Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/10 E. 2023/14 K. 04.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/10 Esas
KARAR NO : 2023/14 Karar

DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 31/01/2018
KARAR TARİHİ : 04/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/01/2023

Davacı tarafından mahkememizde açılan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafından kasko sigortası poliçesiyle sigortalanmış olan müvekkili adına kayıtlı …. plakalı aracın …..’nın sevk ve idaresinde iken 19.11.2017 tarihinde saat 22.00 sularında tek taraflı maddi hasarlı trafik kazası geçirdiğini, sürücünün trafik yoğunluğu nedeniyle zorunlu olarak olay yerinden ayrıldığını, daha sonra aracın en yakın servise getirildiğini, ertesi gün ilk iş olarak kan ve alkol raporu da dahil olmak üzere gerekli tüm evraklar eklenerek davalıya başvuru yapıldığını, kan numunesinin sabah saatlerinde verildiğini, ancak davalı sigorta şirketi tarafından başvurunun reddine karar verildiğini, Büyükçekmece …. Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyasında hasar toplamının 49.316,37 TL olarak tespit edildiğini belirterek 500,00 TL hasar bedeli ve 500,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 1.000 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkememizce 15/10/2019 tarihinde verilen 2018/121 esas, 2019/1050 karar sayılı verilen red kararımız İstanbul BAM …. Hukuk Dairesinin … Esas, …. Karar, 08/12/2022 tarihli ilamı ile; “Kasko Sigorta Poliçesine göre davacıya ait aracın hususi araç olduğu, ticari araç olmadığı, her ne kadar davacı ve davalı tacir, tacirlerin işlerinin ticari olması da (kural olarak) asıl ise de; aracın taraflar arasındaki sözleşmeye ve tescil kaydına göre hususi olması, aracın tacir olan davacının ticaretinde kullanıldığı ve ticari işletmesine ilişkin olduğu yönünde bir iddia ve ispat da olmaması, bu nedenle de davanın nispi yada mutlak ticari dava olmaması göz önüne alındığında, taraflar arasındaki ilişkinin davacı yönünden tüketici ilişkisi olduğu, bu nedenle Asliye Ticaret Mahkemesi’nin davaya bakma hususunda görevli olmadığı, taraflar arasında ki Kasko Sigorta Sözleşmesi ilişkisinde davacının 6502 sayılı yasa kapsamında tüketici olması nedeniyle davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemelerine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devam olunarak yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile kararın HMK’nın 353/1-a/3. maddesi uyarınca kaldırılması gerektiği” gerekçesi ile kaldırılmış ve dosyanın yukarıda yazılı numarasına kaydedilerek yargılamaya devam edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
HMK madde 138 uyarınca dava şartları ve ilk itirazlar dosya üzerinden karar verilebileceği dikkate alınarak mahkememizce öncelikle dava şartları incelenmiştir.
Dava, Meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacının davalıdan hasar bedeli ve değer kaybı talep koşullarının oluşup oluşmadığı, mevcut ise miktarının tespiti talebine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda, Kasko Sigorta Poliçesine göre davacıya ait aracın hususi araç olduğu, ticari araç olmadığı, her ne kadar davacı ve davalı tacir, tacirlerin işlerinin ticari olması da (kural olarak) asıl ise de; aracın taraflar arasındaki sözleşmeye ve tescil kaydına göre hususi olması, aracın tacir olan davacının ticaretinde kullanıldığı ve ticari işletmesine ilişkin olduğu yönünde bir iddia ve ispat da olmaması, bu nedenle de davanın nispi yada mutlak ticari dava olmaması göz önüne alındığında, taraflar arasındaki ilişkinin davacı yönünden tüketici ilişkisi olduğu görülmüştür.
HMK’ nın 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır ve aynı kanunun 115.maddesine göre mahkemeler dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Bu durumda davaya bakmaya Tüketici Mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dava dilekçesinin, dava şartı olan 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c maddesinde düzenlenen görev yönünden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde, dosyanın ve eklerinin yetkili ve görevli mahkeme olan BAKIRKÖY NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine,
4-6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 2. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re’sen ele alınarak, açılmamış sayılmasına karar verilmesine, bu hususun taraflara ihtaratına, (Gerekçeli hükmün tebliği ile ihtaratına)
5-6100 Sayılı HMK nın 331/2.nci maddesi 1. cümlesi uyarınca, bu dava dosyasına ilişkin harç ve yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemede değerlendirilmesine,
6-Dava dosyasının kesinleşmesi üzerine, iki (2) haftalık yasal süre içerisinde, taraflardan herhangi birinin, ilgili mahkemeye dava dosyasının gönderilmesini talep etmemesi halinde, ilgili dava dosyasının mahkeme Yazı İşleri Müdürü tarafından mahkeme hakiminin önüne getirilmesine,

Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi.04/01/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır