Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/609 E. 2022/1005 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/609 Esas
KARAR NO : 2022/1005 Karar

DAVA : Tazminat (Cezai Şart)
DAVA TARİHİ : 25/10/2017
KARAR TARİHİ : 08/11/2022

Davacı tarafından mahkememizde açılan Tazminat (Cezai Şart) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalılardan ….., Rekabet Etmeme ve Gizlilik Sözleşmesine aykırı hareket ettiğini, ayrıca ihbar süresine de uymadan müvekkili şirket ile olan iş sözleşmelerini feshettiğinden, 36.089,76-TL tutarındaki ceza koşulunun, dava tarihinden itibaren, avans faizi oranında faizi ile birlikte, davalının bu davranışına yeni işe girdiği diğer davalı ….. olduğunu, müvekkili şirkete karşı İş Kanunu madde 23 gereğince, müştereken ve müteselsilen sorumlu olan davalılar, ….. ve …..’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkil şirkete ödenmesini, davalılardan ….., Rekabet Etmeme ve Gizlilik Sözleşmesine aykırı hareket ettiğini, ayrıca ihbar süresine de uymadan müvekkili şirket ile olan iş sözleşmelerini feshettiğinden, 54.551,52-TL tutarındaki ceza koşulunun, dava tarihinden itibaren, avans faizi oranında faizi ile birlikte, davalının bu davranışına yeni işe girdiği diğer davalı ….. sebep olduğundan, müvekkili şirkete karşı İş Kanunu madde 23 gereğince, müştereken ve müteselsilen sorumlu olan davalılar, ….. ve …..’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkili şirkete ödenmesini, davamızın ikame edilen tarih itibariyle talep ettikleri alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirlenemeyeceği mümkün olmadığından, HMK. madde 107 gereğince, tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda, talep miktarını arttırma hakkları ile fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla, davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemleri nedeniyle müvekkili şirketin müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gördüğünden; davalıların fiillerinin haksız olduğunun ve haksız rekabet niteliğinde olduğunun tespitine, davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemlerde bulunmalarının men’ine, müvekkili şirketin uğradığı zarar ve zıyanın tazminini için, HMK. madde 107 gereğince taleplerini arttırma ve fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 100.000 TL maddi tazminatın, haksız fiil tarihinden itibaren, T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faizi oranında faizi ile birlikte, müvekkili şirkete karşı müştereken ve müteselsilen sorumlu olan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkil şirkete ödenmesine, davalıların haksız eylemleri nedeniyle müvekkili şirketin, kişilik hakları zedelendiğinden TBK. madde 58 gereğince 50.000 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren, avans faizi oranında faizi ile birlikte, müvekkili şirkete karşı müştereken ve müteselsilen sorumlu olan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkil şirkete ödenmesini, TTK. madde 59 gereğince, mahkemenizin vereceği hükmün, tüm giderleri davalılar üzerinden bırakılarak, Türkiye çapında tirajı en yüksek olan ilk üç gazeteden birinde ilanına, tüm yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini saygı ile arz ve talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davalılar ….. Plas. San. Ve Tic. Ltd. Şti., ….. ve …..’nin davanın reddini talep ettiklerini, davalıların davranışlarının haksız rekabet olduğu iddiasının davacı tarafça ispat edilemediğini, zarar ve illiyet bağı yönünden haksız rekabet unsurları oluşmadığının, maddi ve manevi tazminat istemlerinin reddinin gerektiğini beyan etmiştir.
-Mahkememizin 19/02/2019 tarihli duruşmasında davacı tanıkları dinlenilmiş olup;
Davacı Tanığı …. beyanında: Ben davacı şirkette 2008 yılından beri muhasebe tahsilat görevlisi olarak çalışmaktayım, davalılar davacı şirkette satış görevlisi olaak çalışıyorlardı, bu şekilde … 1.5 – 2 yıl kadar, …. ise 1-1.5 yıl kadar çalıştı, her iki davalı davacı şirketten kendi istekleriyle ayrıldılar, …. araç kiralama işinde eskiden çalıştığı işe gireceğini söylemişti, ….. ise babasıyla birlikte kebapçı dükkanı açacağını söylemişti, ancak daha sonra her ikisinin de davalı ….. şirketinde çalışmaya başladıklarını farklı işyerlerinde karşılaştığımda öğrendim, davalılar yaptıkları iş gereği müşteri kitlesini ve satışı yapılan ürünleri biliyorlardı, her iki davalı yine davalı şirkete satış elemanı olarak çalışıyordu, bizim firmanın müşterilerine mal satmaya çalıştıklarını ve sattıklarını öğrendim, davalıların müşterilere ideal plastikten daha iyi boya ürünleri bulunduğunu ve daha ucuza verecekleri şeklinde beyanda bulunduklarını müşterilerden duydum, her iki firma aynı sektörde üretim ve pazarlama yapmaktadır, ayrıca davalılardan önce 3-4 çalışanın aynı şekilde davacı şirketten davalıda işe girdiklerini biliyorum, bu kişilerin adları hatırladığım kadarıyla …, … ve …dır, soyadlarını hatırlamıyorum, 4.kişi ise Bursa bölgesinde idi adını hatırlamıyorum, davalılar bizde işe başladıklarında işi bilmiyorlardı ancak şirket tarafından üretim ve pazarlamaya ilişkin bilgiler verildi, davalıların ….. adına mal sattığı ideal plastik müşterilerinden hatırladığım … plastik ünvanlı şirkettir, davalılar davacı şirketin ürettiği ürünlerin formülünü bilemez, maliyetini bilemez sadece satış fiyatını bilebilir, davalılar şirket maillerini kendi kişisel bilgisayarlarında açamıyorlardı, müşteri listeleri satıcılara liste halinde şirket tarafından veriliyordu, davalıların …. Plastik ünvanlı şirkete bizden ayrıldıktan 1-2 ay kadar sonra satış yaptıklarını hatırlıyorum, dedi.
Davacı Tanığı … beyanında: Ben 2014 yılından beri davacı şirkette çalışıyorum, ofiste sekreterlik yapmaktayım, davalıları tanıyorum, davalı …. önceki işine döneceğini belirterek ayrılmıştı, davalı ….. ise babasıyla işyeri açacağını belirterek ayrılmıştı, davalılar çalıştıkları dönemde şirkette bölge satış yöneticisi olarak görev yapıyorlardı, davalılara işe başladıklarında üretim ve pazarlamaya ilişkin şirkette eğitim veriliyordu, daha sonra kendilerine şirket tarafından müşteri listeleri verilerek pazarlama işini yapıyorlardı, müşterilerden ve ofise gelenlerden duyduğum kadarıyla davalılar davalı şirkette aynı işi yapmaktadır, zaten davalı şirket davacı ile aynı sektörde ve aynı ürünlerin üretimini yapmaktadır, davalıların davacı şirketin ürünlerini kötülediklerini, ayrıca davacı şirket hangi fiyattan satış yapıyorsa bir tık altında satış yaptıklarını müşterilerden duydum, başka çalışanların davacı şirketten ayrılldıktan sonra davalıda işe başladıklarını biliyorum, bunlardan hatırladıklarım ….. ,… , …..’dir, bunların ışında da çalışanlar olduğunu biliyorum, davalı …..’ın davacı şirketten ayrıldıktan 1 hafta kadar kısa bir süre, en fazla 1 ay içerisinde davalı şirkette çalışmaya başladığını biliyorum, …..’e ilişkin emin değilim, davalılar üretime ilişkin eğitim almışlardı ancak reçete veya formulü bilmeleri mümkün değildi, sadece satış ve pazarlama konusunda bilgi sahibiydiler, şirketin kar ve zarar durumunu bilirlerdi, şirket maillerine kendi kişisel bilgisayarlarından erişip erişemediklerini bilmiyorum, şirketin üretim ve laboratuvarlarına her isteyen her zaman giremezdi, dedi.
-Mahkememizin 21/05/2019 tarihli duruşmasında davalı tanıkları dinlenilmiş olup;
Davalı tanığı … beyanında: Ben 4 yıldan fazla bir süre önce davacı şirkette 4 ay kadar çalıştım, satış temsilcisi olarak görev yaptım, ….. ve ….. aynı şekilde satış temsilcisi olarak davacı şirkette çalışıyorlardı, her ikisinin de davacı şirketin ücret politikaları nedeniyle işten ayrıldığını biliyorum, davalıların ne kadar süre sonra …..’da çalışmaya başladıklarını bilmiyorum, ancak …..’in yaklaşık 1,5 yıl işsiz kaldığını, sonrasında çalışmaya başladığını biliyorum, ben sonrasında aynı sektörde değildim, davalılarla ara sıra görüşüyordum, bu nedenle davalı şirkette yine aynı işi yaptıklarını biliyorum, yaptıkları iş gereği davalılar müşteri kitlesine ve ürünlere hakim idiler, satış temsilcilerinin fabrikaya girmeleri mümkün değildi, bu nedenle üretime ilişkin bilgi sahibi olmaları mümkün değildir, cep telefonlarımızdan mail atılması bile mümkün değildi, arada numune almak için fabrikaya gittiğimizde dışarıda bekletilir ve numune bize dışarıya getirilirdi, müşteriler sadece davacı şirketin müşterileri değil, genel anlamda sektörün müşterileri idi, müşteri temsilcilerinin şirketin satış cirolarını bilmesi mümkün değildi, tonaj anlamında ne kadar satış yapıldığını bilirdik, ancak parasal karşılığını bilmemiz mümkün değildi, davalı şirketin davacı şirket çalışanlarına iş teklifi yaptığını duymadım, davalılara bu şekilde iş teklifi yapıldığını duymadım, işe başlayanlar açısından davacı şirkette ” şu gün başlayabilirsin ” denildiği gün de rekabet sözleşmesi imzalatılıyordu, ancak davalılar hakkında bu sözleşmenin ne zaman imzalatıldığı konusunda somut bilgim yoktur, işe başladıktan sonra çalışanlara ürünlerle ilgili 1 kez fabrika gezdirilerek üretim süreçleri anlatılıp, eğitim veriliyordu, sonrasında ise fabrikaya girilmesi mümkün değildi, davalıların davacı şirket aleyhine bir eylemlerini ve söylemlerini duymadım, satış temsilcileri görevli oldukları bölge bazında satış yapılan ürünlerin tonajını bilir, ürünlerin satış bedelini bilir, ancak tahsil edilen ürün bedelini bilmeleri mümkün değildir. Şirketin kar oranı veya maliyat analinizini satış temsilcisinin bilmesi mümkün değildir, benim bilgi görgüm bundan ibarettir dedi.
-Mahkememizin 08/10/2019 tarihli duruşmasında davalı tanığı dinlenilmiş olup;
Davalı tanığı ….. beyanında: Ben 1 yıl kadar davacı şirkette çalıştım, o dönem davalılar ….. ve ….. ile birlikte çalıştık, ben o dönem davacı şirkette satış destek supervisor olarak çalışıyordum, o dönem her iki davalı saha satışçısı olarak görev yapıyorlardı, davalılar müşteriden sipariş alıp veya numune alıp bize getirirlerdi, laboratuvar ortamında üretim yapılırdı, kendilerinin üretim sürecinden bilgi sahibi olmaları mümkün değildi, her iki davalı benden sonra işten ayrıldı, ancak ne sebeple ayrıldıklarını bilmiyorum, ancak şirkette mobing yapılıyordu, bu nedenle ayrıldıklarını tahmin ediyorum, davalı şirketi aynı sektörde olduğu için biliyorum, benim çalıştığım dönemde davacı şirket çalışanlarına iş teklifi yapıldığına dair bir şeye şahit olmadım, ben onlardan önce ayrıldığım için davalıların davacı şirketi kötülediklerine dair herhangi bir şey duymadım, benden önceki dönemde davalı şirketten gelip davacı şirkette çalışmakta olan kişi bulunduğunu duydum, davacı şirketin satış yaptığı firmalar sektördeki diğer tüm firmalarla alışveriş yapıyorlardı, davalıların fabrikaya girmeleri mümkün değildi, satış ciroları kendilerine bildirilmiyordu, ürünlerle ilgili eğitimler yüzeysel olarak veriliyordu, …. benim çalıştığım dönemde davacı şirkette çalışıyordu ve halen orada çalışıyor, kendisi davacı şirkette sekreter olarak çalışıyordu, satışla ilgili bir işi yoktu, telefonlara bakardı, davalılar satış yaptıkları ürünlerin satış fiyatlarını biliyorlardı, davacı şirketin müşterilerini biliyorlardı, siparişi onlar aldıkları için satışı yapılan ürünlerin miktarlarını bilirlerdi, dedi.
-Mahkememizin 28/01/2020 tarihli duruşmasında Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile davalıların eylemlerinin haksız rekabet ve rekabet yasağına aykırılık niteliğinde olup olmadığı, buna bağlı olarak davacının maddi ve manevi tazminat ile cezai şart talep koşullarının oluşup oluşmadığı, mevcut ise tutarlarının tespiti bakımından bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 05/08/2020 tarihli raporda; Davacını davalılardan, Haksız Rekabetten kaynaklanan herhangi bir tazminat (maddi ve manevi tazminat) alacağının bulunmadığı; davacının, davalı ….’den, Rekabet Yasağına aykırı davranıştan kaynaklanan, 18.044,88 TL tutarında cezai şart alacağının bulunduğu; bu alacağın talep gibi dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsili gerektiği; davacının, davalı …..’den, Rekabet Yasağına aykırı davranıştan kaynaklanan, 27.275,46 TL tutarında cezai şart alacağının butunduğu; bu alacağın talep gibi dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsili gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
-Mahkememizin 15/09/2020 tarihli duruşmasında davacı vekili talep ettiğinde taraf itirizlarının değerlendirilmesi için bilirkişi heyetinden ek rapor aldırılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 03/02/2021 tarihli ek raporda; kök rapordaki görüş ve kanaatin aynen geçerli olduğu belirtilmiştir.
Mahkememizin …. E. Sayılı dosyasının 14.09.2021 tarihli duruşmasındaki ara kararı ile davacı tarafın davalıların her üçü yönünden dava dilekçesinin 1 ve 2 no.lu taleplerine yönelik davasının tefrikine karar verilmiş ve mahkememizin bu esası üzerinden yargılamaya devam edilmiştir.
İş bu yargılama dosyasında, davacının davalılara karşı açmış olduğu,
– ” 1) Davalılardan ….., Rekabet Etmeme ve Gizlilik Sözleşmesine aykırı hareket ettiğini, ayrıca ihbar süresine de uymadan müvekkili şirket ile olan iş sözleşmelerini feshettiğinden, 36.089,76-TL tutarındaki ceza koşulunun, dava tarihinden itibaren, avans faizi oranında faizi ile birlikte, davalının bu davranışına yeni işe girdiği diğer davalı ….. olduğunu, müvekkili şirkete karşı İş Kanunu madde 23 gereğince, müştereken ve müteselsilen sorumlu olan davalılar, ….. ve …..’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkil şirkete ödenmesine”,
– ” 2) Davalılardan ….., Rekabet Etmeme ve Gizlilik Sözleşmesine aykırı hareket ettiğini, ayrıca ihbar süresine de uymadan müvekkili şirket ile olan iş sözleşmelerini feshettiğinden, 54.551,52-TL tutarındaki ceza koşulunun, dava tarihinden itibaren, avans faizi oranında faizi ile birlikte, davalının bu davranışına yeni işe girdiği diğer davalı ….. sebep olduğundan, müvekkili şirkete karşı İş Kanunu madde 23 gereğince, müştereken ve müteselsilen sorumlu olan davalılar, ….. ve …..’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkili şirkete ödenmesine ” talepli davası yönünden yargılama yürütülmüştür.
Mahkememizce 17/09/2021 tarihinde verilen … Esas, … Karar sayılı verilen görevsizlik kararımız İstanbul BAM …. Hukuk Dairesinin … Esas,… Karar, 30/05/2022 tarihli ilamı ile; “ilk derece mahkemesi görevli olduğu halde iş akdinin sona ermesinden sonra rakip işletmede işe başlayan davalıların rekabet yasağını ihlal ettiği bu sebeble davaya bakmaya İş Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi yerinde görülmemiştir.Davacı vekilinin istinaf nedeni yerinde olduğundan başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.” gerekçesi ile kaldırılmış ve dosyanın yukarıda yazılı numarasına kaydedilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraf – tanık beyanları, İstanbul BAM ….. Hukuk Dairesi’nin kaldırma ilamı ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;

Dava; Dava, rekabet yasağının ihlalinden doğduğu ileri sürülen cezai şart alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
6098 sayılı TBK’nın 445. maddesi “(1)Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. (2)Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.” hükmünü haiz olup, anılan madde hükmü ile 6098 sayılı Kanun 818 sayılı Kanun’dan farklı olarak, rekabet yasağı ile ilgili doğrudan mutlak bir geçersizliğin öngörülmediği, Anayasa ve diğer mevzuat hükümleri ile somut olgu nazara alınarak rekabet yasağının aşırı nitelikte olması halinde, yasağın kapsamı bakımından hakime uyarlama yetkisi tanındığı anlaşılmaktadır. Hakime tanınan bu yetkinin gerek müstakil açılan bir uyarlama davasında ve gerekse de ihlal halinde açılacak bir tazminat davasında kullanılabileceği kuşkusuzdur. Ayrıca aynı Kanun’un 444/2. maddesi “Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.”
“… rekabet yasağının işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması halinde geçerli olacaktır.Bu durumda TBK 444/2 hükmü uyarınca öncelikle, rekabet yasağı düzenlemesinin geçerli olup olmadığının veya aşırı nitelikte olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir…”Yargıtay ….Hukuk Dairesi’nin 10.04.2019 tarihli … E., …. K.
“…Ancak;6098 sayılı TBK.’nın 182/ son maddesi gözönünde bulundurularak; kararlaştırılan cezai şartı fahiş olup olmadığı hususunda re’sen araştırma yapılarak bir değerlendirme yapılması, fahiş olduğu takdirde cezai şartta indirim yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, bu hususda hiç değerlendirme yapılamadan eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamış bununla birlikte dosyada yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf bu yönden kabulü ile HMK 353(1)b-2 uyarınca hükmün kaldırılmasına tek geçim kaynağı emeği ve bunun karşılığında aldığı maaşı olan işçinin rekabet etmeme taahhüdüne aykırı davranması karşılığında öngörülen 12 aylık brüt maaşına denk gelen cezai şartın fahiş olduğu ,hakkaniyet gereği, cezai şart takdiren % 60 oranında tenkis edilmesi hak ve nesafet kurallarına daha uygun olacağından, 7.290-TL nin cezai şart olarak davalıdan ihtarnamenin tebliği tarihi 22.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline ,fazla istemin tenkis nedeniyle reddine ,fazla istem tenkis nedeniyle reddolunduğundan davalı yararına vekalet ücreti ve yargı giderine hükmolunmamasına karar verilmiştir…” T.C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi,…Esas, … Karar.
Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; Davalıların, davacı ile olan iş akdini istifa ile sona erdirdikleri dosya kapsamından sabittir. Dolayısıyla davalıların sözleşme kapsamındaki rekabet etmeme yükümlülüğü devam etmektedir, iş akdi sona erdikten sonra çalışmaya başladığı davalı şirketin faaliyet ve iş konularının davacı şirket ile aynı olması, davalı işçilerin davacı şirkette çalışırken sahip oldukları iş sırları, davacı şirketin müşteri çevresi ve yaptığı işlere ilişkin bilgileri kullanabilme ihtimali mevcut olup, bu durum davacı aleyhine zarara yolabilecektir.
Davalıların bu şekilde çalışması, taraflar arasında düzenlenen rekabet yasağı ve gizlilik taahhüdüne aykırıdır. Taraflar arasında imzalanan rekabet etmeme yasağını içeren sözleşme uyarınca Rekabet etmeme yükümlülüğü sözleşmenin sona erdiği tarihten itibaren 2 yıl boyunca İst, İzmir, Konya, Bursa ve Gaziantep illerinde işverenin faaliyet konusuna giren iş ve alanlarda çalışmayacağına ilişkin düzenlenmiştir Rekabet yasağı hükmü süre, yer ve konu yönünden geçerlidir. Davacı firma ile davalı firmanın faaliyet konularının aynı olduğu gelen sicil kayıtlarından açık bir biçimde anlaşılmaktadır.
Davalıların her iki iş yerinde sorumlulukları ve görevleri karşılaştırıldığında aynı nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamaları ve yukarıda bahsi geçen emsal 11. Hukuk Dairesinin kararında da açıkça bahsedildiği gibi rekabet yasağına ilişkin hüküm nedeni ile zarar görme zorunluğu bulunmamakta olup zarar göreme olasılığı yeterli olduğu dosyaya sunulam tüm deliller ve tanık beyanları dikkate alındığında davacının davasını ispat ettiği; davalıların hem davacı şirkette hem de yeni çalıştığı şirkette aldığı ücret düşünüldüğünde 6098 sayılı TBK.’nın 182/ son maddesi gözönünde bulundurularak kararlaştırılan cezai şartı fahiş olduğunun kabulü gerekmekte olup, hakkaniyet gereği toplam cezai şart miktarlarından takdiren % 80 oranında, bilirkişinin 1/2 oranında hesapladığı miktarlar üzerinden de takdiren %60 oranında tenkis edilmesi hak ve nesafet kurallarına daha uygun olacağından, yukarıda açıklanan nedenlerle aşağıdaki şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve hüküm kurulmuştur.
Takdiri indirim uygulanması sebebiyle reddedilen miktarlar yönünden, davalı şahıslar lehine vekalet ücretine hükmedilmemiştir.
Davalı şirketin, davacının eski çalışanlarını işe alınması ya da iş teklifi yamasının transfer niteliğinde olduğu, bu sebeple cezai şarttan sorumluluğunun bulunmadığı anlaşılmış ve bu davalı yönünden açılan davanın aşağıdaki şekilde reddine karar verilmiş ve hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacının ….. Plastik Şirketi yönünden davasının sübut bulmadığından REDDİNE,
2- Davacının davalılar ….. ve ….. yönünden davasının KISMEN KABULÜ İLE KISMEN REDDİNE,
-18.044,88 TL cezai şart alacağından takdiren % 60 oranında indirim yapılarak 7.217,96 TL cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …..’den alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
-27.275,46 TL cezai şart alacağından takdiren % 60 oranında indirim yapılarak 10.910,19 TL cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …..’den alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,

3- Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 1.238,33-TL harcın ( davacı tarafça peşin yatırılan 4.109,56-TL harca ilişkin, asıl dosyada hüküm kurulduğundan, bu dosyada değerlendirilmemiştir.) (Davalı …..’in 743,00-TL’sinden, Davalı …..’in 495,33-TL’sinden sorumlu olmak üzere) davalılar ….. ile …..’den müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına,
4- Davacı tarafından bozma öncesi ve sonrası olmak üzere yargılama gideri olarak yapılan toplam 136,10-TL’ nin kısmen kabul – red oranları ve takdiren % 50’si olan 68,05-TL’nin (Davalı …..’in 40,83-TL’sinden, Davalı …..’in 27,22-TL’sinden sorumlu olmak üzere) davalılar ….. ile …..’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye masrafların davacı üzerinde BIRAKILMASINA,

-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
5- Davanın kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin (Davalı …..’in 5.536,56-TL’sinden, Davalı …..’in 3.663,44-TL’sinden sorumlu olmak üzere) davalılar ….. ile …..’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6- Davanın Davalı ….. Plastik Şirketi yönünden red miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 14.502,60-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ….. Plastik Şirketi’ne VERİLMESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/11/2022

Katip ….
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır