Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/841 E. 2023/161 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/841 Esas
KARAR NO : 2023/161

DAVA : Kıymetli Evrak İptali (Bono İptali)
DAVA TARİHİ : 19/09/2022
KARAR TARİHİ : 15/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Kıymetli Evrak İptali (Bono İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil aralarındaki borç ilişkisi neticesinde … tarafından, müvekkil … adına keşide edilen, 27.05.2022 düzenleme, 02.06.2022 vade tarihli ve 100.000 USD bedelli bir adet senet aldığını, 09.09.2022 tarihinde söz konusu senedi Bakırköy İncirli caddesi üzerindeki bir kafede oturduğu esnada muhtemelen cebinden para çıkarırken düşürmek suretiyle kaybettiğini, bunun üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na … Soruşturma numaralı ifadesi ile senedin kaybolduğuna dair ifade verdiğini, müvekkilin bu ifadesinde kaybolan bononun miktarının yüksek olması dolayısıyla endişe içinde olduğundan dolayı senedin düzenleme ve vade tarihlerini de o sırada hatırlayamadığından ifadesi sırasında belirtemediğini, ancak ifade tutanağına sehven tarih kısmı açık olan bir senet şeklinde geçirildiğini, müvekkilin keşideci ile yapmış olduğu görüşmelerde de …’un borcu ikrar ettiği ve bu hususta tanıklık edeceğini bildirdiğini, bononun üçüncü kişilerin eline geçmesi ve kullanılması durumunda müvekkilin telafisi güç zararlara uğramasının kaçınılmaz olduğunu, iş bu nedenle kaybolan bonoyu bugüne kadar bulamadığı için de işbu davayı açmak zaruretinin hasıl olduğunu beyanla 27.05.2022 düzenleme, 02.06.2022 vade tarihli ve 100.000 USD bedelli bononun ödenmesini önlemek için ödeme yasağı konulması için tedbir kararı verilmesi ve dava konusu bononun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İlişkili kişi beyan dilekçesinde özetle; davacı taraf ile müvekkili arasında belirtildiği gibi bir borç ilişkisi olmadığını, borç ilişkisi olmadığı gibi müvekkili tarafından davaya konu edilen bono tanzim edilmediğini ve davacı tarafa verilmediğini, dolayısı ile var olmayan bir bononun müvekkile ibrazının da imkansız olup müvekkilin davacı ile dava konusu bononun tanzimini gerektirecek bir ilişkisi de bulunmadığını, müvekkilinin 30 yıldan beri İstanbul ilinde perde işi ile iştigal eden bir iş insanı olup aynı zamanda Esenyurt Belediye Meclis üyesi olduğunu, siyasi titri sebebi ile hergün onlarca insan ile tanışıp yaşadıkları sorunları dinleyen ve elinden gelen her tür yardımı da esirgemeyen bir siyasetçi olduğunu, zaten bu sebeple de halkın teveccühü ile seçilmiş olup görevine devam ettiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; davacının ilişkili kişi … ile aralarındaki borç ilişkisi nedeniyle düzenlenen bononun kaybolduğu iddiasına dayalı bono iptali davasıdır.
Davacı vekiline dava konusu bononun önlü arkalı görüntülerini, yetkili hamil olduğunu yaklaşık olarak ispata yarar teşvik edici delilleri sunmak için tebligatın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre verildiği, sunulmadığı taktirde dosya kapsamına göre karar verileceğinin ihtar edildiği, davacı vekiline e-tebligat çıkartıldığı, tebligatın 14/01/2023 tarihinde okunmuş sayıldığı, verilen 2 haftalık kesin süre içerisinde beyanda bulunmadığı, bononun yetkili hamili olduğunu yaklaşık olarak ispata yarar teşvik edici delil sunmadığı anlaşıldı.
Kıymetli evrakın zayi nedeniyle iptali davası yalnızca senet üzerinde hak sahibi olan meşru hamil tarafından açılabilir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun kıymetli evrakın iptali dava şartlarını düzenleyen 651.maddesinde yer alan; “(1) Kıymetli evrak zayi olduğu takdirde mahkeme tarafından iptaline karar verilebilir. (2) Kıymetli evrakın zayi olduğu veya zıyaın ortaya çıktığı anda senet üzerinde hak sahibi olan kişi, senedin iptaline karar verilmesini isteyebilir.” şeklinde düzenleme ile kıymetli evrakın iptali davasının yalnızca meşru hamil tarafından açabileceği hükme bağlanmıştır.
Yargıtay uygulaması ve doktrinde de kambiyo senedi üzerinde hak sahibi olmayan şahsın iptal davası açma hususunda dava ehliyeti bulunmadığı vurgulanmaktadır. Türk Ticaret Kanunu’nun 651/2.maddesine göre kıymetli evrakın zayi olduğu veya zıyaın ortaya çıktığı zamanda senet üzerinde hak sahibi olan şahıs senedin iptalini isteyebilir. Hak sahibi olan şahıs senet üzerinde hak sahibi olan senedin maliki, zilyedi, intifa hakkı sahibi, rehin hakkı alacaklısı veya bunların temsilcileri olabilir. Yani davanın davacısı; senedin maliki sıfatıyla zilyedi, rehin alacaklısı, intifa hakkı sahibi veya vekili olabilir. Burada önemli olan senet üzerindeki zilyetliğin veya ayni bir hakkın mevcut olmasıdır. Senetteki hakkın sahibi olmayan, intifa hakkı sahibi olmayan veya rehin hakkı alacaklısı sıfatını taşımayan bir kimsenin iptal davası açma hususunda dava ehliyeti yoktur. Bu sebeple kıymetli evrakın zayi nedeniyle iptali, yalnızca son ve meşru hamil tarafından istenebilir.
Bu nitelikteki davanın mutlak olarak çek hamili tarafından açılması gerektiği gerek yasadaki düzenlemeler ve gerekse de Yargıtay kararları ile belirgindir. Davanın istemde bulunan sıfatı nedeniyle dinlenebilir (mesmu) olmaması halinde çekişmesiz yargı koluna dahil olan ve mutlak olarak reddi mucip bir istemin ele alınarak karar verilmesi Anayasa’nın 141/4 maddesindeki dava ve usul ekonomisi kurallarına uygun olduğu gibi 6100 sayılı HMK’nun 320.maddesinde mahkemenin mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar vereceği düzenlemesi de nazara alındığında somut olayın belirginliğine bağlı olarak hakim duruşma açmama yönündeki takdir hakkını kullanabilecektir.
Her ne kadar davacı mahkememize açmış olduğu dava ile dava dilekçesinde belirttiği bononun iptalini talep etmiş ise de; dava dilekçesi ve dilekçe ekinde sunulan belgelerden davacının meşru hamil (alacaklı) sıfatının bulunmadığı, oysa kıymetli evrak kaybından kaynaklanan hasımsız iptal davası açma hakkının alacaklı sıfatını taşıyan meşru hamile olduğuna dair ispata yarar delil sunamadığı dikkate alınarak sonuç olarak yasa gereği meşru hamil tarafından bono iptalinin talep edilebileceği anlaşılmakla; davanın hasımsız olduğu da gözetilerek hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine tensiben karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın usulden REDDİNE,
2-Mahkememiz tensip tutanağı ile verilen tedbir kararına ilişkin yasal süre içerisinde teminatın yatırılmadığı görülerek tedbirin kalkmış sayılmasına,
3-Harçlar Tarifesine göre alınması gereken 179,90 TL harçtan davacı tarafından yatırılan 80,70 TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya İADESİNE,
5-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince davacının talebi halinde gerekçeli kararın taraflara TEBLİĞİNE,
6-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okundu. 15/02/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır