Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/713 E. 2022/998 K. 07.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/713 Esas
KARAR NO : 2022/998

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/08/2022
KARAR TARİHİ : 07/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; Davalı …’ın müvekkilinin iş yeri adresini bilmesine rağmen kötü niyetli olarak iş bu icra takibini kesinleştirebilmek için müvekkilinin mernis adresine tebligat çıkartarak icra emrini kesinleştirdiğini ve müvekkilinin tüm banka ve araçları ile gayrimenkulleri üzerine haciz ve muhafaza koydurduğunu, icra takibinden müvekkilinin bankaya gitmesi sonucunda bilgisi olduğunu, alacaklı olduğunu iddia eden …’ın müvekkilini hiç bir zaman aramadığını, aramadığı gibi kötüniyetli olarak olmayan bir alacağı icraya konu ettiğini, davalı ile müvekkili arasında ticari ve hukuki sözleşmeye dayalı bir ticari ilişki bulunmamakla beraber davalının ortakları olan …, …… , … tarafından müvekkilinin satılığa çıkardığı 2 Adet …. 500 ton plastik enjeksiyon makinasının alımı konusunda anlaşmaya varıldığını, bu anlaşma doğrultusunda müvekkilinin hesabının bulunduğu … Bankası İBAN: …. hesabına, … …. şubesi EFT’li 55.000 tl kapora gönderildiğini, ….’e müvekkiline ortağı olan … hesabından 2 Adet …. 500 ton plastik enjeksiyon makinasının kaporasını gönderdiklerini, …ın ortakları olduğunu müvekkiline söylediklerini ve ödeme dekontunu … ve … üzerinden müvekkiline gönderdiklerini, makinanın geri kalan miktarıda ödenerek 2 Adet Haition 500 ton plastik enjeksiyon makinası … ve ortaklarına teslim edildiğini, …ın ilerleyen zamanda ortakları ile arası açıldığını, ortaklarıyla uyuşmazlığa düşmesinin akabinde müvekkiline gönderilen 55.000-TL makine kapora bedelini kötü niyetli olarak yıllar sonra icra takibine konu yaptığını, müvekkilinin …’a hiçbir borcu olmadığını, müvekkilinin hesabı olan … bankası İBAN: …. hesabına gönderilen para dekontta görüldüğü üzere 2 Adet …. 500 ton plastik enjeksiyon makinasının kaporasına ait para olduğunu, makinalarda bu şahıslara teslim edildiğini ve şahıslarla hiç bir hukuki alacak kalmadığını, davalı … ın henüz bir riski bulunmadan, müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını ve müvekkilinin ticari hayatını ve itibarını bitirdiğini, davalı …’ın kötü niyetinin açık olduğunu, haksız olarak icrai işlemlerin başlamasından dolayı, müvekkilinin çalıştığı diğer bankalarda, açmış oldukları tüm hesaplarına bloke konulduğunu, araç ve gayrimenkulleri üzerine tedbir konulduğunu ve bu durumun içinden çıkılmaz bir hal aldığını, bu nedenlerle müvekkilinin davalıya borcu olmadığının tespit edilmesine, davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeni öncelilikle teminatsız takibin durdurulmasına, alacaklıya verilmek üzere icra dosyasına müvekkilinin banka hesabından giden 63.448,58 TL alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir konulmasına, akabinde icra takibinin iptaline, teminat istenilmesi halinde müvekkilinin banka hesabından icra dosyasına alınan paranın teminat olarak kabul edilmesine, başkaca teminat istenilmemesine, istenilmesi halinde istenilecek teminatın cüzi miktarda tutulması, ile dekont üzerinde yazılı miktar olan 55.000-TL’nin % 20’si üzerinden kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine kabulünü talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Menfi tespit davasında görevli mahkemenin, HMK m. 2 gereğince, kural olarak asliye hukuk mahkemesi olduğunu, menfi tespit davasının Asliye Ticaret Mahkemelerinde açılabilmesi için yaşanan somut olayın her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili olması gerektiğini, öncelikle bir ticari işletmenin varlığı için tarafların tacir sıfatına haiz olmaları gerektiğini, müvekkilinin …’ın TTK hükümleri uyarınca tacir sıfatına haiz olmadığını, yaptığı iş uyarınca esnaf sayıldığını, müvekkilinin kötü niyetli olarak icra takibini kesinleştirebilmek için davacı …’ın mernis adresine tebilgat çıkartılarak icra emrini kesinleştirmek maksadında hareket ettiğini belirttiğini, müvekkilinin davacı yanın satışa çıkardığı 2 adet …. 500 Ton Plastik Enjeksiyon makinesinin alımı konusunda… vasıtasıyla anlaşmaya vardığını, müvekkili tarafından davacının hesabına 55.000-TL kapora bedeli yatırıldığını, davacıya yapılan bu ödemeden sonra hiçbir şekilde ulaşılamadığını, davacının ödemeyi aldığını ikrar ettiğini, davacının makineyi müvekkiline teslim etmediğini, teslim ve tebellüğü ispat edemediğini, hukuki ve ticari ilişkiyi kabul etmesinden dolayı ispat külfetini davacının borçluda olduğunu, bu nedenlerle davanın görevli mahkeme olan Asliye Hukuk mahkemesinde açılmadığından usulden reddine, davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğundan reddine, %20 ‘den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmolunmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; menfi tespit istemine ilişkindir.
HMK madde 138 uyarınca dava şartları ve ilk itirazlar dosya üzerinden karar verilebileceği dikkate alınarak mahkememizce öncelikle dava şartları incelenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Mahkememizce yapılan araştırma sonucunda; davacının vergi kaydına göre işletme esasına göre defter tuttuğu ve ticaret sicil kaydının bulunmadığı görülmüştür. Bu haliyle davanın bir tarafı olan davacının tacir olmadığı; uyuşmazlığın TTK da düzenlenen bir konudan kaynaklanmadığı gibi özel bir düzenleme ile uyuşmazlığın ticaret mahkemelerinin görev alanında bulunduğu belirtilmediği için, davanın Bakırköy Ticaret Mahkemeleri yargı alanı içerisinde bulunan Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle aşağıdaki şekilde karar verilmiş ve hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklana nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.
07/11/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza