Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/904 E. 2023/65 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/904 Esas
KARAR NO : 2023/65 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 07/10/2022
KARAR TARİHİ : 18/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, müvekkili şirketin hissedarı olduğunu, müvekkili şirketin diğer hissedarı olan …’ın şirketin kurucu ortağı olduğu gibi, şirketin tüzel kişi ortaklarından … Ltd. Şti.’nin ve .. Tic.Ltd.Şti.’nin %75 hissedarı olduğunu, bu yön itibariyle şirketin hakim ortağının … olduğunu, 2017 yılına kadar …’ın şirket yönetim kurulu üyesi olarak münferid imza yetkisi bulunduğunu, davalı …’ın bir takım usulsüz işlemlerine rastlanılması üzerine imza yetkisinin Yönetim Kurulu Başkanı …’ın imzasına bağlı hale getirildiğini, … şirketler gurubunun Romanya’da bulunan yapısını yönetmek için genellikle Bükreş’te ikamet ettiğini, Türkiye’deki şirketlerin yönetim işini oğlu olan …’a bıraktığını, ancak …’ın usulsüz işlemlerinin birbiri ardına sökün etmeye başladığını, şirkette bir iç denetim yapıldığını, sonuçta …’ın şirket içindeki hisse devir işlemlerini usulsüzce yapmaya çalıştığını, grup şirketlerinden … Ltd.Şti.’nin nakdi varlıklarını, aralarında hiç bir ticari ilişki bulunmamasına rağmen … Tic.Ltd.Şti.’nin hesaplarına intikal ettirdiğini, sermaye arttırımında kullanılmak üzere Romanya’dan gönderilen paraları sermaye arttırımında kullanmayarak şirket içinde bıraktığını, bundan dolayı kur farkından kaynaklanan vergi ödenmesine sebep olduğunu, bu vergi miktarının yaklaşık 230.000 USD civarında olduğunu, …’ın imzalarını sahte olarak attığının/attırdığının tespit edildiğini, bundan dolayı …’ın, yönetim kurulu başkanı sıfatıyla davalıya gönderdiği 16.09.2019 tarihli … yevmiye nolu ihtarnameyle, müvekkili şirketin envanterinde bulunan ve …’ın kullandığı aracın şirkete iadesini istediğini, davalının ihtarnameyi tebellüğ etmesine rağmen hiç bir cevap vermediğini, aracı da iade etmediğini, pandemi sebebiyle ancak yapılabilen 28.01.2021 tarihli genel kurulda da yönetim kurulu üyeliğinden alındığını, ilaveten davalının aracı aracı sakladığını, bütün uğraşlarına rağmen aracın izine rastlanamadığını, aracın teslimini talep ettiklerini, ihtarnamenin davalıya tebliğ tarihinden itibaren icra takibinin yapıldığı tarihe kadar aracın hukuka aykırı ve haksız kullanımı sebebiyle ecr-i misil oluştuğunu, dava şartı arabuluculuğa başvurulduğunu, 12.08.2022 tarihi itibariyle uzlaşılamadığına ilişkin tutanak tanzim edildiğini, 01.10.2019 tarihiyle icra takibinin yapıldığı tarih aralığında oluşan 306.800,00 TL tutarlı ecr-i misil bedeli oluştuğunu, yapılan icra takibine vaki itiraz neticesi takibin durduğunu iddia ederek; davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, takip miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, masraf ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya hangi araçla ilgili dava açtığı hususunun açıklattırılmasını talep ettiklerini ve kabul manasına gelmemek üzere, huzurdaki davanın ecrimisil talepli olarak ikame edildiğini ve ecrimisil talebinin haksız fiil benzeri bir fiil olarak tanımlandığından Ticaret Mahkemelerinin bu davada görevsiz olduğunu, huzurdaki davada Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olması gerektiğini, Asliye Hukuk Mahkemesi olarak Büyükçekmece Mahkemelerinin yetkili olduğunu ve bu nedenle yetkisizlik kararı da verilmesi gerektiğini, huzurdaki davada davacı yanın bahsettiği gibi müvekkili davalının, davacı şirketin ortağı olduğu gibi davacı şirkete ortak olan … Ltd.’nin ve … Ltd.’nin de ortağı olduğunu, huzurdaki dosyada, dava ön şartı olarak, davacı şirketin ortağına karşı dava açmak için yetkili kurullarında karar alması gerektiğini ve böyle bir karar alınmamış olduğundan davanın dava ön şartı eksikliğinden de reddedilmesi gerektiğini, davacı tarafın dava dilekçesindeki, huzurdaki davayı ilgilendirmeyen ifadelerinin doğru olmadığını ve bu ifadeleri kabul etmediklerini, davacı şirketin yönetim kurulu başkanı ve müvekkilinin babası … ile müvekkili arasında, her ikisinin de ortak olduğu … Ltd. ile ilgili İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde derdest … Esas numaralı dosya ile yine tarafların ortak oldukları Romanya’da kurulu … şirketi ile ilgili bölünme davalarında …’ın haksız olduğunun tanık anlatımları ve diğer belge ve bilgilerle sabit olduğunu, …’ın bu ve bunun gibi sayısı ona yaklaşan dosya ikame ederek kendi lehine delil yaratma çabasında olduğunu, esasa ilişkin olarak ise; müvekkilinin, davacı şirketin kurucularından olduğunu, uzun süre de imza yetkili yönetim kurulu üyeliğini yaptığını, müvekkilinin davacı şirketin sahip olduğu …. baraj inşaatını bizzat başında durarak tamamlayan kişi olduğunu, bu çerçevede olmak üzere, müvekkilinin şirket işleri ile ilgili konularda davacı şirkete ait olan ya da diğer ortak ve yöneticisi olduğu şirketlere ait olan araçları kullandığını, dava konusu araç tespit edildikten sonra araca ait trafik dosyası geldiğinde ayrıca beyanda bulunulacağını, eğer ki davacı taraf, elinde olmadığını iddia ettiği bir aracı satmış ise, nasıl satış yaptığı hususunu da açıklaması gerektiğini, tüm bunların yanında, kabul manasına gelmemek üzere, davacının nasıl bir araç üzerinden böyle fahiş bir ecrimisil bedeli bulduğunun da anlaşılamadığını savunarak; öncelikle yetkisizlik ve görevsizlik kararı verilmesini, Mahkeme aksi kanaatte ise davacı şirket ortağı olan müvekkili aleyhine dava açılması için yetkili kurullarda karar alınmadığından dava ön şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesini, davacı tarafından ispata dair hiçbir delil olmayan işbu haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine karar verilmesini, yargılama gideri ile yasal vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; şirket tarafından kendi ortağına karşı açılan ve şirket malı aracın haksız olarak kullanıldığı iddiasına dayanan ecrimisil bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.
Mahkememizce taraflara usulüne uygun davetiye tebliğleri yapılarak taraf teşkili sağlanmış ve davanın esasına başlanmıştır.
Uyuşmazlığın; Davacı şirkete ait … plaka sayılı aracın davalı şirket ortağı tarafından haksız olarak kullanıldığı iddiasına dayanan ecrimisil bedelinin tahsili talepli başlatılan icra takibine davalı borçlu tarafından yapılan itirazın haklı olup olmadığı, davacının itirazın iptali ile icra inkar tazminatı taleplerinin kabul edilip edilemeyeceği hususlarından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 306.800,00-TL alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 07/06/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu vekilinin 10/06/2022 tarihli dilekçesi ile asıl alacak, faiz ve ferilerine itiraz ettiği, davalı borçlu vekilinin itirazı üzerine 16/06/2022 tarihinde icranın durdurulması kararı verildiği, işbu itirazın iptali davasının yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden; davacı şirketin sicil kayıtları celp edilerek dosya kapsamına kazandırılmıştır.
Büyükçekmece .. Noterliğinden; 16/09/2019 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarname ve tebliğ mazbatasının onaylı bir sureti celp edilerek dosya kapsamına kazandırılmıştır.
Ecrimisil, kötüniyetli zilyedin geri vermekle yükümlü olduğu bir şeyi haksız olarak alıkoyması nedeniyle hak sahibine ödemek zorunda kaldığı bir tür haksız fiil tazminatı niteliğindedir.
Somut olay, yukarıda anlatılan tespit ve yasal düzenlemeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlığın şirket malı aracın haksız olarak kullanıldığı iddiasına dayalı ecrimisil isteminden kaynaklandığı, davalının davacı şirketin ortağı olduğu, UYAP entegrasyon ekranı üzerinden yapılan incelemede ve davacı vekilinin duruşmadaki beyanlarından davaya konu aracın satıldığının anlaşıldığı, bu durumda aracın davalı tarafta bulunmadığı, davacı şirketin hakim ortağı tarafından alınan aracın iadesine ilişkin kararın ortaklar arasındaki eşitliğe uygun olmadığı gibi uyuşmazlık doğmadan önce alınan iade kararının davalıya tebliğ edilemediği, her ortak gibi davalı ortağın da şirkete ait malları usulünce, örfe ve teamüle uygun biçimde, hakkaniyet sınırlarını aşmayacak düzeyde kullanmasının doğal ve hukuka uygun olduğu, şirket yönetim kurulunda görevli ortakların şirket mallarının kullanımını birbirlerine karşı silah olarak kullanmasının, şirket mallarının hakkaniyet ölçüsünü zedeleyecek biçimde kullanılması yahut kullanılmasının sınırlandırılmasının kabul edilemeyeceği, kaldı ki davalının bu aracı şirketin hakimiyet alanından ve rıza dışı biçimde almadığı, mutad olduğu üzere davaya konu aracın ortaklık sıfatından kaynaklanan doğal istifade hakkı sebebiyle davalı tarafça kullanıldığı, dava konusu aracın davacı şirket tarafından satıldığı, dolayısıyla aracın davalı tarafça iade edildiğinin anlaşıldığı dikkate alınarak; haksız açılan davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken alınması gereken 179,90-TL karar ve ilam harcının, davacı tarafça peşin yatırılan 3.705,38-TL’den mahsubu ile kalan 3.525,48 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin KENDİ ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T gereğince hesaplanıp takdir olunan 45.952,00-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak DAVALIYA ÖDENMESİNE,
6-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra DAVACIYA İADESİNE,
7-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara TEBLİĞİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/01/2023
Katip …
¸

Hakim …
¸