Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/931 E. 2023/28 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/931 Esas
KARAR NO : 2023/28 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 17/10/2022
KARAR TARİHİ : 10/01/2023

Davacı tarafından mahkememizde açılan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirket nezdinde …. nolu …. Sigorta Poliçesi ile sigortalı …..’nün bulunduğu …. Mah. ….. Cad. No:28 Daire:12 Didim/AYDIN riziko adresli mahalde, 21.02.2020 tarihinde, davalıların/borçluların tedarikçisi/garantizörü, ithalatçısı ve montajını yapmış olduğu ….. marka ev tipi su arıtma cihazına ait filtrelerin patlaması nedeniyle su arıtma cihazından akan suların sigortalı konutta mutfak dolabına, duvara, laminant parkelere ve sair yerlere sirayet etmesi neticesinde hasara sebep olduğunu, işbu su hasarı neticesinde sigortalı mahalde maddi hasar meydana geldiğini, müvekkili şirkete vaki hasar ihbarına müteakip hazırlatılan Ekspertiz Raporuna istinaden meydana gelen hasar 4.775,00-TL olarak belirlenmiş ve bu tazminat bedeli 27.02.2020 tarihinde ilgilisine ödendiğini, ödenen 4.775,00-TL tutarındaki tazminatın ödeme tarihi olan 27.02.2020 tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek olan yasal faizi ile birlikte müvekkili Sigorta Şirketi, TTK m.1472 hükmü gereği sigortalısının haklarına halef olduğunu, olay sonucu meydana gelen zarara ilişkin müvekkili şirket tarafından tanzim ettirilen ekspertiz raporundan da anlaşılacağı üzere davalı/borçlu …. San. Ltd. Şti. Ve davalı/borçlu …. Züccaciye …. meydana gelen zarara bağlı olarak ödenen tazminattan sorumlu olduğunu, sigortalı mahalde meydana gelen su hasarına; davalı/borçlu …. San. Ltd. Şti. ve davalı/borçlu … Züccaciye ….. su arıtma makinesinin sebep olduğu, dilekçe ekinde sunulan ekspertiz raporundan ve sair evraklardan açık bir şekilde anlaşılmakta olduğunu, işbu rücuen tazminat alacakları olan 4.775,00-TL hasar bedelinin ödeme tarihi olan 27.02.2020 tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili için davalılar/borçlular aleyhine İstanbul ….. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı (yetki itirazı öncesinde İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün …. E. Sayılı dosyası ile takip başlatılmış olup Bakırköy İcraya geçilmiştir.) dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalılar/borçlular yasal süresi içinde borca, faize ve tüm fer’ilerine itiraz ettiğini, davalıların (borçluların) itirazları haksız ve alacağı geciktirmeye yönelik olup iş bu itirazın iptali için dava sürecine geçilmek istenmiş ancak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesinin “konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü gereğince 18.05.2022 tarihinde Bakırköy Arabuluculuk Bürosunun …. Arabuluculuk numarası ile arabuluculuğa başvurulduğunu, bu kapsamda 17.06.2022 tarihinde yapılan toplantı neticesinde anlaşma sağlanamadığını, neticede Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına haksız olarak yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, arabuluculuk vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline, yargılama harç ve giderleri ile ücret-i vekâletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirkete ve davalı asile mahkememizce tebligat çıkarıldığı, usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ancak davalı şirket ve davalı asil tarafından davaya süresi içerisinde cevap verilmediği görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Davacının dava dışı gerçek kişi sigortalısının mahallinde gerçekleşen zarardan kaynaklı olarak yapmış olduğu ödemenin davalılardan tahsiline ilişkin başlatılmış olan icra takibine itirazın iptali mahiyetinde görüldü.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Davacının, sigortaladığı apartman dairesinin malikinin gerçek kişi ….. olduğu ve gerçek kişinin bu apartman dairesini ticari amaçla kullanmadığı; rücuya ilişkin davalarda görevli mahkemenin zararı oluşan dava dışı şahıs ile davalı arasındaki ilişkiye göre belirleneceği, iş bu davada dava dışı …..’ nün tacir olmadığı ve sigortalanan taşınmazın kullanım tarzının ticari amaçla olmadığı, konut niteliğinde olduğu görülerek, tarafların her ikisinin birden tacir olmadığı ve uyuşmazlığın TTK’ dan kaynaklanmadığı; dava dışı ….. ile davalılar arasında ….. marka ev tipi su arıtma cihazının alımından kaynaklı tüketici ilişkisi mevcutsa da, oluşan zararın ve bu zarara ilişkin talebin su arıtma cihazına yönelik olmayıp( Su arıtma cihazının dava konusu olmadığı), bu cihazın filtresinin patlamasına dayalı olarak, cihazdan ari sigortalı konutta oluşan Borçlar Kanunu kapsamında haksız fiile dayalı zararın giderilmesine yönelik olduğu mahkememizce değerlendirilmiş ve Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu kanaatine varılmıştır.
Asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. 6100 sayılı HMK’nın 115/2.maddesi gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine ve görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak, aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın, dava şartı olan 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c maddesinde düzenlenen görev yönünden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde, dosyanın ve eklerinin yetkili ve görevli mahkeme olan BAKIRKÖY NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine,
4-6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 2. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re’sen ele alınarak, açılmamış sayılmasına karar verilmesine, bu hususun taraflara ihtaratına, (Gerekçeli hükmün tebliği ile ihtaratına)
5- 6100 Sayılı HMK nın 331/2.nci maddesi 1. cümlesi uyarınca, bu dava dosyasına ilişkin harç ve yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemede değerlendirilmesine,
6-Dava dosyasının kesinleşmesi üzerine, iki (2) haftalık yasal süre içerisinde, taraflardan herhangi birinin, ilgili mahkemeye dava dosyasının gönderilmesini talep etmemesi halinde, ilgili dava dosyasının mahkeme Yazı İşleri Müdürü tarafından mahkeme hakiminin önüne getirilmesine,

Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/01/2023

Katip ….
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır