Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/727 E. 2023/42 K. 13.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/727 Esas
KARAR NO : 2023/42 Karar

DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 09/08/2022
KARAR TARİHİ : 13/01/2023

Davacı tarafından mahkememizde açılan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün … E. nolu dosyasının alacaklısı olan Davalı … SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ vekilinin talebi ile dosya borcu olan 7.442,35-TL için müvekkili Bankaya 1. Haciz İhbarnamesi gönderildiğini, müvekkili Banka tarafından, ekteki cevabi yazılar ile süresi içerisinde 1. Haciz İhbarnamesine cevap verildiğini, cevabi yazıda; dosya borçlusu … ‘nun tüm şubeler nezdinde herhangi bir hak ve alacağı olmadığı gerekçeli olarak bildirildiğini, birinci haciz ihbarnamesi cevabını 18/05/2022 tarihinde Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına gönderdiğini, müvekkili bankanın ekli cevabi yazısına rağmen müvekkili bankaya 2. Haciz İhbarnamesi gönderildiğini, müvekkili bankaya gönderilen bu haksız ikinci haciz İhbarnamesine karşılık müvekkili banka yine ekte sunulduğu üzere 28/06/2022 tarihli cevabi yazıda dosya borçlusu olan … ‘nun tüm şubeler nezdinde herhangi bir hak ve alacağı olmadığı bildirildiğini, icra dosyasının alacaklısı ve aynı zamanda menfii tespit davasının davalı tarafı, müvekkili bankaya 3.Haciz İhbarnamesi göndermek suretiyle, daha önceden birinci ve ikinci haciz ihbarnamesine verilen cevap ile dosya borçlusunun mevcut hak ve alacağı bulunmadığı bildirilmesine rağmen ilgili tutarı talep etmiş bulunduğunu, müvekkili bankanın haciz tehdidi altında olduğunu, İşbu nedenle üçüncü haciz ihbarnamesinden kaynaklı ve her türlü müvekkili banka aleyhine doğacak icra dosyasından kaynaklı 7.442,35-TL bedelli alacaklara dair tarafımızın böyle bir borcu bulunmadığına dair menfi tespit davasını, üçüncü haciz ihbarnamesinin iptali ile beraber talep etme zorunluluğumuz müvekkili banka adına doğduğunu, müvekkili banka haczi baskısı ve tehdidi altında olup; işbu durumun aleyhimize doğurabileceği sonuçların telafisi olamayacağı kanaatiyle dava konusu üçüncü haciz ihbarnamesinden kaynaklı her türlü icrai işlemin dolayısıyla Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasının yine üçüncü haciz ihbarnamesi çerçevesinde tedbiren aleyhimize işlem yapılmamak üzere durdurulmasına karar verilmesini, neticeden davanın kabulüne, müvekkili bankanın, davalıya Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından gönderilen üçüncü haciz ihbarnamesinden kaynaklı 7.442,35-TL borcu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit kararı verilmesini, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından müvekkili bankaya gönderilen üçüncü haciz ihbarnamesinin iptaline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı 18/05/2022 tarihinde birinci haciz ihbarnamesine, 28/06/2022 tarihinde de ikinci haciz ihbarnamesine cevap verdiklerini sonrasında da üçüncü haciz ihbarnamesinin iptali için huzurdaki davayı açtıklarını belirttiklerini, ancak davacı her ne kadar tüm haciz ihbarnamelerine süresinde cevap verdiklerini iddia etmişlerse de ekte sunulan Bakırköy …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı icra dosyasının 11/08/2022 tarihili UYAP sistemi ekran görüntülerinden de görüleceği üzere davacının haciz ihbarnamesine verdiğini iddia ettiği cevabi yazılar icra dosyasında mevcut olmayıp, davacının işbu davayı açmasında hukuki yarar da bulunmadığından davacının haksız ve kötü niyetli davasının reddi gerektiğini, alacaklısı olunan Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasından dosya borçlusunun banka bilgilerinin sorgusu yapılmış, işbu sorgulardan sonra İİK 89. Maddesi gereğince sorgu sonucu çıkan ilgili bankalara haciz ihbarnamesi gönderildiğini, icra dosyasından ve ekte sunulan ekran görüntülerinden de görüleceği üzere davacının 1. Haciz ihbarnamesine cevap vermemesi üzerine diğer haciz ihbarnameleri gönderilmiş ve yasal prosedür uygulandığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının haciz ihbarnamelerine cevap verdiği ve bu cevabi yazıların UYAP sistemine kaydedilmemesinden kaynaklı olarak taraflarınca işlem yapılmışsa dahi; İlgili icra müdürlüğünün eksik/hatalı işlemlerinden dolayı aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmemesi gerektiğini, davacının işbu davayı ikame ettiği tevzi formunun ilgili icra dosyasına yüklenmesine kadar dosya içerisinde davacının haciz ihbarnameleri cevapları bulunmadığı gibi, 11/08/2022 17:30 sonrasında ilgili icra dosyasının kontrolünde davacının haciz ihbarnamesi cevaplarını Uyap sistemine taratmak suretiyle yükledikleri görüldüğünü, hal böyle iken davacının menfi tespit davası açmasında herhangi bir hukuki yarar bulunmadığını, Yasa menfi tespit davasını, borçlu üçüncü kişinin haciz ihbarnamelerine süresi içerisinde itiraz etmediği takdirde üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde menfi tespit davası açması gerektiğini vurgulandığını, İlgili icra müdürlüğünün eksik işlemlerinden dolayı davacının taleplerinin kabulüne; icra takibinin durdurulması, yargılama gideri ve vekalet ücretinin müvekkiline yükletilmesi yasal haklarını kullandığı için adeta müvekkili şirketi cezalandırmak olacağını, zira Bakırköy …. İcra müdürlüğü’nün eksik işlem yapması nedeniyle müvekkiline kusur atfedilmesi hukuka ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek, Adalet Bakanlığı’na DAVANIN İHBARINA, Nihayetinde huzurda açılan davanın REDDİNE, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; İİK’nın 89/3. maddesi gereğince davalı tarafa borçlu olunmadığının (menfi) tespiti istemine ilişkindir.
Hukuk mahkemelerinin hangileri olduğu ve bunların kuruluşu 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 4 ve 5 inci maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasına göre asliye hukuk mahkemeleri, sulh hukuk mahkemelerinin görevleri dışında kalan ve özel hukuk ilişkilerinden doğan her türlü dava ve işler ile kanunların verdiği diğer dava ve işlere bakar. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2 nci maddesiyle de teyit edilmiştir. Anılan maddenin ikinci bendi Hukuk Muhakemeleri Kanununda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğunu vurgulamıştır. Asliye Ticaret Mahkemeleri de 5235 sayılı Kanunun 5. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinin 1 numaralı bendi uyarınca bu mahkemeler, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5. maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Dava; İcra ve İflas Kanunun 89/ 3. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, menfi tespit istemine ilişkindir. İş bu eldeki dava ticari dava değildir. Dava, İİK. nun 89. maddesine dayalı menfi tespit davasıdır. Davacı ile davalı arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmamaktadır. Uyuşmazlık takip hukukundan kaynaklanmakta olup görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Yukarıda izah olunan ticari davalardan hiç bir kategoriye de girmediği, davanın ticari dava olmadığı da değerlendirilmiştir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesinin 13/10/2022 Tarih ve 2022/1349 Esas, 2022/1399 Karar sayılı ilamı)
Saptanan ve hukuksal durum bu olunca TTK nun 4. ve 5. maddeleri kapsamında “ticari dava” olarak nitelendirilemeyeceği ve davaya bakmanın Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevi kapsamında olduğu anlaşılmıştır. 6100 Sayılı HMK nın 1. Maddesi hükmüne göre; göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olup, aynı yasanın 114/1-c bendi uyarınca, dava şartı olan bu husus, 6100 Sayılı HMK nın 115/1. maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinde araştırılır, göreve ilişkin dava şartı noksanlığının sonradan giderilmesi mümkün değildir. Bu durumda davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın dava şartı olan 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c maddesinde düzenlenen görev yönünden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde, dosyanın ve eklerinin yetkili ve görevli mahkeme olan BAKIRKÖY NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine,
4-6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 2. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re’sen ele alınarak, açılmamış sayılmasına karar verilmesine, bu hususun taraflara ihtaratına, (Gerekçeli hükmün tebliği ile ihtaratına)
5-6100 Sayılı HMK nın 331/2.nci maddesi 1. cümlesi uyarınca, bu dava dosyasına ilişkin harç ve yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemede değerlendirilmesine,
6-Dava dosyasının kesinleşmesi üzerine, iki (2) haftalık yasal süre içerisinde, taraflardan herhangi birinin, ilgili mahkemeye dava dosyasının gönderilmesini talep etmemesi halinde, ilgili dava dosyasının mahkeme Yazı İşleri Müdürü tarafından mahkeme hakiminin önüne getirilmesine,

Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/01/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır