Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/24 E. 2023/27 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/24 Esas
KARAR NO : 2023/27

DAVA : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/06/2022
KARAR TARİHİ : 10/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05/05/2021 keşide tarihli senedin davacının murisi … ile Davalı arasında düzenlenen 05/05/2021 tarihli “ibraname” başlıklı anlaşmaya ek teminat senedi olarak düzenlendiğinin, senet metninde muris … tarafından kendi el yazısı ile doldurulan keşide tarihi, ödeyecek sütunu bilgileri, rakamla ve yazı ile yazılan borç miktarı, alacaklı ismi dışındaki boş olan vade tarihinin sonradan farklı yazı ile doldurulduğunun, 05/05/2021 tarihli “İbraname” başlıklı anlaşmaya ek olarak düzenlenen teminat senedinin vadesinin, anlaşma şartları çerçevesinde iskan tarihi olan 05/01/2022 tarihinden 5 ay sonrası olan 05/06/2022 olduğunun tespitine, Davalı tarafından açılan Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında talep edilen işlemiş ve işleyecek faizlerin, vekalet ücretinin ve diğer ferilerinin takibin iptaline hükmedilmesini istemektedir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, Davanın takibe konulan senedin kambiyo senedi değil, teminat senedi olduğu iddiasına dayalı bir menfi tespit davası olduğunu, ancak, takip ve davaya konu olan bononun, hiç bir borcun teminatı olmayıp, kambiyo senedi niteliklerini haiz, kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödeme vaadini içeren, bağımsız, eksiksiz ve geçerli bir bono olduğunu, bonodaki imzaya da itiraz edilmediğini, senedin teminat senedi olduğuna dair senet metninde veya ön ve arka yüzünde hiç bir ibare bulunmadığını, dava dilekçesinde bahsi geçen ve dosyaya sunulan protokol başlıklı evrakla icra takibinin dayanağı olan bono arasında hiç bir bağlantı bulunmadığını, alacak miktarının birbirini tutmadığını, bu nedenlerle davanın reddine ,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bakırköy … Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas, … karar, 30/11/2022 tarihli görevsizlik kararı ile dosyanın mahkememize gönderildiği ve yukarıda yazılı esas sırasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Menfi Tespit Davasına ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Bu açıklamalardan sonra somut olayımıza dönecek olur isek, dava kambiyo senedine dayalı menfi tespit davasıdır. Kambiyo senedinden kaynaklanan davalar her ne kadar mutlak ticari davalar olsa da eğer kambiyo senedinin ne sebeple düzenlendiği tespit edilebiliyorsa bu durumda görevli mahkemenin tespiti için temel ilişkiye bakmak gerekecektir. Olayımızda taraflar arasında eser sözleşmesi kapsamında bir ilişki olduğu hususu ihtilafsızdır. Taraflar arasında akdedilen protokollere bakıldığından davacı tarafça davalıya eser sözleşmesi kapsamında 2.800.000,00 TL’lik teminat verildiği, teminat kapsamında davacı tarafça yapılan ödemelerin ibraname başlığı altında taraflarca akdedilen protokole atıfta bulunularak teminattan mahsup edildiği, bakiye kalan miktar yönünden ise davacı tarafça verilen teminatın devam ettiği ve kalan miktar ile davalının icraya koyduğu senet bedeli ile ayrıca son ibraname tarihi ile davacının keşide ettiği tarihlerin uyuştuğu, bu haliyle icraya konulan senedin eser sözleşmesi kapsamında davalıya verildiği, temel ilişkinin ticari uyuşmazlığa dayanmadığı, tarafların tacir olmadığı, uyuşmazlığın çözümünde mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmıştır.
Davanın nitelik olarak nispi ticari dava türüne de girmediği, uyuşmazlığın sözleşme hükümleri uygulanarak çözümlenmesi gerektiği bu nedenle uyuşmazlığın genel mahkemeler olan Asliye Hukuk Mahkemeleri görev alanına girdiği dikkate alınarak daha evvel görevsizlik kararı verilmiş olması nedeniyle aşağıdaki şekilde karşı görevsizlik kararı verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli mahkemenin Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-Mahkememiz kararının kanun yoluna götürülmeksizin kesinleşmesi halinde daha önce de Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı verildiğinden olumsuz görev uyuşmazlığının, halline dair merci tayini için dosyanın İSTANBUL BAM …. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde karar verildi.10/01/2023

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza