Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/819 E. 2022/1111 K. 05.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/819 Esas
KARAR NO : 2022/1111

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 13/09/2022
KARAR TARİHİ : 05/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından Kasko Sigorta Poliçesi ile sigorta edilen ….. plakalı aracın, 22.04.2021 tarihinde davalının maliki ve sürücüsü olduğu ….. plakalı aracın sebebiyet verdiği kaza neticesinde ağır şekilde hasarlandığını, hadise mahallinde tutulan Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağına göre; ….. plakalı aracın olayda 8/8 kusurlu bulunduğunu, söz konusu hadise sebebiyle sigortalı araçta müvekkili şirket tarafından yaptırılan ekspertiz sonucu 200.000,00-TL hasar tespit edildiğini ve bu hasar miktarının 26.05.2021 tarihinde sigortalı araç malikine 200.000-TL olarak ödendiğini, kasko tazminatını ödeyen müvekkili şirketin, sigortalısının hukukuna halef olduğundan bu kanuni halefiyete dayanılarak dava açılması zorunluluğu ortaya çıktığını, davalı, 8/8 kusurlu hareketiyle kaza ve hasara sebep olan aracın işleten ve sürücüleri olmaları sebebiyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 85. Ve müteaikp maddelerine göre kaza ve hasardan hukuken sorumlu bulunmakta olduğunu, 47.000,00.-TL tazminatın ödenme tarihi olan 26.05.2021 tarihinden işleyecek yasal faizi, yargılama gideri, avukatlık ücretiyle birlikte davalıdan tahsiline, ….. plaka sayılı aracın trafik kaydı üzerine 3. şahıslara devrinin önlenmesi için HMK 389. mad. ve devamı maddelerine göre teminatsız olarak ihtiyatı tedbir konulmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; Mahkemenizce gönderilen,15.09.2022 – tarihli tensip tutanağını ve dava dilekçesinin suretini aldığını, süresinde buna göre cevaplarını sunduğunu, davacı adına vekilinin vermiş olduğu dilekçe ve beyanları doğru olmadığını, beyanlarını ve vermiş olduğu dilekçeyi kabul etmediğini, bahse konu aracın ruhsat bana ait olduğunu, aracın hasarını anlaşarak aracın trafik sigortası tarafından özel ve önemli servis tarafından karşılandığını, her ne kadar aracın pert olduğu iddia etmiş ise de, araç yürür şekilde olduğunu, bu araç pert durumunda olmadığını, bahse konu araçta çok cüzi bir hasar meydana geldiğini, araç çalışır vaziyette olup aracın davacının iddia ettiği kadar masrafı söz konusu olmadığını, diğer yönden bu kişiler eşini arayarak huzursuz ve rahatsız ettiklerini, iban numarası göndererek ödeme yapın diye eşini rahatsız ettiklerini ve bu durumdan dolayı eşi ile arasında boşanma aşamasına geldiklerini, borcu kabul etmediğini ileri sürerek, yersiz açılan davanın reddine, yapılan masrafların, harcın ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat talebine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun, 3 Temmuz 1944 tarih ve 5746 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 22.3.1944 tarih ve 37 E. – 9 K. sayılı kararında “bu husus sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir.
Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Somut olayımızda davadaki uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Davacı dava dışı kasko kapsamında sigorta yaptıran sigortalıya yapmış olduğu ödemenin rücuan tahsilini talep etmektedir. Bu durumda dava dışı sigortalı ile davalı arasındaki ilişki görevli mahkemeyi belirleyecektir. Somut olayda esasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Zira davalı tacir olmadığı gibi, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmakta ve mevcut dava mutlak ticari dava türlerine de girmemektedir. Bu nedenle dava hakkında YargItay İBK uyarınca aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklana nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı ….’in yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.05/12/2022

Katip ….
¸e-imza

Hakim ……
¸e-imza