Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/52 E. 2023/31 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/52 Esas
KARAR NO : 2023/31 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/01/2022
KARAR TARİHİ : 10/01/2023
GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 09/02/2023

Davacı tarafından mahkememizde açılan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacı müvekkilinin asansör ve asansör parçaları üretme alanında hizmet vermekte olduğunu, davacı müvekkili davalı firma ile Cezayir de yapılacak olan fuarda stand açmak için anlaştıklarını, dünya çapında etki gösteren COVID-19 hastalığı sebebi ile sözleşmeye konu fuar üç kez ertelendiğini ve müvekkili firmanın fuara katılamadığını, fuarda sergilenmek üzere gönderilen ürünlerin müvekkili firmaya iade edildiğini, müvekkili firmanın fuara katılım sağlayamamasına rağmen, fuara katılım bedelini davalı firmaya ödediğini, müvekkili şirketin fuarda sergilemek amaçlı göndermiş olduğu ürünlerin müvekkili şirkete fuarın gerçekleşmemesi nedeniyle geri geldiğini, söz konusu ürünlerin müvekkili firmaya teslim edildiğinde hasar gördüğünü ve kullanılamaz hale geldiğini, bu hususun tespiti amacıyla Konya …. Asliye Hukuk Mahkemesi … Değişik İş dosyası ile tespit talebinde bulunulduğunu, işbu dosya kapsamından alınan bilirkişi raporunda ” Tespite konu fuar teşhir ürünlerinde (asansör kabini, asansör panosu, kat ve kabin mekanizmaları stantları paslanmaz ürünler) zarar oluştuğu” şeklinde tespit yapıldığını, müvekkilinin, davalı firmaya ödemiş olduğu 16.620,00 Euro’nun geri ödenmemesi üzerine davalı borçlu hakkında fiili ödeme günündeki karşılığı ile ödenmesi üzerine Bakırköy …. İcra Dairesi … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun aleyhine başlatılan icra takibine karşı haksız ve kötü niyetli olarak 22.02.2021 tarihli dilekçesi ile borca, faize ve tüm ferilerine itiraz ettiğini ve icra takibinin durduğunu, davalı borçlunun Bakırköy …. İcra Dairesi …Esas sayılı dosyası ile aleyhine başlatılan takibe haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlu aleyhine %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin Cezayir de gerçekleşecek asansör fuarı için Türkiye den katılmak isteyen şirketlere bir nevi aracılık yapmakta, şirketlerin istedikleri nitelik ve nicelikte fuar alanının ayrılmasını ve müşteri fuarın yapılacağı ülkeye gittiğinde yerinin müşteri adına ayrılmış olmasını sağlamakla mükellef olduğunu, müvekkilinin almış olduğu hizmet bedeli bu aracılığa ilişkin olup müvekkili fuarı düzenleyen konumunda olmadığını, bu bağlamda fuar organizasyonu yurt dışında fuarın asıl düzenleyicisi firma tarafından sağlanmakta müşterilerin asıl ödemeyi bu firmaya yapmakta olduğunu, ayrıca müşterininin fuara ulaşımı, fuar bölgesinde konaklaması, standının dekorasyonu tanzimi, fuarda sergilenecek ürünlerin sevkiyatı vb bütün işlemler de müşteriye ait olduğunu, davacının iddiasının fuarda sergilemek amaçlı göndermiş oldukları ürünlerin fuarın gerçekleşmemesi nedeniyle geri gelmesi ve söz konusu ürünler davacıya teslim edildiğinde hasar görmüş ve kullanılamaz hale gelmiş olduğunu, bu iddianın da taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili firmanın, davacıya ve fuara katılan diğer firmalara ürünlerini taşıma konusunda hizmet vermediğini, sergilenmek üzere gönderilen ürünlerin nakliyesi ile ilgili müvekkilinin hiçbir sorumluluğu bulunmadığını, davacı ile müvekkili arasındaki sözleşme fesh edilmemiş olduğundan hala geçerliliğini korumakta ve dava konusu fuar iptal edilmeyip mücbir sebepten dolayı ertelenmiş olduğundan ve davacının fuara katılma hakkı halen devam ettiğinden davanın esastan reddine karar verilmesini, dava konusu takip kötü niyet ile ikame edildiğinden davacı aleyhine %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 18/10/2022 tarihli duruşmasının 3 nolu ara kararı uyarınca dosyanın CD ve görüntü çözümlemesi yapan bilirkişiye tevdi ile dosya içerisindeki kayıtlardan davacıya tahsis edildiği belirli olan Standın boş olup olmadığı ya da başka birisine tahsis edilip edilmediği hususunda tespit yapılarak rapor sunulmasının istenilmesine karar verilmiştir.
Bilirkişi … tarafından düzenlenen 17/11/2022 tarihli raporda; “Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası içerisinde bulunan 1 adet CD içeriğinde bulunan kayıtların inceleme, çözümleme işlemlerinin yapılması istenerek üst yazı ile teslim edilen dosya içerisinde bulunan 1 adet CD dijital ortama aktarıldığında içerisinde 2 video kaydı, 2 adet fotoğraf ve bir adet pdf formatında belge olmak üzere 5 adet öge olduğu görülerek CD kayıtlarının incelenmesinde; Pdf formatındaki belgenin “….” “…. tarihinde …. alınına ait kroki içeriğine ait olduğu, Fotoğraf ve video kayıtlarının incelemelerinde; video kayıtlarında ve fototoğraflarda tarih veya saat ibarelerinin bulunmadığı, görüntülerin fuar alanı içerisini gösteren kayıtlar olduğu, kayıtta dosyaya konu fuar stand bölümde “….” isimli firmanın logosunun bulunduğu ve stand içerisinde bu firmanın faaliyet gösterdiği, kayıtlardaki …. isimli firmanın standını gösteren bölümler fotoğraflandırılarak eklenmiş” sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraf beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’ nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali isteminden ibarettir.
Dava konusu, taraflar arasındaki fuar katılım sözleşmesinden kaynaklı sözleşmeye konu hizmetin alınamadığı iddiasına dayanılarak yapılan ödemenin geri alınması amacıyla başlatılan icra takibine davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali mahiyetine ilişkin olduğu görülmüştür.
Dava konusu Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 16.620,00-EURO alacağının yıllık % 2,85 EURO faiziyle tahsili talep edilmiştir. Davalıya ödeme emri tebliğ edilmiş, davalı borçlu borca itiraz ettiğini belirtmiştir. İtiraz üzerine takibin durduğu ve süresinde iş bu davanın açıldığı görülmüştür.
Dava konusu miktar 16.620,00-EURO (150.778,71-TL)’dir.
Davacı ve davalı tacir olup TTK 18/2 maddesi uyarınca her iki tarafın da ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli olma yükümlülüğü bulunmaktadır.
6098 sayılı TBK m. 26’da bir sözleşmenin içeriğinin, bu sözleşmenin taraflarınca kanunda öngörülen sınırlar içerisinde özgürce belirlenebileceği düzenlemesi yer almaktadır. Bu temel kuralın istisnası ise 20. maddede (TBK m. 27) ahlâka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmelerin kesin olarak hükümsüz olduğu açıklanmıştır. Sözleşme serbestisi kavramının temeli irade özgürlüğüne dayalıdır. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın irade özgürlüğüne ilişkin hükümleri (m. 12/1, 13, 17/1, 19, 35/1, 48/1, vb.) göstermektedir ki; hukuk sistemimiz kişilerin irade özgürlüğüne sahip olduğunu temel bir ilke olarak benimsemiştir.
Genel işlem koşulları 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’dan önce 818 sayılı BK düzenlemesi içerisinde yer almasa da kamu düzeni, ahlâka aykırılık, kişiliğin korunması, sosyal adalet gibi farklı hukuki dayanaklarla bu husus pek çok yargı kararı ile (örneğin; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli, 1996/3-717 E., 1996/850 K. sayılı kararı) kabul görmüştür. Yine TBK’nın yürürlüğünden önce mevzuatımızda, oldukça sınırlı sayıda ve dar kapsamda da olsa, genel işlem koşullarına ilişkin bazı hükümler yer almıştır (6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 766, 1266; 5464 sayılı Banka ve Kredi Kartları Kanunu m. 24; Sermaye Piyasası Kurulunun Aracılık Faaliyetleri ve Aracı Kuruluşlara İlişkin Esaslar Tebliği m. 47/3 gibi). Bu düzenlemelerden biri de tüketici hukukunda mevcuttur.
Davacı bu sözleşme kapsamında fuara katılma bedelinin 16.620,00 EURO’ yu davalı şirkete banka havalesi suretiyle ödediğini, koronavirüs nedeniyle alınan tedbir sonucu fuarın iptal edilmesi üzerine geri ödenmediğini, fuarın iptal edilmiş olmasına rağmen davalının ödedikleri bedeli iade etmediğinden bahisle bu bedelin iadesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı, fuarın iptal edilmediğini ertelendiğini, davalının bilgisi dahilinde ve sözleşme kapsamında yapıldığını, geçerli bir fesih bildirimim olmadığını, sözleşmenin halen geçerli olduğunu, bu nedenle bedelin iadesini talep edemeyeceği yönünde savunmada bulunmuştur.
Dava konusu fuarın …. tarihlerinde yapıldığı görülmüştür.
Taraflar arasında 24.06.2019 tarihli fuar katılım sözleşmesi bulunduğuna ilişkin herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı da, davalı da 24.06.2019 tarihli fuar katılım sözleşmesinin ilk sayfasını sunmuşlardır. Sözleşmenin altında her iki şirketin de kaşe ve imzası yer almaktadır. Davacı taraf, davalının sunduğu sözleşme şartlarını düzenleyen 15 maddelik şartların yer aldığı sözleşme içeriğini kabul etmemektedir. Sözleşme şartlarını düzenleyen bu metin altında, davacının ve davalının kaşe imzası yer almamaktadır.
Ancak, taraflarca sunulan ve her iki tarafın da kabulünde olan kaşe ve imzaları ile onayladıkları sözleşmenin ilk sayfasının altında ” …Bu sözleşmenin faks yada email ile yollanması durumunda da geçerli olacağı ve iptalinin olmayacağı katılımcı firma tarafından kabul edilmiştir” ibaresinin yer aldığı görülmüştür. Davacının bu hüküm ile bağlı olduğu kabul edilmiş ve davacının aksine yönelik sözleşmeden dönme ve feshe yönelik iddialarına itibar edilmemiştir.
Yukarıda bahsedildiği gibi sözleşme özgürlüğü, bir akdi yapıp yapmama, içeriğini belirleme, akdin karşı tarafını seçme, akde son verebilme ve akdin şeklini belirleyebilme serbestîsi anlamına gelmekte olup, kimse bir akdi yapmaya zorlanamayacağı gibi istediği bir akdi yapmaktan da alıkonulamayacaktır.
Taraflar arasında özel hukuk hükümlerine tabi geçerli bir sözleşme (Fuar Katılım Sözleşemesi) mevcut olup, davacının ve davalının basiretli tacir olarak davranma yükümlülüğüne sahip oldukları hususu ise izahtan varestedir.
Burada irdelenmesi gereken taraflar arasındaki sözleşmenin ilk sayfasındaki bu maddenin geçerli olup olmadığı, haksız şart niteliğinde olup olmadığı, ertelenen fuar nedeni ile ödediği fuar katılım bedelinin iadesinin mümkün olup olmadığının tespiti gerekmektedir.
Fuar Katılım Sözleşmesinin ilk sayfasındaki yukarıdaki ibarenin, tarafların serbest iradeleri ile kararlaştırdıkları hüküm olup geçerli olduğu, haksız şart olarak kabulü mümkün olmayıp, tarafları bağlayıcı olduğu; kaldı ki dosyaya davalı tarafça sunulan mail yazışmalarından fuar tarihinin mücbir sebep ile ertelendiği ve ertelenme ve yeni tarih ile ilgili gerekli bilgilendirmelerin davacı tarafa bildirildiği; yine dava tarihi ve cevap dilekçesinin verildiği tarih itibariyle yapılan fuarın tarihinin gelmediği ve cevap dilekçesi ile davacı tarafa fuar tarihinin bildirildiği, fuarın bildirilen tarihte yapıldığı; basiretli tacir gibi davranması gereken davacı tarafın sözleşmenin imzalanması sırasında sözleşmenin bu maddesini bildiği, bu hükme göre de sözleşmenin iptalinin ve ödenen bedelin iadesini talep hakkının olmadığı, ödeme yükümlülüğünün devam ettiği ve ertelemenin taraflara sözleşmeden dönme ve fesih hakkı da tanımayacağı da açık olup, açıklanan gerekçelerle açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

Tacir olan her iki taraf özgür iradeleri ile yukarıda belirtilen sözleşme hükümleri konusunda anlaşmaya vararak imzalamışlardır. Fuarın ertelenmesi ile ilgili olarak TBK 136. madde anlamında ifa imkansızlığının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tartışılması gerekmektedir. İmkansızlığı, sözleşmenin konusu olan edimin maddi veya hukuki bir nedenden dolayı yerine getirilmesinin mümkün olmaması olarak tanımlamak mümkündür. İmkansızlık nedenleri maddi veya hukuki olabilir. İmkansızlığın objektif olması, sadece borçlu bakımından değil, herkes bakımından söz konusu olan imkansızlık, sübjektif imkansızlık ise, sadece borçlu bakımından söz konusu olan imkansızlığı ifade eder. Kusursuz imkansızlık TBK’nın 136. düzenlenmiş bulunmaktadır. Yasada, borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkansızlaşırsa borcun sona ereceği belirtilmiştir. İmkansızlık geçici nitelikte ise, kural olarak borcun sona ermesine neden olmaz. Bu hususta tarafların farazi iradeleri esas alınmalıdır. Ancak ifa muayyen bir zamanda yapılacak veya ifa zamanı alacaklı için önem taşıyorsa bu hallerde borcun sona ermesi sonucunu doğurur. Somut olayda, davacı fuar tarihinin ertelenmesi ve yeni tarih belirlenmesinde, iptal edilen tarihin kendisi için taşıdığı öneme dair bir iddiada bulunmamış ve yine sözleşmeyi bu sebeple feshettiğine dair herhangi bir yazılı kayıt, ihtarname ve delil sunmamıştır.
Tüm dosya kapsamına nazaran, davalı organizatör sözleşme hükümlerine göre tüm edimlerini gerçekleştirmiş olup, davacı müşterinin sözleşmeden dönme veya ödediği ücreti talep hakkı olmadığından ve yeniden belirlenen fuara katılmamakla varsa meydana gelen zarardan kendisi sorumlu olacağından, açıklanan gerekçelerle açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
İcra takibinin kötüniyetli olarak gerçekleştirildiği davalı tarafça ispat edilemediğinden, kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle aşağıdaki şekilde karar verilmiş ve hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının sübut bulmadığından REDDİNE,
2-Davalının yasal şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı taleplerinin REDDİNE,
3-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90-TL harcın davacı tarafça peşin yatırılan 1.818,79-TL peşin hartan mahsubu ile bakiye 1.638,89-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı tarafa İADESİNE,
-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,

4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
5-Davanın red miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 23.616,81-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/01/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır