Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/555 E. 2023/4 K. 03.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/555 Esas
KARAR NO : 2023/4 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/01/2022
KARAR TARİHİ : 03/01/2023

Davacı tarafından mahkememizde açılan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı ile müvekkili şirket arasında akdedilen fuar katılım sözleşmesinde yer alan edimlerin davalı tarafında ifa edilmemesi sebebiyle müvekkili şirketin, sözleşme gereği ödediği 97.741,05 ₺ bedelin iadesi için davalı şirket ile çok defa sözlü iletişime geçtiğini ancak herhangi bir sonuç alamadığını, bunun üzerine davalı şirkete Beyoğlu …. Noterliğinin 06.10.2021 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, ihtarname sonucunun da olumlu herhangi bir sonuç alınamaması üzerine bu alacak için 19.10.2021 tarihinde İstanbul ….. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, söz konusu icra takibinin davalı şirket tarafından haksız olarak itiraz edilerek durdurulması üzerine dava konusu uyuşmazlığın çözümü için öncelikli olarak zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak sonuç alınamadığını, müvekkili ile muhatap şirkete arasında imzalanan Fuar Katılım Sözleşmesi ile 21-… tarihinde düzenlenecek olan ….Fuarı’na katılım konusunda anlaşma sağlandığını, taraflar arasında sözleşmenin imzalanmasının akabinde fuar katılım bedeli olarak belirlenen 97.741,05 ₺ belirlenen usul ve tarihlere uygun şekilde müvekkili şirket tarafından ödendiğini, müvekkili şirketin ödeme planına uygun davranarak söz konusu fuara katılım konusunda istekli olduğunu gösterdiğini, davalı şirket ile 26.04.2019 tarihinde akdettiği sözleşmeyle yüklendiği edimlerini yerine getirmediğini, ancak Covid 19 pandemisi sebebiyle … tarihinde düzenlenecek olan fuarın … tarihine ertelendiğini, akabinde faurın açılışına çok kısa bir süre kala 02.09.2021 tarihinde fuarın Mayıs 2022 tarihine ertelendiğinin taraflarına bildirildiğini, davalı şirketin …. tarihli fuar etkinliğini pandemi bahanesiyle iptali ettiğini, önümüzdeki sene … tarihlerinde sözleşme konusu fuar etkinliğini gerçekleştireceğini belirttiğini ancak hala hiçbir fuar merkeziyle anlaşamadığını, tarafların anlaşmış oldukları tarihlerde sözleşme konusu fuarın düzenlenmediğini ve müvekkili şirketin fuarın ertelenmesi neticesinde mağdur olduğunu, taraflar arasında akdedilen fuar katılım sözleşmesinde mücbirhaller gibi öngörülemeyen hallerin varlığında ne tür bir yol izleneceğinin düzenlenmediğini, müvekkilinin alacağının temini bakımından gerek taraflar arasındaki ilişkiye dair evrakları dosyaya sunması gerekse de borçlu tarafın icra takibine itiraz ederken hiçbir belge sunmaması ve taraflar arasındaki alacak borç ilişkisini inkar etmesi, haricen edinilen bilgilere göre hali hazırda bir çok şirkete aynı sebepten borçlu bulunduğunu, yargılama sürecinde mal kaçırma ihtimali ve böyle bir durumda ileride verilecek olan kararın infazının mümkün olmayacağının göz önünde bulundurularak davalının adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar ile 3. Kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczini, davanın kabulünü, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasındaki itirazın iptali ve takibin devamını, davalının takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davalı şirket ile yapılan Fuar Katılım Sözleşmesinin 32. Maddesinde “Her türlü uyuşmazlık durumunda Bakırköy Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir” hükmünün yer aldığını, HMK’nun 17. Maddesinde düzenlenen “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler.” taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmü gereğince tacirlerin yetki sözleşmesi yapabilmelerine cevaz verildiğini, bu nedenle dosyanın yetkisizlik kararı verilerek Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesinin gerektiğini, müvekkili şirketin pandemi nedeniyle devlet tarafından alınan kararlar ve yayınlanan genelgeler nedeni ile fuarı ertelemek zorunda kaldığını, belirlenen tarihte yurt dışından misafirlerin pandemi nedeniyle katılamayacak olmaları nedeniyle fuar katılımcıları tarafından ertelenmesinin talep edildiğini, müvekkili şirketin de söz konusu fuarlar yapabilmek için fuar alanını en az 1 yıl önceden kiraladığını, bunun için reklam ajanslarıyla anlaşmalar yapıldığını, personel alımı gerçekleştirildiğini, ses ve görüntü sistemleri için anlaşmalar yapıldığını, temizlik şirketleriyle anlaşmalar yapıldığını, bir fuarın organize edilme bedelinin milyon liraları bulduğunu, Yargıtay kararında mücbir sebeple ertelenen fuarlardan organizatör şirketin sorumlu tutulamayacağını, bu sebeple sözleşmeden dönme ve ödenen bedelin iadesinin istenemeyeceğinin ifade edildiğini, müvekkili şirketin fuarın tarihini değiştirme hakkının bulunduğunu, fuar tarihinin değiştirilmesinin katılımcılara sözleşmeyi fesih ve ödenen bedelin iadesi hakkını vermediğini, haksız, kötü niyetli ve hukuki mesnetten yoksun huzurdaki davanın reddini, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/03/2022 tarih, .. esas, … karar sayılı yetkisizlik kararı üzerine dosya mahkememize tevzi edilmiş olduğu anlaşıldı.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraf beyanları, icra dosyası ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’ nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali isteminden ibarettir.
Dava konusu, davalı şirket ile davacı şirket arasında kurulan fuar katılım sözleşmesinden kaynaklı olarak davalı şirketin organize ettiği fuara davacı şirkete bildirim yapmadan iptal edilmesi iddiasına dayalı olarak alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali mahiyetine ilişkin olduğu görülmüştür.
Dava konusu İstanbul …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 97.741,05-TL asıl alacak ve 224,27 TL faiz olmak üzere toplam 97.965,32 TL’ nin avans faiziyle tahsili talep edilmiştir. Davalıya ödeme emri tebliğ edilmiş, davalı borçlu borca itiraz ettiğini belirtmiştir. İtiraz üzerine takibin durduğu ve süresinde iş bu davanın açıldığı görülmüştür.
Dava konusu miktar 97.741,05.-TL’dir.
Davacı ve davalı tacir olup, TTK 18/2 maddesi uyarınca her iki tarafın da ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli olma yükümlülüğü bulunmaktadır.
6098 sayılı TBK m. 26’da bir sözleşmenin içeriğinin, bu sözleşmenin taraflarınca kanunda öngörülen sınırlar içerisinde özgürce belirlenebileceği düzenlemesi yer almaktadır. Bu temel kuralın istisnası ise 20. maddede (TBK m. 27) ahlâka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmelerin kesin olarak hükümsüz olduğu açıklanmıştır. Sözleşme serbestisi kavramının temeli irade özgürlüğüne dayalıdır. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın irade özgürlüğüne ilişkin hükümleri (m. 12/1, 13, 17/1, 19, 35/1, 48/1, vb.) göstermektedir ki; hukuk sistemimiz kişilerin irade özgürlüğüne sahip olduğunu temel bir ilke olarak benimsemiştir.
Genel işlem koşulları 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’dan önce 818 sayılı BK düzenlemesi içerisinde yer almasa da kamu düzeni, ahlâka aykırılık, kişiliğin korunması, sosyal adalet gibi farklı hukuki dayanaklarla bu husus pek çok yargı kararı ile (örneğin; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli, 1996/3-717 E., 1996/850 K. sayılı kararı) kabul görmüştür. Yine TBK’nın yürürlüğünden önce mevzuatımızda, oldukça sınırlı sayıda ve dar kapsamda da olsa, genel işlem koşullarına ilişkin bazı hükümler yer almıştır (6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 766, 1266; 5464 sayılı Banka ve Kredi Kartları Kanunu m. 24; Sermaye Piyasası Kurulunun Aracılık Faaliyetleri ve Aracı Kuruluşlara İlişkin Esaslar Tebliği m. 47/3 gibi). Bu düzenlemelerden biri de tüketici hukukunda mevcuttur.
Davacı bu sözleşme kapsamında fuara katılma bedelinin 97.741,05 TL’ yi davalı şirkete çek vasıtasıyla ödediğini, koronavirüs nedeniyle alınan tedbir sonucu fuarın ertelenmesi üzerine davalının edimini ifa etmemesinden kaynaklı olarak geri ödenmediğini, fuarın ertelenmiş olmasına rağmen davalının ödedikleri bedeli iade etmediğinden bahisle bu bedelin iadesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı, fuarın ertelendiğini, davalının bilgisi dahilinde ve sözleşme kapsamında yapıldığını, sözleşmenin halen geçerli olduğunu, bu nedenle bedelin iadesini talep edemeyeceği yönünde savunmada bulunmuştur.
Dava konusu fuarın …. tarihlerinde yapıldığı görülmüştür.
Taraflar arasında 24.09.2019 tarihli fuar katılım sözleşmesi bulunduğuna ilişkin herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı da, davalı da 24.09.20219 tarihli fuar katılım sözleşmesini sunmuşlardır. Sözleşme altında davacı şirketin kaşe ve imzası yer almaktadır.
Taraflarca sunulan ve davacı tarafın da kabulünde olan kaşe ve imzası ile onayladığı sözleşmenin 2. maddesinde ” …fuara (kısaca fuar) katılmayı kabul eden KATILIMCI, bu imzadan sonra, fuara katılmayı reddederse dahi KATILIMCI’ nın maddi ve manevi yükümlülükleri devam eder. KATILIMCI, fuar koşulları, sergi veya fuarın yeri, KATILIMCI’ nın fuar alanındaki yeri, düzenleme tarihleri, ünvanı vb hususlarda, DÜZENLEYİCİ’ nin, sektörün talebi, ekonomik durumu, organizasyon gerekleri veya kendi takdiri ile yapacağı değişiklikleri (fuarın kısmen veya tamamen iptali dahil) peşinen kabul eder. Bu durum sözleşmenin fesih sebebi değildir, KATILIMCI’ nın ücret ödeme yükümlülüğü devam eder.” ibaresinin yer aldığı görülmüştür. Davacının bu hüküm ile bağlı olduğu kabul edilmiş ve davacının aksine yönelik sözleşmeden dönme ve feshe yönelik iddialarına itibar edilmemiştir.
Yukarıda bahsedildiği gibi sözleşme özgürlüğü, bir akdi yapıp yapmama, içeriğini belirleme, akdin karşı tarafını seçme, akde son verebilme ve akdin şeklini belirleyebilme serbestîsi anlamına gelmekte olup, kimse bir akdi yapmaya zorlanamayacağı gibi istediği bir akdi yapmaktan da alıkonulamayacaktır.
Taraflar arasında özel hukuk hükümlerine tabi geçerli bir sözleşme (Fuar Katılım Sözleşemesi) mevcut olup, davacının ve davalının basiretli tacir olarak davranma yükümlülüğüne sahip oldukları hususu ise izahtan varestedir.
Burada irdelenmesi gereken taraflar arasındaki sözleşmenin 2. Maddesinin geçerli olup olmadığı, haksız şart niteliğinde olup olmadığı, ertelenen fuar nedeni ile ödediği fuar katılım bedelinin iadesinin mümkün olup olmadığının tespiti gerekmektedir.
Fuar Katılım Sözleşmesinin 2. maddesinin, tarafların serbest iradeleri ile kararlaştırdıkları hüküm olup geçerli olduğu, haksız şart olarak kabulü mümkün olmayıp, tarafları bağlayıcı olduğu; kaldı ki dosyaya davalı tarafça sunulan mail yazışmalarından fuar tarihinin mücbir sebep ile ertelendiği ve ertelenme ve yeni tarih ile ilgili gerekli bilgilendirmelerin davacı tarafa bildirildiği; fuarın bildirilen tarihte yapıldığı; basiretli tacir gibi davranması gereken davacı tarafın sözleşmenin imzalanması sırasında sözleşmenin bu maddesini bildiği, bu hükme göre de sözleşmenin iptalinin ve ödenen bedelin iadesini talep hakkının olmadığı, ödeme yükümlülüğünün devam ettiği ve ertelemenin taraflara sözleşmeden dönme ve fesih hakkı da tanımayacağı da açıktır.
Tacir olan her iki taraf özgür iradeleri ile yukarıda belirtilen sözleşme hükümleri konusunda anlaşmaya vararak imzalamışlardır. Fuarın ertelenmesi ile ilgili olarak TBK 136. madde anlamında ifa imkansızlığının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tartışılması gerekmektedir. İmkansızlığı, sözleşmenin konusu olan edimin maddi veya hukuki bir nedenden dolayı yerine getirilmesinin mümkün olmaması olarak tanımlamak mümkündür. İmkansızlık nedenleri maddi veya hukuki olabilir. İmkansızlığın objektif olması, sadece borçlu bakımından değil, herkes bakımından söz konusu olan imkansızlık, sübjektif imkansızlık ise, sadece borçlu bakımından söz konusu olan imkansızlığı ifade eder. Kusursuz imkansızlık TBK’nın 136. düzenlenmiş bulunmaktadır. Yasada, borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkansızlaşırsa borcun sona ereceği belirtilmiştir. İmkansızlık geçici nitelikte ise, kural olarak borcun sona ermesine neden olmaz. Bu hususta tarafların farazi iradeleri esas alınmalıdır. Ancak ifa muayyen bir zamanda yapılacak veya ifa zamanı alacaklı için önem taşıyorsa bu hallerde borcun sona ermesi sonucunu doğurur. Ancak iş bu yargılamada, ifa imkansızlığına dair hükümlerin uygulanarak tarafların verdiklerini geri isteyebilme haklarının doğduğunu kabul etmek mümkün değildir. Çünkü, yukarıda ayrıntılı şekilde yazılan sözleşme hükümleri ile bu maddenin uygulanması tarafların karşılıklı iradeleri ile adeta ortadan kaldırılmıştır. Somut olayda, davacı fuar tarihinin ertelenmesi ve yeni tarih belirlenmesinde, iptal edilen tarihin kendisi için taşıdığı öneme dair bir iddiada bulunmamış ve yine sözleşmeyi bu sebeple feshettiğine dair herhangi bir yazılı kayıt, ihtarname ve delil sunmamıştır. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. HD’ nin, 26/11/2020 Tarih ve 2018/554 E. – 2020/2075 K. Sayılı ilamı).
Tüm dosya kapsamına nazaran, davalı organizatör sözleşme hükümlerine göre tüm edimlerini gerçekleştirmiş olup, davacı müşterinin sözleşmeden dönme veya ödediği ücreti talep hakkı olmadığından ve yeniden belirlenen fuara katılmamakla varsa meydana gelen zarardan kendisi sorumlu olacağından, açıklanan gerekçelerle açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle aşağıdaki şekilde karar verilmiş ve hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının sübut bulmadığından REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90-TL harcın davacı tarafça peşin yatırılan 1.669,18-TL peşin hartan mahsubu ile bakiye 1.489,28-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı tarafa İADESİNE,
-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,

3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
4-Davalı tarafça yatırılan gider avansının davalı tarafa İADESİNE,
5-Davanın red miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 15.638,57.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/01/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim ….
¸e-imzalıdır