Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/648 E. 2022/732 K. 20.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/648 Esas
KARAR NO : 2022/732

DAVA : Menfi Tespit (Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/07/2022
KARAR TARİHİ : 20/07/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/07/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’ın; 13.04.2021 tarihinde şahıs firması adına, davalı …’yle araç kiralama anlaşması yapmış olduğunu, günümüze kadar devam eden süreçte teknik sorunlar çıkması sebebiyle aracı 1 kez değiştirildiğini, 3 kez de uzun yolda sorunlar yaşandığını, 14.05.2022 tarihinde, müvekkilinin davalı şirketten kiraladığı … Plakalı .. Marka … Model Aracı ile İstanbul’dan İzmir’e gittiği sırada seyir esnasında kaputtan patlama sesi duyduğunu ve uyarı ışıklarının da yanması üzerine araç hareket kontrolünü yitirdiğini, bunun üzerine müvekkilinin emniyetli bir şekilde aracı durdurarak derhal şirket yetkilisini aradığını, ancak şirket yetkilisinin aramaya cevap vermediğini, müvekkilinin bu defa …. uygulaması üzerinden kendisiyle iletişime geçtiğini ve şirket yetkilisi tarafından kendisine bölgedeki bir çekicinin numarasının iletildiğini, ancak bu defa müvekkiline verilen çekiciye ait numaranın da cevap vermediğini, bunun üzerine şirket yetkilisi tarafından … Sigorta ile iletişime geçmesinin talep edildiğini, müvekkilinin uzun uğraşları sonucunda … Sigorta tarafından gönderilen çekicinin aracı tamirhaneye götürdüğünü, oto ustası tarafından aracın motorunun çalışmayacak olduğu bilgisinin verilmesi üzerine şirket yetkilisi ile iletişime geçildiğini ve yetkilinin oto ustası ile anlaşması sonucu 18.05.2022 tarihinde, İstanbul’da davalı şirketin kendi anlaşmış oldukları tamirciye aracın götürüleceğinin ifade edildiğini, müvekkilinin, bu süreçte ikame araç talebinde bulunduğunu ancak şirket tarafından araç İstanbul’a gelmeden işbu talebin karşılanamayacağının iletildiğini, bunun üzerine müvekkilinin, 18.05.2022 tarihinde araç İstanbul’a geldiğinde tekrar şirket ile iletişime geçtiğini ve kendisinin şirket merkezine davet edildiğini, şirket merkezine giden müvekkiline ikame araç verilebilmesi için elle yazılan ve aracı arızalı teslim etmesi sebebiyle mali sorumluluğun kendisinde olduğuna dair bir beyan imzalatılmak istendiğini ancak müvekkili tarafından işbu belgenin imzalanmadığını, müvekkilinin davalı şirketin yapmış olduğu bu uygulama üzerine aralarındaki sözleşmeyi aylık dönem sonunda sonlandırmak istediğini ve araçtaki arızanın neden ötürü olduğu hakkında bilgi almak istediğini, davalı şirketin ise aracın su kaynattığını iddia etse de, müvekkilinin arızayı detaylıca sorgulaması üzerine bu defa aracın “krank kestiğini” belirttiklerini, araçtaki arızanın gerçek sebebini öğrenmek isteyen müvekkilinin bunun üzerine davalı şirket ile anlaşmalı oto tamircisine gittiğinde kendisine aracın sürücü hatası sebebiyle krank kestiğinin belirtildiğini, bunun üzerine müvekkilinin, oto tamircisi olan bir akrabasıyla iletişime geçtiğinde krank kesmesinin sürücü hatası olmadığı, olamayacağının kendisine iletildiğini ve bu hususun şirket yetkilileri ile oto tamircisine ayrı ayrı iletildiğini, şirket yetkililerinin hareketlerinden şüphelenen müvekkilinin 13.04.2021 tarihli taraflar arası akdedilen kiralama sözleşmesini talep ettiğini, kendisine taratılarak gönderilen sözleşmenin 7. Sayfasında, sözleşmenin üzerinde boş bir senede sehven imza attığını farkettiğini, müvekkili tarafından kiralanan araçta sürücü kaynaklı olmayan bir arızadan tarafının sorumlu tutulması büyük zararlara yol açacağından, imzalamış olduğu sözleşme ve de dava konusu yapılan olay nedeniyle borçlu olmadığının, irade fesadıyla imzalatılan ve ancak teminat senedi olarak kabul edilebilecek bedelsiz senet yönünden de ayrıca borçlu olmadığının tespitinin gerektiğini, davanın kabulü ile; müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, bedelsiz ve de irade fesadıyla imzalatılmış teminat senedi yönünden ayrıca borçlu olmadığının tespitine ve de dava konusu yapılan vakıa nedeniyle müvekkili aleyhine yapılabilecek takipler için ihtiyati tedbir kararı verilmesine; söz konusu senet bakımından derhal ihtiyati tedbir kararı verilmesine; yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
TÜM DOSYA MUHTEVİYÂTI KÜLLÎYEN TETKÎK EDİLDİĞİNDE;
Dava kambiyo senetlerinden ötürü menfi tespit davasıdır.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu açıklamalardan sonra somut olayımıza dönecek olur isek, kambiyo senetleri illetten mücerret senetler olup, bu tür senetlerden kaynaklı davalarda görevli mahkemeler her ne kadar genel kurala göre Ticaret Mahkemeleri olsa da olayımızda uyuşmazlık konusu kambiyo senedinin kira ilişkisinden kaynaklı muhtemel borçlara teminat amacıyla davalıya verildiği, kira ilişkisinin davacı beyanından ve dava dilekçesi ekinde sunulan sözleşmeden anlaşıldığı, davalı tarafından sunulan kira sözleşmesinin bir suretinde davaya konu senedin de sözleşme içeriğinde imzalanmış halde bulunduğu, göz önüne alındığında uyuşmazlığın kira sözleşmesine konu senetten oluşması nedeniyle artık illetten mücerretlikten bahsedilemeyeceği, asıl hukuki ilişkinin kira sözleşmesinin uygulanmasından kaynaklandığı, neticede asıl ilişkinin kira ilişkisinden kaynaklı olduğu, kira ilişkisinde kaynaklı uyuşmazlıklarda görevli mahkemelerin Sulh Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla dava hakkında usul yönünden aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
6-İhtiyati Tedbir talebi hususunda görevli mahkeme tarafından değerlendirme YAPILMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 20/07/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza