Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/154 E. 2023/180 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/154 Esas
KARAR NO : 2023/180

DAVA : Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/06/2022
KARAR TARİHİ : 21/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01.03.2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin stilist olup kendi tasarlayıp ürettiği ürünlerin satışını yaptığını davalının ise bilgisayar mühendisi olup müvekkilin ürünlerini gördüğünde müvekkile giderek birlikte bir e-ticaret sitesi kurma teklifinde bulunduğunu . davalının bir internet sitesi kurup, kurulan internet sitesinde de müvekkilin tasarlayıp ürettiği ürünleri satmayı planladıklarını müvekkilinin davalı yana yapılacak masraflara ilişkin farklı dönemlerde yastık altında bulunan altınlarını verdiğini, davalının , e-ticaret sitesi ile ilgili hiçbir işlem yapmadığını ve müvekkilinden aldığı altınları da çarçur ettğini. davalının müvekkile olan borcunu ödemediğini akabinde ise müvekkile olan borcuna karşılık 06/06/2021 ödeme tarihli 43,3 gr altın, 06/09/2021 ödeme tarihli 43,3 gr altın ve 06/12/2021 ödeme tarihli 43,3 gr altın ödeyeceğine ilişkin senet imzaladığını ancak tüm müracaatlarına rağmen davalının borcunu ödememiş olduğundan huzurdaki davayı ikame etme zarureti olduğunu, bu nedenle davanın kabulü ile 129,9 gr altın alacağı dava tarihindeki kur üzerinden Türk Lirası olarak hesaplanarak şimdilik 1.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,
yargılama giderleriyle vekâlet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı asil cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının yerinde olmadığını, davacının kendisi ile çalışmak istediğini, kendisinin e ticaret sitesi olduğunu, davacının sadece TL olarak para verdiğini işin yapılmasından geçilmesinden sonra davacıya parasını iddia ettiğini, bu nedenlerle davanın reddi ile yargılama giderleri vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Büyükçekmece … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas, … karar, 01/11/2022 tarihli görevsizlik kararı üzerine dosyanın mahkememize gönderildiği ve mahkememizin .. esas sırasına kaydı yapılarak yargılamaya devam olunduğu anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; kambiyo senedine dayalı alacak davasıdır
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Davanın nitelik olarak nispi ticari dava türüne de girmediği gibi, uyuşmazlığın taraflar arasında davalı tarafça da inkar edilmeyen kurulan ortaklık ilişkisine binaen sözleşme hükümleri uygulanarak çözümlenmesi gerektiği, zira her ne kadar kambiyo senedi verilmişse de kambiyo senedinin temelinin taraflar arasındaki ortaklık ilişkisine dayandığı, dolayısıyla illetten mücerretlik hususunun ortadan kalktığı, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre de bu durumda artık temel ilişkiye bakılarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği, taraflar arasındaki temel ilişkiye bakıldığında tarafların tacir olmaması nedeniyle, uyuşmazlığın genel mahkemeler olan Asliye Hukuk Mahkemeleri görev alanına girdiği dikkate alınarak daha evvel görevsizlik kararı verilmiş olması nedeniyle aşağıdaki şekilde karşı görevsizlik kararı verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli mahkemenin Büyükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-Mahkememiz kararının kanun yoluna götürülmeksizin kesinleşmesi halinde daha önce de Büyükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı verildiğinden olumsuz görev uyuşmazlığının, halline dair merci tayini için dosyanın İSTANBUL BAM …. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde karar verildi.21/02/2023

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza