Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/910 E. 2023/388 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/910 Esas
KARAR NO : 2023/388 Karar

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/10/2017
KARAR TARİHİ : 12/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yaklaşık 15 yıldır Moskova’da ikamet ettiğini ve ticaret yaptığını, ancak davalı ile herhangi bir ticaretinin söz konusu olmadığını, müvekkili ile davalının Antalya’da aynı apartmanda farklı dairelerin malikleri olduğunu, bunun dışında herhangi bir ticari veya alacak borç ilişkisini doğuracak bağlantılarının olmadığını, müvekkilinin taşınmazlarında bulunan ve davalı tarafça konulan hacizleri yeni öğrendiğini, Rusya’da ikamet ettiği için de müvekkiline yapıldığı düşünülen bütün tebligatların dosyanın diğer borçlusuna yapıldığını ve takibin kesinleştirildiğini, müvekkilinin mernis adresinin Moskova-Rusya olduğunu, dolayısıyla yapılan tüm tebligatların usulsüz olduğunu, takibin müvekkilinin haberi olmaksızın usule aykırı olarak kesinleştirildiğini, takipten müvekkilinin taşınmazına konulan hacizler dolayısıyla haberdar olduklarını, müvekkilinin daha önce başka bir avukata dava açması için yetki ve masraf verdiği halde bu avukatın sadece icra takibinde kıymet takdirine itiraz ettiğini, müvekkilinin bir borcu olmadığını ve icraya konu senetlerdeki imzaların müvekkiline ait olmadığını, bu nedenle imzaya itirazlarının olduğunu, söz konusu senetlerle ilgili olarak dolandırıcılık sebebi ile savcılık şikayetinde bulunacaklarını, müvekkili hakkında başlatılan ve usulsüz olarak kesinleştirilen icra dosyası nedeni ile müvekkili adına kayıtlı olan taşınmazların haksız ve kötü niyetli olarak satılacak olursa telafisi mümkün olmayan zararlar doğacağından işbu davayı açma zarureti doğduğunu, müvekkilinin imzasını taşımayan senetler üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi sonucu gerçeğin ortaya çıkacağını, davalı taraf ile müvekkilinin herhangi bir ticari ilişkisi bulunmadığı gibi, herhangi bir sebeple kendisine senet de verilmediğini iddia ederek; haklı menfi tespit talepli davalarının kabulü ile Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu çekler dolayısıyla müvekkilinin davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine, teminatsız olarak İİK 72. Maddesi uyarınca söz konusu takibin yargılama sonuna kadar durdurulmasına, icra dairesine yazı yazılarak satışın tedbiren durdurulmasına, haksız ve kötü niyetli takip başlatarak müvekkilinin zarar görmesine neden olan davalının asıl alacağın %20 sinden aşağı olmayacak şekilde haksız icra tazminatı ödemesine, yargılama masrafları ve ücreti vekâletin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ve senette kefil olarak imzası bulunan kardeşi ile müvekkili arasında uzun süredir ticari ilişki olduğunu, bu doğrultuda davacının müvekkilinden pek çok kez ürün aldığını, karşılığında parasını da ödediğini, ancak daha önceden borçlarını ödeyen davacının icra takibine konu senetlerde mevcut borcunu ödemediğini, müvekkilinin de Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 14/08/2015 tarihinde icra takibi başlattığını, usulüne uygun tebligatlar yapılarak takibin kesinleştiğini, davacının icra takibinden çok uzun süredir zaten haberdar olduğunu, daha evvel dosyada vekili de bulunduğunu, buna karşın bugüne kadar hiçbir zaman borcunun olmadığı yönünde bir iddiada bulunmadığını, dava dilekçesindeki gibi iddialara sahip bir kişinin iki yıldan uzun bir zaman sonrasında böyle bir dava açmasının makul olmadığını, davacının icra takibi dahilinde, kendisine ait olan Antalya’daki bir taşınmazın satışının talep edilmesi üzerine satış sürecini uzatmak ve sürüncemede bırakmak için kıymet takdirine itiraz ettiğini, kıymet takdirine itiraz davası sürecinde ısrarla keşif yapılmasını engelleyerek davanın uzamasına yol açtığını, ancak nihayetinde Antalya …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E. … K. sayılı ve 19/04/2017 tarihli kararı ile davasının reddedildiğini, neredeyse 1 yıl satış süreci beklemek zorunda kalındığını, bu kez de davacının eldeki dava ile aynı yolu denediğini, borçluya ait Zeytinburnu’ndaki taşınmazların satışı için yürümekte olan süreci geciktirme, sürüncemede bırakma amacı taşıdığını, davacının Türkiye’ye sık sık gelip gittiğini, dolayısıyla davanın tamamen icra sürecini uzatmaya yönelik, haksız ve mesnetsiz bir dava olduğunu savunarak; haksız ve mesnetsiz davanın reddine, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davacıdan alınarak taraflarına verilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı … tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMANIN ÖZETİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, icra takibinden sonra İİK 72. maddesi gereğince açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkememizce taraflara usulüne uygun davetiye tebliğleri yapılarak taraf teşkili sağlanmış ve davanın esasına başlanmıştır.
KALDIRMA KARARI ÖNCESİ YARGILAMA VE GEREKÇE:
Bakırköy .. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının uyap üzerinden gönderilen örnekleri incelendiğinde; davalı … tarafından davacı ile … aleyhinde 14/08/2015 tarihinde 09/06/2013 tanzim, 30/10/2013, 30/11/2013, 30/12/2013, 28/02/2014, 30/03/2014, 30/04/2014 ve 30/05/2014 vade tarihli 5000 USD tutarlı senetlerle ilgili kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığı, takibin kesinleştiği, icra işlemlerinin devam ettiği, davacının senetlerin keşidecisi davalının senetlerin lehdarı olduğu, söz konusu senetlerin senet olma unsurlarını taşıdığı görülmüştür.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının … sayılı soruşturma dosyasının uyap üzerinden gönderilen örnekleri incelendiğinde; Bakırköy … Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile dava açıldığı, yargılamamada davalı ….’ın dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçu ile suçlandığı davacının müşteki sıfatında olduğu anlaşıldığından ve eldeki davaya katkı sağlamayacağı anlaşılmakla beklenilmesinden vazgeçilmiştir.
Zeytinburnu Vergi Dairesi, …. Bankası … Şubesi, Zeytinburnu Tapu Müdürlüğünden davacının ıslak imzalarını içerir belge asılları ile imza incelemesi yapılarak, senet asılları mahkememiz kasasına alınmış, senetlerdeki davacıya atfen atılan imzaların davacının eli ürünü olup olmadığı konusunda Adli Belge İnceleme uzmanı heyetten günsüz rapor alınmasına karar verilmiş, raporda özetle; inceleme onusu senetlerdeki …’a atfen atılı imzalar ile karşılaştırma belgelerindeki imzaları arasında grofolojik ve grafometrik tanı unsurları açısından saptanan benzemezlikler nedeni ile karşılaştırma belgelerindeki imzalarına kıyasla … eli ürünü olmadığı kanaati bildirilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, incelenen icra dosyaları, belge asılları, bilirkişi raporu ve tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde; belge inceleme konusunda uzman bilirkişi tarafından düzenlenen raporla imzanın davacı ile ürünü olmadığı tespit edilmiş, rapor mukayeseye esas alınan belgeler ve içeriği yönünden denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli görülerek hükme esas alınmış, bekletici mesele yapılmasına dair ara karardan rücu edilmiştir.
Mahkememizin … Esas 30/09/2020 tarih ve … Sayılı kararı ile;
“…Dava konusu bono üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığı, taraflar arasında temel bir ilişkinin bulunmadığı, sahtelik iddiası mutlak def’i olup iyi niyetli hamile karşı da ileri sürülebildiği, bu nedenlerle davacının davalıya borcu bulunmadığı anlaşıldığından davacının davasının kabulü ile davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davalının icra takibine konu senetlerde lehtar olup senetlerdeki imzanın davacıya ait olmadığını bilebilecek olması, keşidecinin imzasının sıhhati konusunda araştırma yükümlülüğünün bulunması ve senedi icra takibine koymakta kötüniyetli olduğu kanaatine varıldığından davacının kötüniyet tazminatı talebinin kabulü ile asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği kanaatine ulaşılmış, sonuç olarak bilirkişi raporu ile dava konusu bonolardaki keşideci imzasının da davacıya ait olmadığı tespit edilmiş olduğu” gerekçesiyle davanın kabulü ile; davaya konu alacaklısı …. borçlusu … olan 09/06/2015 düzenleme tarihli, 30/10/2013, 30/11/2013, 30/12/2013, 28/02/2014, 30/03/2014, 30/04/2014 ve 30/05/2014 tediye tarihli, 5.000 USD bedelli senetten dolayı davacının Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takip dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
KALDIRMA KARARI SONRASI YARGILAMA VE GEREKÇE:
Mahkememizin …. Esas … Karar sayılı dosyasından verilen 30/09/2020 tarihli kararı, davalı vekili tarafından İSTİNAF edilmiş ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin …. Esas 29/09/2022 tarih ve … Sayılı kararı ile: “…Somut uyuşmazlıkta; mahkemece grafolog bilirkişi raporuna göre karar verilmiş ise de, Bakırköy … Ağır Ceza Mahkemesi’nin …. E, …. K sayılı dosyasında davacının sanık, davalının katılan olarak yer aldığı, sanık hakkında sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan verilen beraat kararın istinaf aşamasında olduğu, iddianamede sanıklar … ve ….’ın fikir ve idare birliği içerisinde hareket ederek …’ın talimatı ile ….’ın suça konu bonolara imzaları attığının iddia edildiği dikkate alındığında mahkemece ceza davasının bekletici mesele yapılması ve senetlerdeki ciro silsilesinin değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi” gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile; HMK.’nın 353/1-a-6 gereği Mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiş, bu şekilde dosya mahkememizin … esasına kaydedilmiştir.

Mahkememizce kaldırma kararından sonra yapılan yargılama aşamasında; taraflara usulüne uygun davetiye tebliğleri yapılarak taraf teşkili sağlanmış ve davanın esasına başlanmıştır.
Bakırköy …. Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilmiş olmakla incelenmesinde; katılanın …, sanıkların … ve … olduğu, Nitelikli Dolandırıcılık ve Resmi Belgede Sahtecilik suçlarından yapılan yargılama sonucunda Mahkemenin 09/09/2020 tarih …. Esas ve … Sayılı Kararı ile; “… İddianame, adli sicil ve nüfus kaydı, yapılan yargılama, toplanan deliller, sanık savunması ve dosya içeriğinde bulunan tüm bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi sonucunda; sanık ….’ın tekstil işi ile meşgul olduğu, kendisinin çoğunlukla yurt dışında bulunduğu, İstanbul Zeytinburnu’ndaki işlerini bu nedenle ağabeyi …. vasıtasıyla yürüttüğü, katılan ile ticari ilişkilerinin bulunduğu, aralarında kemer alışverişi yapıldığı, sanıkların borçları karşılığında 5.000,00 dolar bedelli bonoları katılana verdikleri, sanık ….’in hakkında açılan icra takipleri sırasında imza itirazında bulunarak takipleri sonuçsuz bıraktığı, bu suretle üzerilerine atılı nitelikli dolandırıcılık ve zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik suçlarından cezalandırılmaları talebiyle dava açılmışsa da; sanıklar ile katılan arasında her iki tarafın da kabulünde olan bir ticari ilişkinin bulunduğu, daha öncesinde de sanıkların katılandan mal aldıkları, karşılığında bedelini nakit olarak ödedikleri, bu güven ilişkisi çerçevesinde katılanın bedeli daha sonra ödenmek suretiyle sanıklara kemer satıp teslim ettiği, sanıklar daha sonra borcunu ödeyemeyince katılanın senet talep ettiği, sanık ….’ın da suça konu bonoları katılana verdiği görülmüştür.
Yargıtay CGK’nın 03.03.1998 gün ve 6/8-69 sayılı kararında da açıklandığı üzere önceden doğmuş bir zarar veya bir borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde zarar veya borç, kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu doğmayacağından suç oluşmayacaktır. Nitekim katılan bu durumda sanıkların hileli davranışları neticesinde alışveriş yapmamış olacaktır. Bu açıklama ışığında somut dosya değerlendirilecek olursa, sanıklar ile katılan arasında süregelen bir ticari ilişkinin bulunduğu, sanığın suça konu bonoları önceki ticariye ilişkin olarak borcun ödenmemesi sebebiyle daha sonradan katılana verdiği, bu hususun katılanın da kabulünde olduğu görülmektedir. Bundan mütevellit sanıkların üzerilerine atılı dolandırıcılık suçunun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı kanaatine varılarak sanıkların dolandırıcılık suçundan ayrı ayrı beraatlerine karar verilmiştir.
…Sanık ….’ın diğer sanık …. yerine bonoları düzenleyip imzaladığı, bu hususu tüm aşamalardaki beyanlarında kabul ettiği, ayrıca aldırılan bilirkişi raporu ile de bonolar üzerinde atılı imzaların sanık …’ın eli ürünü olduğunun tespit edildiği, bu suretle sanık …’ın üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği kanaatine varılarak cezalandırılmasına, sanığın suç işlemekteki kastının yoğunluğu, bonoların meblağının yüksek olması hususları nazara alınarak alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle ceza tayinine; diğer sanık ….’in tüm aşamalarda dosyaya konu bonolardan bilgisinin olmadığını beyan ettiği, bonoların bilgisi dahilinde imzalandığına dair diğer sanığın soyut ve çelişkili beyanları dışında net bir delilin bulunmadığı görülmekle meydana gelen bu şüphe sanık lehine değerlendirilerek sanık ….’in üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçundan beraatine karar verilmiştir.” gerekçeleriyle” sanıkların üzerilerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçundan ayrı ayrı beraatlerine, sanık …’ın üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinin sabit olmaması nedeniyle CMK’nun 223/2-e maddesi gereğince beraatine, sanık ….’ın üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği sabit görülerek neticeten 3 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın Cumhuriyet Savcısı, katılan vekili ve sanık … vekili tarafından İstinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Ceza Dairesinin 24/01/2023 tarih … Esas ve … Karar Sayılı ilamı ile istinaf başvurularının esastan reddine kesin olarak karar verildiği görülmüştür.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. Maddesi).
Senede karşı mutlak defiler, senet hamili olan herkese karşı ileri sürülebilir. Gerek doktrinde ve gerekse uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”, “senedin zamanaşımına uğramış bulunması” vb. defiler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup, her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir. Borçlunun hamil/alacaklıya karşı senet metninde imzaya ilişkin iddiası mutlak def’idir.
İddia, savunma, sunulan ve toplanan deliller, Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı takip dosyası, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin …. Esas 29/09/2022 tarih ve … Sayılı kararı, Bakırköy … Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, 22/11/2018 tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamının bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Davanın, Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …. Sayılı dosyasında takibe konu 09/06/2013 düzenleme tarihli; 30/10/2013 vade tarihli 5.000,00-USD bedelli, 30/11/2013 vade tarihli 5.000,00-USD bedelli, 30/12/2013 vade tarihli 5.000,00-USD bedelli, 28/02/2014 vade tarihli 5.000,00-USD bedelli, 30/03/2014 vade tarihli 5.000,00-USD bedelli, 30/04/2014 vade tarihli 5.000,00-USD bedelli ve 30/05/2014 vade tarihli 5.000,00-USD bedelli 7 adet senedin keşidecisi görünen davacının imzanın kendisine ait olmadığından bahisle açmış olduğu menfi tespit davası olduğu, davacıya ait imza incelemesine esas davacının imzasının bulunduğu belge asıllarının dosyaya getirtildiği, davacıya ait imza örnekleri ile dosyanın üçlü grafolog bilirkişi heyetine sevk edildiği, belge asılları üzerinden yapılan teknik inceleme sonucunda hüküm kurmaya elverişli 22/11/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre senetler üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığının tespit edildiği, aynı yönde Bakırköy … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ile senetlerdeki … adına atılmış imzaların davacının eli ürünü olmadığı, dava dışı ….’ın eli mahsulü olduklarının tespit edildiği ve davacının üzerine atılı suçlardan beraatine karar verildiği ve kararın kesinleştiği, senet üzerindeki imzanın sahteliğinin mutlak defi olması ve dava konusu senetlerdeki imzanın davacıya ait olmadığının tespiti hususları dikkate alınarak davacının davalıya dava konusu senetlerden dolayı borçlu kabul edilemeyeceği anlaşılmakla; davanın kabulüne, davacının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyasında takibe konu 09/06/2013 düzenleme tarihli; 30/10/2013 vade tarihli 5.000,00-USD bedelli, 30/11/2013 vade tarihli 5.000,00-USD bedelli, 30/12/2013 vade tarihli 5.000,00-USD bedelli, 28/02/2014 vade tarihli 5.000,00-USD bedelli, 30/03/2014 vade tarihli 5.000,00-USD bedelli, 30/04/2014 vade tarihli 5.000,00-USD bedelli ve 30/05/2014 vade tarihli 5.000,00-USD bedelli senetlerden dolayı davalıya borçlu bulunmadığının tespitine taraflar arasında eskiye dayalı ticari ilişki bulunması ve senetlerin davalıya yurt dışında yaşayan davacının kardeşi tarafından verilmesi dikkate alındığında takipte kötü niyeti sabit görülmediğinden, davacının koşulları oluşmayan kötü niyet tazminat isteminin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KABULÜ ile;
1-Davacının Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyasında takibe konu 09/06/2013 düzenleme tarihli; 30/10/2013 vade tarihli 5.000,00-USD bedelli, 30/11/2013 vade tarihli 5.000,00-USD bedelli, 30/12/2013 vade tarihli 5.000,00-USD bedelli, 28/02/2014 vade tarihli 5.000,00-USD bedelli, 30/03/2014 vade tarihli 5.000,00-USD bedelli, 30/04/2014 vade tarihli 5.000,00-USD bedelli ve 30/05/2014 vade tarihli 5.000,00-USD bedelli senetlerden dolayı davalıya BORÇLU BULUNMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davalının takipte kötü niyeti sabit görülmediğinden, davacının koşulları oluşmayan kötü niyet tazminat isteminin REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 9.213,25-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.303,32-TL harcın mahsubu ile bakiye 6.909,93-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 21.231,00-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından ödenen 31,40-TL başvurma harcı, 2.303,32-TL peşin harç, 2.250,00-TL bilirkişi ücreti, 255,00-TL posta gideri olmak üzere toplam 4.839,72 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa iadesine,
8-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/04/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸