Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/918 E. 2022/894 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/918 Esas
KARAR NO : 2022/894

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 07/09/2022
KARAR TARİHİ : 12/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/10/2022

Mahkememizin … Esas sayılı 12/10/2022 tarihli ara kararı gereğince; Davalılar …, …, … yönünden davanın tefrikine karar verilerek, mahkememizin ayrı bir esas numarasına kaydının yapılmış olup yukarıdaki esas kaydına kaydedildi.

“6100 sayılı HMK’nun 320.maddesinde mahkemenin mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar vereceği düzenlemesi de nazara alındığında somut olayın belirginliğine bağlı olarak hakim duruşma açmama yönündeki takdir hakkını kullanabilecektir.” düzenlemesi de nazara alınarak;
Dava şartları bakımından HMK’nun 114.madde ve 115.maddeleri uyarınca görev bakımından dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda göre dava şartı bakımından dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 8/02/2022 tarihinde kanuna aykırı olarak yeni bir genel kurul defteri noterden tasdik ettirildiğini, sahte bir şekilde oluşturultuğunu, sonrasında 16/08/2022 tarihli yönetim kurulu kararı ile kendisini tek pay sahipli yaptığını, 20/08/2022 tarihli genel kurul kararı ile kendisini temsilci seçtirdiğini ve ana sözleşme değişikliği yaptırdığını yine 20/08/2022 tarihli karar ile münferiden kendisini temsilci seçtirdiğini tüm bu işlemleri müvekkillerin imzalarını taklit etmek suretiyle gerçekleştirdiğini ve sahtecilik işlemi yaptığını iddia ettiği davalı …’nun ,01/09/2022 tarihinde sahte imzalı kararları ticaret sicile tescil ettirdiğini bu nedenlerle 16/08/2022 tarihli 2 sayılı yönetim kurulu kararının yoklukla malul olduğunun tespitini, beyoğlu ….noterliğinin 25/08/2022 tarih … yevmiye sayısı ile tasdikli, 20/08/2022 tarihli genel kurul kararının yoklukla maluol olduğunun tespitini, üsküdar … noterliğinin 29/08/2022 tarih … yevmiye sayısı ile tasdikli, 20/08/2022 tarihli 3 sayılı yönetim kurulu kararının yoklukla malul olduğunun tespitini, 01/09/2022 tarihli ticaret sicil gazetesinde yapılan tescilin hükümsüzlüğü ile iptalini Muğla ili … ilçesi … mah. … ada … parselde kain taşınmazın kaydına satışının önlenmesi, 3.kişiler lehine ipotek, irtifak, intifa vb her türlü ayni hakkın tesisinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasını, Samsun İli … İlçesi … Mah. … Ada … parselde kayıtlı taşınmazın kaydına satışının önlenmesi, 3.kişiler lehine ipotek, irtifak, intifa vb her türlü ayni hakkın tesisinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasını, Muğla İli … İlçesi … Mah. … Ada … Parselde kayıtlı taşınmazın kaydına satışının önlenmesi, 3.kişiler lehine ipotek, irtifak, intifa vb her türlü ayni hakkın tesisinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasını, taşınmazların bulunduğu ilgili tapu sicil müdürlüklerine dava açıldığına ilişkin şerh verilmesi için müzekkere yazılmasını, dava konusu Firmaya ilişkin olarak tasarruf işlemlerinin önlenmesi, şirketin içinin boşaltılması ve telafisi güç zararların önlenmesi için bu şemada ihtiyati tedbir olarak dava sonuçlanıncaya kadar yönetim kayyımı atanmasını, firma hakkında şahısların başkaca hukuksuz işlemler yapmasını önlemek maksadıyla, ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve firmanın kayıtlı olduğu İstanbul Ticaret Odasına bu hususta müzekkere yazılmasını, Türkiye sınırları içerisinde faaliyet gösteren bankalara müzekkere yazılarak, firma adına hesap açılması, kredi çekilmesi, ipotek tesis edilmesi vb tüm bankacılık işlemleri bakımından oluşabilecek zararın önlenmesi için tedbir kararı verilmesine ve müzekkere yazılmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini vekaleten arz ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesini özetle; İşlem tarihi itibariyle müvekkil noterin mensubu olduğu Türkiye Noterler Birliği ile …. Sigorta Şirketi arasında mali sorumluluk sözleşmesi imzalandığı için sigorta sözleşmesinden doğan karşılıklı akdî edimler nedeniyle işbu davanın, … Sigorta Şirketi’ne ihbarını;Hukuk düzeni bakımından gerçek kişi konumundaki şirket ortakları ile özeel hukuk tüzel kişiliğini temsile yetki bakımından … Ticaret AŞ farklı olduğu ve şirket düzel kişiliği davacı mevkinde gösterilmediği için davada sıfat yokluğu sebebiyle (uyuşmazlığın esasına girilmeden) davanın husumet yönüyle reddini; Noterlikler tüzel kişiliği ve husumet ehliyetini haiz olmadığı ve müvekkili noter yönünden illiyet bağı oluşmadığını; hatta davada sıfat ve menfaat yokluğu sebebiyle ve yine husumet yönüyle davanın reddine karar verilmesini;Uyuşmazlığın esasına girilmesi halinde davacının tam kusuru ve üçüncü şahıs konumundaki diğer davalılar noter yönünden illiyet bağı tam olarak kesildiği için haksız ve hukuka aykırı davanın noter yönünden reddine karar verilmesini sair talep ve dava haklarının saklı tutulmasını, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yüklenmesini mahkememize savunmuş ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava mahiyeti itibariyle Genel Kurul Kararının İptali İstemi davasıdır.
Bilindiği üzere mahkemenin görevi HMK 114. maddesi gereğince dava şartı olup, mahkemece kendiliğinden ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gereken bir husustur.
Yargılama tarihi itibari ile HMK. 114. maddesi çerçevesinde aranan dava şartlarından birisi ise mahkemenin görevli olmasıdır. HMK. 115/1 maddesi uyarınca dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında mahkeme kendiliğinden araştırır. Bu dava şartı noksanlığını mahkeme tespit eder ise HMK .115/2 maddesine göre usulden ret kararı verir. Nitekim dava dilekçesinin içeriğinden, görevsizlik kararı verilmesi gerektiği açıkça anlaşılan hallerde bu kararın verilmesine engel hal bulunmadığı Yargıtay’ın ilgili dairesinin onama kararları ile de açıkça belirlidir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır.
Bilindiği üzere ticari iş ve ticari dava ayrı hukuki kavramlardır. Ticari iş kabul edilen bir husustan kaynaklanan her uyuşmazlık ticari dava olarak kabul edilmemiştir. Ticaret mahkemeleri ticari davalara bakmakla görevlidir. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları”, “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ve “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Diğer bir anlatımla bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması; ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması ya da açılan davanın maddede 6 bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ayrıca 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2’nci maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 4/1.maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. TTK’nın 5/1.maddesine göre de, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalara asliye ticaret mahkemesi bakmakla görevlidir.
Asliye ticaret mahkemesinin görevinin tayininde uyuşmazlığa konu mal ve/veya hizmetin türü ve ticari iş karinesi etkili değildir. Zira TTK ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. (Hukuk Genel Kurulunun 16/09/2015 tarih, 2014/1026 Esas, 2015/1765 Karar sayılı kararı)
Davaya konu uyuşmazlığın çözümünde genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi (HMK m.2) görevli olup; mahkemenin görevli olması karşısında (HMK m.114/1-c) dava şartları arasında sayıldığından mahkemece dava şartlarının mevcut olup olmadığının, davanın her aşamasında kendiliğinden (HMK m.115/1) değerlendirilmesi gerekir. Ayrıca göreve ilişkin dava şartı noksanlığının giderilmesi de mümkün değildir. (İstinaf BAM 43.HD’sinin 2021/2157 Esas, 2021/1652 Karar sayılı kararı)
Somut olaya konu davanın noterlere karşı da yöneltilmiş ise bu husus resmi evrakte sahteciliğin ön orun olarak ele alınacak bir durum olmadığı dikkate alındığında belgelenin HMK 208.madde uyarınca ayrı bir davada görülerek sahteliğinin tespiti gerektiği açık olup söz konusu Genel kurul ve Yönetim kurulundaki davacıların imzasının sahteliği iddiası nedeniyle, imzayı tasdik eden notere karşı açılmış sahtecilik davası niteliğinde olup mahkememizce bu talepler bakımından tefrik edilerek, HMK’nın 208/4 maddesine göre, ayrı bir dava açılarak sahtecilik iddiasının incelenmesi gerekirken ancak davalı noterlerin tacir olmadığı dikkate alınmış olup genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesi görevli olduğu anlaşılmış olup . TTK.nun 4/1.maddesinin alt bentlerinde sayılan dava türlerinden de olmadığı, bu haliyle uyuşmazlığın çözümünde asliye ticaret mahkemesi görevli olduğu, taraflar arasında herhangi bir tüketici işlemi bulunmadığı da nazara alındığında eldeki davada HMK’nın 2.maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğuna ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usûlden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli mahkemenin BAKIRKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda tensiben oybirliği ile karar verildi.12/10/2022

Başkan …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip …
¸e-imza