Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/821 E. 2023/342 K. 31.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/821 Esas
KARAR NO : 2023/342 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/09/2022
KARAR TARİHİ : 31/03/2023
Davacı tarafından mahkememizde açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin icra takibi konusu faturalara ilişkin malı davalıya sattığını ve teslim ettiğini, fakat davalının ekonomik sıkıntılarını gerekçe göstererek ödemeyi yapmadığını, bunun üzerine icra takibi başlatıldığını, kötü niyetli olarak zaman kazanmak amaçlı itiraz ettiğini, alacağın likit olduğundan ve davalının kötü niyetli olduğundan lehlerine %20 den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep ettiklerini, davalının kaçma şüphesinin olduğunu, davalının Makinelerine, Araçlarına ve gayrimenkullerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep ettiklerini, neticede davanın kabulüne, takibin devamına ve ihtiyati haciz için işbu davayı açtıklarını, davalı aleyhine %20 icra tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini. borçlunun gayrimenkul, makine ve araçlarının üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Arabuluculuk aşamasında da karşı tarafa belirtildiği üzere malların büyük bir bölümü defolu olduğunu, icra takibi başlatılmadan dahi söz konusu ürünlerin geri alınarak yerine benzeri ürünlerin getirileceği davacı şirket tarafından kabul ve beyan edildiğini, ancak söz konusu değişimin yapıldığı taktirde müvekkilinin borcunun muaccel olacağını, müvekkili firma öncelikle defolu malların defosuzlarla değiştirilmesini, bunun kabul edilmemesi halinde defolu malların değerinin bilirkişi marifetiyle belirlenerek satış bedelinde indirim yapılmasını, borçlu firma tarafından ayıplı ifa gerçekleştirilmesi nedeniyle müvekkili firmanın üzerine düşen ödeme yükümlüğünü yerine getirmesi beklenemeyeceğini, üstelik söz konusu ürünlerin defolu olduğu kendisine bildirilen Davacı/Şirket’in kötü niyetli olduğu açık olduğunu, kötü niyetli ve haksız başlatılan icra takibinin hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle davacı tarafın icra değerinin %20sinden az olmayacak şekilde kötü niyet tazminatına karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişi …. tarafından düzenlenen 03/03/2023 havale tarihli raporda; “Davacı şirkete ait 2022 yılı ticari defterlerinin E-defter olarak tutulduğu ve ilgili tebliğe uygun olarak Ocak ve Eylül ayı beratlarının süresinde verildiği ve belirli kanuni şartları taşıdığı, 2022 yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfına sahip olduğu kanaatine varılmış ise de Nihai Takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu, 2. Davalı şirketin incelemeye katılmadığı ve yerinde inceleme talep etmediği için hesap karşılaştırması yapılamadığı, 3. Davacı şirketin Bakırköy …. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasından TAKİP 10.08.2022 tarihi itibariyle yukarıdaki tespitimiz gibi davalı şirketten 8.077,94 $ (Abd Doları) alacaklı olacağı sonuç ve kanaatine varılmakta ise de Nihai Takdir ve Hukuki Değerlendirmesinin Sayın Mahkemenize ait olduğu, 4. Somut olay bakımından faizin, davacı şirketin davalı şirketi temerrüde düşürdüğü yönünde ihtar ve/veya ihbar bulunmaması nedeniyle takip öncesi faiz hesaplaması yapılmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin ticari olması nedeni ile miktarı infaz aşamasında belirlenmek üzere, davacı şirketin talebi gibi alacağa takip tarihi olan 10.08.2022 tarihinden itibaren değişen ve değişecek oranlarda davacının talebi gibi kamu bankalarınca uygulanan Amerikan doları tevdiat azami faiz işletilmesinin uygun olduğu,” sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraf beyanları, icra dosyası, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’ nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali isteminden ibarettir.
Dava konusu, Taraflar arasındaki ticari ilişkiye dayalı olarak fatura alacağından kaynaklı başlatılan icra takibine davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali mahiyetinde olduğu görüldü.
Dava konusu Bakırköy …. İcra Dairesi’nin …. Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 8.077,94 USD asıl alacak ve 111,54 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 8.189,48 USD toplam alacağının (8.077,94 USD Amerikan Doları-Merkez Bankası(Kamu Bankalarınca Uygulanan)Tevdiat Azami Faiz,) faiz ile tahsili talep edilmiştir. Davalıya ödeme emri tebliğ edilmiş, davalı borçlu vekili borca itiraz ettiğini belirtmiştir. İtiraz üzerine takibin durduğu ve süresinde iş bu davanın açıldığı görülmüştür.
Dava konusu miktar (8.149,48 USD) 149.376,11-TL’dir.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ile 85 ve HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Davacının incelemeye konu ticari defterlerinin yasal şartları taşıdığı ve davacı lehine delil niteliğinin olduğu dosya kapsamı içeriğinden anlaşılmıştır.
Davalı taraf ticari defterlerini dosya içerisine sunmamıştır.
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı fatura ve ticari defter ve ticari kayıtlar içeriğinden anlaşılmaktadır. Taraflar arasında kumaş alım – satımına ilişkin yazılı olmayan bir sözleşmenin olduğu anlaşılmıştır.
Tarafların ticari defterler ve kayıtları ile Bilirkişi …’ ın hazırlamış olduğu rapor içeriğinin incelenmesinde;
– Davacının ticari defter ve kayıtlarına göre, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2022 yılı öncesinde başladığı, cari hesap işlemlerinin kısmi ve farklı banka havalesi / nakit ödemesi şeklinde yürütüldüğü,
– Davacı şirket tarafından 3 adet toplam KDV dahil 343.507,81 TL tutarlı fatura düzenlendiği, karşılığında kısmi ve farklı tutarlarda toplam 243.400,60 TL davalı tarafından ödeme yapıldığı, takip tarihi itibariyle davacının bakiye 100.107,21 TL alacağının olduğu,
– Kural olarak, faturaların tebliğ edildiğinin ve malın teslim edildiğinin ispat yükü davacı üzerindedir. Dosya içerisine celp edilen davacı ve davalıya ait BS/BA formlarında, davacı şirket tarafından düzenlenen 3 adet faturanın davalı şirket tarafından teslim alındığı, BA formunda bildirdiği, bu haliyle davacı şirketin fatura ve içeriği malzemeleri davalı şirkete teslim ettiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafından düzenlenen 3 adet faturanın tutarının hem TL hem de ABD doları cinsinden belirtildiği, davalı şirketten yapılan tahsilatların ise bir kısmının USD cinsinden yapıldığı görülmüştür. Bu haliyle taraflar arasında, fatura tutarlarının ABD doları cinsinden ödeneceğine dair teamül oluştuğu ve davacının USD cinsinden talepte bulunabileceği mahkememizce kabul edilmiştir. Davacının bakiye 100.107,21 TL alacağının USD karşılığının 8.077,94 USD olduğu, bilirkişi raporu içerisinden anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacının incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, davacı tarafça bu aşamada fatura, mal teslim – hizmet olgusunu ispatının artık gerekmeyeceği, ki zaten ispatı yerine getirdiği (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin 25.12.2020 Tarih ve 2020/1170 E. – 2020/1325 K. Sayılı ilamı.), davalının ticari defter ve kayıtları sunmayarak ispat yükünü kendi üzerine aldığı kabul edilmiş ve yine davalının süresinde ayıp ihbarında bulunduğuna dair herhangi bir belgeyi ve yine davalının aksini gösterir başka yazılı kesin kayıtta sunmadığı, bu sebeple davalının davacıya 8.077,94 USD borçlu olduğu kabul edilmiş ve açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
İcra takip tarihinden önce davalının temerrüde düşürüldüğüne dair herhangi bir belge sunulmadığından, faiz talebinin reddine karar verilmiştir.
İcra takibinin kötüniyetli başlatıldığına dair dosya kapsamında herhangi bir delil bulunmadığından ve davanın kısmen de kabulüne karar verildiğinden, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.

HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE KISMEN REDDİNE,
-Bakırköy … . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin asıl alacak 8.077,94 USD yönünden kaldığı yerden aynen DEVAMINA,
-Takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca kamu bankalarının aynı yabancı para türünden 1 yıl süreli mevduata uyguladıkları en yüksek faizin UYGULANMASINA,
-Alacağın %20’si olan 29.468,32 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
-Yasal şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı taleplerinin REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 10.064,91-TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 1.813,99-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 8.250,92-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat KAYDINA,
-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin; 1.500,00-TL’sinin davalıdan, 60,00-TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
-Davacı tarafça sarf edilen toplam 1.906,19-TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Davacı tarafından sarf edilen/edilecek bilirkişi, tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 5.519,00-TL yargılama giderinin kısmen kabul – red oranı ve takdiren %98,64’ü olan 5.443,94-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye masrafların davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
-Dosya içerisinde görev alan Tekstil Mühendisi Bilirkişi ….’e bilirkişi rapor ücreti ödenmediği görülerek, 2.500,00-TL bilirkişilik ücretinin davacı gider avansından alınarak ödenmesine,
-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde ve bilirkişi ücreti ödendiğinde davacı tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
4-Davanın kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 23.101,24-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davanın red miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.034,49-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır