Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/761 E. 2022/997 K. 07.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/761 Esas
KARAR NO : 2022/997

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/08/2022
KARAR TARİHİ : 07/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin özel güvenlik hizmeti veren bir firma olduğunu, davalı ….. ile imzalamış olduğu hizmet sözleşmesi kapsamında ……. güvenlik hizmeti verdiğini, müvekkilinin sözleşme süresi içinde yaşanan hırsızlık olayı sonucunda zarara uğradığı iddiası ile dava dışı ….. tarafından Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …… E. Sayılı dosyası ile dava açıldığını, ancak dava açılırken tarafın hatalı gösterildiğini ve müvekkili ile beraber davalı yönetim yerine ……. Gösterildiğini, ancak dava sırasında alınan bilirkişi raporları ile site yönetiminin ve müvekkilinin %50 -%50 kusurlu olduklarının ifade edildiğini, neticede Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. E. ….. K. Nolu ilamı ile karar verdiğini, …… karşı açılan dava pasif husumet yokluğu sebebiyle reddedildiğini, bunun yanında hükümde açıkça “Somut uyuşmazlıkta hırsızlık olayının meydana gelmesinde davalı …… Şti. ile güvenlik alımına dair sözleşme imzalayan dava dışı …… ‘nin her birinin %50 kusurlu olduğu, ……. %50 oranında kusur izafe edilmişse de bu kusur tespitinden ancak davalı ……. Şti. ile davada taraf olmayan dava dışı …… arasındaki iç ilişkide birbirlerine karşı kullanacakları rücu hakkının kapsamını belirlemede yararlanılabileceği, ..davacının zararının tamamının davalı ….. Şti.’den tahsil edilmesi gerektiği….” şeklinde gerekçe kurulduğunu, davada alınan bilirkişi raporuna göre dava dışında kalan ….. ve müvekkilinin müteselsil müşterek sorumlu olarak %50’ şer oranda kusurlu sayıldığınıve davalı tarafın zararının tamamının müvekkili tarafından ödenmesine karar verildiğini, karar verilmesi neticesinde dava dışı davacı …. tarafından Bakırköy …. İcra Dairesi ….. Esas sayılı dosyasında takibe geçildiğini ve neticede müvekkilinin bu dosyayı ödemek zorunda kaldığını, ….. ile anlaşarak 56.000,00-TL kendisine ödeme yaptığını, ancak bu borcun %50 kusur taksimine oranla 28.000 -TL tutarı bu davada davalı borçlu site yönetimine ait olduğunu, ödenen zararın rücuen tahsili için davalının tarafa Büyükçekmece ….. İcra Dairesi’nde ….. E. Nolu dosyayla başlatılan icra takibinde davalı taraf ….. , bilirkişi raporuyla ve mahkeme kararıyla müteselsil müşterek sorumlu ve %50 kusurlu bulunduğu halde borca, böyle bir borcu olmadığını ve takibi süresinde başlatmadığımızı iddia ederek itiraz ettiğini, davalı tarafın itirazlarının hukuka aykırı ve yersiz olduğunu, bu nedenlerle borçlunun Büyükçekmece ….. İcra Müdürlüğü’nün ….. E. Sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, takip tutarından %20 aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, icra takibinde, dava dilekçesinde ileri sürdüğü ve aleyhe olan hususları ve dosyada mevcut aleyhe olan tüm bilgi ve belgeleri, raporları, yokluklarında yapılan tüm işlemleri kabul etmediklerini, dava dilekçesinin tebliğ edilmediğini, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, dava konusu uyuşmazlığın ayıplı güvenlik hizmetinden kaynaklı rücu davası olup uyuşmazlığın 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre çözülmesi gerektiğini, bu nedenle görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğunu, bu özel görev durumunun kabul edilmediği takdirde söz konusu sitede toplu yapı yönetimine geçilip geçilmediğine göre dava konusu olayda sulh hukuk mahkemelerinin veya asliye hukuk mahkemelerinin görevli olacağını, husumet yönünden itiraz ettiklerini, davada zaman aşımı süresi dolduğunu, rücuya konu edilen asıl dava olan Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, Davacının rücu etmek istediği alacak için ihbar ve bildirim yükümünü yerine getirmediğini, davacı tarafından ihbar ve bildirim yükümlülüğü yerine getirilmediğinden Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. Esas sayılı dosyasından hükmedilen ve icra takibine konu edilen faiz, vekalet ücreti, yargılama gideri gibi alacaklardan müvekkilinin sorumlu tutalamayacağını, müvekkilinin alacaklı olduğunu iddia eden davacıya belirtilen nitelikte ve miktarda bir borcu bulunmadığından ve rücu şartları da gerçekleşmediğinden davanın reddini talep ettiklerini, bu nedenlerle görevsizlik sebebiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine, davanın esasına girilmeden pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, dava dilekçesindeki tüm talepler ile davanın esastan da reddine, olaya ilişkin asıl dava dosyasının ve ceza dava dosyalarının bekletici mesele yapılmasına, müvekkili davalının davadan evvel temerrüde düşürülmediğinden davadan evvel faiz talebinin reddine, icra inkar tazminatı talebinin reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan davacı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; davacı her ne kadar tacir olsa da taraflardan davalının tacir olmayıp site yönetimi olduğu, söz konusu uyuşmazlığın kanunda sayılan mutlak ticari davalar kapsamında olmadığı, uyuşmazlığı çözmede mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmıştır. Ticari olmayan davalarda genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlarda re’sen dikkate alınacak hususlardan olup dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nun115/2.maddesi gereğince aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklana nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 07/11/2022

Katip ….
¸e-imza

Hakim …..
¸e-imza