Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/707 E. 2023/291 K. 28.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/707 Esas
KARAR NO : 2023/291 Karar

DAVA : Menfi Tespit-İstirdat (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/08/2022
KARAR TARİHİ : 28/03/2023
GER. KARAR TARİHİ : 17/04/2023
Davacı tarafından mahkememizde açılan Menfi Tespit – İstirdat (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilİ aleyhine davalı şahıs tarafından Bakırköy … İcra Müd. …. Esas numarasına kayıtlı takip başlatıldığını, yapılan takip açıkça usule aykırı olduğu gibi davalı tarafından başlatılan söz konusu icra takibine konu alacakların kesinlikle hiç bir hukuki dayanağı olmadığını, müvekkilinin böyle bir borcu bulunmadığını, icra dosyasından gönderilen ödeme emri müvekkilinin bilgisi ve haberi dışında muhata tebliğ edilmek suretiyle icra takibi kesinleştirildiğini, devamında müvekkilinin taşınır ve taşınmaz mallarına haciz konulduğunu, icra tehdidi altında kalan müvekkili davalıya haricen 23.000,00 -TL ödediğini, dosya haricen tahsil edildiğini, müvekkilinin davalıya böyle bir borcu ve taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, davalı … tarafından kötü niyetli olarak takip yapıldığını, icra konusu çeki görmemekle birlikte müvekkili haciz baskısı altında borcu ödedikten sonra icra konusu çeki incelediğinde çekin tahrif edildiği ve çek vasfını yitirdiğinide görüldüğünü, çek vasfına haiz olmayan … seri numaralı 18.000 TL bedelli çekten dolayı borcu bulunmadığını, davalı, dava konusu çeki kötü niyetle iktisap ettiğini, taraflarınca arabuluculuk başvuru yapılmış ancak görüşme sonunda anlaşmama tutanağı düzenlendiğini ileri sürerek, müvekkili tarafından icra tehdidi altında borçlu olmadığı halde ödemek zorunda kaldığı 23.000- TL’nin ticari faiziyle birlikte istirdadı yönünde haklı davamızın kabulüne, istirdatı mümkün olmaması halinde … seri numaralı 18.000 TL bedelli tahrif olan çeke ilişkin borcu olmadığının tespiti ile ödenen 23.000 TL bedelin ticari faiziyle birlikte müvekkile iadesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı halde , müvekkilinih takibe koyduğu çek nedeniyle icra baskısı ile ödeme yaptığını iddia ederek, bedelin istirdadını talep ettiğini, davacı … arabuluculuk aşamasına başvuruda bulunduğunu, anlaşılamadığını iddia etmişse de, arabuluculuk aşaması hukuka uygun yürütülmemiş, hatta yapılmamış durumda olduğunu, sunulan tutanaktan da anlaşılacağı üzere müvekkilinin arabuluculuk işlemlerinden hiçbir şekilde bilgisi olmamış, tebligat yapılmamış, buna rağmen anlaşamama olarak tutanağa bağlandığını, dava hukuki dayanaktan yoksun olmakla birlikte ,süresinde açılmadığını, davacının ödeme yaptığı tarih 02.07.2021 olup, dava ise 1 yıl dolduktan sonra 01.08.2022 de açılmış olup dava hak düşürücü süreye tabi olduğundan dava reddedilmesi gerektiğini, çeki tahrifata uğradığı iddia edilmişse de , tahrifat söz konusu olmayıp, hamilin çekin keşideci tarafından doldurulup doldurulmadığını veya doldurulmuşsa da talimata uygun bir şekilde doldurulup doldurulmadığını araştırma yükümlülüğü bulunmamaktadır. Kaldı ki, Çeke de uygulanabilecek bir Yargıtay kararında; “… Borçlu anlaşmaya aykırı olarak metnin doldurulduğuna ilişkin iddiasını, takibi yapan hamile karşı ileri süremez. Hamilin kötü niyetli olduğu ispat edilmediğine göre senet tarihinin sonradan yazılması bono niteliğini değiştirmez”. (Y. 12. HD, 5078/3134, T. 01.06.1978) Reisoğlu, Çek, s. 164, dn. 374.denmiştir. Asıl davacı kötüniyetli olup, ödediği ve kabul ettiği borcunu, hukuku dolanarak inkar etmeye çalıştığını ileri sürerek, davanın reddine , vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini istemiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraf beyanları, icra dosyası ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, menfi tespit ve istirdat isteminden ibarettir.
Dava konusu, …bank A.Ş …. Şubesi’ne ait 18.000,00TL bedelli, … seri numaralı, 21/10/2017 keşide tarihli çekten kaynaklı olarak icra kanalı ile yapılan 23.000,00TL’lik ödemenin istirdadı ve bu çekten kaynaklı olarak tahrifat iddiasına dayalı olarak borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu görülmüştür.
* Yargılamaya konu çekin incelenmesinde; çeki düzenleyenin davacı … olduğu, hamiline düzenlendiği, miktarın18.000,00TL olduğu, keşide tarihinin 21/10/2017 tarihi olarak belirtildiği görülmüştür.
– Çek üzerindeki keşide tarihinin ilk önce 18/11/2017 şeklinde yazıldığı, daha sonra paraf ile bu tarihin 21/10/2017 tarihi olarak belirlendiği görülmüştür.
– Banka tarafından, çekin takas ortamında ibraz edilmesi sırasında çek üzerinde bulunan tarihte oynama yapılması ve keşidecinin bu değişikliği kendisinin yapmadığını belirtmesi üzerine, çekin arka yüzüne gerekli şerhin düşüldüğü ve karşılıksız işlemine tabi tutulmadığı belirtilmiştir.
* Yargılamaya konu Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün ….E. sayılı takip dosyasının incelenmesinde; İş bu davanın davalısı … tarafından, davacı …’ a yönelik yargılamaya konu çek yönünden 01.03.2018 tarihinde kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığı görülmüştür.
* Davacı tarafın dava dilekçesinde iki iddiası bulunmaktadır. İlki takibe konu çekten kaynaklı bir borcunun bulunmaması, ikincisi ise çekin tahrif edildiği ve çekin vasfını yitirdiğine ilişkindir. Davacının, çek üzerindeki keşide tarihindeki tahrifat iddiası dışında, çek üzerindeki diğer yasal unsurlara ve yine miktar ve bilgilere yönelik herhangi bir itirazı bulunmamaktadır.
– Çek üzerinde, ay ve yıl şeklinde belirlenmiş bir tarihin bulunması yasal bir şarttır. Çekte birden fazla ve birbirinden farklı düzenleme tarihlerinin bulunması, çekin vasfını yitirmesine sebebiyet vermektedir.
Ancak, yargılamaya konu borç ikrarını içerir belge – çek her ne kadar çek vasfı bulunmasa bile, adi bir senet niteliği özelliğini halen korumaktadır. Bu adi senede dayalı olarak borç ilişkisi halen devam etmektedir.
Davalının davaya konu çekin bedelsiz olmadığını savunduğu, davalının savunması ile çek metnini tadil etmediği, çekin hamiline düzenlendiği, davalının icra takibini gerçekleştirdiği de görülerek meşru hamil – lehdar olduğu; davacının, çek üzerindeki keşide tarihindeki tahrifat iddiası dışında, çek üzerindeki diğer yasal unsurlara ve yine miktar ve bilgilere yönelik herhangi bir itirazı bulunmadığı; herhangi bir ceza soruşturması bulunmadığı da görülerek; bu haliyle adi senede dayalı borç ilişkisi de devam ettiğinden, aksine yönelik borçlu olmadığına ilişkin davacı tarafın iddiasının yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiğinden, buna ilişkin dosya kapsamında herhangi bir yazılı delil de bulunmadığından, davacının davasını ispat edemediği mahkememizce kabul edilmiştir.
Davacı tarafça dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanılmışsa da; yemin delilinin 6100 sayılı HMK’nun 225 vd maddelerinde düzenlenmiş olup, yemin edecek kimseyi ceza soruşturması veya kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak vakıalar yeminin konusu olamaz (m.226/1-c) hükmü de dikkate alınarak, yemin delili değerlendirilmemiştir.
Davalı tarafın, istirdat talebine ilişkin hak düşürücü süre itirazı mevcutsa da; davalının cevap dilekçesinde belirttiği 02.07.2021 tarihinde ödemenin gerçekleştiği, 1 yıllık süre dolmadan 01.07.2022 tarihinde arabuluculuğa başvrurulduğu, bu süreç içerisinde sürenin durduğu, dava açmak için davacının 1 günlük süresinin kaldığı, arabuluculuk görüşmelerinin 29.07.2022 tarihinde sonlandığı, 30 ve 31 Temmuz 2022 tarihlerinin cumartesi ve pazar gününe denk geldiği, haftasonu sonrasındaki ilk mesai günü olan ve kalan 1 günlük sürede 01.08.2022 tarihinde davanın süresinde açıldığı görülmüştür. Bu sebeple, davalının hak düşürücü süre itirazı kabul edilmemiş ve yargılamaya devam edilmiştir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının sübut bulmadığından REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90-TL harcın davacı tarafça peşin yatırılan 392,79-TL peşin hartan mahsubu ile bakiye 212,89-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı tarafa İADESİNE,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına),
4-Davalı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın davalı tarafa İADESİNE,
5-Davanın red miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
28/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır