Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/744 E. 2023/114 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/744 Esas
KARAR NO : 2023/114

ASIL DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı),
BİRLEŞEN DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)

DAVA TARİHİ : 16/08/2022
KARAR TARİHİ : 02/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı), ve Birleşen Dosya yönünden Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili asıl dosya dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket adına telafisi güç ve imkansız zararlar vuku bulmaması ve davalı şirketin mal kaçırma olasılığının yüksek olması nedeniyle davalıya tapu devri yapılan ” … ili, … ilçesi, … ada, … parselde kayıtlı bulunan …/Blok, … ve … bağımsız bölüm numaralı taşınmazların” tapu kaydına tensip kararı ile birlikte dava sonuna kadar: teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde ise, ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davanın kabulü ile 1.180.000,00-TL alacakların 01.07.2022 tarihinden itibaren hesaplanacak ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkili şirkete verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı … tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili asıl dosya cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf resmi kayıtların aksine bedelin tapu devri anında ödenmediğini yazılı bir delile ve hukuksal bir sebebe dayandırmak zorunda olduğu için, taraflar arasında cari hesap anlaşması olduğunu, taşınmaz faturasının inşaatın tamamlanması ile birlikte kesildiğini ileri sürmüşlerdir. Hem resmi koşullara hem hayatın olağan akışına aykırı olduğu açıkça belli olan bu iddialara itibar edilmesi mümkün olmadığını, zira aradaki temel ilişkide cari hesaba uygun olmadığını, zira cari hesap anlaşmasında taraflar karşılıklı olarak ve sık aralıklı hesap dilimlerinde birbirlerinden alacaklı olmakta ve cari hesapla banka, muhasebe vs gibi işlemlerle uğraşmaksızın alacakları takas ederek bir hesaba varmakta olduğunu, oysa burada her iki tarafın sık aralıklı bir alış verişi olmayıp alacaklı taraf da hep davacı olmakta olduğunu, davacılar burada en uzun zamanaşımı olan cari hesaba dayanmayı ve devir anında bedelin alınmadığını bu yolla ispatlamayı ve haklı göstermeyi amaçladığını, fakat taraflar arasında bir cari hesap olmadığı gibi zaten müvekkilinin taşınmazları alım sırasında davacıya da bedellerini elden ödediğini, tüm bu açıklamalardan görüleceği üzere davacı şahsi saik ve hırslarla daha evvel tahsil ettiği alacağını bir kez daha tahsil etmeyi amaçlasa da hem hukuken hem de kanunen bu mümkün olmayacağını, saydığı tüm bu sebeplerle davacı tarafından açılan iş bu davanın reddini, Yargılama masraf ve giderleri ile ücret-i vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiş ve savunmuştur.
Davacı vekili birleşen Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dava dilekçesinde özetle; davacı vekili özetle; Müvekkil şirketinin, … ili, … İlçesi, … ada, … parselde kayıtlı bulunan taşınmazlarını 03.04.2018 tarihinde davalı şirkete sattığını, davalı şirket yetkilisinin, dava konusu taşınmazların satış bedelini tapu devri sırasında ödeyeceğini müvekkil şirkete beyan ettiğini, daha sonra taraflar, tapu devri için 03.04.2018 tarihinde Esenyurt Tapu Müdürlüğünde bir araya geldiklerini, davalı şirket yetkilisi bu kez, dava konusu taşınmazların satış bedelini tapu devrinden hemen sonra ödeyeceğini müvekkiline beyan ettiğini, davalı şirket yetkilisinin bu beyanı üzerine müvekkil şirketin, kendilerine güvenerek söz konusu taşınmazların tapusunu 03.04.2018 Tarihinde davalı şirkete tapuda devir ve temlik ettiğini, davalı şirket yetkilisinin tapu devrinden sonra dava konusu taşınmazların satış bedelini müvekkil şirkete ödeyeceğini beyan ederek, tapu müdürlüğünden ayrıldığını, davalı şirketin, bugüne kadar defalarca dava konusu taşınmazların satış bedelini ödeyeceğini beyan etmesine ve müvekkili şirketin tüm iyi niyetli beklemelerine rağmen bu bedelleri hiçbir şekilde ödemediğini, bu nedenle taşınmazların mevcut tapu kaydının iptali ile müvekkil şirket adına yeniden tescilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili birleşen Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı cevap dilekçesinde özetle; davalı yüklenici vekili özetle; davacı taraf resmi kayıtların aksine bedelin tapu devri anında ödenmediğini yazılı bir delile ve hukuksal bir sebebe dayandırmak zorunda olduğu için, taraflar arasında cari hesap anlaşması olduğunu, taşınmaz faturasının inşaatın tamamlanması ile birlikte kesildiğini ileri sürdüklerini, hem resmi koşullara hem hayatın olağan akışına aykırı olduğu açıkça belli olan bu iddialara itibar edilmesi mümkün olmadığını, tüm bu açıklamalardan görüleceği üzere davacı şahsi saik ve hırslarla daha evvel tahsil ettiği alacağını bir kez daha tahsil etmeyi ve müvekkili şirketin hile yaptığından bahisle müvekkili şirketin ticari itibarını zedelemeyi amaçlasa da hem hukuken hem de kanunen bu mümkün olmayacağını, tacir olan davacının basiretli davranması gerektiğini ve iyi niyetli davranması zorunlu olduğunu, aradan yıllar geçtikten sonra hile iddiasına dayanması hayatın ve ticaretin olağan akışına aykırı olduğunu, davacı tarafından açılan iş bu davanın reddine karar verilmesi için yasal süresi içinde davaya cevap verme zorunluluklarının hasıl olduğunu, davacı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak açılan davanın reddine, karar verilmesini talep etmiş ve savunmuştur.
Mahkememizin 24/08/2022 tarihli ara kararı ile davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Asıl Dava; Taraflar arasında … ili, … ilçesi, … ada, … parselde kayıtlı bulunan …/Blok, …. ve … bağımsız bölüm numaralı taşınmazların satışına ilişkin faturalardan kaynaklı alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Birleşen Dava; Davacının … ili, … ilçesi, … ada, … parselde kayıtlı bulunan …/Blok, … ve … bağımsız bölüm numaralı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ve tescili, bu mümkün olmazsa dairelerin bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacının tapuda satış yaptığı 3 adet gayrimenkul bedellerinin ödenmediği iddiasıyla söz konusu bedellerin iadesi talebinin yerinde olup olmadığı, birleşen dosya bakımından da aynı sebeplerle açılan dava bakımından tapularının iptallerinin mümkün olup olmadığı, davacının satılan taşınmazlar kapsamında davalıdan alacaklı olup olmadığı hususlarından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Dosyaya delil olarak taşınmazları tapu kaydı,28.02.2022 tarih ve …- … ve … fatura numaralı 3 adet fatura suret ve noter belgeleri alınmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde:
Davacı , davalı şirkete … ili, … İlçesi, … ada, … parselde kayıtlı bulunan
…/Blok … numaralı bağımsız bölümü KDV dahil 456.660,00 TL bedelle,
…/Blok … numaralı bağımsız bölümü KDV dahil 318.600,00 TL bedelle,
…/Blok … numaralı bağımsız bölümü KDV dahil 404.740,00 TL bedelle, 03.04.2018 tarihinde satmış tapuda devir ve temlik etmiş ancak satış bedellerini almadığını iddia etmiştir.
Davalı taraf tarafların tacir olduğu ve ticaretlerinin finansmanını satılan taşınmazlardan karşıladığı için , taşınmazların satım anında bedeli de alınmaktadır. Fakat davacı taraf muhasebe hileleri yapabilmek ve vergiden kaçırmak adına hep ödemeleri elden alldığını Müvekkilinde de de gerek dava konusu taşınmazın gerekse de 2018 yılında davacıdan aldığı … projesinde yer alan kat irtifaklı … numaralı taşınmazların bedelini elden ödemiştir. Hatta öyle ki müvekkil firmanın 17/03/2020 tarihinde geçirdiği vergi incelemesi sırasında da vergi müfettişi tarafından davacıdan alınan … projesinde yer alan kat irtifaklı … , … numaralı taşınmazların bedelinin ne şekilde ödendiği sorulmuş ve müvekkil firma temsilcisi de ödemelerin elden yapıldığını söylemiştir. Şeklinde savunmada yapmıştır.
Dosya incelemesinde … ili, … İlçesi, … ada, … parselde kayıtlı bulunan …/Blok… numaralı bağımsız bölümleri davalı şirkete toplamda KDV dahil 1.180.000,00 TL bedelle satmıştır. Satılan bağımsız bölümlerin tapu devri 03.04.2018 tarihinde davalı şirkete yapıldığı anlaşılmıştır. Ancak dava konusu olan 28.02.2022 tarih ve …- … ve … fatura numaralı 3 adet Faturanın sonradan düzenlendiği ve dava konusu edildiği anlaşılmıştır.
VUK bakımından 229. madde de faturanın tanımı yapılmış ve fatura; “satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Mezkûr Kanunun 231/5. maddesinde ise “Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.” ifadeleri yer almıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu(TMK)’nun 706. maddesine göre, taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olması resmi şekilde düzenlenmiş olmalarına bağlıdır. Taşınmaz mülkiyetini devir borcunu doğuran sözleşmenin esaslı noktalarının resmi şekilde düzenlenmiş olması ve taşınmaz mülkiyetini devir borcunun ve buna karşılık diğer tarafın borçlandığı bütün edimlerin resmi şekilde düzenlenen senette yer alması gereklidir. (Oğuzman K., Seliçi Ö., Özdemir S.O., Eşya Hukuku, İstanbul, 2009, s. 297 vd.)
İş bu davada resmi olarak tapuda devir yapılmış olup davacı resmi belgede taşınmazların satış bedellerini fatura bedeli kadar tapuda gösterildiği anlaşılmıştır. Davacı tapuda ödemeyi aldım beyanının aksine ödeme almadığını iddia etmiştir.
HMK 190. md. 1. fıkraya göre ispat yükü, Kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Maddenin 2. fıkrası ise karine hususunu düzenlemiştir.
Yine HMK 6 md ispat yükü başlığını taşımakta olup Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.
Aynı Yasa 7. md. resmi belgelerle ispat başlığını taşımakta olup, resmi sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur hükümü içermektedir.
Tașınmaz satış sözleşmesinin şekli, 6098 SayılıBorçlar Kanununun (m. 237-246) düzenlenmiştir.
Burada, alıcının temel edim borcu olan satis bedelinin ödenmesi konusu özel olarak düzenlenmemiş. bu hususta m. 246 hükmü ile taşınır satışına ilişkin kuralların kıyas yoluyla uygulanacağı öngörülmüştür. Bu yollamaya göre BK m. 207/1I düzenlemesi Sözleşme ile aksi kararlaştınlmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynt anda ifa etmekle yükümlüdürler” Aynı anda ifa kuralına göre, taraflar arasında özel bir anlaşma olmadıiği her durumda taşınmaz satımının peșin ödeme karşılığı bir satış olduğunu kabul etmek gerekir. Taşınmaz satımının tapuda, resmi șekilde yapilması zoruntu bir koşul (m 237/I) olduğundan, resmi senette bedelin ödendiğinin yazılmasına rağmen, bunun aksini, yani bedelin ödenmediğini iddia eden satıcı Turk Medeni Kanunu m. 6’ya gore bu iddiasını ispat etme ve bu konuda aynı güçte yazıı kanıt sunma yükü altındadır. Zira, resmi senet her iki taraf bağlar Bundan başka, 6100 saylı HMK’nun m 201 hukmu, senede karşı senetle ispat zorunluluğu (veya tanıkla ispat yasağı), resmi senetle yapılmış olan taşınmaz satımında bedelin ödenmemiş olduğu iddiasını aksi delille ispat yükü altında olup başka bir anlatimla, edimlerin aynı anda ifa edilmesi kuralı aksine taraflar ayrıca adi yazılı ya da noterde sözleşme yaptığı takdirde bu kuralın istisnası ve ispat yükünün yer değiştirmesi gündeme gelebilir ancak davacı tarafça sunulan deliller ve iddiaya göre söz konusu iş bu davada tapudaki resmi satışlar dışında ek veya ayrı bir sözleşme bulunamamaktadır. O halde taraflar arasında bu yönde yazill bir sozleşmenin bulunmadığından tapudaki satıs işleminde kullanılan ibareye itibar etmek gerekir Bu ibareye göre satış bedeli ödenmiş olduğu beyanına göre bedelin odenmediği iddiasını ileri suren davacı ayni güçte bir delille ispat etme yükü altına girer. Somut olayda davacı satıştan uzun süre sonra düzenlediği faturalara dayanmış olup söz konusu fatura düzenlemesi yasanın aradığı anlamda bir delil olmadığından söz konusu faturalara itibar edilememiş olup davacının tapuda görünen ve sonradan fatura edilen satış bedellerini almadığına dair davasını alınan gerekçelerle ispat edemediğinden davacının asıl dosyadaki bedel iadesi ve birleşen dosyadaki tapu iptali talepleri yerinde görülememiştir.
Ayrıca Davacı tarafından birleşen dosyadaki taşınmaz satış bedeli konusu edilen alacağın, mahkememizin asıl dosyasında konu edilen alacak ile aynı olduğu belirlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun dava şartları başlıklı 114/1-ı maddesinde, davanın derdest olmaması dava şartlarından sayılmıştır.
HMK 115 madde hükmü gereğince mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
Davacının mahkememiz dosyası ile birleştirilen Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyasındaki satış bedeli talebini mahkememizin … Esas sayılı dosyasında da talep ettiği, böylelikle aynı vakıa ve talep sonucu açıldığı anlaşılmakla birleşen Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesindeki satış bedeli talebi yönünden derdestlik nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: yukarıda açıklanan nedenlerle;
A) Asıl Dosya Yönünden;
Davanın REDDİNE,
B) Birleşen Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası yönünden;
1-Davacının tapu iptal tescil talebinin REDDİNE,
2-Davacının taşınmaz satış bedeli talebi yönünden ise Derdestlik Nedeniyle Usulden REDDİNE,
Asıl Dava yönünden;
Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90 TL harcın peşin alınan 20.151,45 TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 19.971,55 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafça yatırılan harcın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 142.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Birleşen Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası yönünden;
Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90 TL harcın peşin alınan 20.151,45 TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 19.971,55 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafça yatırılan harcın kendi üzerinde bırakılmasına,
Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 142.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının HMK 333.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde taraflara iadesine,
HMK’nin uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/02/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır