Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/861 E. 2022/1109 K. 05.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/861 Esas
KARAR NO : 2022/1109

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/09/2022
KARAR TARİHİ : 05/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalının yetkilisi olduğu … isimli şahıs şirketi arasında ticari ilişki mevcut olduğunu, söz konusu ticari ilişkiye binaen davalının, müvekkili şirkete cari hesap borcu bulunduğunu,müvekkili şirketin söz konusu cari hesap alacağı sebebi ile davalı yana işbu itiraza konu Bakırköy …. İcra Müdürlüğü …. E sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını, davalının cari hesap borcu olduğunu bilmesine rağmen, cari hesap borcu sebebi ile müvekkili şirket tarafından düzenlenen faturaları ihtirazi kayıtsız teslim alarak işleyen davalının sırf müvekkilinin alacağına ulaşmasına engel olmak yahut en azından müvekkilinin alacağını geç tahsil etmesi saiki ile tamamen kötü niyet ile icra takibine itiraz ettiğini, alacağın tahsili için davalı-borçlu hakkında Bakırköy …İcra Müdürlüğünün …. E sayılı dosyası ile örnek 7 ilamsız icra takibi yapıldığını, fakat borçlu-davalının gönderilen örnek 7 ödeme emrine karşı haksız olarak borca itiraz ederek, takibin durmasına sebebiyet verdiğini, borçlunun itirazının usul ve yasaya aykırı olduğiunu, inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, davalı/borçlunun Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasına yaptığı haksız itirazıniptali ile takibin devamına, davalı/borçlunun itiraz edilen miktarın %20’sinden az olmamak üzere, icra-inkar tazminatına mahkum edilmesine,davalı hakkında sistem üzerinden yapılacak pasif tapu kaydı araştırması neticesinde davalının tüm taşınır ve taşınmaz mal, hak ve alacakları üzerine takdiren teminatsız mahkemece aksi görüş hasıl olduğunda dahi uygun bir teminat karşılığında ivedi olarak ihtiyati haciz kararı tesis edilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça ücreti icra aracılığıyla talep edilen mallar müvekkiline teslim edilmediğini, bu ticaretin davacı taraf ile müvekkili arasında olmadığını, Ekte sunulu E. 2017/19-915 K. 2018/1338 T. 19.9.2018 tarihli Yargıtay HGK kararı gereği olarak mala ilişkin faturaların borçlunun defterine işlenmiş olması ve faturaya itiraz edilmemiş olması akdi ilişkinin varlığı için yeterli değildir. Malların ayrıca imza karşılığında teslim edildiğinin de tereddüte yer vermeyecek şekilde ispatının gerektiğini, dva dilekçesinde borca karşılık olarak verildiği iddia edilen 50.000 TL de müvekkili tarafından verilmediğinin İnkar edilmiş bir borç için senetle ödeme yapılması mantıklı bir eylem olamayacağını, söz konusu senet davacı tarafından Bakırköy … İcra Müdürlüğün … Esas sayılı takip dosyası ile takibe konulduğunu, senedin altındaki imzaya müvekkilince itiraz edildiğini, Bakırköy … İcra Hukuk Mahkemesi … Esas sayılı dava dosyası ile devam ettiğini, celp edilecek imza örneklerinin ardından dosya bilirkişiye tevdi edileceğini, Duruşması 29.11.2022 tarihine talik edildiğini, özetle taraflar arasında her hangi bir şekilde akdi ilişki doğmadığını, müvekkiline teslim edilmiş herhangi bir mal bulunmadığını ileri sürerek, haksız ve mesnetsiz davanın reddine , davacı tarafın sabit olan kötüniyeti nedeniyle kendisine % 40 kötüniyet tazminatı yükletilmesine , yargılama giderlerinin de davacı üzerinde bırakılmasına dair karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davalının davacıya borcunun bulunup bulunmadığı, mahkememizin görevli olup olmadığı, davalının icra takibine itirazının yerinde olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşıldı.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Somut olayımızda davadaki uyuşmazlık davacının davalıdan alacaklı olup olmadığına ilişkindir. Davanın nitelik olarak mutlak ticari davalardan olmadığı, davalının yapılan tacir araştırması neticesinde tacir olmadığının tespit edildiği bu nedenle davanın nitelik olarak nispi ticari dava türüne de girmediği, uyuşmazlığın genel mahkemeler olan Asliye Hukuk Mahkemeleri görev alanına girdiği dikkate alınarak dava hakkında aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklana nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 05/12/2022

Katip ….
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza