Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/658 E. 2022/1091 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/658 Esas
KARAR NO : 2022/1091

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/07/2022
KARAR TARİHİ : 30/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı ….. Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şti. arasında 03.03.2016 tarihinde …. Üniversitesi Otel ve Yurt İnşaatı Projesi kapsamında taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, sözleşme kapsamında işin konusunun ”İşverenin … Mahallesi … Cad. No:… Bağcılar/İstanbul adresinde bulunan Otel ve Rezidans inşaatının yapılacak tüm alçı-boya-sıva-şap-alçıpan işlerini kapsamaktadır” şeklinde olduğunu, müvekkili şirketin sözleşmede belirtilen tüm işleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini, bu esnada 2016-2017 yıllarında davalı şirket tarafından proje değişikliğine gidildiğini, proje değişikliği sebebiyle yeni imalat pozları ve birim fiyat farkları oluştuğunu, iş sonunda proje değişikliği sebebiyle oluşan yeni imalat pozları ve birim fiyat farklarının davalı şirketçe karşılanmadığını, İzmir … Noterliğinin 24.09.2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile müvekkili şirketin davalı şirkete ödemede bulunması açısından ihtarda bulunduğunu, ancak davalı şirketin Bakırköy …. Noterliğinin 03.10.2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap ve itirazlarını sunarak ödemede bulunmayacağını bildirdiğini, bunun üzerine müvekkili şirketin Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … D. İş sayılı dosyası kapsamında tespit davası açtığını ancak şirket yetkilisi …. ile davaya gerek olmadığı, İstanbul Mühendisler ve Mimarlar Odasından bilirkişi tayini ile yapılacak tespit sonucu kendilerine ödeme yapılacağı hususunda şifahen anlaşıldığını, bu anlaşma sonucu 05.01.2018 tarihli İnşaat Mühendisi … ve İnşaat Mühendisi … tarafından oluşturulan Bilirkişi Heyet Raporunun hazırlandığını, ancak davalı şirketin kendi onayı dahilinde alınan bilirkişi heyet raporunu da dikkate almadığını ve müvekkili şirkete herhangi bir ödemede bulunmadığını, Bakırköy ….. İcra Dairesinin … sayılı dosyası kapsamında 05.02.2019 tarihinde davalı şirket aleyhine bilirkişi heyet raporuna istinaden ilamsız takip başlattıklarını, davalı şirketin haksız ve mesnetsiz olarak takibe itiraz ettiğini ve takibi durdurduğunu, mali olarak borca batık hale gelen davacı şirketin, harç ve masraflar ile avukat vekalet ücretlerini karşılayamayacak durumda olduğundan itirazın iptali davası açamadığını iddia ederek; davalarının kabulüne, fazlaya dair hakları saklı kalmak ve HMK 107 gereğince ıslah ve talep arttırım dilekçesi sunma hakları saklı kalmak kaydıyla 03.03.2016 tarihinde imzalanan taşeronluk sözleşmesine ek davalı tarafından 2016-2017 yıllarında yapılan proje değişikliği sebebiyle yeni imalat pozları ile sözleşme tarihinden sonra oluşan birim fiyat farkları nedeniyle şimdilik 10.000,00 TL’nin ihtar tarihi olan 21.01.2019 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası olduğunu, eser sözleşmesinden doğan alacakların beş yıllık zamanaşımı süresine tabi tutulduğunu, davacının alacak taleplerinin zamanaşımı yönünden reddini talep ettiklerini, taraflar arasında yapılan sözleşmede anlaşmazlık halinde öncelikle tarafların birlikte belirleyeceği tarafsız bir hakeme başvurulacağının belirtildiğini, hakeme başvurulmadan açılan davanın usulden reddini talep ettiklerini, yine taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinde İstanbul Mahkemelerinin yetkili olacağının belirtildiğini, taraflar tacir olduğundan ve kesin yetkili Mahkemede bulunmadığından yetki şartının kabul edilerek davanın yetki yönünden reddini talep ettiklerini, huzurdaki dava belirsiz alacak davası olarak açılmışsa da gerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu gerekse Yargıtay’ın son dönemde yerleşik hale gelen kararları uyarınca belirsiz alacak davasının şartlarını taşımadığından reddi gerektiğini, davacının dava dilekçesinde hem dava dışı alınan bilirkişi raporuna istinaden ödeme yapılması gerekçesiyle müvekkili şirkete ihtarname gönderdiğini hem de yine ilgili rapora istinaden ilamsız takip başlatıldığını beyan ettiğini, davacı tarafça İzmir ….. Noterliğince düzenlenen …. ve … Yevmiye No.lu ihtarnameler ile talep edilen miktarın 1.500.000TL; … Yevmiye No.lu ihtarname ile talep edilen miktarın 1.228.980,76 TL + KDV; müvekkili aleyhine Bakırköy … . İcra Dairesi’nde … E. numarası ile başlatılan icra takibinde talep edilen miktarın ise 1.231.708,09 TL olduğunu, davacının 2016-2017 yılları arasında taraflar arasında proje değişikliğine yönelik bir anlaşma yapıldığı ve davacının bu doğrultuda ek masraflar yaptığı iddiasında bulunduğunu, davacının belirlediği dava değeri bakımından iddiasını ticari defterler ve diğer yazılı deliller ile ispat etmesi gerektiğini, bütün bu hususlarla birlikte değerlendirilmesi gereken bir diğer konunun da sözleşme eki teknik şartnamelerde yer alan kayıtlar olduğunu, şartnamelerin 1.3 numaralı maddesinde malzemelerin yüklenici tarafından işveren onayına sunulacağının belirtildiğini, 2 numaralı maddesinde ise tarif edilen veya edilmeyen tüm malzemeler ve ekipmanlar için işveren onayı gerektiğinin açıkça yazıldığını, ancak dosyaya sundukları mail yazışmaları incelendiğinde müvekkili şirketin ek bir proje için kullanılacak malzemelere yönelik bir onay verdiğinin görülemediğini, aksine, ana sözleşme uyarınca davalının yapması gereken işi yarım bıraktığının ve işçilerin ücretlerini de ödemediğinin gerek müvekkili şirketçe gönderilen mailler ve gerekse taraflarınca gönderilen ihtarnameler dikkate alındığında anlaşılacağını, davacı tarafından hazırlanıp müvekkili şirket onayına sunulan herhangi bir hak ediş raporu bulunmadığını, müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu olmadığını, davacı tarafından talep edilen bedele uygulanan faiz türüne, oranına ve başlangıç tarihine itiraz ettiklerini savunarak; davanın usulden reddine; usule yönelik itirazları saklı kalmak üzere davanın esasına girilmesi halinde esastan reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Mahkememizce taraflara usulüne uygun davetiye tebliğleri yapılarak taraf teşkili sağlanmış ve davanın esasına başlanmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; ”Taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı-yüklenicinin ve davalı iş sahibinin edimsel yükümlülüklerinin neler olduğu, söz konusu edimsel yükümlülüklerin ne oranda yerine getirildiği, tarafların her birinin sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmemiş olmaları halinde karşı tarafa bu hususta yüklenebilecek bir kusur bulunup bulunmadığı, davacının herhangi bir maddi zararının ortaya çıkıp çıkmadığı, davacının eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili isteminin kabul edilip edilemeyeceği, davanın yetkili Mahkemede açılıp açılmadığı” hususlarından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Mahkememizce öncelikle davalı yanın yetki ilk itirazının incelenmesi gerekmiştir. Davalı vekili yasal cevap süresi içerisinde yetki ilk itirazında bulunmuştur.
Mahkemelerin yetkisi 6100 sayılı HMK’nın 5 ilâ 19. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK.’nin genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” 7. maddesinde de,” davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. Birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.” denilmektedir.
Eser sözleşmesinden kaynaklanan davalar, HMK’nın 6. maddesine göre davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde (genel yetkili mahkeme) açılabileceği gibi HMK’nın 10. maddesi uyarınca sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. Taraflar arasında geçerli olarak yapılmış yetki sözleşmesi varsa ve bu sözleşmede davanın sözleşmeyle kararlaştırılan yer dışında genel ve özel yetkili başka bir mahkemede de açılabileceğine dair aksine bir düzenleme yoksa dava yalnızca sözleşmede kararlaştırılan yer mahkemesinde açılabilir (HMK. md. 17).
6100 sayılı HMK’nın 19/2. maddesinde ”Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmü, 19/4. maddesinde ise ”Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir.” hükmü düzenlenmiştir.
Yine, HMK 116/1-a maddesinde kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazı “ilk itiraz” olarak düzenlemektedir. 117/1. madde ise; “İlk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi hâlde dinlenemez.” hükmünü içermektedir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, dosya içerisinde bulunan İstanbul’da bulunan Otel ve Rezidans İnşaatı Alçı-Boya-Sıva-Şap-Alçıpan İşlerinin Yapımına İlişkin Eser sözleşmesinin incelenmesinde, anlaşmazlık hali başlıklı bölümünde ” Anlaşmazlık halinde önce tarafların birlikte belirleyeceği tarafsız bir hakeme başvurulacaktır. Bu şekilde çözüm bulunamazsa İstanbul Mahkemeleri yetkili olacaktır” şeklinde yetki sözleşmesi yapıldığı, 6100 sayılı HMK’nın 17. maddesinde tacirler ve kamu tüzel kişilerinin aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşme ile yetkili kılabilecekleri, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşme ile belirlenen bu mahkemelerde görülebileceği şeklinde düzenleme yapılmış olduğu, somut olayda taraflar tacir olup, sözleşmedeki yetki şartının geçerli olduğu, yetki ilk itirazının süresinde yapıldığı da gözetilerek HMK’nun 17.maddesi uyarınca mahkememizin yetkisizliği karşısında davanın usulden reddine, yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın usulden reddi ile, mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-Yetkisizlik nedeni ile dava dilekçesinin REDDİNE,
3-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin yetkisizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
4-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
5-Mahkememizce verilen yetkisizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
6-Harç ve masrafların yetkili mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/11/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim ….
¸e-imza