Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/447 E. 2022/509 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/447 Esas
KARAR NO : 2022/509

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 29/09/2017
KARAR TARİHİ : 17/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/05/2022

“6100 sayılı HMK’nun 320.maddesinde mahkemenin mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar vereceği düzenlemesi de nazara alındığında somut olayın belirginliğine bağlı olarak hakim duruşma açmama yönündeki takdir hakkını kullanabilecektir.” düzenlemesi de nazara alınarak;
Dava şartları bakımından HMK’nun 114.madde ve 115.maddeleri uyarınca görev bakımından dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda göre dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; borçlu aleyhine Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını takibe borçlu tarafından haksız ve mesnetsiz şekilde itiraz edildiğinden takibin durdurulduğunu, 22/04/2013 tarihinde sürücüsü borçluların varisi …. yönetimindeki … plakalı araçla D100 karayolu üzerinde Topkapı yönünde seyrederken olay yerinde aracının sağ ön kısımları ile sürücü dava dışı ….. tarafından kendisi ile aynı yönde ve sağ şerit üzerinde dörtlü ikaz lambaları yanar vaziyette bırakılmış olan …. otomobilin sol yan arka kısımlarına çarpıp direksiyon hakimiyetini kaybederek bariyerlere çarpıp savrulması sonucu sürücü ….’un vefat ettiğini, olay tarihi itibariyle gerçerli bir poliçenin bulunmadığını İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin … Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını mezkur kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsünün alkollü olduğu ve bu sebeple kazanın meydana geldiğini dosya kapsamı ile anlaşıldığını açıklanan nedenlerle haksız olarak yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, yapılmış olan yetki itirazı talebinin reddine, borçluların %40 ‘ından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, borçluların borca yetecek miktarda menkul, gayrimenkulleri ile 3. Şahıslardaki hak ve alacaklarının uygun bir teminat karşılığı ihtiyati haczine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesini özetle; görev itirazında bulunduklarını dosyanın mahkememiz yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi var ise görevsizlik kararı verilip Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, eğer yok ise yine görevsizlik kararı verilip dosyayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakılmasına karar verilmesi gerektiğini, her iki halde de görevsizlik kararı verileceği için davanın usulden reddinin gerektiğini, alacaklı-borçlu sıfatının birleşmemesi, müvekkillerinin 3. Kişi konumunda bulunması ve kusurun kendilerine yansıtılamaması, güvence hesabının mirasçılara rücu edileceğine dair hüküm bulunmaması, mirasın borca batık olması sebebiyle mirasın hükmen reddi ve müvekkillerinin ilamsız icra takibine itiraz ederek defi hakkını kullanarak mirası hükmen reddettiklerini açıkça göstermeleri ve resen gözetilecek sebeplere binayen davacının hukuki dayanaktan yoksun ve yersiz iddialarının ve davasının reddine karar verilmesini bildirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava, İİK 67.madde uyarınca Güvence Hesabı tarafından zarar görenlere ödenen tazminatın rücuen tahsili istemine ilişkin itirazın iptali davasıdır.
Mahkememiz … Esas sayılı … Karar numaralı kararı; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin … dosya numaralı, …. Karar numaralı ilamıyla ”Davacı Güvence Hesabı zorunlu trafik sigortası bulunmayan aracın neden olduğu trafik kazasında zarar gören üçüncü kişilere ödediği tazminatı Yönetmeliğin 16. maddesinde sayılan hallerde zarardan sorumlu olan sürücünün mirasçılarına rücu etmektedir. TTK’nın 4/1 maddesinde belirtilen her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi dava söz konusu değildir. Davalılar gerçek kişi olup uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. TTK’nın 4/1 maddesinde belirtilen her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi dava söz konusu değildir. Davalılar gerçek kişi olup uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır.(Yargıtay 4. HD’nin 16/09/2021 tarihli 2021/17896 Esas 2021/4942 Karar sayılı Bölge Adliye Mahkemesi kesin kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi istemine dair kararı)
Bu durumda uyuşmazlığın genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir” şeklinde kaldırılmıştır.
Bilindiği üzere mahkemenin görevi HMK 114. maddesi gereğince dava şartı olup, mahkemece kendiliğinden ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gereken bir husustur.
Yargılama tarihi itibari ile HMK. 114. maddesi çerçevesinde aranan dava şartlarından birisi ise mahkemenin görevli olmasıdır. HMK. 115/1 maddesi uyarınca dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında mahkeme kendiliğinden araştırır. Bu dava şartı noksanlığını mahkeme tespit eder ise HMK .115/2 maddesine göre usulden ret kararı verir. Nitekim dava dilekçesinin içeriğinden, görevsizlik kararı verilmesi gerektiği açıkça anlaşılan hallerde bu kararın verilmesine engel hal bulunmadığı Yargıtay’ın ilgili dairesinin onama kararları ile de açıkça belirlidir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır.
Bilindiği üzere ticari iş ve ticari dava ayrı hukuki kavramlardır. Ticari iş kabul edilen bir husustan kaynaklanan her uyuşmazlık ticari dava olarak kabul edilmemiştir. Ticaret mahkemeleri ticari davalara bakmakla görevlidir. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları”, “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ve “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Diğer bir anlatımla bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması; ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması ya da açılan davanın maddede 6 bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ayrıca 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2’nci maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 4/1.maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. TTK’nın 5/1.maddesine göre de, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalara asliye ticaret mahkemesi bakmakla görevlidir.
Asliye ticaret mahkemesinin görevinin tayininde uyuşmazlığa konu mal ve/veya hizmetin türü ve ticari iş karinesi etkili değildir. Zira TTK ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. (Hukuk Genel Kurulunun 16/09/2015 tarih, 2014/1026 Esas, 2015/1765 Karar sayılı kararı)
Davaya konu uyuşmazlığın çözümünde genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi (HMK m.2) görevli olup; mahkemenin görevli olması karşısında (HMK m.114/1-c) dava şartları arasında sayıldığından mahkemece dava şartlarının mevcut olup olmadığının, davanın her aşamasında kendiliğinden (HMK m.115/1) değerlendirilmesi gerekir. Ayrıca göreve ilişkin dava şartı noksanlığının giderilmesi de mümkün değildir. (İstinaf BAM 43.HD’sinin 2021/2157 Esas, 2021/1652 Karar sayılı kararı)
Somut olaya konu davanın, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmadığından ticari dava niteliğinde olmadığı, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin taraflardan yalnızca birinin ticari işletmesi ile ilgili olması halinde dahi davanın ticari dava olarak kabul edilmesi mümkün olmadığı, eldeki davanın TTK.nun 4/1.maddesinin alt bentlerinde sayılan dava türlerinden de olmadığı, bu haliyle uyuşmazlığın çözümünde asliye ticaret mahkemesi görevli olduğu, taraflar arasında herhangi bir tüketici işlemi bulunmadığı da nazara alındığında eldeki davada HMK’nın 2.maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğuna ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin … Karar numaralı kararı da dikkate alınarak; aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Davanın HMK 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevsizliği nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin BAKIRKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
3-HMK’nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-İki haftalık süre içerisinde dosyanın gönderilmesi talebinde bulunulmadığı takdirde davanın açılmamış sayılacağının ihtarına,
5-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
6-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 17/05/2022

Başkan …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip ….
¸e-imza