Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/879 E. 2022/1110 K. 05.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/879 Esas
KARAR NO : 2022/1110

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/09/2022
KARAR TARİHİ : 05/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03.01.2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … ile Davalı …, 2020 yılının Ekim ayından itibaren bilgisayar alışverişi yapmaya başladığını, aralarındaki bu ticaret karşılıklı güven ilişkisine dayandığını, 2021 yılının Haziran Temmuz aylarında -yani ticaretlerinin üzerinden ortalama 1 yıl geçtikten sonra- borçlu …. “kendisinin parasının olmadığını ama bilgisayar aldığı yerde bilgisayarların olduğunu” söyleyerek müvekkilinden paranın peşin ödenmesini talep ettiğini, Müvekkili de 1 yıldan fazladır süren ticari ilişkilerine güvenerek parayı peşin verdikten sonra bilgisayarları teslim aldığını, davalı … bu andan itibaren bu uygulamayı teamül haline getirerek satılacak bütün bilgisayar ve parçalarının parasını peşin almaya başladığını, bu süreç zarfında müvekkili, bilgisayar ve parçalarının gelmesinden ve davalı tarafla olan ticaretinin bozulmaması için davalı tarafın bu uygulamasına karşı çıkmadığını, ancak zaman ilerledikçe verilen peşin paralarının tam karşılığı olan değerde bilgisayarlar da gelmemeye başladığını, bunun sebebi olarak da davalı taraf müvekkiline çocuğunun ve ailesinin rahatsızlığının olduğunu, sürekli hastaneyle ve hastane masraflarıyla uğraştığını, müvekkili söz konusu çocuğun hastane masrafları olunca olaya daha duygusal yaklaşıp istediği tutarları göndermeye devam ettiğini, haftada 40.000-50.000 TL civarında olan alışverişleri ayda ortalama 150.000-200.000 TL civarına kadar yükseldiğini, müvekkili karşı tarafa her defasında gönderdiği fazla miktarların toplamda 160.000 TL civarına vardığını fark edince bu miktarın karşılığı olan bilgisayarların gelmesini haklı olarak talep ettiğini, ancak karşı taraf bilgisayar olmadığını çocuğunun rahatsız olduğunu vakit bulamadığını söyleyerek telefonlara cevap vermemeye mesajlara geç dönmeye başladığını, müvekkilinin alacağı olan 160.000 TL müvekkilinin tüm iyi niyetli taleplerine rağmen davalı tarafından ödenmediğini, müvekkili ticari ilişkiden kaynaklı borcunu ödemeyen davalı tarafa karşı Büyükçekmece … İcra Dairesi’nde …. dosya sayılı icra takibi başlatıldığını, takip borçlunun gerekçesiz ve dayanaksız itirazı üzerine durmuştur. Akabinde yapılan arabulucu görüşmelerinde davalı taraf anlaşmaya yanaşmamış ve var olan borcunu inkar etmeye devam ettiğini, arabulucu görüşmelerinde borcunu kabul etmemesi var olan ticari ilişkilerini inkar etmesi üzerine anlaşamama tutanağı düzenlendiğini, davalı borçlu …’un Büyükçekmece … İcra Dairesi … Sayılı icra takibine, faize ve fer’ilerine yapmış olduğu haksız ve mesnetsiz itirazların iptaline, Büyükçekmece …. İcra Dairesi …. Sayılı icra takibinin devamına, davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına, yargılama giderlerinin ve vekâlet ücretinin davalı yana yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davaya karşı herhangi bir beyanda bulunmadığı, cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Somut olayımızda davadaki uyuşmazlık davacının davalıdan para alacağının olup olmadığına ilişkindir. Davanın nitelik olarak mutlak ticari davalardan olmadığı, tarafların yapılan tacir araştırması neticesinde tacir olmadıklarının tespit edildiği bu nedenle davanın nitelik olarak nispi ticari dava türüne de girmediği, uyuşmazlığın genel mahkemeler olan Asliye Hukuk Mahkemeleri görev alanına girdiği dikkate alınarak dava hakkında aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklana nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.05/12/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza