Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/765 E. 2022/1114 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/765 Esas
KARAR NO : 2022/1114 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/08/2022
KARAR TARİHİ : 07/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalının müvekkili davacıdan zaman zaman ekler, pasta sipariş ettiğini, sipariş edilen bu eklerin, pastanın parasını ödemediğini, buna ilişkin 27/08/2020 tarihli 4.921,00 TL bedelli, 30/08/2020 tarihli 4.921,00 TL bedelli, 07/09/2020 tarihli 4.200,00 TL bedelli, 13/09/2020 tarihli 4.850,00 TL bedelli, 20/09/2020 tarihli 2.700,00 TL bedelli, 11/10/2020 tarihli 4.950,00 TL bedelli, 16/10/2020 tarihli 4.950,00 TL bedelli, 19/10/2020 tarihli 4.950,00 TL bedelli, 28/10/2020 tarihli 3.250,00 TL bedelli değerinde faturaların mevcut olduğunu, davalı borçlunun borçlarını ödememesi nedeniyle Bakırköy … . İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla icra takibine konulduğunu, takibin davalının itirazı üzerine durduğunu, akabinde Bakırköy Adliyesi arabuluculuk bürosuna başvurulduğunu fakat 12/05/2022 günü yapılan arabuluculuk toplantısında anlaşılamadığını ve … büro dosya numaralı … arabuluculuk numaralı dosyanın anlaşamama üzerine kapandığını, davalı borçlunun sorumluluktan kaçma amacıyla yapmış olduğu söz konusu itirazların haksız ve hukuki dayanaktan yoksun ve tamamen takibi durdurmaya yönelik olduğunu iddia ederek; davanın kabulü ile itirazın iptaline ve takibin devamına, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava her ne kadar Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmışsa da taraflar arasındaki husumete bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, dosyada mübrez İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 26/08/2022 tarihli müzekkere cevabında tarafların gerçek kişi ticari kaydının bulunmadığının açıkça bildirildiğini, bunun dışında Fatih Vergi Dairesi Müdürlüğünün 29/08/2022 tarihli müzekkere cevabında davalı müvekkilinin ikinci sınıf tüccar olduğunun belirtildiğini, davalı müvekkilinin esnaf olması nedeniyle açılan davanın ticari dava olarak kabul edilemeyeceğini, bu nedenle açılan davada görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, davacının taraflar arasında ticari ilişki olduğunu iddia ederek düzenlenen faturaları dayanak gösterdiğini ve davalı müvekkilini zarara uğratmak kastıyla Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını ve bu haksız takibe karşı itirazda bulunulduğunu, davacı tarafça düzenlenen faturalarda yer alan malın davalı müvekkiline teslim edildiğine dair herhangi bir ibarenin yer almadığı gibi yine bu malın teslim edildiğine dair ayrıca düzenlenen bir sevk irsaliyesinin de mevcut olmadığını, bunun dışında bahsi geçen faturaların müvekkiline tebliğ dahi edilmediğini, davacı tarafça dosyaya sunulan faturaların tek başına alacağın varlığına delil teşkil etmediğini, faturalarda yer alan malların teslim edildiğine dair dava dosyasında yazılı delil olmaması nedeniyle davacı tarafın bu davayı haksız bir şekilde açtığının sabit olduğunu savunarak; davanın görevli mahkemede açılmamış olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesini, davanın reddine ve davaya konu takipte yer alan asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELLİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan fatura alacağının tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkememizce taraflara usulüne uygun davetiye tebliğleri yapılarak taraf teşkili sağlanmış ve davanın esasına başlanmıştır.
Uyuşmazlığın, Davanın görevli Mahkemede açılıp açılmadığı, Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında takibe konu faturalardan kaynaklı davacının alacağının olup olmadığı, alacaklı ise ne miktarda olduğu, icra takibine davalının itirazının haklı olup olmadığı, davacının itirazın iptali ile icra inkar tazminatı taleplerinin, davalının kötü niyet tazminatı taleplerinin kabul edilip edilemeyeceği hususlarından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü ile Avcılar ve Fatih Vergi Dairesi Müdürlüklerine müzekkere yazılarak tarafların gerçek kişi ya da şahıs firması olarak tacir kaydının bulunup bulunmadığı, vergi mükellefi olup olmadıkları, hangi defterleri tuttukları, işletme hesabına göre mi bilanço usulüne göre mi defter tuttukları, Vergi Usul Kanunu’nun 176-177.maddeleri kapsamında esnaf mı yoksa tacir mi oldukları hususlarının araştırılarak mahkememize bu hususla ilgili bilgi verilmesi istenmiş, cevabi yazılar ve ekleri dosyaya kazandırılmıştır.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkereye verilen cevapta; tarafların gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
Fatih Vergi Dairesi Müdürlüğüne yazılan müzekkereye verilen cevapta; davalının 08/07/2020 tarihi itibariyle “Pastanelerin ve Tatlıcıların Faaliyeti” faaliyetinden dolayı mükellefiyet tesis ettirdiği ve 2020 takvim yılında 213 Sayılı VUK 176. Maddesinde açıklanan “Yeniden işe başlayan tüccarlar yıllık iş hacimlerine göre sınıflandırılıncaya kadar II’nci sınıf tüccarlar gibi hareket edebilirler.” hükmü gereği II.nci sınıf tüccar olarak işletme hesabında defter tuttuğu, mükellefin bir yıl içindeki yıllık alım tutarları, yıllık satış tutarları ile bir yıl içinde elde ettiği gayri safi iş hasılatının VUK 177. Maddenin 1, 2 ve 3. Bentlerinde açıklanan tutarları aşmamış olması nedeniyle 2021 yılında da II. Sınıf tüccar olarak işletme hesabında defter tuttuğunun tespit edildiği hususlarının bildirildiği görülmüştür.
Avcılar Vergi Dairesi Müdürlüğüne yazılan müzekkereye verilen cevapta; davacının 213 Sayılı VUK ‘un 177. Maddesi kapsamında 2. Sınıf tacir olduğu, yine aynı Kanunun 193. Maddesi gereği işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu, BA/BS verme yükümlülüğünün bulunmadığı hususlarının bildirildiği görülmüştür.
Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevlidir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır.
Bilindiği üzere ticari iş ve ticari dava ayrı hukuki kavramlardır. Ticari iş kabul edilen bir husustan kaynaklanan her uyuşmazlık ticari dava olarak kabul edilmemiştir. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları”, “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ve “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Diğer bir anlatımla bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması; ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması ya da açılan davanın maddede 6 bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ayrıca 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2’nci maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre; 1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar, 2- Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Somut olayda, davacı tarafından açılan itirazın iptaline ilişkin davada, 6102 Sayılı TTK nun 4/1 maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağının hüküm altına alındığı, buna göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerektiği, davalı …’in tacir sıfatının araştırılması yönünden Fatih Vergi Dairesi Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabı içeriğinden, mükellef …’in II.nci sınıf tüccar olarak işletme hesabında defter tuttuğu, mükellefin bir yıl içindeki yıllık alım tutarları, yıllık satış tutarları ile bir yıl içinde elde ettiği gayri safi iş hasılatının VUK 177. Maddenin 1, 2 ve 3. Bentlerinde açıklanan tutarları aşmamış olması nedeniyle 2021 yılında da II. Sınıf tüccar olarak işletme hesabında defter tuttuğunun tespit edildiği, 2020 yılına ait beyan edilen ticari kazanç toplamının 1.477,06-TL olduğu, yine İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü cevabi yazısından davalının ticaret sicil kayıtlarında adına rastlanılmadığının bildirildiği, davalının kazancının V.U.K.’nun 177. Md.’sinin 1. Fıkrasının 1. Bendindeki Nakdi Limitin altında olduğu ve işletmesinin esnaf işletmesi kapsamında kaldığı anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Görevin Belirlenmesi ve Niteliği” başlıklı 1. maddesinde, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirlendiğinden bu hususun mahkemelerce yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliğine, dava dilekçesinin HMK 114/1-c maddesine istinaden 115/1-2 gereğince görev yönünden usulden reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde, dosyanın ve eklerinin görevli mahkeme olan BAKIRKÖY NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine,
4- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 2. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re’sen ele alınarak, açılmamış sayılmasına karar verilmesine, bu hususun taraflara ihtaratına, (Gerekçeli hükmün tebliği ile ihtaratına)
5- 6100 Sayılı HMK nın 331/2.nci maddesi 1. cümlesi uyarınca, bu dava dosyasına ilişkin harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
6- Dava dosyasının kesinleşmesi üzerine, iki (2) haftalık yasal süre içerisinde, taraflardan herhangi birinin, ilgili mahkemeye dava dosyasının gönderilmesini talep etmemesi halinde, ilgili dava dosyasının mahkeme Yazı İşleri Müdürü tarafından mahkeme hakiminin önüne getirilmesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/12/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸