Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/857 E. 2022/1129 K. 09.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/857 Esas
KARAR NO : 2022/1129 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/09/2022
KARAR TARİHİ : 09/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin gıda sektörüne ait her türlü makinenin imalatı, onarımı, alış ve satışı, ithalat ve ihracatı işleri ile iştigal ettiğini, tarafların 04/03/2021 tarihli sipariş formuna istinaden … Eşanjörün Komple İmalatı konusunda anlaşmaya vardıklarını, müvekkili firmanın sektörde makine imalatı noktasında alınan ürünler Euro döviz cinsinden olduğundan fiyatlandırmayı euro döviz kuru üzerinden yaptığını, tarafların bu hususta aralarında herhangi bir ihtilaf olmadığını, talep üzerine müvekkili firma tarafından tedarik edilecek makinenin 18.250 Euro +KDV karşılığında yapılması hususunda tarafların karşılıklı anlaşmaya vardıklarını, ürünün bedeli ve döviz cinsinden fiyatlandırma konusunda bir ihtilafın söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin talep konusu makinenin imalatını yaptırıp makinenin kurulumunu ve faaliyet alınmasını gerçekleştirip çalışır vaziyette davalı firmaya teslim ettiğini, davalı firmanın makineyi aldığı günden bu güne kadar kullanmaya devam ettiğini, yapılan anlaşma gereğince 21.535 Euro =219.551,48 TL olarak faturalandırıldığını, taraflar arasında yapılan anlaşma gereğince TL ödemelerde fatura tarihindeki TCMB döviz satış kurunun geçerli olduğunu, davalı tarafından müvekkili şirkete 08/03/2021 tarihinde 89.643,00 TL, 14/06/2021 tarihinde 50.700,00 TL, 20/08/2021 tarihinde 64.359,95 TL olmak üzere toplam 204.702,95 TL ödeme yapıldığını ancak ödenmesi gereken toplam 219.551,48 TL’den bakiye 14.848,53 TL’nin ödenmediğini, ürünlerin eksiksiz ve ayıpsız olarak teslim edilmesine ve davalı tarafça faturaya itiraz edilmemesine rağmen ürün bedelinin kalan 14.848,53 TL’sinin türlü bahanelerle ödenmediğini, ödeme yapılmaması nedeniyle alacağın tahsili için Gebze İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı borçlu şirketin itirazında haksız ve kötü niyetli olduğunu iddia ederek; borçlunun haksız ve kötü niyetli itirazının iptaline ve takibin devamına, borçlunun borç miktarının %20’sinden aşağı olmayacak şekilde icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davada yetkili mahkemenin Gebze Asliye Ticaret Mahkemeleri olup davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davacının ikame etmiş olduğu davada kötü niyetli olduğundan aleyhine disiplin para cezası verilmesi gerektiğini, davacının müvekkili şirketten hiçbir alacağı bulunmamasına rağmen kötü niyetli olarak ve haksız çıkar elde etme amacıyla işbu davayı açtığını, davacının müvekkili şirketten hiçbir alacağının bulunmadığını, bu nedenle haksız ve mesnetsiz davasının reddi gerektiğini, müvekkili şirketin, davacı şirketle yapmış olduğu görüşmeler sonucunda fabrikasında olan chiller grubunda kullanılmak üzere eşanjör siparişi verdiğini, davacı tarafın yapılan bu görüşmelerde siparişi verilen eşanjör/kondanserin özel olduğunu, yağ ve gaz aynı yerde çalıştığını, kendileri tarafından bu ürünün imalatının gerçekleştirileceğini taahhüt ettiğini, bu doğrultuda müvekkili şirket tarafından, şirket yetkilisinin imalat aşamasını denetleme şartıyla davacı firmaya eşanjör/kondanser siparişini geçtiğini, davacı tarafın müvekkili şirket tarafından verilen kondanser siparişlerine istinaden kondanser imalatı edimini yüklendiğini, taraflar arasındaki anlaşmaya göre; davacı tarafından eksiksiz, hatasız ve ayıpsız bir şekilde eşanjör/kondanser imalatının yapılması gerektiğini, ancak söz konusu imalatın, davacı tarafından gerçekleştirilmediği gibi, ayıplı bir şekilde içindeki bakır boruların olması gerekenden ince olarak üretildiğini, davacı tarafından müvekkili şirkete teslim edilen eşanjörün/kondanserin kullanılmaya başlamasından itibaren arızalar (yağla gazın ayrıştırılmaması, yağın bozulması, yağın gitmesi gereken yere gitmemesi) ortaya çıktığını, söz konusu sorunlarla ilgili gerekli ayıp bildirimlerinin müvekkili şirket tarafından yapıldığını ancak kondanserdeki ayıplara ilişkin gerekli onarımın yapılmadığını ve arızaların devam ettiğini, müvekkili şirketin, kondanserdeki ayıpların giderilmemesi nedeniyle başka bir firmadan kondanserdeki sorunun çözümüne ilişkin görüş alma arayışına girdiğini ve bu doğrultuda dava dışı …. San ve Tic. Ltd. Şti.’ye ulaşıldığını, … firmasının, kondanserdeki sorunun çözümü için müvekkili şirketin fabrikasına geldiğinde ilgili kondanserin …. tarafından üretildiği ve müvekkili şirketin kondanser alımına ilişkin yapmış olduğu görüşmelerde …. firmasının elemanları olarak kendini tanıtan kişilerin … yetkilisi/çalışanı olduğunun ortaya çıktığını, görüleceği üzere müvekkili şirketin, teklif sürecinde aldatıldığını ve bu nedenle zarar uğratıldığını, taraflar arasındaki sipariş formuna konu kondanserin yaşanan arızalar nedeniyle kullanılamadığını ve müvekkili şirketin chiller grubundaki eski kondanseri kullanmak zorunda kaldığını, müvekkili şirket ile davacı taraf arasındaki anlaşmanın eser sözleşmesi niteliğinde olduğunu, davacı tarafından imalatının yapılacağı taahhüt edilen ve kendisi tarafından imalatının yapılmadığı gibi ayıplı bir şekilde müvekkili şirkete teslim edilen kondansere ilişkin müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, kaldı ki davacı tarafın teklif formuna konu kondanserin ayıplı olması nedeniyle müvekkili şirkete kondanser bedelini iade etmesi gerektiğini, tüm bunlara rağmen davacı tarafın eldeki davayı ikame etmesinin tamamen haksız ve kötü niyetli olduğunu savunarak; yetki itirazı doğrultusunda davanın usulden reddi ile yetkisizlik kararı verilmesini ve dosyanın yetkili Gebze Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini, aksi halde esas yargılamaya geçildiği takdirde davacının açtığı davanın tümden reddine, davacının açtığı iş bu davanın yalnızca kötü niyetle müvekkili şirketten haksız kazanç elde etmek amacıyla açıldığından davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki “… Eşanjörün Komple İmalatı” yapımına ilişkin eser sözleşmesi kapsamında düzenlenen fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir.
Mahkememizce taraflara usulüne uygun davetiye tebliğleri yapılarak taraf teşkili sağlanmış ve davanın esasına başlanmıştır.
Uyuşmazlığın; Gebze İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında takibe konu davacının alacağının olup olmadığı, alacaklı ise ne miktarda olduğu, icra takibine davalının itirazının haklı olup olmadığı, davacının itirazın iptali ile icra inkar tazminatı taleplerinin kabul edilip edilemeyeceği, davalı savunması kapsamında davacı tarafça satışı yapılan eşanşörün ayıplı olup olmadığı, ayıp iddiasının subüt bulması halinde ayıbın niteliği (gizli-açık ayıp), ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, davalının kötü niyet tazminatı taleplerinin kabul edilip edilemeyeceği hususlarından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Mahkememizce öncelikle davalı yanın yetki ilk itirazının incelenmesi gerekmiştir. Davalı vekili yasal cevap süresi içerisinde yetki ilk itirazında bulunmuştur.
Mahkemelerin yetkisi 6100 sayılı HMK’nın 5 ilâ 19. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK.’nin genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” 7. maddesinde de,” davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. Birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.” denilmektedir.
Eser sözleşmesinden kaynaklanan davalar, HMK’nın 6. maddesine göre davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde (genel yetkili mahkeme) açılabileceği gibi HMK’nın 10. maddesi uyarınca sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. Taraflar arasında geçerli olarak yapılmış yetki sözleşmesi varsa ve bu sözleşmede davanın sözleşmeyle kararlaştırılan yer dışında genel ve özel yetkili başka bir mahkemede de açılabileceğine dair aksine bir düzenleme yoksa dava yalnızca sözleşmede kararlaştırılan yer mahkemesinde açılabilir (HMK. md. 17). Taraflar arasındaki ihtilâf, eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklandığından, bu türden sözleşmelerde para alacakları yönünden yetkili mahkemeyi alacaklının yerleşim yeri mahkemesi olarak belirleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi hükmünün uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 19/2. maddesinde ”Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmü, 19/4. maddesinde ise ”Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir.” hükmü düzenlenmiştir.
Yine, HMK 116/1-a maddesinde kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazı “ilk itiraz” olarak düzenlemektedir. 117/1. madde ise; “İlk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi hâlde dinlenemez.” hükmünü içermektedir.
Somut olay, yukarıda anlatılan tespit ve yasal düzenlemeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklandığı, davacının yüklenici, davalının iş sahibi olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklandığından, bu tür uyuşmazlıklardan kaynaklanan icra takibi ve davaların kural olarak, davalının yerleşim yeri (HMK m.6), sözleşmenin ifa edileceği yer (HMK m.10) veya yetki sözleşmesi ile belirlenen yer (HMK m.17) icra daireleri ve Mahkemelerinde açılması gerektiği, dosya kapsamına göre, davalının ikametgahının ve işin yapıldığı (ifa edildiği) yerin Gebze/Kocaeli ilçesi sınırları içerisinde kaldığı anlaşılmakla; davanın tarafların serbestçe tasarruf edebileceği dava türlerinden olması karşısında yetki ilk itirazının süresinde yapıldığı da gözetilerek mahkememizin yetkisizliği karşısında davanın usulden reddine, yetkili mahkemenin Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın usulden reddi ile, mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-Yetkisizlik nedeni ile dava dilekçesinin REDDİNE,
3-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin yetkisizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
4-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın yetkili ve görevli Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Gebze Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
5-Mahkememizce verilen yetkisizlik kararının kesinleşmesinden sonra davaya yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
6-Harç ve masrafların yetkili mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/12/2022

Katip ….
¸

Hakim …
¸