Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/507 E. 2023/461 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/507 Esas
KARAR NO : 2023/461

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/03/2022
KARAR TARİHİ : 27/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin şirket kayıtlarında da görülen 1.118.807,52 TL alacağı için tarafımızca 21/10/2021 tarihinde Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü ….. E. sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, her ne kadar icra takibi başlatılmış ise de davalı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak işbu icra takibine karşı itirazda bulunulduğunu, davalı/borçlu tarafından Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü ….. E. sayılı dosyası kapsamında tebliğ edilen ödeme emrine karşı süresi içerisinde yapılan itiraz üzerine İcra Müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verilmiş olup; yasal süresi içerisinde işbu itirazın iptaline davasını ikame etme zorunluluğu hasıl olduğunu, bunun üzerine ticari davalarda arabuluculuk zorunlu olduğu için tarafımızdan arabuluculuk yoluna gidildiğini, ancak borçlu ile bu görüşmelerde anlaşmaya varılamadığını, Büyükçekmece Arabuluculuk Bürosu … numaralı arabuluculuk dosyasına ait Arabuluculuk Anlaşamama Tutanağının sunulduğunu, davalı tarafın İcra Müdürlüğü’ne yapmış olduğu itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkil şirket ve borçlu şirketin ticari kayıtları, ticari defterleri ve davalının bilançoları incelendiğinde davalı şirketin müvekkil şirkete olan borcunun apaçık ortaya çıkacağını, işbu davada, davalı taraf takip konusu alacağı çok iyi bilmekte, salt halihazırda davalı şirketin sahibi ile müvekkil şirket yetkilisi … arasındaki boşanma davasının görülmekte olduğu Beykoz …. Aile Mahkemesi … E. Sayılı dosyadaki husumetinden dolayı kasti olarak borcunu ödemediğini beyanla davalının haksız ve yersiz olarak yaptığı itirazın iptaline, takip konusu alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte takibin devamına, davalının asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, mahkeme masrafları ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesi ikinci sahife (3) numaralı bentte yer alan “Boşanma Davasına İlişkin” hususlar başta olmak üzere, davacı şirketin sâir beyan ve iddiaları karşısında huzurdaki dava ile râbitâsı bulunmadığından külliyen red ile iktifa ettiklerini neticeten davanın reddi ile kötü niyetli davacı şirket aleyhine tazminata hükmedilmesi istemiyle huzüra gelmek zarureti hâsıl olduğunu bu nedenlerle gerek işbu dilekçelerinde tafsilâtlı bir biçimde arz ve izah olunan ve gerekse de re’sen takdir olunacak nedenler ile sâir tüm haklarının mahfuziyeti kaydıyla haksız ve kötü niyetli davanın reddi ile davacı şirket aleyhine müddeabihin yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava Büyükçekmece … Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış, görevsizlik kararı verilerek dosya mahkememize gönderilmiş ve işbu esasa kaydedilerek yargılamaya bu esas üzerinden devam edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; İİK 67.madde kapsamında Faturadan kaynaklı alacağa dayalı icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Dosya kapsamı tetkik edildiğinde taraflar arasındaki ihtilafın, davacı ve davalı arasında
yapılan sözlü sözleşmeye dayanarak, cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan
icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın taraflar arasındaki
ticari ilişki kapsamında, davacıyla davalının yapmış oldukları ticaret sebebiyle,
davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu.
Davacı tarafından Büyükçekmece …. İcra Dairesince ….. Esas Sayılı İcra
takibinin başlatıldığı, davalı tarafından itiraz edildiği ve takibin durdurulduğu, taraflar
arasındaki ihtilafın ticari mal alım satımı ile hizmet alım satımından kaynaklandığı tespit
edilmiştir.
Dosyaya delil olarak a) Dava dilekçesi ve ekleri,
b) Dava Konusu Fatura görüntüleri, Cari hesap Ektresi, Tahsilat ve Tediye Makbuzları,
Banka Dekontları,
c) 22.11.2021 tarihli … Büro dosya numaralı hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı
arabuluculuk son tutanağı,
d) T.C. Büyükçekmece …. İcra Dairesi ….. Esas sayılı icra Dosyası,
e) Tarafların Ticari Defterleri. Celb ve ibraz edilmiştir.
Büyükçekmece … İcra Dairesi’nin ….. Esas sayılı takip dosyası UYAP sistemi üzerinden gönderilmiş olup, incelenmesinde; davacı … Temizlik Hizm. Ve Tekstil San. Tic. Ltd. Şti. tarafından Davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne ödeme emri gönderilmiş, ihtilaf konusu
olan cari hesaba istinaden T.C. Büyükçekmece…. İcra Dairesince ….. Esas
dosyası ile 21.10.2021 günü icra takibi başlatıldığı, icra takibinde 1.118.807,52 TL Asıl
alacak ve alacağın tahsili tarihine kadar %9 faizi masraf ve vekalet ücreti dahil tahsili
alacak için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun borca ve tüm fer’ilerine itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Dosya bir bütün olarak bilirkişi SMMM bilirkişisine tevdi edilerek rapor alınmış, bilirkişi raporunda özetle; “Davacı tarafın ticari defterlerinin, sair vesaikin, muhasebe kayıtlarının 6102 Say. TTK.m. 64,65,66 ve 82. Mad. VUK. m. 220-226,229,230,231,232 hükümlerine uygun şekilde tanzim edildiği, takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere HMK. m. 222 gereğinde mevcut haliyle davacının ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, Davalı tarafın ticari defterlerinin, sair vesaikin, muhasebe kayıtlarının 6102 Say. TTK. m. 64,65,66 ve 82. Mad. VUK. m. 220-226,229,230,231,232 hükümlerine uygun şekilde tanzim edildiği, takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere HMK. m. 222 gereğinde mevcut haliyle davacının yevmiye ve kebir ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, envanter defterinin dosyaya sunulmadığı, Davacı tarafın ticari defterlerine ve cari hesap ekstresine göre Büyükçekmece …. İcra Dairesi ….. Esas sayılı dosyası icra takip tarihi olan 21.10.2021 tarihi itibariyle davalıdan asıl alacak yönünden 1.118.807,52 TL alacaklı olduğu, Davalı tarafın ticari defterlerine ve cari hesap ekstresine göre Büyükçekmece … İcra Dairesi ….. Esas sayılı dosyası icra takip tarihi olan 21.10.2021 tarihi itibariyle davacıya asıl alacak yönünden 1.119.784,60 TL borçlu olduğu, Davacı alacağının kabulü halinde; Davacının takip öncesi işlemiş faiz talebinde bulunmadığı göz önüne alındığında ve taleple bağlılık gereği 1.118.807,52 TL tutarındaki asıl alacağa 21.10.2021 takip tarihinden itibaren talep edilen %9 kanuni akdi faiz oranının işlemesinin ve icra inkar tazminatının uygulanmasının Sayın Mahkemenin takdirinde olduğuna” ilişkin görüş ve kanaatini bildirmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nin 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223) Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu, ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nin 187, 190 ve 200’üncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
İspatın konusu HMK.nin 187’nci maddede “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nin 190’ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, icra dosyası, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; Takip kapsamında düzenlediği faturalardan dolayı davacının alacaklı olup olmadığı davalının iade faturası düzenlemekte haklı olup olmadğı noktasındadır.
HMK. 219. maddesine (HUMK. 326) göre her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları (belgeleri) mahkemeye ibraz etmek zorundadır. Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, eş söyleyişle, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar HMK. 219. ve ardından gelen maddelerindeki konuya ilişkin genel düzenlemelere tabidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13/07/2011 tarihli kararında “Hemen belirtmelidir ki, satılanın tesliminin “hukuki işlem” niteliğinde olup, buna ilişkin savunmanın hangi delillerle kanıtlanabileceğinin belirlenmesinde, hukuki işlemlerin varlığının kanıtlanmasına ilişkin genel usul hukuku kurallarının (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288 ve devamındaki hükümler) göz önünde tutulması gerekir.
Taraflar arasında Akdedilen herhangi bir sözleşmenin olmadığı, ticari ilişkinin sözlü
sözleşmeye dayanmaktadır.
Tüm bu açıklamalar davalı beyanları ödemezlik defi gibi hususlara göre Davacı ispat yükü bu sebeple davacı üzerindedir.
Bu kapsamda sunulan deliller dava dışı işçinin açtığı alacak davası vergi dairesinde gelen yazı cevapları dikkate alınarak HMK 266.made kapsamında bilirkişi eliyle HMK 222.madde uyarınca resen tarafların defter ve kayıtlarının incelenmesi yoluyla uyuşmazlığın çözümü için bilirkişiye başvurulmuştur.
Davalı defterlerini yapılan ihtaratlara rağmen sunmamıştır.6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
Davalı nezdinde, davacının 2018-2021 yıllarına ait muavin dökümleri ve tüm belgeler
incelendiğinde, davalı şirketle yapmış olduğu ticari işlemlere ilişkin işlemlerin yasal defterlere
kaydedildiği görülmüştür. Buna ilişkin hesap ekstreleri rapor ekinde yer alan USB marifetiyle
ve imzalı hesap ekstreleriyle dosyaya sunulmuştur. Davalı şirketin davacı şirkete olan borcu
2021 sonu itibariyle yasal defter kayıtlarında yer aldığı haliyle 1.119.784,60 TL’ olduğu görülmekle Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13/07/2011 tarihli kararında “Hemen belirtmelidir ki, satılanın tesliminin “hukuki işlem” niteliğinde olup, buna ilişkin savunmanın hangi delillerle kanıtlanabileceğinin belirlenmesinde, hukuki işlemlerin varlığının kanıtlanmasına ilişkin genel usul hukuku kurallarının (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288 ve devamındaki hükümler) göz önünde tutulması gerekir.Bunun sonucu olarak ta; herhangi bir hukuki işlem gibi, teslim de anılan hükümdeki senetle (yazılı delille) ispat kuralı çerçevesinde, ilişkin bulunduğu malın miktar ve değerine göre belirlenmelidir. (Kuru Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 1990 5.basım,C:2,S:1534, S:1603, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06/11/2002 gün 2002/13-875 E., 2002/885 K. sayılı ilamı da bu yöndedir.).
Toplanan delillere göre, davacı tarafından usulüne uygun tutulan taraf defterlerinin lehlerine delil vasfına haiz oldukları anlaşılmakla davacı ve davalı şirketin davacı şirket tarafından düzenlenen tüm faturalarında davalı şirket ticari defter ve kayıtlarında bulunduğu ve cari hesap bakiyelerinin/işlemlerinin birbirini teyit ettiği anlaşılmıştır. Davacı dava konusu döneme ait ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu ve sahibi lehine delil olma özelliğine haiz olduğu ayrıca davacı tarafından ibraz edilen Fatura detaylarının, davacı alacağına dayanak fatura muhteviyatlarının teslim edildiğini ispatlayıcı yönde delil olduğuna takdir edilmesi halinde; davalı defterlerinde kayıtlı olan davaya konu faturaların ile mal teslimi gerçekleştirdiği karinesi oluştuğu davalının ise bunun aksini ispat edecek yazılı delil sunmadığı aksini ispat edemediği anlaşıldığından davalının davaya konu fatura içeriği malları tedarik ettiği ve fatura bedelini ödemediği, dava konusu edilen faturalar ile muhteviyatı ürünün davalı şirkete verildiği anlaşılmıştır.Taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğu ve dava konusu alacağın dayanağı olan faturalar ile muhteviyatındaki mal ve hizmetlerin davalı şirkete teslim edildiği ve davalının asıl alacak yönünden tüm bu nedenlerle; davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ayrıca Davalının mükerrer takip iddiası da incelenen icra dosyalarına göre mükerrer olmadığı farklı takip talepleri olduğundan yerinde görülememiştir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle yukarıda anılan gerekçelerle davacının takipte asıl alacak bakımında alacaklı olduğu anlaşıldığından davanın kabulü ile davalının Büyükçekmece ….. İcra Müdürlüğü ….. esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 1.118.807,52-TL yönünden itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağı takip tarihinden itibaren işlemek üzere yasal faizi (yıllık ) uygulanmasına, alacağın faturaya dayalı ve likit bir alacak olması nedeniyle itirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve davacı yararına hesaplanan icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: yukarıda açıklanan nedenlerle;
DAVANIN KABULÜ ile;
Davalının Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü ….. Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ İLE TAKİBİN 1.118.807,52-TL ASIL ALACAK YÖNÜNDEN DEVAMINA, asıl alacağı takip tarihinden itibaren işlemek üzere yasal faizin uygulanmasına,

-Hükmedilen alacağa %20 oranında icra inkar tazminatına davalının mahkum edilmesine, hesaplanan 223.761,50-TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 76.425,74 TL harçtan peşin alınan 13.512,40 TL harcın mahsubu ile noksan kalan 62.913,34‬ TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafça yatırılan 13.512,40 TL peşin harç ve 80,70 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 13.593,10 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça yapılan 3.719,75 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,

Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 137.504,60 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının HMK 333.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,
HMK’nin uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/04/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır