Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/732 E. 2022/1117 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/732 Esas
KARAR NO : 2022/1117 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/08/2022
KARAR TARİHİ : 07/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından düzenlenen 31/01/2019 tarihli … seri numaralı ve 12.000, 00 TL bedelli çekin ciro silsilesi sonucunda son olarak müvekkili şirketin eline geçtiğini, müvekkili şirket tarafından yasal zaman aşımı süresinde davalı taraf ve diğer cirantalara karşı yasal yollara başvurulmadığından ilgili çek yaprağının kambiyo senedi vasfını yitirdiğini ve bu sebeple davalı şirket hakkında Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin itirazı üzerine takibin durduğunu, TTK’nun sebepsiz zenginleşme başlıklı 732 maddesinden anlaşılacağı üzere, zaman aşımı sebebiyle veya poliçeden doğan hakların korunması için gerekli olan işlemlerin yapılmasının ihmal edilmiş olması dolayısıyla düzenleyenin veya kabul edenin poliçeden doğan yükümlülükleri düşmüş bile olsa bunların poliçenin hamiline karşı, onun zararına zenginleşmiş olabilecekleri kadar borçlu kalacakları, bu istemin poliçenin zaman aşımına uğradığı tarihi takip eden bir yıl içerisinde ileri sürebileceği ve bu durumda ispat yükünün sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene ait olacağının belirtildiğini, ancak davalı tarafın zaman aşımı süresi içerisinde ve usulüne uygun olarak yapılan icra takibine karşı haksız ve hukuka aykırı olarak itirazda bulunduğunu ve takibin durmasına sebebiyet verdiğini iddia ederek; davalının yapmış olduğu haksız ve mesnetsiz itirazın iptali ile takip konusu asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık ve değişen oranlarda avans faizi yürütülmek suretiyle takibin devamına, borçlunun bu itiraz başvurusu bakımından kötü niyeti sabit olduğundan yasa gereği takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere hakkında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, vekalet ücreti ve sair yargılama giderlerinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından açılan davada herhangi bir kesin yetki kuralının geçerli olmadığını, yetkili mahkemenin genel esaslara göre belirlenmesi gerektiğini, müvekkili şirketin merkezinin Şişli’de olması nedeniyle yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, davaya konu talebin çek alacağı olduğunu, dayanak belge olarak gösterilen çekin kambiyo vasfını yitirdiğini, çek alacağının zaman aşımına uğradığını, zaman aşımı nedeniyle davanın reddi gerektiğini, müvekkili şirketle davacı tarafın herhangi bir borç-alacak ilişkisinin bulunmadığını, çekin müvekkili şirket tarafından borçlu olduğu başka bir şirkete verildiğini, o şirketten de davacı şirkete geçtiğini, davacı şirket tarafından çekin bankaya ibrazı gerekirken süresi içinde bankaya ibraz edilmediğini, çekin kambiyo senedi vasfını kaybettiğini, söz konusu çekin ancak asıl borç ilişkisi içinde tahsil edilebileceğini, müvekkili şirketin herhangi bir borcu bulunmadığını, alacağın asıl borç ilişkisinin bulunduğu şirketten tahsil edilmesi gerektiğini, davacı tarafça yapılan arabuluculuk görüşmeleri sırasında çek bedelinin ödenmek istenildiğini ancak anlaşma imkanının olmadığını, müvekkili şirkete veya muhatap bankaya başvuru yapılmadan direk icra takibi yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, alacaklı tarafın müvekkiline ihtar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davacı tarafın sunmuş olduğu dava dilekçesinde iddia ettiği hususların yasal dayanaktan yoksun, somut bir delile dayanmayan ve tamamen soyut iddialardan ibaret olup bu beyanlara itibar edilmesinin hukuken mümkün olmadığını savunarak; haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, davacı tarafın icra takibi kötü niyetli olduğundan yasa gereği takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kambiyo senedine dayalı alacağın tahsili amacı ile başlatılan ilâmsız icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67. Maddesi uyarınca iptali ve icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce taraflara usulüne uygun davetiye tebliğleri yapılarak taraf teşkili sağlanmış ve davanın esasına başlanmıştır.
Uyuşmazlığın, Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında takibe konu çekten kaynaklı davacının alacağının olup olmadığı, alacaklı ise ne miktarda olduğu, icra takibine davalının itirazının haklı olup olmadığı, davacının itirazın iptali ile icra inkar tazminatı taleplerinin kabul edilip edilemeyeceği, davalı savunması kapsamında Mahkemenin yetkili olup olmadığı, alacağın zaman aşımına uğrayıp uğramadığı, davalının kötü niyet tazminatı taleplerinin kabul edilip edilemeyeceği hususlarından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Mahkememizce öncelikle davalı yanın yetki ilk itirazının incelenmesi gerekmiştir. Davalı vekili yasal cevap süresi içerisinde yetki ilk itirazında bulunmuştur.
Mahkemelerin yetkisi 6100 sayılı HMK’nın 5 ilâ 19. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK.’nin genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” 7. maddesinde de,” davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. Birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.” denilmektedir.
6100 sayılı HMK’nın 19/2. maddesinde ”Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmü, 19/4. maddesinde ise ”Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir.” hükmü düzenlenmiştir.
Yine, HMK 116/1-a maddesinde kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazı “ilk itiraz” olarak düzenlemektedir. 117/1. madde ise; “İlk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi hâlde dinlenemez.” hükmünü içermektedir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının, …bank … Şubesinden verilme 31/01/2019 tarihli, 12.000,00 TL bedelli çeke istinaden davalı aleyhine ilamsız icra takibi yaptığı, davalı tarafça borca ve ferilerine itiraz edilmesi üzerine işbu itirazın iptali istemli davanın TTK 732.maddesine dayandırılarak açıldığı, takibe konu çekin süresinde bankaya ibraz edilmediğinden çek vasfını yitirdiği ve adi belge haline geldiği, çek süresinde bankaya ibraz edilmediğine göre, çeke bağlı borcun götürülecek borç haline geldiğinden de söz edilemeyeceği, yetkili mahkemenin bu durumda genel yetki kuralları çerçevesinde belirlenmesi gerektiği, davalının takip ve dava tarihi itibariyle şirket merkezinin Şişli/İstanbul olduğu, çekin verildiği bankanın da ….bank … Şubesi olduğu anlaşılmakla; davanın tarafların serbestçe tasarruf edebileceği dava türlerinden olması karşısında yetki ilk itirazının süresinde yapıldığı da gözetilerek mahkememizin yetkisizliği karşısında davanın usulden reddine, yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın usulden reddi ile, mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-Yetkisizlik nedeni ile dava dilekçesinin REDDİNE,
3-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin yetkisizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
4-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
5-Mahkememizce verilen yetkisizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
6-Harç ve masrafların yetkili mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/12/2022
Katip …
¸

Hakim …
¸