Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/435 E. 2022/514 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/435 Esas
KARAR NO : 2022/514

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/07/2020
KARAR TARİHİ : 18/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkili şirketin …. markalı ilacın marka sahibi olduğunu, davalılardan …, … Sanayi A.Ş’nin Yönetim Kurulu Üyesi ve Müdürü olduğunu, ….’in internet kayıtlarına göre İK Direktörlüğü, Kariyer Danışmanlığı, Yönetim Danışmanlığı yaptığını, davalılardan …’in sosyal medya hesabı instagram kullanıcı adı olan …den “….” başlığı ile yayınladığı hikayesinde davalılardan …’nın sosyal medya instagram kullanıcı olan ….’yı etiketlemek suretiyle … Sanayi A.Ş’nin marka sahibi olduğu “….” markalı ….(Takviye Edici Gıda) ile müvekkili şirketin marka sahibi olduğu “….” markalı ilacı karşılaştırma yaparak “….” markalı ilacın yanına “….”, “…” şeklinde paylaşımda bulunarak markaları haksız ve gerçeğe aykırı şekilde karşılaştırdığını, bu nedenle SMK m.149/1/a/b/c uyarınca müvekkilinin “….” markasına yapılan haksız tecavüzün tespitini, men’ini, durdurulmasını, SMK m.149/ç uyarınca haksız tecavüzün kaldırılmasını, şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminat ile 250.000,00 TL manevi tazminatın ve 10.000,00 TL itibar kaybı tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile arabuluculuk süreci sonuçlandırılmadan ikame olunan davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, huzurdaki dava açısından müvekkilinin davalı sıfatı bulunmadığını, davalı müvekkilinin davacı markası ve ürünü hakkında olumlu ya da olumsuz herhangi bir beyanda bulunmadığını, müvekkilinin takipçisi olan kişilerin yorum, değerlendirme ve paylaşımlarından müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, marka hakkına tecavüze ilişkin davaların nihai tüketicilere karşı açılmasının mümkün olmadığını, somut delillerle desteklenmeyen davacı yan taleplerinin ve davasının esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’e usulüne uygun tebligat yapılmış, davaya cevap vermediği anlaşılmakla davanın reddini istediği kabul edilmiştir.
Bakırköy … Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesinin … E. – … K. sayılı ilamı ile dosyanın görevsizlik kararı sonrasında istinaf incelemesinden geçirilerek, mahkememize gönderildiği görülmüştür.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, gelen müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, marka hakkına haksız tecavüzün tespiti, men’i , tazminat istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’ nun 1. maddesinde “Bu Kanunun amacı; marka, coğrafi işaret, tasarım, patent, faydalı model ile geleneksel ürün adlarına ilişkin hakların korunması ve bu suretle teknolojik, ekonomik ve sosyal ilerlemenin gerçekleştirilmesine katkı sağlamaktır.” hükmü düzenlenmiştir. Aynı Kanun’ un 156. maddesine göre “Bu Kanunda öngörülen davalarda görevli mahkeme, fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi ile fikri ve sınai haklar ceza mahkemesidir.”
Somut olayda davacı vekili, aralarında herhangi bir sözleşmesel ilişkisi olmadan davalıların, müvekkili şirketin marka sahibi olduğu “….” markalı ilacı karşılaştırma yaparak “….” markalı ilacın yanına “….”, “….” şeklinde paylaşımda bulunarak, markaları haksız ve gerçeğe aykırı şekilde karşılaştırdığını iddia ederek, marka hakkına haksız tecavüzün tespiti, men’i, tazminat talep etmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin 11.12.2019 Tarih ve … E. – … K. Sayılı ilamında “Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından TTK’nın 56. ve devamı maddelerine dayalı genel haksız rekabet hükümlerine göre talepte bulunulmuşsa da açıkça kendisinin tescilsiz olarak yıllardır kullandığı marka ve logoya ve ticaret unvanındaki “….” ibaresine davalı tarafından tecavüz edildiği iddia edilmiş olduğundan, davacının 556 sayılı KHK hükümlerine de dayandığı ve uyuşmazlığa 556 sayılı KHK hükümlerinin de uygulanması gerektiği gerekçesiyle mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usul yönünden reddine, HMK 20. maddesi uyarınca karar kesinleşip yasal iki haftalık süre içinde istek halinde dosyanın görevli Eskişehir Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi olarak görev yapmakta olan …. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı deliller ile gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA” şeklinde gerekçeler ile görevli mahkemenin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğunu belirtmiştir.
Davacıya ait marka tescilli bir marka olup, dava konusunun sadece görevsiz mahkemece belirtilen haksız rekabet davası olmayıp, aynı zamanda tescilli markanın izinsiz olarak kullanılmasına ilişkin tecavüzün durdurulması istemini de içerdiği anlaşıldığından ve yine markasal kullanımın da bulunduğu (instagram paylaşımı) göz önünde bulundurularak, uyuşmazlığın 6769 sayılı Kanun’ un 156. maddesi uyarınca ihtisas mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu durumda uyuşmazlığın görevli Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.
( Görev uyuşmazlıklarına bakan İstanbul BAM 37. Hukuk Dairesi 18.12.2019 Tarih ve 2018/2601 E. – 2019/579 K. Sayılı ilamı.)
6100 sayılı HMK’ nın 22/2. ve 23/2. maddeleri mahkememizce göz önünde bulundurulmuş olup: ancak, İstanbul Bam … Hukuk Dairesinin … E. – … K. sayılı ilamı ile verilen esastan kesin red kararı, mahkememizce verilecek son hükmü denetleyecek Bam Dairesince ve yine Temyiz Dairesince bağlayıcılığı olmadığından (6100 sayılı HMK’ nın 23/2, maddesindeki ibarenin “davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar.” şeklinde olduğu, BAM ve Yargıtay DAİRELERİ yönünden herhangi bir düzenleme içermediği, mahkeme ibaresinin ilk derece mahkemesi olduğu.), BAM ve Yargıtay Dairelerinin görüşlerinin de Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu şeklinde olduğundan, yıllar sonra görev hususunda ortaya çıkacak uyuşmazlıkların ve tarafların mağduriyetinin önüne geçmek ve yine BAM dairelerinin kesin kararları arasındaki içtihat uyuşmazlıklarının da Yargıtay nezdinde giderilmesinin 5235 sayılı Kanunun 35. maddesi kapsamında ilgili BAM dairesince değerlendirilebilmesi açısından da, açılan dava hakkında karşı görevsizlik kararı verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2- Görevli mahkemenin Bakırköy …. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-Mahkememiz kararının kanun yoluna götürülmeksizin kesinleşmesi halinde daha öncede Bakırköy …. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı verildiğinden olumsuz görev uyuşmazlığının, halli merci tayini için dosyanın İSTANBUL BAM …. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi.18/05/2022

Katip …

Hakim …