Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/948 E. 2023/371 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/948 Esas
KARAR NO : 2023/371

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 21/10/2022
KARAR TARİHİ : 06/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ….. A.Ş. (…..), Davacı ….. ve iki ortağı (….., ….) tarafından 2015 yılında, ….. Dış Ticaret A.Ş. unvanıyla, Konya merkezli olarak, 240.000 TL sermaye ile kurulduğunu ve faaliyet alanı özellikle ilaç ihracatı olan bir dış ticaret şirket olduğunu, şirket, kuruluşundan itibaren geniş bir yurtdışı müşteri ağı oluşturduğunu, şirketin mevcut Yöneticisi …, 2016 yılında şirkete ortak olduğunu ve yöneticilik görevi kendisine bırakıldığını, şirket merkezinin de İstanbul’a taşındığını, şirket ünvanı ise dış ….. A.Ş. olduğunu, halihazırda müvekkili ….. …..’in %15 oranında, ….ile ….. toplamda %85 oranında pay sahibi olduğunu,…. ve ….. 30.05.2022 tarihinde ….. ile ….’nün paylarını ayrı ayrı devralarak ortaklığa giren iki yeni ortak olduğunu, davacı müvekkilinin %15 oranındaki payları dışında kalan %85 oranındaki pay gerçekte …’a ait ise de, yönetici … kendisine karşı açılacak sorumluluk davasından kurtulmak maksadıyla bu paylarını yeğenleri üzerine devrettiğini, iki ortaklı (%85 … ve %15 Müvekkil …..) anonim şirkette tek yönetim kurulu üyesi olan … yapılacak bir olağan genel kurul toplantısında ibra edilmeyeceğini, …, hisseleri devrettikten sonra ise, müvekkilinin hazır olmadığı ancak hazır olarak gösterildiği 10.08.2022 tarihli sözde bir olağanüstü genel kurul yapmayı denemiş, devamında ise kargo ile müvekkiline imza edilmesi için sözde genel kurul tutanağını ve hazirun cetvelini gönderildiğini, diğer taraftan …, şahsi sorumluluk davalarından kurtulmak için devrettiği hisseler sonrası bu kez sözde yeni hissedarlar olan yeğenlerinin ibrası ile yönetimden de çıkmak amacı ile 10.10.2022 tarihli yeni bir olağanüstü genel kurul kararı alındığını, tespitini istediği hususların müvekkilinin bilgisi dışında genel kurul toplantıları yapıldığı, bu toplantılarda müvekkilinin hazır bulunduğu şeklinde tutanaklar tutulduğu anlaşıldığından, şirkete ait pay defteri, genel kurul toplantı müzakere defteri ve yönetim kurulu karar defterlerinin birer örneğinin alınarak dosyasında muhafaza edilmesini, şirketin ticari defterlerinin, muhasebe kayıtlarının (fiziki ve e-defterler dahil olmak üzere) kül halinde birer örneğinin alınarak, fiziken ya da dijital olarak dosyasına dahil edilmesini, şirket ecza deposunun tam sayımının yapılması; stoklar için tutulan güncel resmi kayıtlar ile sayım sonuçlarının karşılaştırıldığı rapor hazırlanmasını, … tarafından oluşturulan ve elden tahsilatların resmi bildirimlerinin hukuka aykırı şekilde değiştirilerek yapıldığı “…”ya dair verilerin, şirketin kullandığı ve …. San. Tic. Ltd. Şti. isimli şirkete özel olarak yazdırılan ….. Müşteri İlişkileri ve Satın Alma Yönetme Programı üzerinden log kayıt yedekleri ve dökümü alınmak suretiyle tespitini, müvekkilinin kullanımında olan ancak sunucusuna dair tasarrufların ….. elinde olduğu, bu nedenle değiştirilip yok edilmesi tehlikesi bulunan, …@……com.tr e-posta adresine … tarafından gönderilen 2020 ve 2021 yılı fatura rayiç farklarını (5.636.226,39 TL + KDV olarak) gösteren mail içeriğinin dökümü alınarak tespitini, şirket bilgisayarlarında tutulan, “İhracat Komisyon Bedeli” adıyla düzenlenmiş, resmi kaydı yapılmayan pdf belgelerden ibaret fatura örneklerinin tespiti, (özellikle Çin’de bulunan …. LTD. Şirketine yapılan ödemeler için düzenlenen gerçek dışı faturalar), şirketin ticari faaliyetleri kapsamında yurtdışı ihracat verilerine yönelik olarak, şirket çalışanlarına profesyonel amaçla kullandırılan ….@…..com.tr ve yine ….@……com.tr şeklindeki mail adreslerindeki yazışmalar ve eklerindeki belgelerin tespitini, …bank … şubesi, …. bankası …. şubesi, ….bank … şubesi, …şubelerine yazı yazılarak şirket adına olan hesapların hareketlerin dosya içine alınmasını, 6100 sayılı hmk’nın 389 vd. maddeleri gereğince işbu dava süresince mevcut menfaat çatışması ve şirket ile davacı ortağın haklarının, davada kullanılacak defter ve belgelerin sıhhatinin korunması gerekliliği dikkate alınarak, tensip kararıyla şirkete tedbiren yönetim için, aksi kanaat halinde,denetçi kayyım atanması,bu davaya münhasır temsil için kayyım tayinine, işbu dava sonuçlanana kadar, ihtiyati tedbir olarak şirketin genel kurul toplantısı yapmasının engellenilmesi yönünde karar verilmesini ve bu kararın istanbul ticaret sicili müdürlüğü ile türkiye ticaret sicili gazetesine bildirilmesine, TTK’nın 449. maddesi gereğince 30.05.2022 ve 10.10.2022 tarihli genel kurul kararlarının yürütülmesinin geri bırakılmasına, keşif icrası ile toplanmasını istedikleri delillerin toplanmasına, davalı şirketin 30.05.2022 tarihli genel kurul kararlarının yokluğunun-kesin hükümsüz olduğunun tespitine, davalı şirketin 10.10.2022 tarihli genel kurul kararlarının yokluğunun, kesin hükümsüz olduğunun tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirket eski ortaklarından …, … ve … hisselerini kendi ticari ve şahsi kararı ile …ve ….’a devretmiş olup anonim şirketlerde temel prensip olan payların serbestçe devredilebilirliği ilkesi gereği ve her halükarda geçerlilik koşulları sağlanmış olduğundan kendileri Müvekkil şirketin yeni hissedarları konumuna gelmiş olduklarını, Davacı’nın dava konusu ettiği hususlarla ilgili hisse devirlerinin hukuki ya da fiili bir bağlantısı bulunmadığı kanaatinde olduklarını, …. A.Ş. şirketinin huzurdaki dava ile hiçbir ilgisi bulunmadığını işbu dava kapsamında hiçbir iddia ve ithamın kabulü mümkün olmadığını, davacı tarafından 07.10.2022 tarihinde örnekleri de alındığı üzere davalı şirketin 2021 yılı dönem sonu bilançosunda ve 30.06.2022 dönemli ara dönem bilançosunda görüleceği üzere 2022 hesap döneminde …. A.Ş. ile gerçekleştirilen 29.679.744,37-TL tutarında işlem bulunmakta olduğunu, bu tutarın tamamı ticari nitelikli emtia alım satımı ve ödemesi işlemlerinden oluştuğuğunu. Davacı tarafın dava konusu ettiği hususlara ilişkin öncelikle usulen aksi kabul halinde esasa dayanarak, davanın reddinin gerekeceğini, Söz konusu iddia ve ithamların gerçeği yansıtmadığı, Kabul anlamına gelmemek kaydıyla iddia ve itham olunan hususların ilgili genel kurullarda alınan kararlar yönünden öncelikle yokluk-kesin hükümsüzlük yaptırımına akabinde talep bulunmasa da iptal yaptırımına dahi tabii olamayacağı, İhtiyati tedbir, delil tespiti ve kayyım atanması taleplerinin usul ve yasa gereği asılsız iddialara dayandığı ve yasal şartlarının mevcut bulunmadığı, sair iddiaların da dava konusunu teşkil etmediği değerlendirildiğinde; tedbir ve delil tespitine yönelik taleplerin, nihai kanaatte ise davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini Usul ekonomisi ve mevcut yasal düzenlemeler kapsamında, delillerin toplanması aşamasına dahi geçilmeden öncelikle tedbir taleplerinin nihai kanaatte ise davanın reddi gerektiği kanaatindeyiz.
Görüş istenen Yönetim Kurulu Üyesi/Başkanı … beyan dilekçesinde özetle; …. tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde belirtildiği üzere 02.03.2020 tarihinden beri yönetim kurulu tek üyesi ve başkanı olarak davalı şirketin ticari faaliyetlerinde görevini ifa ettiğini, davalı şirketin ilaç alım satımı ve ihracatı işi ile iştigal ettiğini, 26.03.2015 tarihinde Konya ilinde kurulan şirketin sermayesi, dönem dönem şirket karından artırılmak suretiyle en son 1.740.000,00 TL olduğunu, davalı şirketin … tarih ve … sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği üzere şirketin ortaklık yapısında 2022 takvim yılında değişiklik gerçekleşmiş olduğunu, davacının şirketin %15 ortağı olduğunu, davacının 30/05/2022 tarihli genel kurul toplantısına katıldığını, toplantı tutanağında imzası olduğunu ve imzaya itiraz etmediğini, hazirun cetvelinde imzası bulunan davacının tutanaklarda herhangi bir ihtirazi kayıt da bulunmadığı hususu dikkate alındığında iddialarına itibar edilemeyeceği, 10/10/2022 tarihli genel kurula ilişkin ilanın usulüne uygun yapıldığını, bu toplantıda tüm ortakların hazır bulunduğunu, rahatsızlığı sebebiyle aslen katılım sağlayamadığını, vekaleten …..’in toplantıya katıldığını, davacı vekili tarafından toplantının ertelenmesinin talep edildiğini, kabul edildiğini ve toplantının 14/11/2022 tarihine ertelendiğini, iptale konu edilebilecek bir karar alınmadığını, yürütmenin geri bırakılması kararının şirket açısından telafisi güç zararlara sebep olabileceğini beyan etmiştir.
Görüş istenen Yönetim Kurulu Üyesi/Başkanı ….. beyan dilekçesinde özetle; … tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde belirtildiği üzere 14.11.2022 tarihinden beri yönetim kurulu tek üyesi ve başkanı olarak davalı şirketin ticari faaliyetlerinde görevini ifa ettiğini, aynı zamanda şirketin %20,98 hissedarı olduğunu, davalı şirketin ilaç alım satımı ve ihracatı işi ile iştigal ettiğini, 26.03.2015 tarihinde Konya ilinde kurulan şirketin sermayesi, dönem dönem şirket karından artırılmak suretiyle en son 1.740.000,00 TL olduğunu, davalı şirketin …. tarih ve … sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği üzere şirketin ortaklık yapısında 2022 takvim yılında değişiklik gerçekleşmiş olduğunu, davacının şirketin %15 ortağı olduğunu, davacının 30/05/2022 tarihli genel kurul toplantısına katıldığını, toplantı tutanağında imzası olduğunu ve imzaya itiraz etmediğini, hazirun cetvelinde imzası bulunan davacının tutanaklarda herhangi bir ihtirazi kayıt da bulunmadığı hususu dikkate alındığında iddialarına itibar edilemeyeceği, 10/10/2022 tarihli genel kurula ilişkin ilanın usulüne uygun yapıldığını, bu toplantıda tüm ortakların hazır bulunduğunu, şirket yönetim kurulu üyesi/başkanı ….’ın rahatsızlığı sebebiyle aslen katılım sağlayamadığını, vekaleten …’in toplantıya katıldığını, davacı vekili tarafından toplantının ertelenmesinin talep edildiğini, kabul edildiğini ve toplantının 14/11/2022 tarihine ertelendiğini, iptale konu edilebilecek bir karar alınmadığını, yürütmenin geri bırakılması kararının şirket açısından telafisi güç zararlara sebep olabileceğini beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava ; 30/05/2022 ve 10/10/2022 tarihli Genel Kurul Toplantısının tüm kararlarının iptali istemlidir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı şirketin 30/05/2022 ve 10/10/2022 tarihli genel kurul gündeminde alınan tüm kararların iptal ve hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı bu konuda alınan kararın kanuna, dürüstlük kurallarına aykırı olup olmadığı hususlarında olduğu mahkememizce tespit edilmiştir.
Bilirkişiler Dr. ….., Prof. Dr. …. ve Prof. Dr. ….. 06/03/2023 tarihli raporlarında özetle; “30/05/2022 tarihli Genel Kurul Kararı bakımından davacının toplantıya katılmadığını somut vakıalarla ispatlayamadığı, 10/10/2022 tarihli Genel Kurul Kararı bakımından yapılan incelemede davacının kararlarda olumsuz oy kullanmadığı, davacının bizzat kendi talebiyle toplantının ertelendiği, kararların oybirliği ile alındığı, davacının muhalefetinin karara değil yönetim kurulu üyesinin toplantıya katılmamasına ilişkin olduğu, ancak yönetim kurulu üyesinin toplantıda hazır bulunmamasının Genel Kurul toplantılarının geçerliliği bakımından aranan bir şart olmadığı, davacının ileri sürdüğü TTK md. 422’ye ilişkin hususların da somut olay bakımından uygulama bulmayacağı dolayısıyla anılan genel kurulun iptali koşulunun oluşmadığı” şeklindeki görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, genel kurul toplantı tutanağı, hazirun listesi, bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın temeli, ….. Anonim Şirketi’nin 30/05/2022 ve 10/10/2022 tarihli Genel Kurul Toplantısı’nda alınan tüm kararların hukuka uygun olarak alınıp alınmadığı, ayrı ayrı iptal koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.
Genel kurul kararlarının iptali TTK m. 445’de düzenlenmiştir. Buna göre, kanuna veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde iptal davası açılır. TTK. m. 446’ya göre de iptal davası açma yetkisi pay sahiplerine, yönetim kuruluna ve yönetim kurulu üyesine yönelik olarak düzenlenmiştir. Ancak bu kişilerin toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirtmiş olması gerekmektedir. Bu dava, genel kurul kararının alındığı tarihten itibaren üç ay içinde açılmalıdır. Aksi halde dava hakkı düşer. İptal davasının açılmış olması alınan genel kurul kararlarının uygulanmasını engellemez. Bundan başka genel kurul toplantısına katılmasına ve oyunu kullanmasına haksız olarak izin verilmeyen pay sahipleri, toplantıya davetin usulüne göre yapılmadığı veya gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmediğini iddia eden pay sahipleri ile genel kurul toplantısına katılmaya yetkili bulunmayan kişilerin karara katıldıklarını iddia eden pay sahipleri iptal davası açabilirler. Ancak 6102 sayılı TTK’da m. 446/1-b bendinde düzenlenen etki kuralı sebebiyle “Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın, çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren paysahipleri iptal davası açabilirler.”
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, genel kurul toplantı tutanağı ve tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde;
Davacı 30/05/2022 tarihli Genel Kurul Kararı bakımından davacı TTK md. 416’ya istinaden çağrısız gerçekleşen bu genel kurula katılmadığını o tarihte şirket merkezinde değil Konya’da olduğunu ileri sürmüş, toplantıya katılmadığını ispat etmek üzere bir bono alındı belgesi ve bankamatikten para çektiğine dair görüntü ile genel kurul evraklarının posta ile gönderildiğine dair belge bulunduğunu ileri sürmüş ise de dosyada mevcut toplantı tutanağı incelendiğinde o tarihte pay sahibi olan tüm ortakların toplantıya asaleten katıldıkları, yine davacı tarafından hazirun cetvelinin tüm pay sahipleri tarafından imzalandığı, davacının imzasının sahteliği konusunda da herhangi bir itirazına da rastlanmadığı, davacının toplantıya katılmadığını somut vakıalarla ispatlayamadığı anlaşılmakla bu genel kurul toplantısındaki kararların iptalini gerektirecek bir durum bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı taraf 10/10/2022 tarihli Genel Kurulda şirketin tek yönetim kurulu üyesi …’ın hazır bulunmaması sebebiyle bu Genel Kurul Toplantısındaki kararların iptalini istemiştir.
TTK’nun 407/2. maddesi “Murahhas üyelerle en az bir yönetim kurulu üyesinin genel kurul toplantısında hazır bulunmaları şarttır. Diğer yönetim kurulu üyeleri genel kurul toplantısına katılabilirler. Denetçi genel kurulda hazır bulunur, üyeler ve denetçiler görüş bildirebilirler.” hükmünü içermektedir. Anılan hükümden anlaşılacağı üzere genel kurul toplantısında en az bir yönetim kurulu üyesinin asaleten hazır olması gerekir.
Somut olayda dava konusu genel kurulda davalı şirket yönetim kurulu üyelerinden hiçbiri asaleten hazır değildir. Bu durum TTK’nun 407/2. maddesi hükmüne aykırıdır. Maddenin gerekçesinde ise bu yükümlülüğe aykırılığın genel kurul kararlarının geçerliliğini etkileyemeyeceği açıkça belirtilmiştir. Emsal nitelikteki Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 18/06/2018 tarih 2016/12403 Esas 2018/4469 Karar sayılı ilamında “Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve TTK’nın 407/2 maddesi gereğince murahhas üyelerin ve denetçinin genel kurula katılmamasının başlı başına iptal sebebi sayılamayacak olmasına …. göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.” denilmiştir. Hal böyle olunca mahkemece madde gerekçesinin maddenin yorumu ile birlikte değerlendirilerek yönetim kurulu üyesinin genel kurula katılmamasının başlı başına genel kurul kararlarının iptalini gerektirmeyeceği gözetilerek bu genel toplantısındaki kararların iptalini gerektirecek bir durum bulunmadığı kanaatine varılarak davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur;
HÜKÜM: yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile noksan kalan 99,20 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan harç ve yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının HMK 333.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde taraflara iadesine,
7-HMK’nin uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/04/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır