yönetiminin itiraz ettiğini, itirazın iptali davaları açılmış olduğunu, şirketin sürekli olarak bu yöndede zarara uğratıldığını, Menderes Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayet nedeniyle yapılan kolluk kovuşturmasında şirket ortakları ve şirket çalışanları söz konusu malzemelerin ve hizmetlerin alındığını kabul ettiklerini ancak açılan davalarda bu konuyu inkar ettiklerini, müvekkilinin gerek maddi olarak zarar gördüğü gibi ortağı olduğu davalı şirket hakkında bilgi sahibi olamaması nedeniyle de hukuki anlamda sorumluluklar taşıdığını, şirket ortakları …. ve ….tarafından kıskaça alınan ve yönetilen şirketteki hissesi bir anda %33 den %20 oranlarına düştüğünü, bu oran üzerinden her türlü yasal sorumlulukları taşımaya da devam ettiğini, TTK şirket ortaklarının sorumluluklarını tek tek hüküm altına almış olduğunu, hiçbir şekilde gerek hukuki gerekse genel olarak hiçbir şekilde bilgi alamadığı davalı şirketteki ortaklığı nedeniyle hukuki sorumluluk sahibi durumunda olduğunu, şirketin basiretsiz kişiler tarafından yönetilmekte olduğiunu, sürekli olarak zarara uğratıldığını, taraflar arasındaki hukuki ihtilaflar nedeniyle şirket ortaklığının devamında hiçbir hukuki yararın da kalmadığını, davalı şirket ve şirket yönetimi ile müvekkili ve müvekkilin sahibi ve ortağı olduğu diğer şirketi arasında var olan hukuki ihtilafların çokluğu, müvekkilinin davalı şirkette hissesinin azınlık durumuna düşmesi/düşürülmesi, davalı şirketin basiretli bir şekilde davranmayarak şirketi sürekli olarak zarara uğratmaları, şirketin basiretsiz ve şirket ana sözleşmesinde belirtilen faaliyetleri yerine getirmeye yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmayan kişiler tarafından yönetiliyor olması, müvekkilinin yaşanan tüm olaylar nedeniyle can güvenliği tehlikesi taşıması ve şirket yönetim kurulu toplantılarına katılamaması şirket ile ilgili olarak bilgi alması ve öğrenmesinin sürekli engellenmesi nedeniyle var olan tüm olumsuzluklar nedeniyle şirket ortaklığından gerek maddi vede gerekse manevi olarak zarar görmesi nedeniyle hukuki bir menfaatinin kalmaması göz önüne alınarak fazlaya ilişkin her türlü hak ve alacaklarımız saklı kalmak üzere şirket ortaklığının sona erdirilmesine, davalı şirketin yukarıda beyan edildiği gibi kuruluş amacından uzaklaşması, şirketin gerektiği gibi yönetilmemesi, şirket yöneticilerin basiretli bir iş adamı gibi davranmamaları nedeniyle şirketin sürekli olarak zarara uğratılması nedeniyle dava bitimine kadar davalı şirkete TTK VE MK gereğince kayyum atanmasına karar verilmesini, yargılama giderleri ve yargılama vekalet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; şirket ortaklığından çıkma ve davalı şirkete dava bitimine kadar kayyum atanması istemine ilişkindir.
İTO Bilgi Bankası internet sayfasından dosyamız arasına davalı şirketin adres bilgileri çıktısının alınmış olduğunu, davalı şirketin sicilde kayıtlı merkez adresinin ” … mah. … cad. … Han No:5 D:34 G.O.P./İSTANBUL” olduğu görülmekle İstanbul Mahkemeleri yetki sınırlarında kaldığı anlaşılmıştır.
6100 Sayılı HMK 14/2 maddesinde “Özel Hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.” düzenlemesiyle şirketin ortağına, ortağın şirkete karşı veya diğer ortaklara karşı ortaklık ilişkisine dayanarak açtığı davaların şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde görüleceği belirtilerek kesin yetki kuralına tabi tutulmuştur.
6100 sayılı HMK.nun 114/1-ç maddesinde kesin yetki dava şartı olarak sayılmıştır. HMK.nun 14/2 maddesi uyarınca ortaklıktan çıkma veya şirketin haklı sebeple fesih ve tasfiyesine ilişkin davalarda şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. Kesin yetki dava şartı olduğundan mahkemece re’sen nazara alınmalıdır. Davalı şirketin ticaret sicilde kayıtlı adresi ” …. mah. … cad. … Han No:5 D:34 G.O.P./İSTANBUL” olarak belirtilmiş ise de, söz konusu adresin G.O.P. mülki sınırlarında kaldığı, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 23.10.2008 tarih ve 360 sayılı kararında Bakırköy Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Eyüp ve Gaziosmanpaşa adliyelerinin yargı alanı hariç olmak üzere, Bakırköy ve Silivri Ağır Ceza Mahkemesi (Marmaraereğlisi yargı çevresi hariç olmak üzere) yargı çevresi ile aynı olarak belirlendiği, davalı şirketin sicilde kayıtlı adresinin Gaziosmanpaşa adli yargı sınırlarında kalması nedeniyle İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu anlaşılmakla mahkememizin yetkisizliği nedeniyle kesin yetkiye dair dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davalı şirketin sicilde kayıtlı merkez adresi itibariyle mahkememiz yetkili olmadığından HMK.nun 14/2, 114/1-ç, 115/2 maddeleri uyarınca kesin yetkiye ilişkin dava şartı yokluğundan DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi OLDUĞUNA,
3-Dosyanın karar kesinleştiğinde ve kesinleşme tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde talep halinde görevli ve yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Harç ve yargı giderinin HMK nun 331/2 maddesi uyarınca yetkili mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
5-Süresinde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği taktirde ve talep halinde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek yargılama giderlerinin HÜKÜM ALTINA ALINMASINA,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde karar verildi.09/06/2023

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza