Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/356 E. 2023/445 K. 08.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/356 Esas
KARAR NO : 2023/445 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 14/04/2023
KARAR TARİHİ : 08/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/05/2023

Davacı tarafından mahkememizde açılan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin …. no’lu kasko poliçesi ile sigortaladığı …. plakalı araç ile davalı ….’ın maliki, davalı …..’ın sürücüsü olduğu …. plakalı araç arasında, davalıların geçiş ve ışık kurallarını ihlal ettiğinden dolayı sigortalı araca çarpmak suretiyle 23/05/2022 tarihinde trafik kazası meydana geldiğini, işbu kaza neticesinde sigortalı araçta maddi hasar meydana geldiğini, mezkur kaza, trafik kaza tespit tutanağından, ekspertiz raporundan ve SBM kayıtlarından anlaşıldığı üzere, davalı araç sürücüsünün asli kusuru ile meydana geldiğini, sigortalı araçta meydana gelen hasar, bağımsız eksper tarafından incelenmiş aracın kati ekspertiz raporunda “kısmi hasarlı” olduğu tespit edilerek aracın tamiri için 115.587,35-TL masraf gerektiği tespit edildiğini, sigortalı tarafından bu tutarların kabul edildiğini, müvekkili Sigorta şirketinin meydana gelen kaza nedeniyle hak sahiplerine yapmış olduğu toplam ödeme tutarı, 05/08/2022 tarihinde 104,967.35 TL ve 10/08/2022 tarihinde 9.810,00 TL olduğunu, müvekkili sigorta şirketi, sigortalı araçta meydana gelen hasar için sigortalısına yapmış olduğu hasar bedelinin TTK 1472 hükmü uyarınca rücuen tazmini için davalı araç malikinin ZMSS sigortacısına başvurmuşsa da tazminat tutarının 65.587,35 TL’lik kısmı ZMSS limitlerini aştığından davalının sigorta poliçesi tarafından karşılanmadığını, davalılar aleyhine, kazadaki kusurları nazara alınarak kalan bakiye hasar bedelinin ödenmesi için, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasıyla takibe geçilmiş fakat davalı borçluların tamamına itiraz ettiğini, takibin yasa gereği durduğunu, davalı ….’ın araç maliki, oluşan zararlardan davalı sürücü ….. ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğunu, sigortacının sigortalının hakkına halef olduğu davalarda görevli mahkeme, sigorta ettiren ile üçüncü kişi (zarardan sorumlu olan) arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine göre belirlendiğini, sigortalı araç ticari bir araç olup, (kamyonet), davalının maliki olduğu araç da ticari (taksi) bir araç olduğunu, bu sebeple sigortalı ve davalı malikin tacir olması ve somut davanın her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi sebebiyle görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, Davalı ….. tarafından, icra takibine yapılan itirazda, icra dairesinin yetkisine de itiraz edildiğini, ancak huzurdaki davaya konu olan alacağın haksız fiilden kaynaklanmakta olduğunu, yetki kurallarına göre haksız fiilin meydana geldiği yer mahkemesi de yetkili kılındığını, bu minvalde kazanın meydana geldiği yerin “Bahçelievler/İSTANBUL” olduğu gözetildiğinde, icra dosyası ve işbu dava yetkili mahkemede ikame edildiğini, davalı malik ….’ın adresinin de Mahkememizin yargı çevresinde bulunan Bahçelievler/İSTANBUL” adresi olduğunu, neticede davanın kabulü ile sigortalıya ödenen hasar bedelinin rücuen tazmini ve tahsile kadar işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte tahsili için açılan Bakırköy …. İcra Müdürlüğü ….E. Sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, icra takibinin aynen devamına, davalılar aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, ücreti vekâletin ve yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
HMK madde 138 uyarınca dava şartları ve ilk itirazlar dosya üzerinden karar verilebileceği dikkate alınarak mahkememizce öncelikle dava şartları incelenmiştir.
Dava konusu; Davacı sigorta şirketine kasko poliçesi ile sigortalı olan ….’in maliki olduğu …. Plakalı araca Davalı ….’ın maliki, Davalı …..’ın sürücüsü olduğu …. plakalı aracın çarpması sonucunda oluşan hasarın davacı şirket tarafından karşılanması sonucunda bu hasar tazminatının tahsili amacıyla davalı borçlular hakkında başlatılan icra takibine davalılar tarafından yapılan itirazın iptali mahiyetinde olduğu görüldü.
Dava, davacının dava dışı sigortalısına ödediği paranın halefiyet esasınca rücuen tahsili talebine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Mahkememizin … Esas, …. Karar, 07/12/2021 tarihli “Davalıya ait aracın sicil kaydında ticari amaçla yazması, aracın kullanım amacının ticari olması ve şehirler arası yük taşımacılığı işinde kullanılması; yukarıda şartları yazıldığı şekliyle davayı ticari dava yapmaz. Arabanın kullanım amacının ticari – yük nakli olması, mahkemenin görevini belirleyemez. Yine esnaf işletmesi olup da, ticari amaçlı yük taşımacılığı yapılması ve yine aracın sicil kaydında da ticari amaçla yazması da mümkündür. Burada asıl olan tacir olunup olunmamasıdır. Bizim yargılamamızda bu husus yoktur. Bu nedenle ticari ilişkinin karşı tarafı olan gerçek kişi davalının tacir sayılmasının mümkün olmadığı, uyuşmazlığın TTK da düzenlenen bir konudan kaynaklanmadığı gibi özel bir düzenleme ile uyuşmazlığın ticaret mahkemelerinin görev alanında bulunduğu belirtilmediği için davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması” gerekçesiyle verilen görevsizlik kararı, İstanbul BAM …. Hukuk Dairesi’nin … Esas, …. Karar, 23/03/2023 Tarihli kararı ile, “Türk Ticaret Kanunun 3. maddesinde ise, ” Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” düzenlenmiştir. Bir hukuki işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı, davacının tacir olan ticari şirket olduğu ancak davalının tacir olduğuna dair dosyada delil bulunmadığı, yapılan araştırmaya göre vergi kaydı ve diğer kayıtlara göre esnaf faaliyeti kapsamında kaldığı, bu haliyle uyuşmazlığın haksız fiile dayalı tazminat davası olduğu anlaşıldığından, davanın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekçesi ile onandığı görülmüştür.
Somut olayda; Davacı sigorta şirketi, sigorta şirketine kasko poliçesi ile sigortalı olan ….’in maliki olduğu …. Plakalı araca Davalı ….’ın maliki, Davalı …..’ın sürücüsü olduğu …. plakalı aracın çarpması sonucunda oluşan hasarın davacı Sigorta şirketi tarafından karşılanması sonucunda bu hasar bedelinin davalılardan tazminini talep etmektedir, bu haliyle davacı tarafın davalılara rücu hakkının doğduğu ve zarar görenin haklarına halef olduğu, halefiyet ilkesi gereği halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı, velhasıl dava dışı sigortalının ne hakkı varsa bunların davacı şirkete geçmesiyle davacı şirketin de hukuken dava dışı sigortalı yerine geçtiği görülmüştür.
Davalıya ait aracın sicil kaydında ticari amaçla yazması, aracın kullanım amacının ticari olması; yukarıda şartları yazıldığı şekliyle davayı ticari dava yapmaz. Arabanın kullanım amacının ticari – nakil olması, mahkemenin görevini belirleyemez. Yine esnaf işletmesi olup da, ticari amaçlı nakil yapılması ve yine aracın sicil kaydında da ticari amaçla yazması da mümkündür. Burada asıl olan tacir olunup olunmamasıdır. Bizim yargılamamızda bu husus yoktur.
Dosya içerisine celp edilen ticaret odası ve vergi dairesi kayıtlarından anlaşıldığı üzere; davalıların tacir olmadığı, İTO kaydının bulunmadığı, mükellefiyet kayıtlarının olmadığı görülmüştür. Bu nedenle uyuşmazlığın TTK da düzenlenen bir konudan kaynaklanmadığı gibi özel bir düzenleme ile uyuşmazlığın ticaret mahkemelerinin görev alanında bulunduğu belirtilmediği için davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
HMK’ nın 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır ve aynı kanunun 115.maddesine göre mahkemeler dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Bu durumda davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın, dava şartı olan 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c maddesinde düzenlenen görev yönünden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde, dosyanın ve eklerinin yetkili ve görevli mahkeme olan BAKIRKÖY NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine,
4-6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 2. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re’sen ele alınarak, açılmamış sayılmasına karar verilmesine, bu hususun taraflara ihtaratına, (Gerekçeli hükmün tebliği ile ihtaratına)
5- 6100 Sayılı HMK nın 331/2.nci maddesi 1. cümlesi uyarınca, bu dava dosyasına ilişkin harç ve yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemede değerlendirilmesine,
6-Dava dosyasının kesinleşmesi üzerine, iki (2) haftalık yasal süre içerisinde, taraflardan herhangi birinin, ilgili mahkemeye dava dosyasının gönderilmesini talep etmemesi halinde, ilgili dava dosyasının mahkeme Yazı İşleri Müdürü tarafından mahkeme hakiminin önüne getirilmesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 08/05/2023

Katip ….
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır