Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/63 E. 2022/679 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/63 Esas
KARAR NO : 2022/679 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/01/2022
KARAR TARİHİ : 28/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı borçlu şirket ile müvekkili şirket arasındaki sözleşme gereğince; davalı borçlu şirket tarafından inşa edilen ‘…. PROJESİ’nin elektrik tesisatı işleri müvekkili şirket tarafından üstlenildiğini, Müvekkili şirketçe, davalıyla yapılan anlaşmaya uygun olarak; tüm elektrik tesisatı işleri tamamlanmış ve yapılan iş davalı tarafa tam ve eksiksiz olarak teslim edildiğini, Nitekim davalı tarafça herhangi bir ayıp ihbarında bulunulmadığını, Yapılan işlere ilişkin düzenlenen hakediş ve icmaller şirket yetkililerinden …. tarafından onaylandığını ve imzalandığını, Müvekkili şirketçe yapılan iş 20/02/2020 tarih ve …. fatura nolu 358.112,06-TL bedelli faturaya konu edildiğini, İlgili faturanın Bakırköy …. Noterliği ‘nin …. yevmiye numaralı 20.02.2020 tarihli ihtarnamesi ile davalı …. İnşaat’a tebliğ edildiğini, Davalı şirket tarafından yasal süresi içerisinde faturaya itiraz edilmediğini, İlgili faturanın 89.112,06-TL’si davalı tarafça müvekkili şirkete ödenmediğini, ödenmeyen bu bakiye kısım için taraflarınca Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, dosyadan çıkartılan ödeme emrinin davalı borçlu şirkete 23.09.2021 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı şirket kendisi aleyhine başlatılan icra takibine böyle bir borcu olmadığını ileri sürerek haksız ve kötüniyetli olarak 24.09.2021 tarihinde itiraz ettiğini, borçlunun haksız ve kötü niyetli itirazı nedeni ile takip durduğu için, taraflarınca arabuluculuk kurumuna başvurulduğunu, ancak bu aşamada da anlaşma sağlanamadığını, neticede müvekkilinin alacağına kavuşması için huzurdaki davayı açarak itirazın iptalini ve borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderlerinin, vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı tarafın iddia ettiği alacak kaleminin müvekkili şirket defter ve hesaplarında görünmediğini, dava konusu alacağın yargılamayı gerektirir ve incelenerek varlığı tespite muhtaç bir alacak içeriği barındırdığını, likit olmayan bir alacak kalemi niteliğinde olduğunu, Bu nedenlerle davacının davasına esas olarak, husumet ve zamanaşımı itirazlarımızda bulunarak davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin lehlerine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişi 23/05/2022 Tarihli bilirkişi raporunda; Davacı şirkete ait 2019-2020 yılı ticari defterlerinin TTK’ya göre, açılış tasdiklerinin yasal süresi içinde yapıldığı, yevmiye defteri kapanış tasdikinin TTK Madde 69-70/son 72/3 ve V.U.K. madde 220-226 uyarınca yasal sürelerde ve usulüne uygun şekilde yaptırıldığı ve belirli kanuni şartları taşıdığı, 2019-2020 yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfına sahip olduğu kanaatine varılmış ise de Nihai Takdirin Mahkememize ait olduğu, Davalı şirketin incelemeye esas olmak üzere herhangi bir ticari defter ve kayıt ibraz etmediği, Davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarına göre Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından TAKİP 29.06.2021 tarihi itibariyle yukarıdaki tespitimiz gibi, cari hesap bakiyesi olarak 89.112,06 ₺ davalı şirketten alacaklı olacağı hesap ve mütalaa edilmekte ise de Nihai Takdir ve Hukuki Değerlendirmesinin Mahkememize ait olduğu, Somut olay bakımından takip öncesi faizin, davacı şirketin Bakırköy …. Noterliğinin 20.02.2020 tarihli …. yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalı şirketi temerrüde düşürdüğü anlaşılmakla ihtarnamenin davalı şirkete 24.02.2020 tarihinde tebliğ edildiği ve 8 gün içerisinde ödenmesi ihtar edildiğinden davalı şirketin 04.03.2020 tarihinde temerrüde düştüğü ve 19.254,39 ₺ işlemiş faiz alacağı hesaplanmış olup talep tutarının 19.100,50 ₺ olduğu, taraflar arasındaki ilişkinin ticari olması nedeni ile miktarı infaz aşamasında belirlenmek üzere, alacağa takip tarihi olan 29.06.2021 tarihinden itibaren değişen ve değişecek oranlarda TTK 1530 Temerrüt faiz işletilmesi takdirinin Mahkememize ait olduğu, İcra/İnkar Tazminat talebinin Değerlendirmesinin Mahkememizin Takdirleri içerisinde kaldığı, Hususlarında görüş ve kanaatlerini bildirmiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraf beyanları, icra takip dosyası, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’ nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali isteminden ibarettir.
Dava konusu, taraflar arasındaki elektrik taahhüt işine dayalı olarak alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu görülmüştür.
Dava konusu Bakırköy … İcra Müdürlüğünün ….Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı şirketin davalı şirket aleyhine 89.112,06 TL asıl alacak, 19.100,50 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 108.212,56-TL toplam alacağın takip tarihinden itibaren faiziyle tahsili talep edilmiştir. Davalıya ödeme emri tebliğ edilmiş, davalı borçlu vekili borca itiraz ettiğini belirtmiştir. İtiraz üzerine takibin durduğu ve süresinde iş bu davanın açıldığı görülmüştür.
Dava konusu miktar 108.212,56-TL’dir.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ile 85 ve HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Davacının incelemeye konu ticari defterlerinin yasal şartları taşıdığı ve davacı lehine delil niteliğinin olduğu dosya kapsamı içeriğinden anlaşılmıştır.
Davalı taraf ticari defterlerini dosya içerisine sunmamıştır.
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı fatura ve ticari defter ve ticari kayıtlar içeriğinden anlaşılmaktadır.
Davacının ticari defterler ve kayıtlarının ve Bilirkişi ….’ ın hazırlamış olduğu 23/05/2022 tarihli rapor içeriğinin incelenmesinde;
– Taraflar arasında elektrik taahhüt işlerine yönelik sözleşme bulunduğu, bu sözleşmenin aksinin davalı tarafça yazılı delil ile ileri sürülmediği; davacının bu sözleşme kapsamında bir takım elektrik işleri yüklendiği, bu işlerin tamamının 358.112,06 TL olarak belirlendiği, davacının üzerine düşen tüm işleri yerine getirdiğini, bu sözleşme karşılığı miktara hak kazandığını, davalı tarafça 269.000,00 TL’ sinin ödendiğini, ancak kalan kısmının ödenmediğini ileri sürdüğü,
– Davacının cari hesap bakiyesine göre, 20.02.2020 tarih ve … nolu 358.112,06 TL tutarlı E – arşiv faturasından kaynaklı olarak davalıdan 89.112,06 TL bakiye alacağının bulunduğu,
– Bu bakiye tutarın ödenmesi için davacı tarafça , davalı tarafa Bakırköy … Noterliğinin 20.02.2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiği,
– Davalı tarafça kendisine 24.02.2020 tarihinde tebliğ edilen ihtarname içerisindeki faturaya yasal 8 günlük süre içerisinde itiraz etmediği ve yine herhangi bir eksik iş veya ayıp ihbarında da bulunmadığı; buna ilişkin yargılama sırasında herhangi bir yazılı kaydı sunmadığı görülmüştür.
– Bu belirlemeler kapsamında, davacının davalıdan 89.112,06 TL alacak olduğu anlaşılmıştır.
– Davalının davacının defterlerindeki bu ispatı ortadan kaldıracak, aksini gösterir herhangi bir kesin (yazılı) delil sunmadığı görülmüştür.
– Kural olarak, işin görüldüğünün ve hizmetin yerine getirildiğinin ispat yükü davacıdadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacının incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, davacı tarafça işin – hizmetin görüldüğünün olgusunun artık ispatının gerekmeyeceği (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin 25.12.2020 Tarih ve 2020/1170 E. – 2020/1325 K. Sayılı ilamı.), davalının ticari defter ve kayıtları sunmayarak ispat yükünü kendi üzerine aldığı ve herhangi bir ispatta gerçekleştiremediği anlaşılarak, açılan davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davalının, icra takibine konu alacak yönünden ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 24.02.2020 tarihinden itibaren ödeme için verilen 8 günlük sürenin sonu olan 04.03.2020 tarihinde temerrüde düştüğü; icra takip tarihi olan 28.06.2021 tarihine kadar işlemiş faiz faizin 19.254,39 TL olduğu, takip talebindeki faiz miktarının 19.100,50 TL olduğu görülerek, icra takibindeki miktarla sınırlı olarak faiz talebi kabul edilmiştir.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının Davasının KABULÜ İLE;
-Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden aynen devamına,
-Alacağın %20 si olan 21.642,51-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 7.392,00 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 1.306,94 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 6.085,06 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat KAYDINA,
– Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
-Davacı tarafça sarf edilen toplam 1.399,14 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen toplam 1.551,60 TL yargılama giderinin (Tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti) davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
4-Davanın kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 14.230,19 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,

Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/06/2022

Katip …
E-İmzalıdır

Hakim …
E-İmzalıdır