Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/524 E. 2022/684 K. 28.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/524 Esas
KARAR NO : 2022/684

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 03/06/2022
KARAR TARİHİ : 28/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine davalı tarafından K.Çekmece …. İcra Müdürlüğünün …. E sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirket tarafından, davalı şahsın işletmesine, muhtelif ebatlarda toplam 16.704,08 TL tutarında hışır poşet ürünleri satıldığını, b u satışa ilişkin düzenlenen fatura ve malların teslimine ilişkin belge davalı tarafından imzalanmak suretiyle faturada belirtilen ürünler davalı tarafa teslim edildiğini, bu satışa ilişkin düzenlenen faturalar, ticari defterlere kaydedildiğini, mallar teslim edilirken fatura ve teslim belgesi davalı tarafından imzalanmak suretiyle satışın gerçekleştiğini ve malların davalıya teslim edildiğinin taraflarca karşılıklı olarak belgelendirildiğini, davalı taraf, tamamen kötü niyetli olarak, ürünleri teslim aldıktan sonra, haksız kazanç elde etmeye çalışarak, ya tutarsa mantığıyla icra takibi başlatıldığını, bu takip müvekkiline tebliğ edilmediğini, müvekkili şirket yetkisinin takipten hacizler sonrasında haberdar olduğunu, bu husus davalının haksız ve kötü niyetli olduğunu açıkça gösterdiğini ileri sürerek, öncelikle K.Çekmece … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile kötüniyetle açılan takibin, ihtiyati tedbir yolu ile durudulmasını veya takip sırasında icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve akabinde takibin iptaline, davamızın kabulü ile fazlaya dair talep, dava ve sair hukuksal haklarımız saklı kalmak kaydıyla K.çekmece …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasından 16.704,08 TL asıl alacak ile faiz ve ferileri yönünden borçlu olmadığımızın tespitine, kötüniyetle hareket ederek müvekkilinin ticari hayatına zarar veren davalının %20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … (“Müvekkil”) Bartın’da ikamet etmekte olan bir üniversite öğrencisi olduğunu, müvekkili üniversite masraflarını çıkarabilmek için zaman zaman internet üzerinden araştırmalar yaparak yaşadığı çevredeki esnaf ve pazarcıların ufak çaplı alışverişlerini organize ettiğini, Bartın’daki pazarcıların poşet ihtiyaçları nedeniyle Müvekkil’den bu alışverişi organize etmesini istemeleri üzerine Müvekkili, internet üzerinden yapmış olduğu araştırmalar neticesinde … Plastik Temizlik Tic. Ltd. Şti. (“Davacı”) ile iletişime geçildiğini, 21.03.2022 tarihinde Davacı ile telefon görüşmesi yapmış olan Müvekkili, ardından …. üzerinden Davacı ile iletişime geçip alınacak olan ürünlerin ayrıntılarını netleştirildiğini, taraflar arasındaki anlaşmanın sağlanması ile Davacı, 22.03.2022 tarihinde ve 24.03.2022 tarihinde e-arşiv fatura sistemi üzerinden fatura oluşturduğunu, müvekkili tarafından işbu faturaların ödemesi aynı gün yapıldığını, davacı Müvekkil’den, kesmiş olduğu faturaların çıktısını alıp bu faturaları imzalamasını ve Davacı’ya kargolamasını talep ettiğini, 22.03.2022 tarihinde kesilmiş olan fatura 23.03.2022’de Müvekkili tarafından Bartın’dan kargoya verilmiş, 24.03.2022 tarihinde …. Kargo şubesine ulaşmış ve Davacı bu kargoyu teslim aldığına dair video çekildiğini, müvekkili her ne kadar uyuşmazlık konusu olayda kendisine düşen sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmişse de Davacı, Müvekkile ürünlerin gönderimini sağlamadığını, müvekkilinin, Davacı’ya ürün teslimi için ihtarda bulunduğunu, mehil verdiğini fakat teslimat konusunda Müvekkil’i sürekli oyalayan Davacı, ürün teslimatını gerçekleştirmediği gibi bir süre sonra sözleşmeden dönen Müvekkil’in telefon numarasını da engellediğini, huzurda görülmekte olan davada, üniversite öğrencisi olup okul harçlığını çıkarmak için çevredeki esnaf ve pazarcıların internet üzerinden ürün erişimlerine yardımcı olan müvekkili tacir sıfatını haiz olmadığı gibi, herhangi bir işletmeye de sahip olmadığını bu nedenle huzurda görülmekte olan davada ticari iş mevcut olmadığından ticaret mahkemeleri değil, Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olduğunu, sözleşme konusu edim (poşet teslimi) davacı tarafından ifa edilmemiş olduğundan işbu davanın sözde ifa yeri olan Bakırköy Mahkemelerinde açılması hukuka aykırı olduğunu, işbu uyuşmazlık bakımından tek yetkili mahkeme müvekkil’in yerleşim yeri olan Bartın Mahkemeleri olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte eğer huzurda görülmekte olan dava, ticari uyuşmazlıktan kaynaklı Menfi Tespit davası ise, bu durumda zorunlu arabuluculuğa tabi olduğunu, davacı zorunlu arabuluculuğa başvurmamış olduğundan davanın usulden reddi gerektiğini, davacı şirket 20.08.2021 tarihinde kurulmuş, şirket merkezi dahi olmayan paravan bir şirket olduğunu, müvekkil’i dolandırma kastı ile hareket edip üzerine menfi tespit davası açan davacı’nın kötü niyetli olduğu izahtan varestedir, bu nedenle davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek, davacı’nın kötü niyetli şekilde Müvekkil’in parasını gasp ettiğini ve “… hırsız ev sahibini bastırır” edasıyla hareket ettiğini, davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; menfi tespit istemine ilişkindir.
HMK madde 138 uyarınca dava şartları ve ilk itirazlar dosya üzerinden karar verilebileceği dikkate alınarak mahkememizce öncelikle dava şartları incelenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Mahkememizce yapılan araştırma sonucunda; davalının vergi kaydı ve ticaret odası kaydının bulunmadığı görülmüştür. Bu haliyle davanın bir tarafı olan davalının tacir olmadığı; uyuşmazlığın TTK da düzenlenen bir konudan kaynaklanmadığı gibi özel bir düzenleme ile uyuşmazlığın ticaret mahkemelerinin görev alanında bulunduğu belirtilmediği için, davanın Bakırköy Ticaret Mahkemeleri yargı alanı içerisinde bulunan Küçükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle aşağıdaki şekilde karar verilmiş ve hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın, dava şartı olan 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c maddesinde düzenlenen görev yönünden usulden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde, dosyanın ve eklerinin yetkili ve görevli mahkeme olan KÜÇÜKÇEKMECE NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine,
4- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 2. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re’sen ele alınarak, açılmamış sayılmasına karar verilmesine, bu hususun taraflara ihtaratına, (Gerekçeli hükmün tebliği ile ihtaratına)
5- 6100 Sayılı HMK nın 331/2.nci maddesi 1. cümlesi uyarınca, bu dava dosyasına ilişkin harç ve yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemede değerlendirilmesine,
6- Dava dosyasının kesinleşmesi üzerine, iki (2) haftalık yasal süre içerisinde, taraflardan herhangi birinin, ilgili mahkemeye dava dosyasının gönderilmesini talep etmemesi halinde, ilgili dava dosyasının mahkeme Yazı İşleri Müdürü tarafından mahkeme hakiminin önüne getirilmesine,
7- Mahkememizin 09.06.2022 tarihli ara kararı ile tedbire itirazın taraflar dinlendikten sonra ön inceleme duruşmasında değerlendirilmesine karar verildiği; davalı tarafın daha sonradan yeniden tedbire itiraz ettiği görülmekle, tedbir kararına itirazın görevli Mahkemede değerlendirilmesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 28/06/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza