Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/409 E. 2023/465 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/409 Esas
KARAR NO : 2023/465 Karar

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 27/04/2023
KARAR TARİHİ : 10/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/05/2023

Davacı tarafından mahkememizde açılan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; 30.05.2012 tarihli …. Konut Satım Sözleşmesi gereğince müvekkili … (…) …nun …. Konut Projesi … Blok 14. Kat, 221 nolu 156,05 m2 brüt alana sahip bağımsız bölümü satın aldığını, taşınmazın, İstanbul İli, … İlçesi, … Köyü’nde kain … nolu adada üzerine inşa edilerek müvekkilime teslim ve tapuda adına tescil edileceğini, işbu sözleşme doğrultusunda müvekkilinin 403.000-TL. (Dört Yüz Üç Bin TL.) ödeme borcunu, peşinatlar ve taksitler halinde ödemek suretiyle yerine getirdiğini, sözleşme doğrultusunda konutun teslim tarihi 30.06.2015 olarak belirlendiğini, sözleşmenin Mülkiyetin Alıcı’ya Ferağı hususunu düzenleyen 8. maddesinde, “Anataşınmazın tapu kütüğünde kat irtifakının kurulması, Konut satım bedelinin Alıcı tarafından Satıcı’ya tamamen ödenmesi, Alıcı’nın bu Sözleşmede belirlenen tüm yükümlülüklerini ifa etmesi ve tapu harç ve masraflarının Satıcı’ya ödenmesi durumlarının tümünün gerçekleşmesi halinde; Alıcı’nın talebi üzerine Konut’un mülkiyeti Alıcı’ya devredilir.” denildiğini, ancak işbu maddede yer alan tüm hususlar eksiksiz biçimde müvekkili tarafından yerine getirildiği ve taşınmazın teslimi ile müvekkili tarafından kullanıma başlanıldığı halde, konutun tapuda devri ve tescili gerçekleşmediğini, neticede her türlü alacak ve talep hakkımız ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; iflas idare memurluğunun müvekkilinin hak sahibi olmadığına yönelik kararlarının iptalini, davamızın kabulü ile “İstanbul İli, … İlçesi, … Köyü’nde kain 382 nolu ada üzerinde bulunan” …. Konut Projesi …. Blok 14. Kat, 221 nolu 156,05 m2 brüt alana sahip bağımsız bölüme ilişkin hak sahipiliği, istihkak ve alacağına ilişkin haklarının alacaklılar masasına rüçhanlı biçimde kaydının yapılmasına karar verilmesini, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; İİK’nun 235. maddesi uyarınca davacı alacağının iflas masasına kayıt ve kabulü istemine ilişkindir.
İflasın derdest davalara etkisi İcra ve İflas Kanunu’nun 194’üncü maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin birinci fıkrasına göre:
“Acele haller müstesna olmak üzere müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ve ancak alacaklıların ikinci toplanmasından on gün sonra devam olunabilir.”
Bu ilkeler ve yasal düzenlemelerin bir arada değerlendirilmesinden ortaya çıkan sonuç şudur: Derdest bir (Tapu İptal ve Tescil) davası bulunan alacaklı davalının iflası üzerine (alacağını masaya yazdırmak zorunda olmaksızın) davasına devam edebilir ve dilerse alacağının masaya kaydı için de başvurabilir. Davacının masaya başvurması başlı başına davayı konusuz bırakmaz; bu alacağın ancak nizasız olarak masaya kaydıyla mümkündür.
Davacı davasına devam etmek istiyorsa mahkeme yargılamayı ikinci alacaklılar toplanmasından on gün sonrasına kadar ertelemelidir. Nitekim İcra ve İflas Kanunu’nun 224’üncü maddesinde birinci alacaklılar toplanmasının görevleri arasında “muallak davalar” hakkında acele karar verilmesi de sayılmıştır. Esasen derdest davaların ikinci alacaklılar toplanmasından on gün sonrasına kadar duracağına dair yasal düzenleme ile (İİK.m.194/I) masa tarafından neticelendirilmesine lüzum görülmeyen iddiaların ve bu arada müflisin davacısı olduğu derdest davaların takibinin, ikinci alacaklılar toplanmasında hakkı isteyen alacaklıya devrolunmasına dair düzenleme (İİK.m.245) birlikte değerlendirildiğinde, anılan davaların olduğu gibi devam edeceğinin yani sıra cetveline itiraza dönüşmeyeceği hususunun yasa koyucu tarafından da benimsendiği anlaşılmaktadır. Bu düzenlemenin maksadı şudur: İkinci alacaklılar toplanması derdest davanın haklı olduğunu ve daha fazla gidere sebebiyet verilmemesi için bunun cetvele kabulüne karar verebilir. Beklemenin amacı da bu iradenin ne şekilde oluştuğunun görülmesidir.
Alacaklı eğer alacağını masaya yazdırmak için iflas idaresine başvurmuşsa iflas idaresi bu alacak hakkında red kararı vermeyip, bunu masaya “nizalı alacak” olarak kaydetmelidir. Zira ortada zaten derdest bir dava bulunmaktadır ve müflisin yerine iflas idaresince takip edilecek bu dava sonucunda verilecek karar doğrudan masaya etki edecektir. Davanın kabulü halinde niza kaydı silinecek ve bu tutar masaya kabul edilmiş olacak, davanın reddi halinde ise alacak tamamıyla sıra cetvelinden çıkartılacaktır. Bu çerçevede varılan sonuç iflas tarihinde derdest bulunan ve konusu masayı ilgilendiren bir mal ya da hak olan davaların aynen (=tür değiştirmeksizin) devam edeceğidir.
Bu noktada derdest davanın sıra cetveline itiraz davasına dönüşeceği ve dönüşmeyeceği olasılıkları çerçevesinde yapılacak yargılama ve davanın sonunda verilecek hükmün niteliği ile bunun masaya ne şekilde kaydedileceği üzerinde de durulmalıdır.
Derdest davaların sıra cetveline itiraz davasına dönüşmesi halinde, ortaya çıkan ilk sorun mahkemenin görevi noktasında olacaktır. Sıra cetveline itiraz davalarında görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi iken, dava diğer mahkemelerde görülürken davalının iflası halinde ilgili mahkemece görevsizlik kararı veremeyecektir.
Ticaret Mahkemesinin iflasa karar vermesi anında borçlu hakkında iflas açılmış olur. Bundan sonra müflisin masaya giren mal ve hakları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıntıya uğrar ve masaya geçer. Müflis masaya giren bir mal ve hak üzerinde tasarrufta bulunmuşsa bu işlem geçersizdir. İflas kararından önce müflisin temlik sözleşmelerinden doğan borçları taşınmazın tapu kaydı henüz müflis üzerinde bulunduğundan masaya geçmekle iflas nedeniyle asıl akit (satım akti) yapılamamaktadır.
Kural olarak sözleşmeler taraflardan birinin iflas etmesiyle son bulmazlar. Bu halde iflas etmemiş olan taraf sözleşmenin ifasını isteyebilir. Ancak sözleşmenin ifasını talep hakkı bir iflas alacağıdır. Davaya konu temlik iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdendir. Bu bakımdan sözleşmenin alacaklısı olan taraf iflastan önce yapılan sözleşmedeki bütün borçlarını müflise karşı yerine getirmiş ise alacağı para borcundan başka bir şey olduğundan alacağını para alacağına çevirerek masaya yazdırabilir. (İ.İ.K. m. 198)
Ortada derdest bir dava varken, borçlu iflas ettiğinde alacaklı masaya başvurmuş ve iflas idaresi alacağı nizalı yazmak yerine reddetmişse bu noktada alacaklı yeni bir sıra cetveline itiraz davası açmak durumunda değildir. Zira iflas idaresi yeni bir hasım olmayıp, iflas masasının yasal temsilcisi olması sıfatıyla davacının karşısında konumlanmıştır. Geniş haklar bahşeden bir Tapu İptal ve Tescil davası varken, aynı hukuki sebebe ve aynı konuya dayalı açılacak ve aslında daha az hak bahşeden sıra cetveline itiraz davası açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23.Hukuk Dairesi, 22/03/2023 tarih, 2023/604 Esas, 2023/546 Karar; Yargıtay 23.Hukuk Dairesi, 07/03/2019 tarih, 2016/3076 Esas, 2019/918 Karar)
Davacı taraf, Bakırköy … Tüketici Mahkemesinin … esas sayılı dosyasına konu edilen talep yönünden de işbu davayı açtığı, devam eden dava dosyası mevcut iken aynı talebe ilişkin bu kez de sıra cetveline itiraz davasına talebin konu edilemeyeceği, davacı tarafın bu talepleri yönünden hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmakla açılan davanın reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın HMK 114/1-h maddesi uyarınca hukuki yarar dava şartı yokluğundan USÛLDEN REDDİNE,
2-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90 TL harç peşin olarak alındığından, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,
4-HMK’nin uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince davacının talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/05/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır