Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/719 E. 2022/907 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/719 Esas
KARAR NO : 2022/907

DAVA : İflas (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156))
DAVA TARİHİ : 04/08/2022
KARAR TARİHİ : 13/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan İflas (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili olan şirket ile davalı şirket arasında süren ticari ilişki kapsamında, müvekkil şirketin davalı şirketten 33.476,80-TL cari hesap alacağı bulunduğunu, söz konusu alacağın tahsili için taraflarınca Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ilamsız takip ikame edilmiş olup işbu takibe karşı davalı tarafından itiraz edildiğini, akabinde işbu ilamsız takip taraflarınca iflas yolu ile adi takibe çevrilmiş olup davalı tarafça 12.01.2022 tarihinde tebliğ edilen iflas yoluyla takibe dair ödeme emrine, borcun tamamına, talep edilen faize, faiz oranına ve diğer tüm ferilere itiraz edildiğini, bu kapsamda taraflarca İİK md. 155-156 gereği iflas talepli itirazın kaldırılmasını, müvekkili şirketin alacağına binaen hiçbir ödeme yapmayan davalı şirketin iflasına karar verilmesini, yargılama giderlerinin müvekkile lehine hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinden özetle; Davacının takip konusu yaptığı alacakları, bir mal satışı ve/veya hizmet teslimi iddiasına dayalı ise, davacı yan bu mal satışı ve/veya hizmet teslimi nedeniyle fatura düzenlemiş olmalı, bu faturaları da usule uygun şekilde müvekkile tebliğ etmesi gerektiğini, müvekkile ulaşmayan ve/veya karşılığındaki mal/hizmet satışı gerçekleşmemiş olan faturaların bedellerinin ise ödenmesi mümkün olmadığını, ayrıca, davacının tek başına fatura düzenlenmiş olması da, fatura içeriğinde yer alan mal satışının veya hizmet tesliminin gerçekleştiğini göstermeyeceğini, davacı yanın öncelikle fatura kapsamı maddi vakanın gerçekleştiğini ispatlaması gerektiğini, bu nedenle, davacı yanın icra takibine konu ettiği alacaklar nedeniyle, müvekkili şirket adına yasal süresi içerisinde takibe itiraz edildiğini ve icra takibinin durduğunu, müvekkil şirkete ait ticari defter ve kayıtlarda, müvekkil şirketin davacı yana takip konusu yapılan şekilde herhangi bir borcu görünmediğini, bu nedenlerle, davanın esas yönünden reddi gerektiğini, davacı yan, iflas yoluyla takibe ilişkin ödeme emrinde, asıl alacakla birlikte ayrıca 3.332,40.- TL. tutarında işlemi faiz talep ettiğini, icra takip yollarından herhangi biri ile takip tarihine kadar işlemiş faiz talep edilebilmesi için, takip öncesinde borçlunun temerrüde düşürülmüş olması gerektiğini, temerrüt gerçekleşmeden faiz işletilmesi hukuka uygun olmadığını, takip konusu alacaklar müvekkil şirket kayıtlarında yer almadığını, taraflar arasında, davalı müvekkilin davacıya faiz ödemesini öngören bir sözleşme de olmadığını, ayrıca davacı yan takip konusu alacaklar bakımından takip öncesinde müvekkili temerrüde düşüreek herhangi bir talepte veya ihtarda bulunmadığını, bu nedenle, işlemiş faiz alacağı talebi yönünden de davanın reddi gerektiğini savunmuş ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 2004 sayılı İİK’nun 156 vd.maddesine dayalı olarak alacaklı tarafından açılmış iflas talebine ilişkindir.
Taraf vekillerinin 12/10/2022 tarihli e-imzalı beyan dilekçelerini celse öncesinde mahkememize sunduğu, sulh olduklarına dair beyanda bulundukları görüldü.
Tüm dosya kapsamının incelenmesinde; Dava; iflas yoluyla başlatılan takibe itiraz üzerine İİK 156/3. fıkrası gereğince açılan itirazın kaldırılması ve iflas istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 3.bölümünde, davaya son veren taraf işlemleri düzenlenmiştir. Bu bölüm altında 313.maddede, sulhe yer verilmiştir. 313/1.fıkrasında; sulhun görünmekte olan bir davada tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşme olarak tanımlanmıştır. Aynı maddenin 4.fıkrasında; sulhun şarta bağlı olarak da yapılabileceği ifade edilmiştir. Sulhun etkisi 315.maddede düzenlenmiş, 315/1.fıkrasında; sulhun ilgili bulunduğu davayı sona erdireceği ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı, mahkemenin tarafların sulhe göre karar verilmesini istemeleri halinde sulh sözleşmesine göre, sulhe göre karar verilmesini istememeleri halinde ise karar verilmesine yer olmadığına karar vereceği düzenlenmiştir. Sulh ile davanın sona ermesi demek mahkemenin sulh üzerine hiçbir karar vermemesi ve sulh üzerine davanın kendiliğinden son bulması demek değildir. Çünkü sulh ile dava kendiliğinden sona ermez. Sulh üzerine mahkemenin bir karar ile davayı sona erdirmesi gerekir. Mahkemenin verebileceği kararlar, sulh sözleşmesinin şarta bağlı olarak yapılmış olması halinde mahkemenin böyle bir sulh sözleşmesine dayanarak esas hakkında karar vermesi mümkün değildir. Çünkü kural olarak şarta bağlı hüküm verilemez. Tarafların şarta bağlı şekilde sulh olmaları halinde davaya son vermek istediklerinde başka bir deyimle dava geri alındığında mahkemenin karar verilmesine yer olmadığına biçiminde bir kararla davayı sonuçlandırması gerekir. Ancak taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse mahkeme sulh sözleşmesine göre karar verir. Bu durumda mahkeme şarta bağlı olmayan sulh sözleşmesine göre karar vermek zorundadır. Somut davada taraf vekillerinin 12/10/2022 tarihli e-imzalı beyan dilekçelerini celse öncesinde mahkememize sunduğu, sulh olduklarına dair beyanda bulundukları anlaşılarak tarafların dava konusu üzerinde sulh oldukları görülmüş ve davanın konusuz kaldığı anlaşılmış olup, konusuz kalan iflas talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. Zira dava alacak davası olmayıp iflas talebi olduğu dikkate tarafları mahkeme içi veya dışında bir şekilde sulh olduğu zaman artık iflas davası artık konusuz kalacağı açıktır.
Ayrıca yargılama giderleri bakımından ise konusuz kalma nedeniyle esas hakkında karar verilmeyen hükümlerde yargılama gideri dava tarihindeki haklılık durumuna göre gözetilir ancak tarafların yarara yargılama gideri ve vekalet ücreti talep edilmemesi nedeni ile yargılama giderleri ve vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin taraflar üzerine bırakılmasına şeklinde aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Tarafların sulh olması nedeniyle HMK 315/1 MADDESİ UYARINCA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2- Taraflar yararına yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,
3-Harç peşin alınmış olduğundan ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
4-Kullanılmayan gider ve iflas avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
Dair, Mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda oybirliğiyle karar verildi.14/10/2022

Başkan …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip …
¸e-imza