Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/711 E. 2022/748 K. 02.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/711 Esas
KARAR NO : 2022/748

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/08/2022
KARAR TARİHİ : 02/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılar davaya konu arsa sahiplerinden bir kısı olan … , …, …. ve diğer malikleri arasında …. İnş. San. Ve Tic.A.Ş ile aralarında İstanbul ili, … ilçesi, … Mah. … ada ve ..,..,…,..,..,…,…,… parsellerinde kayıtlı ve … ada ve ..,..,… parsellerinde kayıtlı 2504m2 ve … ada, …. parselden oluşan 12.680 m2 alanlı arsaların tevhidi, projelendirmesi inşaası ve karşılığında taşınmaz satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, müvekkili ile … 15/01/2017 tarihinde karşılıklı taraftarı oldukları Barter Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzalandığını, bahse konu Barter Karşılığı İnşaat sözleşmesi 6.maddesinde yapılan inşaat aşamalarına göre arsa hisse devir oranları zamanı ve yüklenici müvekkil şirkete toplamda yüzde kaç hisse verileceğinin açık bir şekilde belirtildiğini, toplamda 100 hissenin 50’si yüklenici müvekkil şirkete devir ve ferağ edileceği sözleşmede açıkça belirtildiğini, dosyaya sunmuş oldukları belgeler de dikkate alındığında en asgari Barter Karşılığı İnşaat sözleşmesi 6.maddesinin a ve b bentlerinde belirtilen Hakediş Yükümlüğünün müvekkil şirket tarafından yerine getirildiğinin açık ve serbest olduğunu, söz konusu dava devam ederken arsa sahiplerinden davalıların gizli bir sözleşme imzalayarak kendi haklarının bir kısmını bu şirkete devretmek için düğmeye bastıklarını, müvekkilini devre dışı bırakmak için her türlü yola başvurduklarını, müvekkili şirketin bahse konu sözleşmede kendi üzerine düşen yükümlülük ve sorumlulukları yerine getirmiş olmasına rağmen …. İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi sözleşmedeki yükümlülük ve sorumlulukları ifadan kaçınarak Barter Karşılığı İnşaat Sözleşmesi 6.maddesinde belirtilen hisse oranlarını müvekkil şirkete devir ve ferağ etmekten imtina ettiğini, müvekkiline karşı gerek diğer ticari iş yaptıkları mülk sahipleri ve 3.kişilere karşı mal kaçırma gayesi olduklarını ikrar ettiklerini, o dönemin şirket yetkilisi olan …. ‘ın etik iş hayatı olmadığı hususunun tüm mahkemelere bildirildiğini ve kayyım atandığını belirterek öncelikle ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile İstanbul ili, … ilçesi, … Mah. … ada ve ..,..,…,…,..,…,…,… parsellerinde kayıtlı ve … ada ve ..,..,… parsellerinde kayıtl ı 2504m2 ve … ada,…. parselden oluşan 12.680 m2 alanlı arsaların davalıların hisselerinin 3.kişilere devrinin önlenmesi için tedbir konulmasına yada davalıdır şerhi işlenmesine, kabulü ile İstanbul ili, … ilçesi, … Mah. … ada ve ..,..,..,…,..,…,…,…,…,… parsellerinde kayıtlı ve … ada ve ..,..,… parsellerinde kayıtl ı 2504m2 ve … ada, … parselden oluşan 12.680 m2 alanlı arsaların taşınmazdaki davalılar adına kayıtlı bulunan hisselerin müvekkil şirketlerin hakediş miktarının (oran) tespiti ile müvekkili şirket adına tapuya kayıt ve tescilinin yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar … ve … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz ve yetkisiz mahkemede açıldığını, HMK M. 12 uyarınca taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkili olduğunu, yine bununla birlikte anılan dava tapu iptali ve tescili davası olduğunu, bu davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olduğunu, davanının ticaret mahkemesinin görev alanına girmesi usul ve yasaya uygun olmayacağını, görev ve yetkisiz olup, yasaya ve usule uygun olarak davayı görmeye görevli ve yetkili mahkeme büyükçekmece asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, bilindiği üzere 6100 sayılı Kanun’un 1. Maddesine “Görevin belirlenmesi ve niteliği” üst başlığı altında yer verilmiştir. Bu hükme göre, “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir”. yine aynı şekilde 6100 sayılı Kanun’un asliye hukuk mahkemelerinin görevini düzenleyen 2. maddesine göre, “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” (m.2/1). “Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” (m.2/2) hususu açık bir biçimde ifade edildiğini, iş bu davanın ticaret mahkemesinde açılmasını gerektirecek hiç bir husus bulunmadığını, mahkemece celp edilen 04/08/2022 tarihli, …. sayılı ve … konulu yazıda da (EK-2: İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde gönderilen 04/08/2022 tarihli, 84329644/79516- sayılı ve 2022/711 konulu yazı) görüleceği üzere müvekkillerin tacir olmadığını ve iş bu davanın ticari bir niteliği bulunmadığını, Bu nedenle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu belirterek usul yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, tapu iptal ve tescil isteminden ibarettir.
Tarafların tacir araştırmasının yapıldığı anlaşılmıştır.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Somut olayımızda; davanın tapu iptali ve tescil davası olduğu, mahkememizce celp edilen 04/08/2022 tarihli, …. sayılı ve …. konulu İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden gönderilen cevabi yazıda da görüleceği üzere davalıların tacir olmadığı ve iş bu davanın ticari bir niteliği bulunmadığı, uyuşmazlığın genel mahkemeler olan Asliye Hukuk Mahkemeleri görev alanına girdiği dikkate alınarak dava hakkında aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklana nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 02/09/2022

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸