Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/548 E. 2022/921 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/548 Esas
KARAR NO : 2022/921

DAVA : Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
DAVA TARİHİ : 12/06/2022
KARAR TARİHİ : 20/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15.11.2022
Mahkememizde görülmekte olan Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … A.Ş. 22.5.2014 tarihinde inşaat ve gayrimenkul alım-satımı ticari faaliyetini ve ana sözleşmede yazılı işleri yapmak üzere kurulduğunu, Müvekkil ile davalı … 01.09.2014 tarihinde şirkete %50 – %50 pay ile ortak olduklarını, şirkete ortak olunduğu tarihte şirket sermayesi 50.000 TL olup, şirket üzerine kayıtlı herhangi bir taşınır-taşınmaz bulunmadığını, müvekkilim ortaklıkla ilgili taahhütlerini yerine getirmesine rağmen davalı … ödemelerle ilgili sorumluluğunu yerine getirmediğini, ortaklık sürecinde davalı …’nun şirketin kazancını muvazaalı olarak … A.Ş.’de ortaklık yaptığı … adlı kişiye aktardığı, kardeşi …. A.Ş.’ne miktarı tespit edilemeyen para aktardığı, … Ltd. Şti.’ne ortaklıktan önce olan şahsi borcunu şirket hesabından ödediği, dava dışı … isimli kişiye ait … okullarına şirket kazancını aktardığı, bankalardan kullanılan kredilerin davalı … ve görevlendirdiği adamları tarafından bankalardan çekilerek davalı …’ya ait …. A.Ş.’ne aktarıldığı, …. Ltd. Şti. isimli şirketin yöneticileriyle işbirliği yaparak şüpheli para transferleri gerçekleştirdiği tespit edildiğini, davalı … tarafından şirket kazanımlarının doğrudan veya dolaylı olarak şirket dışına usul ve yasaya aykırı olarak aktarılması nedeniyle şirket kredileri ödemekte zorlandığını, davalı …’nun şirketin içini boşaltmak için yaptığı işlemlerin öğrenilmesi üzerine … müvekkilimi tehdit etmeye başladığını, tehditlerle ilgili şikâyet hazırlığı yapan müvekkilime davalı vasıtasıyla tanıştığı … uyuşmazlığı çözme teklifinde bulunmuş, … dostane arabuluculuk yapmak için başlattığı süreci tahkime çevirmiş, tahkim kararı adı altında bir karar alındğını, sözde tahkim heyeti, tahkim kararları kapsamında …’den 15.000.000,00 TL ve 880.000,00 Euro değerinde teminat senedi, davalı …’dan 6.750.000,00 TL değerinde teminat senedi alınmıştır. …’den alınan teminat senetlerine davacı müvekkiller …., …., … avalist olarak imza atmış, davalı …’dan alınan teminat senedine de davalının kardeşleri avalist olarak imza attığını, alınan bu senetler sözde tahkim yargılamasının sonuna kadar yedi-emin olarak … adlı şahsa teslim edilmiştir. Ancak senetler alınırken davalı …’nun silahlı adamları … ve … kapıda bekleterek tehdit unsuru olarak kullanıldığını, sözde tahkim heyeti kararları kapsamında 28.02.2018 tarihli karar ile müvekkile ait … A.Ş ‘nin %50hissesi tedbiren adı altında davalı … ‘ya devredildiğini, müvekkilim davada verilen “…. A.Ş.’nin %50 hissesinin davalıdan alınarak davacı adına şirket pay defterine kaydına” şeklindeki hükmü Şile İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı dosyasından ilamlı icraya konu ettiğini, takip borçlusu davalı … ilamın kesinleşmeden icraya konulamayacağını ileri sürerek Şile İcra Mahkemesi … E. Sayılı dosyası ile takibin iptalini talep etmiş ve icra mahkemesince takip iptal edilmiştir. Usul ve yasaya aykırı karara karşı müvekkilim tarafından istinaf yoluna başvurulduğunu, müvekkilin şirket hisseleri bedelsiz olarak TEDBİREN adı altında tahkim kararları kapsamında alındığını, tahkim kararlarının kamu düzenine aykırı olması , yetki aşımı ve HMK ‘nın bir çok maddesine aykırı olması sebebiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. H.D. … E. …. K. Sayılı kararı ile İPTALİNE karar verildiğini, müvekkil …’ün %50 hissesi yok hükmündeki bir tahkim kararı ile elinden alındığını, müvekkilim 2018 yılından beri şirkete alınmadığını, davalı şirketin yönetim kurulu ve genel kurulu 2018 yılından beri yapılmadığını, davalı … müvekkilimi azmettiği adamları ile darbettirmiş, öldürmeye teşebbüs ettiğini, bu sebeple …, …. ve …. Küçükçekmece …. Asliye Ceza Mahkemesi …. E.sayılı dosyasında sanık olarak yargılanmakta olduklarını, …’nun müvekkilimi darbeden adamı …’ü öldürttüğü için bu kişinin eşi ve çocukları tarafından şikâyetçi olunduğunu, yaşanan süreçte Müvekkili davalı … öldürtmek için …. ve … isimli kişileri evine kadar gönderdiğini, müvekkilimin can güvenliği tehlike altında olduğunu, şirketin genel kurulu uzun süredir yapılamamakta olduğunu, … A.Ş. kanunen gerekli organlardan yoksun olduğunu, müvekkilinin davalı şirketin içinde bulunduğu mali ve iktisadi durumu bilmediğini, diğer ortaklar şirketi özensiz, dikkatsiz, hesapsız, planlamasız bir şekilde yönetmekte olduğunu, müvekkiline hiçbir bilgi verilmediği gibi, şirketin nasıl yönetildiğine dair müvekkilimizin hiçbir bilgisi bulunmadığını, ancak müvekkil ticari çevresinden , şirket hisselerin iadesi için Şile İcra Müdürlüğü… E. Sayılı dosyası ile ilamlı takip başlattıktan sonra davalı …’nun … A.Ş. Adına kayıtlı olan villaları 3. Kişilere sattığını öğrendiğini, bu sebeple de davalı … hakkında güveni kötüye kullanma suçu sebebiyle Büyükçekmece CBS…. sor. Numaralı dosyası ile şikayetçi olunduğunu, davalı … 2019 yılında …. A.Ş için konkordato talebinde bulunduğunu, Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi … E. …. K. Sayılı kararında şirketin içinin boşaltılması sebebiyle konkordato talebinin reddine karar verildiğini, Ulaştıkları bilgilere göre davalı … 2019 yılında şirketin mal varlığında bulunan villalardan birini 3. Kişilere satmak için anlaştığını ancak 3. Kişilerden para aldıktan sonra villayı teslim etmediğini, bu sebeple bu kişiler Bakırköy CBS. … ( eski ….) sor. Dosyası ile … ve … A.Ş’den dolandırıcılık suçu sebebiyle şikayetçi olduklarını, müvekkilin ortağı olduğu şirket davalı …’nun suç içeren fiilleri sebebiyle ticari hayatta dolandırıcı olarak görünmekte olduğunu, görüleceği üzere davalı … şirketi kötü yönetmekte bu sebeple de şirkete kayyım atanması elzem hale geldiğini, müvekkil … , iptal edilen tahkim kararları ile tedbiren adı altında elinden şirket hisselerin alınması , yine davalı …’nun kendisi hakkında başlatmış olduğu haksız takipler sebebiyle icra tehdidi altında bulunduğunu, tek gelirinin emekli maaşı olduğunu, tüm mal varlığı üzerinde onlarca haciz bulunduğunu, tasarruf edeceği hiçbir mal varlığı bulunmadığını, müvekkilinin İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi … E. , Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi … E. Ve İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi… E. Sayılı dosyaları ile açtığı davalarını adli yardım talepli olarak açtığını ve adli yardım talebi kabul edildiğini, müvekkilin mahkemeye erişim ve adil yargılanma hakkı göz önüne alındığında adli yardım taleplerinin kabulünün gerektiğini, belirterek adli yardım taleplerinin kabulüne, organsızlık nedeniyle davalı şirketin feshine, davalı …’nun azline, şirketin organsız olması sebebiyle şirkete tedbiren yönetim ve temsil kayyımı atanmasına, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde şirkete denetim kayyımı atanmasına, şirket ticari defter ve belgelerinin incelenmek üzere taraflarına teslim edilmesine, şirket malvarlığının üçüncü kişilere devrinin engellenmesi ve korunması amacıyla her türlü önlemin alınmasına, şirkete ait taşınır ve taşınmazlar ile bankalar nezdindeki hak ve alacaklar da dahil olmak üzere, tüm malvarlığına ihtiyaten tedbir konulmasına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; Aktif dava ehliyetinin bir davada davacı olma hakkına sahip olmayı ifade etmekte olup, dava açan kişinin davanın başından sonuna kadar bu sıfatını sürdürmesi hukuken zorunlu olduğunu, davacının esas itibariyle şirketin feshi ve yöneticinin azli taleplerinde bulunduğunun anlaşıldığını, mahkemenin de takdirinde olduğu üzere, Türk Ticaret Kanunu gereği söz konusu taleplerde bulunabilmenin ortak şartı, şirkette pay sahibi olmak olduğunu, huzurdaki davada davacının aktif husumet ehliyetine sahip olabilmesi için, davanın başından sonuna kadar şirkette pay sahibi olması gerektiğini, İto ve ticaret sicil kayıtlarıyla sabit olduğu ve Sayın Mahkemece de tespit edileceği üzere, müvekkil şirket halihazırda tek pay sahipli bir limited şirket olup, davacının şirkette herhangi bir payı bulunmadığını, huzurdaki davanın açıldığı tarih itibariyle davacının işbu davayı açmak için aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, Davacının huzurdaki davayı ikame etmek için aktif husumet ehliyetine sahip olmadığına ilişkin tüm beyanlarımızı tekrarla ve kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının müvekkil şirketin feshine yönelik iddiaları gerçeğe aykırı olmakla birlikte, hukuki dayanaktan da yoksundur. TTK’nın 530. maddesinde, yalnızca kanunen gerekli organların mevcut olmaması veya genel kurulun toplanamaması durumunda pay sahiplerinin, alacaklıların veya bakanlığın istemi halinde mahkemenin yönetime şirketin durumunu kanuna uygun hale getirmesi için bir süre vereceği ve ancak bu süre içerisinde durum düzeltilmezse şirketin feshine karar verilebileceği düzenlenmiştir. Yukarıda da izah ettiğimiz üzere, davacı müvekkil şirkette pay sahibi olmadığından şirketin feshini talep etme hakkı olmamakla birlikte, müvekkil şirketin kanunen gerekli organlara sahip olmaması veya şirkette genel kurulun toplanamaması gibi durum da mevcut değildir. Zira ticaret sicil ve şirket kayıtlarıyla sabit olduğu üzere müvekkil şirketin genel kurul toplantıları kanuna ve şirket ana sözleşmesine uygun olacak şekilde eksiksiz bir şekilde yapılmıştır ve ayrıca müvekkil şirket kanunen gerekli bütün organlara da sahiptir. Asla kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bir an için aksi kabul edilse bile böyle bir durumda dahi şirketin doğrudan feshine karar verilemeyeceği sabit olduğundan davacının taleplerinin reddine karar verilmesi gerekmektedir. Nitekim bu hususta, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 13.02.2020 gün, …. E. ve …. K. sayılı ilamında;”Davalı şirketin mevcut halde seçilmiş ve görevde yönetim kurulu bulunmakla ve her zaman alacağı karar ile bu eksikliği giderebileceği de gözetildiğinde, şirketin uzun süredir organsız kaldığı söylenemeyeceğinden TTK’nın 530. maddesi kapsamında fesih ve tasfiyeyi gerektirecek bir durum söz konusu olmadığından, bu yöndeki davacı istemi ve istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.” şeklindeki ifadelerle, seçilmiş ve görevde bir yönetimin bulunması durumunda şirketin feshine karar verilemeyeceği belirtilmiştir. 16.03.2021 tarihli ve … sayılı ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği üzere Bakırköy … Noterliği’nin 12.03.2021 tarih ve …. yevmiye numarası ile tasdikli 10.03.2021 tarihli genel kurul kararı ile, 10.03.2024 tarihine kadar müvekkil … müvekkil şirkette yönetim kurulu başkanı olarak seçildiğinden ve dolayısıyla müvekkil şirkette halihazırda seçilmiş ve görevde bir yönetim kurulu bulunduğundan, şirketin feshine yönelik taleplerin dinlenebilmesi mümkün değildir. Davacının dava dilekçesindeki müvekkil şirketin kanunen gerekli organlara sahip olmadığı şeklindeki mesnetsiz iddiası haricinde, sair iddialarının hiçbirisi TTK’nın 530. maddesinin açık hükmü gereği şirketin feshine dayanak olarak gösterilemeyecektir. Dolayısıyla davacının müvekkil şirketin feshine yönelik taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği ve davanın başkaca herhangi bir araştırma yapılmasına gerek olmaksızın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE YARGILAMANIN ÖZETİ;
Dava, 6102 saylı TTK’nun 530.maddesi uyarınca organsızlık nedeniyle davalı şirketin feshi ile şirketin organsız olması sebebiyle şirkete şirkete kayyım atanması ve yönetici azli isteğine ilişkindir.
Davanın TTK 530.maddeye göre şirket merkezinin bulunduğu yerde açılacağı dikkate alındığında … – …. Mah. …. Cad. No: İç Kapı No: …. …. / İstanbul olduğu sicil kayıtlarından anlaşıldığından dava şartları bakımından kesin yetki kuralı uyarınca mahkememizin görevli ve yetkili olduğu tespit edilmiştir.
Dava şirketin sicil kayıtları ortaklık yapısı yapılan genel kurullar ve pay sahipliğini gösteren İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekereye cevap verildiği, istenen bilgi ve belgelerin gönderildiği, dava dilekçesinde deliller arasında gösterilen İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesine yazılan müzekkereye cevap verildiği görülmüştür.
Gelen Sicil kayıtlarına göre …. A.Ş. 22.5.2014 tarihinde inşaat ve gayrimenkul alım-satımı ticari faaliyetini ile iştigal etmek üzere kurulduğu görülmüştür.
Başlangıçta davacı ile davalı … 01.09.2014 tarihinde şirkete %50 – %50 pay ile ortak olduğu sonradan davacının payının devri ile 06.03.2018 tarihinden tek ortaklı olarak şirketin devam ettiği görülmüştür.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi (ilk derece sıfatıyla) … E. …. K. sayılı kararı ile tahkim heyeti kararlarının iptaline karar vermiştir. Yargıtay … Hukuk Dairesi … E., …K. sayılı ilamı ile onandığına dair ilam,
Davacı vekilinin, davalı şirkete tedbiren yönetim ve denetim kayyımı atanması ve şirket mal varlığına tedbir konulması yönündeki tedbir talebi ile adli yardım taleplerinin şartları oluşmaması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin 07/07/2022 tarihli ihtiyati tedbir talebine ilişkin davalı şirkete tedbiren yönetim ve denetim kayyımı atanması ve şirket mal varlığına tedbir konulması yönündeki tedbir taleplerinin şartları oluşmaması nedeniyle reddine şeklinde hüküm kurulduğu ara kararın İstinaf başvurusu yapıldığı
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi Dosya No …. Karar No : …. sayılı kararında ; Şirketlerde asıl olan, ortakları tarafından alınan kararlar ile belirlenen yöneticiler tarafından yönetilmesidir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık yargılamayı gerektirmekte olup, karar tarihinde yargılamanın bulunduğu aşama itibariyle davacı tarafın iddialarının yaklaşık olarak ispatının sağlanamadığı, yargılamanın ilerleyen aşamalarında değişen durum ve koşullara göre ihtiyati tedbir koşullarının mahkemece yeniden değerlendirilebileceği de dikkate alınarak verilen kararda bir isabetsizlik görülmediğinden bahisle ara kararın istinafı başvuru talebinin reddine karar vermiştir.
Dosyaya gelen İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin …. esas … karar sayılı dosyası incelenmiş buna ögre; Davacıdan alındığı iddia edilen alınan senetleri ve şirket hisselerini geri alamadığı iddiasıyla …, davalı …’nun İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. ve İstanbul …. İcra Dairesi … E. sayılı dosyaları ile takibe konu ettiği teminat senetleri bakımından borçlu olmadığının tespiti ve tedbiren adı altında elinden alınan şirket hissesinin iadesi istemlerine ilişkin İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi ….. E. sayılı dosyası ile dava açmış olup yapılan yargılama sonucunda 22.12.2021 tarih … K. sayılı kararı ile “Davacının davasının KABULÜ ile, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün …. E. ve … E. sayılı takip dosyaları ve bu dosyalara konu 15.000.000,00 TL ve 880.000,00 Euro bedelli senetler nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE, davalıya devredilen … A.Ş.’nin %50 hissesinin davalıdan alınarak davacı adına şirket pay defterine kaydına” şeklindeki karar ile davaya konu teminat senetlerinin takibe konu edildiği İstanbul …. İcra Müdürlüğünün …. E. ve …. E. sayılı takiplerin iptaline karar verilmiştir. Dosyanın İstinaf aşamasında olduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
İş davadaki uyuşmazlık ön inceleme tutanağında da tespit edildiği üzere, TTK 530.madde uyarınca organ yoksunluğu sebebiyle davalı şirketin fesih koşullarının oluşup oluşmadığı ve davalı şirket yöneticisinin yönetici azil koşullarının bulunup bulunmadığı , davacı şirket ticari defter ve belgelerinin kendisine teslim talebinin yerinde olup olmadığı hususlarından kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Konuyu düzenleyen TTK 530 maddesine göre;
(1) Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli olan organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, pay sahipleri, şirket alacaklıları veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığının istemi üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, yönetim kurulunu da dinleyerek şirketin durumunu kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler. Bu süre içinde durum düzeltilmezse, mahkeme şirketin feshine karar verir.
(2) Dava açıldığında mahkeme, taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Hükmü kapsamında uyuşmazlık konusu ele alınmıtır.
Davalı şirket Anonim şirket olup TTK m.530’da açıkça belirtildiği üzere pay sahipleri, şirket alacaklıları ve Ticaret Bakanlığı anonim şirketlerde bu davayı açmaya yetkilidir. Limited şirketlerde dava açma hakkına sahip bulunanlar ise ise ortaklar veya şirket alacaklılarıdır.
İş bu davada öncelikle davacı sıfatı bakımından Bu hususta davacı, şirket hisselerin iadesi talebiyle ikame ettiği İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasından, davalı şirketin %50 hissesinin davalı …’dan alınarak davacı adına pay defterine kaydına karar verildiğini ve bu kararın davacının davalı şirkette %50 pay sahibi olduğunu gösterdiğini beyan etmiş ise de gelen sicil kayıtlarından da anlaşıldığı üzere davacı hali hazırda dava tarihi itibariyle sicilde resmi olarak pay sahibi olarak ortak olmadığı görülmüş ve öncelikle söz konusu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş pay sahibi olduğu kesinleşmeden pay sahibi sıfatıyla eldeki davanın açıldığı sabittir.
Ayrıca davacı …. tarafından verilen “… A.Ş.’nin %50 hissesinin davalıdan alınarak davacı adına şirket pay defterine kaydına” şeklindeki hükmü Şile İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı dosyasından ilamlı icraya konu etmiş olup Takip borçlusu davalının ilamın kesinleşmeden icraya konulamayacağını ileri sürerek Şile İcra Mahkemesi… E. Sayılı dosyası ile takibin iptalini talep etmiş ve icra mahkemesince takip iptal edilmiştir. İş bu karara karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulduğunu beyan etmiş olup bu kararın da kesinleşmediği anlaşılmıştır.
Davacı şirketin feshini talep ettiğine göre ortaklık hak ve sıfatına bağlı olarak açılan işbu davalarda, dava açan kişinin davanın başından sonuna kadar bu sıfatını sürdürmesi gereklidir. davacının davayı açarken şirket ortağı olmaması nedeniyle aktif dava ehliyeti bulunmadığı ve yargılama sırasında da şirket ortaklığını iktisap ederek, aktif dava ehliyetine sahip olunduğu bu aşamada ispat edilmediği anlaşılmakla, davanın aktif husumet yokluğu söz konusudur.
Davacının pay sahipliği bakımından mahkeme ilamının kesinleşmesi gerekmeden infaz edilebileceği pay de tescilinin kurucu unsur olmadığı ilamın bu haliyle yeterli ve tespit mahiyetinde davacıyı hükmen mahkemem kararıyla birlikte pay sahibi olduğu bir an varsayılarak hareket edilerek davanın esası bakımından inceleme yapıldığında;
Davacı ”organsızlık” gerekçesiyle TTK 530.madde kapsamında davayı açtığı gözetilerek işin esası bakımından bir değerlendirme yapılacak olursa mahkememize gelen sicil kayıtları ve yapılan genel kurullar sicil gazetesine bildirilen ve tescil edilen kararlar bağlamında ;
Davacı ”organsızlık ” nedenine dayalı olarak davayı açmış olup TTK 530, TTK m.531’e özel hüküm olup organsızlık halinde TTK m.530’un uygulanması söz konusu olacaktır. Organ yokluğu tespiti açık sicilden incelemeyle anlaşılan bilirkişi incelemesine gerek olmaksızın çözülebilecek somut bir durumdur. TTK 530.maddenin sonuçları bakımından gerçekleşmesi halinde mahkemece fesih kararı verilmesi zorunluluğu ile haklı sebeple fesih davasından ayrılmaktadır.
Anonim şirkette devamlı ve zorunlu organ yönetim kuruluyken devamlı olmamakla birlikte diğer zorunlu organ ise genel kuruldur. Ayrıca yasa gereği davalı Yönetim Kurulu başkanı ve tek temsilciye tebligat çıkarılmış ancak bu hususta beyanda bulunmamıştır.
Organsızlık organlardan birinin mevcut olamaması veya genel kurulun toplanamaması genel kurulun belirli aralıklarla toplanacak olması nedeniyle mevcut olmamasının değil bu toplantıların gerçekleşmemesinin organsızlığa sebep olması anlamına gelir. Açıktır ki hem limited hem anonim şirkette genel kurul sürekli şekilde bulunan bir organ olmadığından yokluğundan bahisle organ eksikliği sebebiyle fesih davası açılaması mümkün olmayacak, uzun süredir genel kurulun toplanamamış olması halinde bu dava açılabilecektir. Ancak kanun kapsamında mevcut bulunmama kavramının, organların faaliyet gösterememesini de demek olup genel kurulun yokluğu söz konusu olamayacaksa da kilitlenme veya işlevsizlik gibi hallerde elbette fesih davası açılabilabirlir.
Organlardan birinin mevcut olmaması bir anlamda çeşitli sebeplerle yönetim kurulu veya müdürlerin bulunmaması, genel kurulun ve/veya yönetimin faaliyet gösterememesidir. Bu durum çoğunlukla yönetim kurulunun/müdürlerin genel kurulda yenisinin seçilememesi sebebiyle gündeme gelmektedir. Yeni bir yönetim seçme ihtiyacı yönetimin görev süresinin dolması, yönetim kurulu üyeleri veya müdürlerin istifası, ölümü, bu göreve seçilmek için gerekli yeterliliklerini kaybetmeleri gibi pek çok nedenden dolayı genel kurulun toplanarak yeni bir seçim yapamaması da kilitlenme başta olmak üzere çeşitli sebeplerden kaynaklanabilir.
Organsızlık kavramının geniş yorumlanarak sadece yönetim kurulu veya müdürlerin yok olduğu halde değil karar alamaması, toplanmaması gibi faaliyet gösteremediği hallerde de fesih davası açılabilabileceği gibi genel kurulun faaliyet gösteremediği, kilitlendiği vb. durumlarda da aynı şekilde organsızlık söz konusu olacaktır.
Diğer bir fesih sebebi Genel Kurulun Toplanamaması
Yukarıda ifade ettiğimiz üzere genel kurul sürekli olarak faaliyet gösteren bir organ olmadığından yokluğu değil, karar alamaması veya toplanamaması mevzu bahis olabilecektir. Genel kurulun bir toplantısının gerçekleştirilmemesinin fesih sonucu doğurup doğuramayacağı veya kaç toplantısının yapılamamasının organsızlığa sebebiyet vereceği ise somut olayın şartlarına göre belirlenecek bir husustur. TTK m.530 madde gerekçesine göre de Eski TTK m.435’de yer almayan 6102 sayılı TTK ile getirilmiş önemli şartlardan biri uzun süre şartıdır. Böyle bir şart öngörülmesiyle hükümde tanınan hakkın kötüye kullanılmasının önüne geçmek ve sürekli olarak şirket aleyhine fesih davalarının açılmasının engellenmesi amaçlanmıştır.
Doktrinde bir görüşe göre organsızlık durumunun en az 3 yıl sürmesi gerektiğine yer verilmiştir.(Ünal Tekinalp, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, Dördüncü Baskı, İstanbul, Vedat Kitapçılık, 2015, s. 227; Soykan, a.g.e., s.294-295) Diğer bir görüşe göre ise uygun süre pay sahipleri için en az 10-12 ay, dava açmaya yetkili diğer kişiler için ise daha uzun olarak takdir edilmelidir.Ancak önemle ifade etmek gerekir ki her somut olayda uzun süre kavramının bu şekilde sınırlandırılması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabilecektir. …. uzun sürenin pay sahipleri için 10-12 ay, alacaklılar ve Ticaret Bakanlığı için daha uzun bir süre olması gerektiği kanaatindedir.
…., (Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, Dördüncü Baskı, İstanbul, Vedat Kitapçılık, 2015, s. 227; Soykan, a.g.e., s.294-295.) 3 yıllık süre kural olarak genel kurulun toplanamaması hali için uygulanabilirdir. Bunun nedeni yönetim kurulunun 3 yıllığına seçilebilmesi, genel kurulun toplanamaması halinde 3 yıllık süre sınırı öngörülmesi durumunda, bu iki organsızlık zaman diliminin bir arada gerçekleşecek olmasıdır.
Yukarıdaki izah edildiği şekilde bu bilgiler ışığında somut olay bakımından uygulandığında, şirketin sicil kayıtlarına göre şirketin 06/03/2018 belge tarihli 12/03/2018 tescil tarihli tek pay sahipliğine ilişlin yönetim kurul kararı, 06/03/2018 belge tarihli 12/03/2018 tescil tarihli temsile ilişkin yönetim kurulu kararı, 06/03/2018 belge tarihli 12/03/2018 tescil tarihli sözleşme değişikliğine ilişkin genel kurul kararını, 06/03/2018 belge tarihli 12/03/2018 tescil tarihli yönetim kurulu seçimine ilişkin genel kurul kararını, 08/01/2019 belge tarihli 15/04/2018 tescil tarihli sermaye arttırımına ilişkin genel kurul kararını, 10/03/2021 belge tarihli 16/03/2021 tescil tarihli temsile ilişkin genel kurul kararını, 10/03/2021 belge tarihli 16/03/2021 tescil tarihli yönetim kurulu seçimine ilişkin genel kurul kararını, 10/01/2022 belge tarihli 20/01/2022 tescil tarihli işyeri nakline ilişkin yönetim kurulu kararı alındığı dikkate alındığında davalı şirkette payın devrin devam eden yıllarda sürekli gene kurul yapıldığı ve yönetim temsil organının seçildiği dikkate alındığında uzun süre genel kurul toplanamaması durumunun bu şirket bakımından oluşmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan 16.03.2021 tarihli ve …. sayılı ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği üzere Bakırköy …. Noterliği’nin 12.03.2021 tarih ve … yevmiye numarası ile tasdikli 10.03.2021 tarihli genel kurul kararı ile, 10.03.2024 tarihine kadar davalı … davalı şirkette yönetim kurulu başkanı olarak seçildiğinden ve dava tarihi itibariyle şirkette seçilmiş ve görevde bir yönetim kurulu bulunduğu gözetilerek , madde belirtildiği gibi şirket yönetimi kuruluna şirketin durumunu kanuna uygun hâle getirmesi için süre verilmesi söz konusu da olmamıştır. Sonuç olarak şirketin TTK 530.madde anlamında organsızlık ve uzun süre genel kurul toplanamaması durumları bulunmadığından davacının bu anlamda anılan sebeplerle TTK 530.madde uyarınca şirketin feshine yönelik talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının yönetici azli talebi bakımından ise davalı … şirkette yönetici olup şirketin türü dikkate alınarak hareket edilmiştir. Buna göre Yönetim kurulunun tümüyle veya bir ya da birkaç üyenin görevden alınması yönetim kurulu üyeliğini sona erdiren en sık rastlanan sebeptir. TTK m. 408 genel kurulun devredilemez nitelikteki görev ve yetkilerini düzenlemektedir. Devredilemez yetkilerini anlamı, genel kurulun söz konusu konularda maddi olarak bizzat kendisinin karar vermesi demek olup yönetim kuruluna veya pay sahiplerinden oluşan komisyon veya delegeye yetki devrinin mümkün olmamasıdır.
Maddenin ikinci fıkrasında diğer hükümlerde öngörülenler saklı tutulmak kaydıyla, devredilemez görev ve yetkiler altı bent halinde sayılmıştır. TTK m. 408/II,b’ye göre, yönetim kurulu üyelerinin görevden alınmaları genel kurulun devredilemez yetkileri arasında yer almaktadır.
Nitekim Yargıtay …. Hukuk Dairesi E:…., K: …., T:15.01.2019 sayılı içtihadında da…” Dava anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin görevden azli, kabul edilmemesi halinde yetkilerinin sınırlandırılması ve şirkete yönetici kayyım atanmasına ilişkin olup; mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de Dairemizin …. esas ….. karar 24.02.2015 tarihli kararında da belirtildiği gibi azil yetkisi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun anonim şirketlere ilişkin 364 ve 408. maddeleri gereği münhasıran genel kurula hasredilmiştir. Bu durumun tek istisnası TTK 334/2 hükmü olup [, …, 2013, s.406-407], somut olayda şirket ortaklarının yöneticilerin azli veya yetkilerinin sınırlandırması amacıyla mahkemeye başvuru hakkı tanıyan bir hükmü bulunmamaktadır. Davacının yasal dayanaktan yoksun talebine karşın, mahkemece, davanın tümden reddine karar vermek gerekirken, yönetim kurulunun yetkilerini sınırlandırır biçimde atanan kayyım ile yönetim kurulunun, aynı anda görev yapmalarını sağlayacak temelde hüküm kurulması yerinde olmamış, hükmün davalılar … ve … lehine bozulması gerekmiştir.” Denilerek Yönetici azli sadece genel kurula ait bir yetki olup talep üzerine anonim şirketlerde mahkemece azil kararı verilmesi mümkün değildir. Bu imkan limited şirketler için getirilmiş olup davalının anonim şirkette yönetici olduğu dikkate alınarak yönetici azil talebinin reddine karar vermek geremiştir.
Tüm bu nedenlerle, davacının yukarıda anılan gerekçelerle defter ve belgelerin iadesini de talep edemeyeceği dikkate alınarak davanın tümden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle:
1-DAVANIN REDDİNE
2-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 80,70 TL harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin KENDİSİ ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
4-Davalılar kendilerini bir vekille temsil ettirdikleri anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 9.200,00- TL maktu ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalılara VERİLMESİNE,
5-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra DAVACIYA İADESİNE,
6-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara TEBLİĞİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/10/2022

Başkan …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip …
¸e-imza