Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/387 E. 2023/364 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/387 Esas
KARAR NO : 2023/364 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/04/2022
KARAR TARİHİ : 05/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının “….” tabelası ile ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü, davalı ile müvekkili şirket arasında tesis edilen ticari ilişki kapsamında, müvekkilinin üzerine düşen tüm görevleri eksiksiz ve tam olarak ifa etmiş olduğunu, bu kapsamda davalıya muhtelif gıda ürünleri tedarik ve teslim ettiğini, müvekkili ile davalı arasında yürütülmekte olan ticari faaliyetler nedeni ile, davalı adına düzenlenmiş faturaların söz konusu olduğunu, bu faturaların müvekkili tarafından tedarik edilerek davalı adına teslim edilen ürünlere ilişkin kesildiğini ve cari hesap dökümü tutulduğunu, davalı tarafından anılan faturalara hiçbir şekilde itiraz edilmediğini ancak fatura karşılığının da müvekkili şirkete ödenmediğini, bahse konu faturalardan ve aynı zamanda taraflar arasında tutulan cari hesap ekstresinden de anlaşılacağı üzerine davalının 23.669,82-TL tutarında ödenmemiş borcu bulunduğunu, bu nedenle davalı tarafından faturalardan kaynaklanan cari hesap borcunun ödenmemesi üzerine Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …. E. Sayılı dosyası üzerinden davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak bahse konu icra takibine davalı tarafın haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu iddia ederek; Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …. E. Sayılı icra takibine yapılan haksız itirazın iptaline, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün …. E. Sayılı icra takibinin devamına, müvekkili şirketin davalıdan alacaklı bulunduğu miktarın, takip tarihi itibariyle işlemiş bulunan (en yüksek) faizi ile birlikte tahsiline, müvekkili şirkete borçlu olduğunu bilen davalının haksız ve kötü niyetli
itirazı sebebiyle takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar
tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça başlatılan icra takibine itiraz dilekçesinde yazılı gerekçelerle müvekkili tarafından itiraz edildiğini, alacaklı olduğunu iddia ederek müvekkiline karşı takip başlatan davacı ile müvekkili arasında hiçbir ticari ilişki olmadığı gibi davacı şirketin müvekkili tarafından bilinen bir şirkette olmadığını, tebligat zarfında mevcut meşruhattan da anlaşılacağı gibi müvekkiline sadece ödeme emri tebliğ edildiğini ancak ödeme emri ekine takip mesnedi belgelerin eklenmediğini, davaya konu ödeme emrinde takibe konu alacağın mesnedinin cari hesap olduğunun açıklandığını ancak takibe mesnet gösterilen cari hesap belgelerinin müvekkiline tebliğ edilmediğini, davacı …. müvekkiline tebliğ ettiği ödeme emrinde alacağa mesnet olarak cari hesaba dayanırken dava dilekçesinde iddia ve savunmasını değiştirerek alacağı düzenlediği faturaya dayandırdığını, ödeme emrinde yapılan anılan açıklama baz alınarak takibe itiraz edildiğini, davacı …. dava aşamasında iddiasını değiştirerek alacak mesnedi olarak faturaya dayanmasının usul ve yasaya aykırı olduğundan davanın bu sebeple reddi gerektiğini, takip borçlusunun müvekkiline satılan mala istinaden fatura düzenleyerek tebliğ ettiğini, takip borçlusu müvekkilinin kendisine tebliğ edilen faturalara yasal süresi içinde itiraz etmediğini, iş bu sebeple takibe konu alacağın kesinleştiğini iddia ettiğini, müvekkiline tebliğ edilen ödeme emrinde takibe dayanak olarak cari hesap gösterildiği halde dava dilekçesinde, takibe dayanak olarak davalı müvekkiline tebliğ edildiği ve müvekkili tarafından da itiraz edilmediği iddia edilen faturaya dayanıldığını, davacı …. dava konusu takipte “cari hesaba” dayandığı halde huzurdaki itirazın iptali davasında bu iddiasını değiştirerek alacak mesnedi olarak “faturaya” dayanmasının usul ve yasaya aykırı olup, yasal ve yerinde olmayan gerekçe ile açılan huzurdaki davanın reddi gerektiğini, öte …., davaya konu icra dosyasında UYAP üzerinden yaptıkları incelemede davanın konusu icra dosyasında sadece takip talebinin mevcut olduğunu, takip dayanağı belgelerin ise dosyada mevcut olmadığının taraflarınca tespit edildiğini, bunun üzerine müvekkilinin, takip talebinde alacaklı …. olarak gösterilen şirketin telefonuna ulaşarak takip talebinin mesnedini sorduğunu, davacı şirketin … üzerinden müvekkiline, müvekkili adına Tekirdağ ilinde bizce meçhul bir adrese ilettiğini iddia ettiği malın sevk irsaliyesini ilettiğini, takibin dayanağı alacağın irsaliyede belirtilen ticari maldan kaynaklandığını belirttiğini, davacı şirketin …. üzerinden müvekkiline ilettiği sevk irsaliyesinde yaptıkları incelemede davacı …. alacağa mesnet olarak gösterdiği malın Tekirdağ ilinde müvekkiline ait olmayan bir adrese gönderilmiş olduğunu, öte …. takibe dayanak olarak gösterilen sevk irsaliyesinde davalı müvekkilinin imzası bulunmadığı, irsaliyenin müvekkiline iletilmeyen bir mala ilişkin düzenlendiğinin tespit edildiğini, müvekkilinin, şimdi ve geçmişte Tekirdağ ili sınırları içinde iş yeri mevcut olmadığını, sevk irsaliyesinin müvekkilinin imzasına havi olmadığını ve sahte olarak düzenlenen irsaliye ile müvekkilinden alacak talep edildiğinin sabit olup reddi gerektiğini, takip talebinde, İstanbul İkitelli vergi dairesine kayıtlı bir vergi numarası belirtildiğini, belirtilen vergi numarasının davalı müvekkiline ait olup müvekkilinin daha önce işlettiği ticari iş yerinin Başakşehir ilçesinde olduğunu, söz konusu sevk irsaliyesinde ise müvekkiline ait olmayan Tekirdağ ilçesinde bir adres gösterildiğini, müvekkiline tebliğ edilmiş usulüne uygun bir fatura mevcut olmadığını, davacı şirketin müvekkiline fatura tebliğ ettiğine ilişkin iddianın maddi gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkiline usulüne uygun borç ihbarnamesi gönderilmediğini, başka bir ifade ile ortada muaccel hale gelmiş bir alacak mevcut olmadığını, muaccel hale gelmeyen alacak iddiasıyla müvekkiline karşı takip başlatılmasının yasal ve yerinde olmayıp davanın bu sebeple de reddi gerektiğini savunarak; davanın reddine, müvekkili lehine en az %20 oranında olmak üzere kötü niyet tazminatına ve davaya konu icra takibinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMANIN ÖZETİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, cari hesaba dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkememizce taraflara usulüne uygun davetiye tebliğleri yapılarak taraf teşkili sağlanmış ve davanın esasına başlanmıştır.
Taraf vekilleri karşılıklı olarak delillerini bildirmişler, bildirdikleri deliller toplanılmıştır.
Uyuşmazlığın, Taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, davacı tarafça cari hesap alacağına dayalı olarak başlatılan icra takibine davalı borçlu tarafından yapılan itirazın haklı olup olmadığı, davacının itirazın iptali ile icra inkar tazminatı taleplerinin, davalının kötü niyet tazminatı talebinin kabul edilip edilemeyeceği hususlarından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilmiş, incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 23.669,82-TL alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 06/08/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 11/08/2021 tarihinde takibe ve borca itiraz ettiği, davalının itirazı üzerine aynı tarihte icranın durdurulması kararı verildiği, durdurma kararının alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, işbu itirazın iptali davasının yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne ve Beylikdüzü Vergi Dairesi Müdürlüğüne müzekkere yazılarak; davalının gerçek kişi ya da şahıs firması olarak tacir kaydının bulunup bulunmadığı, vergi mükellefi olup olmadığı, hangi defterleri tuttuğu, işletme hesabına göre mi bilanço usulüne göre mi defter tuttuğu, Vergi Usul Kanunu’nun 176-177.maddeleri kapsamında esnaf mı yoksa tacir mi olduğu hususlarının araştırılarak mahkememize bu hususla ilgili bilgi verilmesi istenmiş, cevabi yazılar ve ekleri dosyaya kazandırılmıştır.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkereye verilen cevapta; davalının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
Beylikdüzü Vergi Dairesi Müdürlüğüne yazılan müzekkereye verilen cevapta; davalının faal mükellef olduğu, İşletme hesabı esasına göre defter tuttuğu hususlarının tespit edildiği görülmüştür.
Mahkememiz dosyası, davacının iddiaları, savunma, sunulan ve toplanan deliller, dosya kapsamındaki belgeler, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyası ve tüm dosya kapsamına göre; her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile; tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, lehlerine delil niteliğinde olup olmadığı, defter kayıtlarının birbirini doğrulayıp doğrulamadığı, taraflar arasında ticari ilişkinin tespiti halinde tarafların ticari ilişkiyi hangi hesaplarla izlediği, defterler arasında fark bulunması halinde farkın sebebi hususları ile takip tarihi itibariyle davacının davalıdan davaya konu alacağının olup olmadığı, alacaklı ise alacağın miktarı hususlarında rapor düzenlenmek üzere SMMM bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen rapor mahkememiz dosyasına ibraz edilmiş;
16/12/2022 havale tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde özetle; “… Yapılan tespit, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; Dava konusunun, davacının, davalı ile olan ticari ilişki dolayısıyla oluşan cari hesap alacağının tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğu, davacının 2021 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davacının ticari defterlerine göre; takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 23.669,82 TL alacaklı olduğu, davalının 2021 yılında defter beyan sistemine tabi olduğu, davalı işletme defteri usulüne uygun şekilde tutulmakla beraber, bu defter yapısı itibarıyla, gerçek borç – alacak ilişkisini tespite imkân vermeyen bir ticari defter olduğundan davalının İşletme Defterinden alacak miktarının tespit edilme imkânı bulunmadığı, davalının incelenen Defter Beyan Sistemindeki kayıtlarında davacının takip konusu yaptığı cari hesaba dayanak faturaların kayıtlı bulunmadığı, takip konusu faturalara ait sevk irsaliyelerinden davalı … adına “…-….” açıklamasıyla “… Mah. … Sit. No.28 Süleymanpaşa-Tekirdağ” adresine gönderimde bulunulduğu, sevk irsaliyelerinin teslim alan kısımlarında davalı yada davalı yetkilisinin isim-imzasına rastlanmadığı, davacının takip dayanağı yapmış olduğu faturalara ait sevk irsaliyelerinden fatura içeriklerinin davalı …. resmi adreslerine tesliminin yapılmadığı, bu itibarla mezkur faturaların içeriklerinin davalı …. teslimi hususunun davacının ispatına muhtaç olduğu, neticeten; davacının takip tarihi itibariyle davalı …. alacağının ispata muhtaç olduğu” değerlendirme ve tespitlerinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, taraf vekilleri tarafından bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarını içerir dilekçeler sunulmuştur.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu, ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nun 187, 190 ve 200’ncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
İspatın konusu HMK.nun 187’nci maddesinde “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” Şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nun 190’ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
Yemin delili, HMK’nın 225. ve devamındaki maddelerde düzenlenmiş olup, yemin kesin delil niteliğindedir. Bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf, o vakıayı başka delillerle ispat edemezse, diğer tarafa yemin teklifinde bulunabilir. Bununla birlikte, iddia veya savunmasını ispat edemeyen tarafa yemin teklif etme hakkının hatırlatılabilmesi için, yemin deliline açıkça dayanılmış olması da zorunludur.
Bu kapsamda; davacı vekiline, dava dilekçesinin deliller kısmında yemin deliline açıkça dayanmış olduğu anlaşılmakla; yemin teklif etme hakları hatırlatılmış, davacı tarafça verilen kesin süre içerisinde yemin teklifinde bulunulmamıştır.
İİK’nun 67. maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’un 67/2.maddesinde “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmüne yer verilmiştir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun “Dava şartı olarak arabuluculuk” başılığını taşıyan 18/A maddesinin 11. fıkrasında “Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez.” düzenlemesine ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin “Dava şartı olarak arabuluculukta arabuluculuk faaliyeti” başlığında 25. maddesinde de “Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez.” düzenlemesine yer verilmiştir.
İddia, savunma, sunulan ve toplanan deliller, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyası, 16/12/2022 havale tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamının bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; davacı tarafından cari hesap bakiye alacaklı olduğu iddia edilerek davalı hakkında icra takibine girişildiği, davalı tarafça borca ve ferilerine itiraz edilmesi üzerine işbu itirazın iptali istemli davanın açıldığı, taraflarca delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ile 85 ve HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, hükme ve denetime elverişi yukarıda özetlenen bilirkişi raporuyla da tespit edildiği üzere, davalının incelenen Defter Beyan Sistemindeki kayıtlarında davacının takip konusu yaptığı cari hesaba dayanak faturaların kayıtlı bulunmadığı, takip konusu faturalara ait sevk irsaliyelerinden davalı … adına “…-….” açıklamasıyla “… Mah. … Sit. No.28 Süleymanpaşa-Tekirdağ” adresine gönderimde bulunulduğu, sevk irsaliyelerinin teslim alan kısımlarında davalı yada davalı yetkilisinin isim-imzasına rastlanmadığı, vergi kayıtlarında davalının adresinin İstanbul ili olduğu, tek başına fatura düzenlenmiş olmasının ve faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olmasının alacağın ispatı için yeterli olmadığı, fatura içeriği malın teslim edildiğinin düzenleyen tarafça ispat edilmesi gerektiği, davacı tarafça davalı ile arasındaki ilişkiyi ortaya koyan herhangi bir belge sunulmadığı anlaşılmakla; kesin delil niteliğinde bulunan yemin deliline dayanan taraf, bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmayan icra takibine konu cari hesap alacağı yönünden ancak açıkça dava dilekçesinde veya delil listesinde dayanılmış olması şartı ile yemin delili ile ispatlaması lazım geldiği kabul edilerek, davacı vekiline yemin hakkı hatırlatılmış, davacı tarafça yemin deliline dayanılmadığı, davalı tarafın arabuluculuk görüşmelerine katılmadığı, bu hususun son tutanakta belirtildiği sabit görülerek; davacı tarafça taraflar arasında ticari ilişkinin ve alacağının varlığının ispat edilemediği sonuç ve vicdani kanaatine varılmış; ispat edilemeyen davanın reddine, şartları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde tüm hususları içerir hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90-TL harcın davacı tarafça peşin yatırılan 404,23-TL peşin hartan mahsubu ile kalan 224,33 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı tarafa İADESİNE,
4-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
5-Davacı tarafından iş bu dava için yapılan 80,70-TL başvuru harcı, 404,23-TL peşin harç, 90,00-TL posta masrafı, 1.850,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.424,93-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise de, 6325 sayılı Kanun’un 18/A maddesinin 11.fıkrası gereğince davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa iadesine,
9-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin e-duruşma sistemi ile davalı vekilinin huzurda yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/04/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸