Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/341 E. 2023/47 K. 13.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/341 Esas
KARAR NO : 2023/47 Karar

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/04/2022
KARAR TARİHİ : 13/01/2023

Davacı tarafından mahkememizde açılan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı tarafından müvekkili aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğü ….. Esas sayılı dosyasında iki adet çeke ilişkin 08/01/2019 tarihinde kambiyo takibi yapıldığını, müvekkili hakkında ayrıca Karşılıksız Çek Şikayeti ile yargılamanın derdest durumda olduğunu, yargılamanın Bakırköy …. İcra Ceza Mahkemesi .. esas sayılı dosyasında derdest olduğunu, ilgili Karşılıksız Çek Keşide Etme suçundan derdest bulunan yargılama dosyasında 05/03/2020 tarihinde tanzim olunan bilirkişi raporunda takibe konu çeklerin … Bankası 30/10/2018 Keşide Tarih … Çek nolu, ve aynı bankanın 30/11/2018 Keşide tarihli …. Çek nolu 25.000 ‘er TL tutarlı çeklerle ilgili davalının alacaklılık ve müvekkilinin borçluluk durumu tetkik olunduğunu, bu tetkik neticesinde Ticari Defter ve Kayıtlar İncelendiğinde; çeklerin Ciro Yolu ile Davalıya devir olunduğu, Davalının Çekleri Ciro Yolu ile Teslim alarak 30/03/2018 Tarihinde Ticari Defterlerine Kayıt Ettiği, Çeklerin Karşılıksız Kaydı akabinde davalı tarafından 02/12/2019 Tarihinde bu defa aynı muhasebe, ortak ve yöneticiye haiz grup şirketi lehtara iade olunduğu şeklinde kayıt oluşturulduğu, Müvekkilin çekleri 30/03/2018 Tarihinde lehtar …. Şirketine keşide ederek teslimine ilişkin ticari kayıt oluşturduğu, Çekin keşide edildiği lehtara 31/08/2018 tarihinde sonlanan cari borcunun çek tutarları ile uyumlu olduğu, Çeklerin önce lehtara akabinde davalıya verildiği, Çeklerin müvekkile iadesi şeklinde lehtarın 01/11/2018 ve 03/12/2018 tarihinde kayıt açıp , çekleri lehtarın kendi carisinde izlediği, Çeklerin lehtar tarafından müvekkile iadesi hususunda kayıtlar açılmış olmasına rağmen, davalı 02/12/2019 tarihinde çeklerin lehtara iadesi şeklinde kayıt oluşturulduğu tespit olunmuştur. müvekkili cari hesap işletimi ve cari kapanışı gayesi dahilinde, ayrıca komisyon alacağı hakkı mahsubu kapsamında dava dışı grup şirketi lehtar ile sözleşmesel işlemler yaptığını, çeklerin belirli bir anlaşma ve sözleşme ilişkisi kapsamında lehtara teslimine rağmen, ayın grup şirketi davalı kullanılarak esasen ciro olunan çekle bir bağı olmayan davalıya çekler devir olunduğu gibi, takip öncesine cari üzerinden çeklerin iadesi hususu grup şirketi dava dışı lehtar ile anlaşılmasına rağmen vaki dava konusu icra takibi ve cezai mesuliyetle müvekkili karşı karşıya kaldığını, müvekkilinin davalıya herhangi bir borcu olmadığını, asıl ticari faaliyette bulunduğu lehtarın çeki kendisine komisyon işleyişi anlaşması kapsamında iade etmeyip, grup şirketi yolu ile takibe koyulması mümkün olmadığı gibi, takip tarihi itibari ile herhangi bir alacak hakkı bahşeden bir kambiyo evrakı bulunmadığı gibi ,tümü ile esasen aynı kişi ve yöneticilere haiz davalı yönünden çeklerden alacak bulunmadığı ve iade hususu iyi bilinmektedir. Grup şirketi üzerinden iadesi gereken çekten kambiyo alacağı tahsili cihetine gidilmesinin mümkün olmadığını, bedelsiz kalan senedin grup şirketi kullanımı yolu ile çekin bedelsizliği, çekin takibe konulmasının müvekkile iadesi anlaşmasına aykırılığı bilinerek cirosunun sağlanması yolu ile kazanç elde edimi için işleme tesisine yönelik fiiller nedeni ile cezai kovuşturmaya ilişkin başvurular yapılacağını, müvekkilinin davalıya herhangi bir borcu olmadığı gibi, müvekkiline iadesi gereken kambiyo çeki üzerinden alacak ve takip hakkı bulunmadığından işbu davanın kabulünü talep ettiklerini, davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeni ile talep olunan haksız alacağın % 20’si üzerinden kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini, takibin durdurulmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacının karşılıksız çek şikayeti yapmış oldukları çeklere ilişkin olarak ceza alma korkusuyla huzurdaki davayı açtığını, dava konusu çeklerin 09.01.2019 tarihinde İstanbul …. İcra Müdürlüğü nün ….. E. Sayılı dosyasıyla icra takibine konulduğunu, aynı çeklere ilişkin olarak tarafımızca Bakırköy ….. İcra Ceza Mahkemesi nin … E. Sayılı dosyası ile karşılıksız çek keşide etmekten suçundan şikayette bulunulduğunu, davacı tarafça ilgili mahkemenin de yönlendirmesi ile de huzurdaki davayı açtığını, davaların devam ederken borçlunun sürekli ödeme planları ile şirkete geldiğini ancak işleri umduğu gibi gidemeyince hukuku dolanma yoluna gittiğini, davacının iddia ettiği gibi çeklere ilişkin olarak herhangi bir borcu olmamış olsaydı tüm icra takiplerini ve ceza davalarını bilmesine rağmen huzurda ki davayı açmak için bu kadar yıl beklemeyeceğini, davacı tarafça karşılıksız çek duruşmalarında vermiş olduğu ifadelerde de görüleceği üzere; hepsinde de borcunu kabul ettiğini, suç işleme kastının bulunmadığını, işleri bozulduğu için ödeme yapamadığını, hatta klasik borçlu savunması olan FETÖ yüzünden alacaklarını alamadığını dile getirdiğini, yine dava konusu çeklere ilişkin Bakırköy ….. İcra Ceza Mahkemesi nin … E. Sayılı karşılıksız çek şikayeti dosyamızın 17.02.2022 tarihli duruşmasında “…yeni devire bu çekler dışında borcum yoktur” diye bizzat beyanda bulunmuş olup çeklere ilişkin borcu olduğunu kabul etmiştir buna rağmen hukuki dayanaktan yoksun yollara tevessül etmesi sanıyoruz ki yine günü kurtarma çabasından ibaret olduğunu, tarafların ticari defterleri incelendiğinde müvekkili şirketin alacaklı olduğu açıkça tespit edileceğini, bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın reddine, haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeni ile talep olunan haksız alacağın % 20’si üzerinden kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 06/09/2022 tarihli duruşmasının 1 nolu ara kararı uyarınca Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile davacının icra takibindeki çeklerden kaynaklı davalıya borçlu olup olmadığı alacağının varlığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi …. tarafından düzenlenen 23/11/2022 tarihli raporda; “Davacı tarafın incelemeye esas olmak üzere herhangi bir ticari defter ve belge ibraz etmediği, 2. Davalı şirkete ait 2018-2019 yılına ait ticari defterlerinin TTK’ya göre, açılış tasdiklerinin yasal süresi içinde yapıldığı, 2018-2019 yılı yevmiye defteri kapanış tasdikinin TTK Madde 69-70/son 72/3 ve V.U.K. madde 220-226 uyarınca yasal sürelerde ve usulüne uygun şekilde yaptırıldığı ve belirli kanuni şartları taşıdığı, sahibi lehine delil vasfına sahip olduğu kanaatine varılmış ise de Nihai Takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu, 3. Davalı şirket ticari defterlerinde davacı şirket ile herhangi bir hesap kaydına rastlanmadığı, 4. İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün ….. E. Sayılı dosyasından 08.01.2019 takip tarihi itibarı ile her iki çekin de davalı şirket uhdesinde bulunduğu, her iki çekin de karşılıksız işlem gördüğü, yaprak bedeli olan 1.600,00 ₺ nin (2 çek için 1.600,00 ₺ x 2 adet = 3.200,00 ₺) banka tarafından, çekleri ibraz eden davalı şirkete ödendiği ve bakiye 25.000,00 ₺ – 1.600,00 ₺ = 23.400,00 ₺ x 2 adet = 46.800,00 ₺ davalı şirketin çeklerden dolayı alacaklı olduğu, 5. Davalı şirket tarafından uyuşmazlığa konu 2 adet çekin 02.12.2019 tarihinde dava dışı ciranta …. Basın A.Ş. ye iade edildiği, ticari defter ve kayıtlardan tespit edilmekle, huzurdaki menfi tespit davasının ikame edildiği tarih olan 07.04.2022 itibarı ile davalı şirketin uhdesinde bulunmadığı” sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraf beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, menfi tespit isteminden ibarettir.
Dava konusu, 30/10/2018 keşide tarih ve …. çek numaralı ve yine 30/11/2018 keşide tarihli … çek numaralı ….. Bankasına ait 25.000,00TL’lik 2 çekten dolayı, davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu görülmüştür.
Dava konusu miktar 50.000,00-TL’dir.
Yargılamaya konu 1. Çekin incelenmesinde; …. Bankasına ait 30/10/2018 keşide tarihli, …. çek numaralı, keşidecisi davacı ….., lehtarı dava dışı ….. San. A.Ş. ve 25.000,00 TL miktarlı olduğu görülmüştür. Davalının çekte, düzgün ciro silsilesi ile ciranta konumunda olduğu görülmektedir.
Yargılamaya konu 2. Çekin incelenmesinde; ….. Bankasına ait 30/11/2018 keşide tarihli, …. çek numaralı, keşidecisi davacı ….., lehtarı dava dışı ….. San. A.Ş. ve 25.000,00 TL miktarlı olduğu görülmüştür. Davalının çekte, düzgün ciro silsilesi ile ciranta konumunda olduğu görülmektedir.
Bu çeklerden kaynaklı olarak, davalı tarafından davacıya yönelik İstanbul …. İcra Müdürlüğünün ….. E. sayılı icra dosyası üzerinden takip başlatılmıştır.
Davacı borçlu, dava dilekçesinde çeklerden dolayı borçlu olmadığını, lehtarın herhangi bir alacağının olmadığını iddia etmektedir.
TTK’nun 825. maddesinde; *(1) Borçlu, emre yazılı bir. senetten doğan alacağa karşı ancak senedin geçersizliğine ilişkin veya senet metninden anlaşılan def’ilerle alacaklı kim ise ona karşı, şahsen haiz bulunduğu def’ileri ileri sürebilir. (2) Borçlu ile önceki hamillerden biri veya senedi düzenleyen kişi arasında doğrudan doğruya varolan ilişkilere dayanan def’ilerin ileri sürülmesi. ancak senedi iktisap ederken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması hâlinde caizdir” hükümleri yer almaktadır.
Buna göre. takip borçlusu, diğer senet alacaklıları (hamilleri) ile kendi arasındaki ilişkiden doğan kişisel (şahsi.nispi) delileri takip yapan yetkili hamile karşı ileri süremez. Fakat takip borçlusu, diğer senet alacaklıları (hamilleri) ile kendi arasındaki ilişkiden doğan kişisel (şahsi,nispi) def’ileri. takip yapan hamilin bildiğini İİK m.169/a-İ’deki belgelerden biri ile ispat ederse, bu def’i takip vapan yetkili hamile de ileri sürülebilir.
Somut olayda davalı alacaklının, davacı borçlu tarafından ileri sürülen bedelsizlik – borçlu olmadığı iddiaları açısından sorumluluğu bulunmadığı; hamilin, senedi iktisap ederken bilerek borçlunun zararına hareket ettiği de dosya kapsamından ispat edilememiştir. Davacı iddiası, şahsi def’i niteliğinde olup, iyi niyetli olmadığı kanıtlanamayan 3.kişi alacaklıya karşı ileri sürülemez. Dava dışı lehtar ile davalı alacaklı arasındaki grup şirketleri olmaları sebebiyle çeklerin muvazaalı devir ilişkisinin iddia kapsamında kaldığı; bu iddia hamilin, senedi iktisap ederken bilerek borçlunun zararına hareket ettiğini ispata yarar nitelikte değildir. İİK m.169/a-1’deki belgelerle de desteklenmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının davasının ispat edemediği, ileri sürülen şahsi defilerden davalının sorumlu olmadığı anlaşılmış olup, aşağıdaki şekilde karar verilmiş ve hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının sübut bulmadığından REDDİNE,
-Yasal şartları oluşmayan davalının kötü niyet tazminatı taleplerinin REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90-TL harcın davacı tarafça peşin yatırılan 853,88-TL peşin hartan mahsubu ile bakiye 673,98-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı tarafa İADESİNE,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına),
4-Davalı tarafından sarf edilen toplam 304,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
-Davalı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın davalı tarafa İADESİNE,
5-Davanın red miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere Davacı asil ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/01/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim ….
¸e-imzalıdır