Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/150 E. 2023/451 K. 08.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/150 Esas
KARAR NO : 2023/451

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/02/2023
KARAR TARİHİ : 08/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16.05.2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 04.11.2022 tarihinde saat 05:23 sıralarında davalı sigorta şirketine …. kasko poliçe numarasıyla sigortalanmış olan ve bu kasko poliçesi ile ihtiyari mali mesuliyet kapsamında bulunan …. İNŞ. ve TİC.LTD.ŞTİ’ye ait …. plakalı aracın sürücüsünün, aracın içerisine girdikten hemen sonra ilgili araçta bilinmeyen bir sebepten ötürü yangının başladığı ardından sürücünün yanarak araçtan indiği ve daha sonrasında yanan araçtan sıçrayan alevlerin müvekkiline ait … plakalı araca sıçraması nedeniyle davaya konu maddi hasar meydana geldiğini, söz konusu gerçekleşen maddi hasarlı olay sebebiyle davalı … TİC.LTD.ŞTİ’ye ait … plakalı araç sebebiyet vermiş olduğunu, müvekkilinin aracında meydana gelen zararın davalılar tarafından karşılanması gerektiğini, meydana gelen hasarın poliçe limitleri dahilinde kalan kısımdan ihtiyari mali mesuliyet kapsamında kasko sigorta şirketi sorumlu olduğunu ,poliçe limitlerini aşan ve poliçe kapsamında olmayan kısımlardan … plakalı araç sahibi/ işleteni olan … İNŞ. ve TİC.LTD.ŞTİ bizatihi müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edilmesinde hukuki yararın bulunduğunu, davanın kabulü ile HMK 107. Maddesi uyarınca Fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ;tahkikat sonucunda müvekkilinin maddi zararının değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere şimdilik 100,00 TL hasar bedeli ve 100,00 TL reel değer kaybı bedelinin ve 100,00 TL ticari kapsamda bulunan mahrumiyet/kazanç kaybı tazminat talebi Toplamı olan 300,00 TL bedelin temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan sorumlulukarı kapsamında tahsiline , müvekkilinin aracının uğramış olduğu gerçek hasar bedeli, reel değer kaybı bedeli ve kazanç kaybı bedelinin bilirkişi marifetiyle tespitine karar verilmesine, 2.428,76 TL Ekspertiz Faturası ücretleri başta olmak üzere her türlü yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … İnşaat ve Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar olmadığını, somut olayda müvekkilinin bilgisi ve iradesi dışında, işin görülmesi ile ilgisi olmayan bir nedenle yediemin otoparkına çekilen aracın her türlü sorumluluğu Karayolları Trafik Kanunu’nun 86. Maddesi uyarınca yedi emin otoparkı işletmesinde olduğunu, müvekkilinin pasif husumet ehliyeti bulunmadığını, davanın öncelikle usulden reddine, mahkemece aksi kanaatte olunması halinde davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; KTK 97 uyarınca sigorta şirketine kanunda belirtilen evraklar ile müracaat edilmediğini, davacının talep etmiş olduğu maddi tazminat taleplerinin sigortalı aracın zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesinden karşılanması gerektiğini, işletilme halinde olmayan araçların sebep olacağı zararlardan sigorta şirketinin sorumlu olmadığını, araç mahrumiyet tazminatının teminat dışı hallerden olduğunu, sigorta şirketine başvuru şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddini, mahkeme aksi kanaatte ise, maddi tazminat taleplerinin öncelikle sigortalı aracın ZMMS poliçesinin teminat limitleri dahilinde karşılanmasını, dava konusu taleplerin teminat dışı kaldığından haksız davanın reddine, davacının aracının daha önce kazaya karışıp karışmadığının tramer kayıtları celp edilerek tespitine,Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinden kusur raporu alınmasına, davacının hasar bedeli tazminatı talebine yönelik bilirkişi raporu alınmasına ve yapılacak hesaplamanın Yürülükte bulunan ve Resmi Gazete’de Yayınlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlar Eki uyarınca yapılmasına, müvekkili şirket temerrüde düşmediğinden haksız olarak talep edilen faiz talebinin reddini, mahkeme aksi kanaatte ise dava tarihinden itibaren taraflar açısından yasal faiz uygulanmasını, haksız ve yasal dayanağı bulunmayan davanın reddi ile aleyhe hüküm kurulmaması halinde, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur.
Somut olayımızda yapılan araştırmalar neticesinde davacının tacir olmadığı, davalılardan sigorta şirketi ile davacı arasındaki ilişkinin kasko poliçesine dayandığı diğer bir deyişle zmms kapsamında olmadığı, dolayısıyla davanın nitelik olarak mutlak ticari davalardan olmadığı gibi nisbi ticari dava türüne de girmediği, haksız fiil hükümlerinin uygulanması gerektiği, uyuşmazlığın bu nedenlerle genel mahkemeler olan Asliye Hukuk Mahkemeleri görev alanına girdiği dikkate alınarak dava hakkında aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. (Benzer konuya ilişkin bknz; İstanbul BAM 37 Hukuk Dairesinin 05.07.2018 gün ve 2018/409 E- 2018/1186 K. sayılı ilâmı)
HÜKÜM: Yukarıda açıklana nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 08/05/2023

Katip ….
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza