Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/450 E. 2023/272 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/450 Esas
KARAR NO : 2023/272 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/05/2022
KARAR TARİHİ : 21/03/2023
GER. KARAR TARİHİ : 13/04/2023

Davacı tarafından mahkememizde açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davaya konu uyuşmazlık “cari hesap ekstresinden” kaynaklandığını, bu minvalde TTK madde 4 ve TTK madde 5 hükümleri doğrultusunda davaya bakmakla görevli olan mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, borçlunun yerleşim yeri göz önüne alındığında; davaya konu uyuşmazlık her ne kadar Küçükçekmece Adliyelerinin yargı çevresine girmekteyse de Küçükçekmece Adliyelerine bağlı herhangi bir Asliye Ticaret Mahkemesi olmadığından, somut uyuşmazlığın çözümünde yetkili ve görevli olan mahkeme Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, Müvekkili aleyhine başlatılan icra takibine davalı/borçlu tarafından borca itiraz edilmiş olduğundan işbu borca ve ferilerine yapılan haksız ve mesnetsiz itirazın iptaline, takibin devamına, ilaveten alacağın likit olmasından mütevellit karşı taraf aleyhine dava ve takip değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, Müvekkili ile davalı/borçlu … aralarındaki ticari ilişki nedeniyle mal alım satımı gerçekleştirildiğini, Müvekkili ile davalı/borçlu arasındaki ticarete ilişkin tüm kayıtlar müvekkiline ait ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, borçlu taraf ticaret konusu mallar karşılığında müvekkiline herhangi bir ödeme yapmadığını, davalı/borçlu hakkında yapılan cari hesap ekstresine dayanan icra takibi, usul ve yasaya uygun olduğu gibi temelinde geçerli bir borç ilişkisi mevcut olduğunu, borçlu tamamen borcu sürüncemede bırakma kastı ile hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olarak itirazda bulunmuş olup borçlunun soyut iddialardan ileri gidemeyen itirazların kabulü mümkün olmadığını, sayın Mahkemenize sunmuş olunan delillerimizden anlaşılacağı üzere, davalı ile müvekkili arasında ticari ilişki nedeniyle, davalı/borçlunun müvekkiline karşı 37.566,62-TL borcunun olduğunu sunulan cari hesap ekstresi ile sabit olduğunu, davalı/borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazın tek amacı icra takibini durdurmak ve müvekkilinin alacağının tahsilini imkansız hale getireceğini, işbu sebeplerle müvekkilinin hak ve alacaklarının güvence altına alınmasını, müvekkilinin alacağının tahsilinin ileride imkansız hale gelmesi ihtimali de dikkate alınarak davalı/borçlu ile ilgili olarak öncelikle teminatsız olarak, sayın mahkemeniz aksi kanaatte ise uygun bir teminat mukabilinde ihtiyati haciz kararı verilmesini, davalı/borçlunun icra dosyasına yaptığı itirazlarını değiştirip genişletmesine muvafakat etmediğimizi beyanla, davalı/borçlunun Bursa … İcra Müdürlüğü … Esas
sayılı dosyasına yapmış olduğu haksız ve mesnetsiz itirazının iptaline ve takibin devamına, ihtiyati haciz talebimizin öncelikle teminatsız, Sayın Mahkemeniz aksi kanaatte ise uygun bir miktarda teminat ile kabulüne, dava ve takip konusu alacağın likit olmasından bahisle kötü niyetli davalı/borçlu aleyhine dava ve takip değerinin % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya mahkememizce tebligat çıkarıldığı, usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ancak davalı tarafından davaya süresi içerisinde cevap verilmediği görüldü.

Mahkememizin 22/11/2022 tarihli duruşmasının 1 nolu ara kararı uyarınca Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve Her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile davacının icra takibi tarihi itibariyle asıl alacak yönünden alacaklı olup olmadığı, alacağının varlığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen 26/01/2023 tarihli raporda; “Davacı şirkete ait 2020-2021 yılı ticari defterlerinin E-defter olarak tutulduğu ve ilgili tebliğe uygun olarak Ocak ve Aralık ayı beratlarının süresinde verildiği ve belirli kanuni şartları taşıdığı, 2020-2021 yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfına sahip olduğu kanaatine varılmış ise de Nihai Takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu, 2. Fatura ve/veya içeriğinin davalı tarafa tesliminin davacı şirket tarafından belgelenmesi halinde, Bursa …. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasından 30.07.2021 takip tarihi itibarı ile 37.566,62 ₺ alacaklı olup olmayacağı hususunda Nihai Takdir ve Hukuki Değerlendirmesinin Sayın Mahkemenize ait olduğu, 3. Davacı şirketin Bursa … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasından TAKİP 30.07.2021 tarihi itibariyle yukarıdaki tespitimiz gibi davalı şirketten alacaklı olacağı yönünde somut tespit ve değerlendirmemiz bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmakta ise de Nihai Takdir ve Hukuki Değerlendirmesi Sayın Mahkemenize ait olduğu, 4. İcra/İnkar Tazminat talebinin Değerlendirmesinin Sayın Mahkemenizin Takdirleri içerisinde kaldığı” sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Dava dilekçesi, İcra dosyası, taraf beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’ nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali isteminden ibarettir.
Dava konusu, Taraflar arasındaki ticari ilişkiye dayalı olarak cari hesap alacağından kaynaklı başlatılan icra takibine davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali mahiyetinde olduğu görülmüştür.
Dava konusu Bursa … İcra Müdürlüğünün ….Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 37.566,62-TL alacağının faiziyle tahsili talep edilmiştir. Davalıya ödeme emri tebliğ edilmiş, davalı borçlu borca itiraz ettiğini belirtmiştir. İtiraz üzerine takibin durduğu ve süresinde iş bu davanın açıldığı görülmüştür.
Dava konusu miktar 37.566,62-TL’dir.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ile 85 ve HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Davacının incelemeye konu ticari defterlerinin yasal şartları taşıdığı ve davacı lehine delil niteliğinin olduğu dosya kapsamı içeriğinden anlaşılmıştır.
Davalı taraf ticari defterlerini ve kayıtlarını dosya içerisine sunmamıştır.
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı beyanlar, fatura, ticari defter ve kayıtlar içeriğinden anlaşılmaktadır. Taraflar arasında mal alım – satıma ilişkin zımni bir sözleşmenin olduğu, bu sözleşme kapsamında ticari ilişkinin yürütüldüğü anlaşılmıştır.
Tarafların ticari defterler ve kayıtları ile Bilirkişi …’ ın hazırlamış olduğu rapor içeriğinin incelenmesinde;
– Davacının ticari defter ve kayıtlarına göre, takip tarihi itibariyle cari hesaptan kaynaklı olarak 37.566,62 TL davacının davalıdan alacaklı gözüktüğü; cari hesaba esas faturaların e – fatura olduğu, teslim eden ve teslim alan kısımlarının olmadığı, imza ile teslim edilmediği ve teslim alınmadığı, sevk irsaliyesinin bulunmadığı görülmüştür.
Kural olarak, faturaların tebliğ edildiğinin ve malın teslim edildiğinin ispat yükü davacı üzerindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacının incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, davacı tarafça bu aşamada fatura – mal teslim olgusunu ispatının artık gerekmeyeceği (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin 25.12.2020 Tarih ve 2020/1170 E. – 2020/1325 K. Sayılı ilamı.), davalının ticari defter ve kayıtları sunmayarak ispat yükünü kendi üzerine aldığı kabul edilmiş, davalının aksini gösterir yazılı kesin kayıt sunmadığı, bu sebeple davalının davacıya 37.566,62 TL borçlu olduğu kabul edilmiş ve açılan davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının Davasının KABULÜ İLE;
-Bursa … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı icra dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden aynen DEVAMINA,
-Alacağın %20 si olan 7.513,32.-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
-Takipteki asıl alacak miktarına takip tarihinden itibaren işlemek üzere ve davacının talebini aşmamak kaydıyla 3095 Sayılı Kanunun 2/2 Md. uyarınca değişen oranlarda avans faizi UYGULANMASINA,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 2.566,18-TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 641,55-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.924,63-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat KAYDINA,
-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin; davalıdan tahsili ile hazineye irat KAYDINA,
-Davacı tarafça sarf edilen toplam 733,75-TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Davacı tarafından sarf edilen bilirkişi, tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 2.761,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
4-Davanın kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır