Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/192 E. 2023/427 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/192 Esas
KARAR NO : 2023/427

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 28/02/2023
KARAR TARİHİ : 27/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Şirketin müdürlerinin … Ltd. Şti.’yi iyi yönetemediği ve zarara uğrattığı bilindiğini, bu hususta dilekçe ekinde bilgilere yer verildiğini, hükümsüzlüğünü talep ettiklerini 13.08.2021 tarihli genel kurul kararı ile aynı konuda 30.11.2022 yeni tarihli bir genel kurul kararı bulunmakta olup esas sözleşmedeki hükmün amacı, ortakların hepsinin menfaatinin korunması olduğunu, ortaklardan nuhoğlu ticaret ve sanayi aş temsilcisi …, şirketi, diğer ortakların menfaatine aykırı olacak şekilde yönetmekte olduğunu, diğer ortakların, ortaklıktan doğan haklarını kullanmasını engellediğini, …. Turizm Ticaret Ltd. Şti.’nin 30.11.2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında, şirket esas sözleşmesinin “Müdürlerin Değiştirilmesi” başlıklı 11. Maddesi ile “Kar ve Zararın Dağıtımı” başlıklı 13. Maddesinin değiştirilmesi oylanmış; esas sermayenin % 71’ini temsil eden payların olumlu oyuna karlılık % 29’unu temsil eden payların olumsuz oyu ile % 75’lik nisap oluşmadığını, ancak bu karar, hukuka aykırı olduğundan hiçbir şekilde tescil edilmediğini, bunun yerine, 16 ay önce aynı konuda alınan 13.08.2021 tarihli genel kurulun 2 numaralı kararı, 19.12.2022 tarihinde Noter onayı yapılarak, tescil edildiğini, yapılan bu hukuka aykırı tescil işleminin TK m.34 çerçevesinde 26.12.2022 iptali talep edildiğini, işbu yargılama İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyada devam ettiğini, işbu dosyanın celbini talep ettiğini, davalı şirketin 13.08.2021 tarihli genel kurul toplantısında, şirket sözleşmesinin 11. ve 13. maddelerinin değişikliğine ilişkin gündemin 2. maddesinde alınan kararın yoklukla malül olduğunun tespitine, bu taleplerinin kabul görmemesi halinde bu kararın batıl olduğunun tespitine,13.08.2021 tarihli genel kurul toplantısı gündeminin 2. maddesinde alınan kararın tk m. 449 uyarınca yürütülmesinin geri bırakılmasına, yargılama masraflarının ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu 13.08.2021 tarihli genel kurul yönünden yukarıdaki butlan nedenleri kesinlikle oluşmadığını, ayrıca davada ileri sürülen iddiaların butlan hükümleri kapsamında ileri sürülmesi de isabetsiz olduğunu, davacı bu iddialarını genel kurul kararının iptali davası ile ileri sürmesi gerektiğini, genel kurulda olumlu oy kullandığından ve tutanağın üzerinden 2 yıl geçtiğinden iptal davası açılmayıp yanlış bir davadan sonuç almaya çalışmaktadır ki durumun, davacının kötü niyetini gösterdiği detaylı şekilde açıklandığını, Bu nedenle haksız ve kötü niyetli davanın reddi gerektiğini, öncelikle yasal koşulları bulunmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine, neticede davacının geçersizlik, hükümsüzlük, yokluk talebinin yasal koşulları oluşmadığından reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini vekaleten savunmuş ve talep etmiştir.
Görüş istenen Yönetim Kurulu Üyesi … vekili beyan dilekçesinde özetle; dava konusu 16.02.2018 tarihli Genel Kurul gündem maddeleri ile 13.08.2021 tarihli Genel Kurul gündem maddelerinin aynı olduğunu, her iki oylamada da hazirun olumlu oy kullanarak gündem maddelerini kabul şeklinde karara bağladığını, bu hususların her iki genel kurul toplantı tutanağında da açıkça yazılı olduğunu, dolayısıyla, önce oylanan ve kabul edilen 16.02.2018 tarihli Genel Kurul kararlarının, sonra alınan kararlar ile çelişmesinin söz konusu olmadığını, davacının kabul ile neticelenmiş bir genel kurul oylamasını teşviş ederek reddedilmiş gibi sunması ve iki genel kurul kararı arasında bir çelişki varmış izlenimi yaratması en hafif tabiri ile HMK’nın (29). maddesindeki “dürüst davranma ve doğruyu söyleme yükümlülüğü”nü ihlal niteliğinde olduğunu, davacının 16.02.2018 tarihli genel kurul kararlarında kabul oyu vermiş sonrasında genel kurul kararının iptali davası açmadığını, davacının irade sakatlığı iddiası da ileri sürmeden kendi onayladığı bir genel kurul kararına karşı butlan iddiasını ileri sürmesi iyi niyet kuralları ve yüksek mahkeme kararları ile bağdaşmadığını, davacı iptal davasını karar alındıktan sonraki 3 aylık hak düşürücü sürede açmamış, üzerinden 2 sene geçtikten sonra büyük ortaklar ile husumet yaşayınca butlan iddiasını ileri sürdüğünü, davacının azınlık oyunun sağladığı tüm davaları açarak şirketin yönetimi ve denetimini bloke etmeye çalıştığını, davacının şirket ortağı sıfatıyla TTK m. 445 vd. düzenlenen iptal davasını açabilecekken bu davayı açmadığını, kendi kusurunu gündeme getirmediğini, şimdi ise yasal koşulları da bulunmayan yanlış bir dava açarak sonuç elde etmeye çalışmakta ve azınlık oyunu şirkette bloke edici bir unsur haline getirmeye çalıştığını, bu nedenle öncelikle geri bırakma talebinin ve neticede haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava ; 13/08/2021 tarihli Genel Kurul Toplantısı gündeminin 2.maddesinde alınan şirket sözleşmesinin 11 ve 13.maddelerinde alınan kararlarının iptali istemlidir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı …nin 13.08.2021 tarihli genel kurul toplantısı gündeminin 2. maddesinde alınan Şirket sözleşmesinin 11. ve 13. Maddelerinde Genel Kurul Toplantısında alınan kararların yasaya, ana sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olup olmadığı, kararların yokluk ve kesin hükümsüzlük koşulların oluşup oluşmadığından kaynaklandığı hususlarında olduğu mahkememizce tespit edilmiştir.
Genel kurul kararlarının iptali TTK m. 445’de düzenlenmiştir. Buna göre, kanuna veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde iptal davası açılır. TTK. m. 446’ya göre de iptal davası açma yetkisi pay sahiplerine, yönetim kuruluna ve yönetim kurulu üyesine yönelik olarak düzenlenmiştir. Ancak bu kişilerin toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirtmiş olması gerekmektedir. Bu dava, genel kurul kararının alındığı tarihten itibaren üç ay içinde açılmalıdır. Aksi halde dava hakkı düşer. İptal davasının açılmış olması alınan genel kurul kararlarının uygulanmasını engellemez. Bundan başka genel kurul toplantısına katılmasına ve oyunu kullanmasına haksız olarak izin verilmeyen pay sahipleri, toplantıya davetin usulüne göre yapılmadığı veya gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmediğini iddia eden pay sahipleri ile genel kurul toplantısına katılmaya yetkili bulunmayan kişilerin karara katıldıklarını iddia eden pay sahipleri iptal davası açabilirler. Ancak 6102 sayılı TTK’da m. 446/1-b bendinde düzenlenen etki kuralı sebebiyle “Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın, çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren paysahipleri iptal davası açabilirler.”
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde: Davacı TTK 447.madde kapsamında Özetle;
“Davalı …nin 13.08.2021 tarihli
genel kurul toplantısı gündeminin 2. maddesinde oylanarak kabul edilen Şirket sözleşmesinin 11.
ve 13. maddelerinin değişikliğine ilişkin kararın geçersizliğine/hükümsüzlüğüne (yoklukla malul
olduğunun tespitine, bu talebin kabul görmemesi halinde butlanla batıl olduğunun tespitine)
karar verilmesi ve bu kararın yürütülmesinin geri bırakılması” talep etmiştir.

Davacı butlan iddiasının dayanağı olarak; yukarıda belirtilen genel kurul kararının tescil
edilmediğini, bu genel kuruldan yaklaşık bir seneden fazla bir süre sonra 30.11.2022 tarihinde aynı konuda tekrar
genel kurul oylaması yapıldığını ve bu sefer oylamada ret kararı verildiğini belirterek TTK m 447
gereğince geçersizlik ve butlanla malul olduğu gerekçesiyle eldeki davayı açmıştır.
Dosyaya yansıyan genel kurul tutanakları ve ekli belgeler incelendiğinde 13.08.2021 Tarihli Genel Kurulda Müdürlerin Atanması ve Kar ve Zarar Dağıtımına İlişkin
oylamada oybirliği ile kabul kararı verilmiştir. Ayrıca Davacı söz konusu oylamaya katılmış ve
olumlu oy kullandığı anlaşılmıştır. Davacı daha Sonra 3 aylık Süre içinde Genel Kurul Kararının İptali
davası da açmamış ve yine davacının
Davacı 13.08.2021 tarihli Genel Kurul’da oylanan (11) ve (13) numaralı gündem maddelerine gelinen aşamada kadar uzunca bir süre boyunca hiçbir itirazda bulunmayıp, iş bu davayı ikame ederek bu kararların uzun süre sonra tescil edilmesi nedeniyle emredici hükümlere aykırılık ve ve önceye dayalı genel kurul kararlarının sonraki genel kurulda aynı gündem maddeleriyle ilgili nisap sağlanamaması nedeniyle tescilin 15 günlük süreden sonra yapılması nedeniyle
hükümsüz olduğunu ileri sürdüğü görülmüştür.
Bu arada Ticaret Sicil müdürlüğünden gele yazı cevabına göre tutanakta görüldüğü üzere hem davacı hem de diğer pay sahipleri toplantıda hazır
bulunmuş olup, belirtilen kararlar oybirliği ile yani davacının da olumlu oyu ile kabul edilmiştir.

Davacı taraf bir anlamda süresinde genel kurul kararının tescil ve ilan edilmediği için geçerliliğini yitirdiği ve TÜRK TİCARET KANUNU Madde 41 Hükmü uyarınca, herhangi olgunun tescili için 15 gün içinde müracaat edilmesi gerektiği halde, karar tarihinden 16 ay sonra yapılan tescil başvurusunun reddedilmesi gerekirdi. Yapılan tescil işlemi kötüniyetli olup, tmk m. 2’ye aykırı olduğunu iddia etmektedir.
Konuyu düzenleyen TTK Madde 422 VI – Tutanak başlıklı madde incelendiğinde
MADDE 422– (1) Tutanak, pay sahiplerini veya temsilcilerini, bunların sahip oldukları payları, gruplarını, sayılarını, itibarî değerlerini, genel kurulda sorulan soruları, verilen cevapları, alınan kararları, her karar için kullanılan olumlu ve olumsuz oyların sayılarını içerir. Tutanak, toplantı başkanlığı ve Bakanlık temsilcisi tarafından imzalanır; aksi hâlde geçersizdir.
(2) Yönetim kurulu, tutanağın noterce onaylanmış bir suretini derhâl ticaret sicili müdürlüğüne[1] vermek ve bu tutanakta yer alan tescil ve ilana tabi hususları tescil ve ilan ettirmekle yükümlüdür; tutanak ayrıca hemen şirketin internet sitesine konulur denmiştir.
Genel kurul kararlarının tescil ve ilanı hususunda TTK m. 422/2 bir süre öngörülmemiştir.
Ancak TTK.MADDE 30- (1) Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, tescili isteme süresi onbeş gündür.
(2) Bu süre, tescili gerekli işlemin veya olgunun gerçekleştiği; tamamlanması bir senet veya belgenin düzenlenmesine bağlı olan durumlarda, bu senet veya belgenin düzenlendiği tarihten başlar.
(3) Ticaret sicili müdürlüğünün yetki çevresi dışında oturanlar için bu süre bir aydır ….denilerek süre aşımı halinde herhangi bir yaptırım öngörmediği gibi bu süresinin aşımının da geçersizlikle sonuçlanması usul ve yasanın amacına da aykırıdır. Zira tescil burada kurucu değil açıklayıcı bir unsurdur. Buna karşılık Yönetmelikte 15 günlük bir süreden söz edilmektedir. Buradaki süre, hak düşürücü değil düzenleyici bir süredir. Dolayısıyla 15 gün geçtikten sonra da yapılan tescil ve ilanlar geçerlidir. Söz konusu süre kesin ya da hakkı sona erdiren bir süre olmayıp düzen hükmüdür.
Nitekim ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ .. HUKUK DAİRESİ ESAS NO: … KARAR NO : … sayılı kararında da.”…6102 sayılı TTK’nın 622.maddesi atfı ile TTK’nın 422/2.maddesi gereğince şirket müdürü tarafından genel kurul toplantı tutanağının noterce onaylı bir suretinin derhal (Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 33/1.maddesi uyarınca 15 gün içerisinde) ticaret sicil müdürlüğüne verilmesi ve tutanakta yer alan tescil ve ilana tabi hususların tescil ve ilan edilmesi yasal bir zorunluluk olup, davalı şirketin ana sözleşme değişikliğini içeren ve bu kapsamda tescil ve ilanı zorunlu olan genel kurul toplantı tutanağının Ticaret Sicil Müdürlüğünce tescil ve ilanının yapılmamış olduğu, toplantıda alınan kararların varlık kazanmadığından bahisle açılan davada hukuki yararın bulunmadığı gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş ise de davalı şirketin incelenen genel kurul toplantı tutanağında sermayenin artırılmasına dair ana sözleşme değişikliği dışında başka kararlar da alındığı, alınan bu kararların tescil ve ilanı gerekmemiştir. Davalı şirket vekilince 23/05/2016 tarihinde yapılmış ve uygulamaya konulmuş herhangi bir genel kurul toplantısı bulunmadığı ve 2016 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısının 13/03/2017 tarihinde yapılması yönünde 13/02/2017 tarihinde 31 no’lu karar ile karar alındığı iddia edilmiş ise de davalı şirket kayıtlarına göre 23/05/2016 tarihinde Olağan Genel Kurul Toplantısının yapıldığı, toplantıya … adına vekaleten …’ın katıldığı anlaşılmıştır. Genel kurul kararına karşı butlan iptal veya yokluk iddiasına dayalı olarak dava açılması için tescilin zorunlu olduğuna dair bir değerlendirme TTK’da bulunmamaktadır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 10/10/2000 gün ve 4708/7680 sayılı kararı, Gönen Eriş, Ticari İşletme ve Şirketler, cilt 2 sayfa 2161) Alınan kararlardan sadece sermayenin artırılmasına ilişkin karar tescile tabi ve tescil edilmemesi sonucu TTK’nda düzenlenmiştir. Bu nedenle TTK’nın 422/2. maddesine yanlış anlam verilerek hukuki yarar yokluğundan ret kararı verilmesi TTK’na aykırıdır… ” denilerek tescilin hangi durumlar için kurucu unsur olduğunu açıklamıştır.
Bu sebeple salt bu sebeple davacıların da oy birliğiyle alınan bu kararın davacılar tarafından geçersiz olduğunun ileri sürülmesi TMK 2.maddede belirtilen iyi niyetle bağdaşmayacağı açıktır.

Sonuç olarak Somut olayda davacının kabul oyu verdiği bir genel kurul kararına irade sakatlığı iddiası da ileri sürmeden butlan iddiasında bulunduğu görülmüştür.
Genel Kurul kararları yönünden butlan kapsamındaki hususlar TTK’ nın 447. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;
Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan, kararları, butlan kapsamında olup somut olayda dava konusu genel kurul kararları yukarıdaki düzenlemeye aykırılık teşkil etmediği anlaşılmış olup bu sebeplerin butlan davası ile ileri sürülmesi hukuken mümkün olmadığı gibi davacının bu kararlara karşı genel kurul kararının iptali davası açması yoluna gitmesi gerekmekte olup ancak karara karşı süresi içinde anılan dava da açılmamıştır. Kaldı ki, davacının somut olayda salt süresinde tescil edilmediği gerekçesiyle ikinci kez aynı gündemle toplanıp bu defa nisabın oluşmaması nedeniyle bir önce oy birliğiyle alınan karar nedeniyle bunun ilgili karadan rücu edildiği iradenin bu yönde olduğu anlamı yüklenerek eldeki gibi söz konusu 2021 tarihli genel kurul karalarıyla ilgili uzun süreden sonra bu şekilde butlan davası açamayacağı TMK 2.madde de gözetilerek mümkün görülmemiştir. Kaldı ki 2018 tarihli Genel kurul kararları da bu yönde olup anılan sebeplerle yasal koşulları bulunmayan davanın reddi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90 TL harç peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yatırılan harç ve yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının HMK 333.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,
7-HMK’nin uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/04/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır