Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/312 E. 2022/839 K. 26.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/312 Esas
KARAR NO : 2022/839

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/03/2022
KARAR TARİHİ : 26/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 30/03/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin kimyasal madde işi yaptığını, davalıya takibe konu faturalarda belirtilen ürünlerin satışını gerçekleştirdiğini, taraflar arasında bu şekilde ticari ilişki kurulduğunu, görüşmelerden sonuç alınamaması neticesinde davalı taraf hakkında Silivri İcra Dairesinde … E. numarası ile icra takibi başlatıldığını, davalının 24.12.2021 tarihinde aradaki ticari ilişkiyi inkar etmeyip, herhangi bir sebep ileri sürmeden takibe, asıl alacağı, işletilen ve işleyecek faize, faiz oranına ve diğer tüm fer’ilerine itiraz ettiğini, davalı tarafın itirazının tarafımıza tebliğ edilmediğini, yasal süresi içerisinde itirazın iptali davası açtıklarını, taraflar arasında açık hesap ilişkisi mevcut olduğunu, aradaki ilişkinin ticari olması sebebiyle ticari avans faizine hükmedilmesi gerektiğini, bu sebeple davalının faiz oranına itirazının yerinde olmadığını, takip konusu borca ilişkin borçlunun itirazlarının belirtilmiş olduğunu, bu itirazların kabul edilemez ve hukuken korunamaz soyut ifadelerden ibaret itirazlar olduğunu, salt takibi durdurmak için ileri sürüldüğünden tüm itirazların iptalini istemek zorunluluğunun hasıl olduğunu, gerek borçlu ile görüşmelerden gerek başlatılan icra takibinden olumlu bir sonuç alınamadığını, borçlunun mal kaçırma ihtimalinin yüksek olduğuna dair duyumlar alındığını, söz konusu alacak rehinle veya başkaca bir şekilde teminat altına alınmadığından, ihtiyati haciz isteme mecburiyeti hasıl olduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hak ve talepler saklı kalacak şekilde, İhtiyati haciz talebinin teminatsız olarak kabulüne, aksi takdirde teminat belirlenerek kabulüne, davanın kabulüyle itirazın iptali ve icra takibinin devamına, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek olan ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, borç likit olduğundan ve davalı tarafından itiraz edildiğinden %20’den aşağı olmamak üzere icra-inkar tazminatı ödenmesine, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının cevap dilekçesi sunmadığı, duruşmalara katılmadığı anlaşılmıştır.
Silivri İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin, davalı şirket aleyhine 8.024,38-TL toplam ve asıl alacağını, asıl alacağa işleyecek avans faizi ile birlikte, icra masrafı, vekalet ücreti ile birlikte tahsili için icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Usulüne uygun duruşma açılmış, ön inceleme aşamasında uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile takip tarihi itibari ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olmakla, bilirkişi Mali Müşavir …’in 29/07/2022 tarihli raporunda özetle; Dava ve icra dosyası ve davacı yasal defter kayıt ve belgelerin incelenmesi neticesinde; davacı tarafından, davalı aleyhine Silivri İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası ile 22.12.2021 tarihinde 8.024,38.TL tutarında icra takibi başlatıldığını, usul yönünden incelenen, davacıya ait 2021 dönemi defter-i kebir ve yevmiye defterleri, e-defter olarak tutulmuş, beratları, zamanında ve usulüne uygun oluşturulmuş, fiziki tutulan envanter defteri açılış noter tasdiki, zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırıldığı, davalı taraf, mahkemece belirlenen inceleme tarihinde, incelemeye gelmediğini, yerinde inceleme talebinde de bulunmadığını, Dolayısıyla HMK 222/3 hükmü uyarınca takdirin mahkemeye ait olduğunu, hesap ve kayıt yönünden incelenen davacı yasal defterlerine göre; davalı, takip talebi tarihinde (22.12.2021) 52.566,24.TL tutarında borçluolduğunu, davacının icra takibinde talep ettiği 8.024,38.TL tutarındaki bakiyeye konu faturalar ve ödeme işlemleri, davacı yasal defterlerinde usulüne uygun ve doğru şekilde kaydedildiği tespit edildiğini, davacı ve davalıya ilişkin BA-BS formlarının incelenmesi neticesinde, belge sayısı ve KDV Hariç tutar yönünden, taraflar, birbirleriyle uyumlu olarak bildirimde bulunduklarını, netice olarak; davacı yasal defter kayıt ve belgeleri dikkate alınarak haklı olduğuna karar verilmesi ve davalının, Silivri İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın, iptali halinde, takip sonrası faiz talebine ilişkin, 3095 Sayılı Kanun (Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun) hükümlerine istinaden takip talebinin tebliğ tarihinden (22.12.2021), dava tarihine (30.03.2022) kadar geçen (98) gün için değişen oranda avans faizi 346,50-TL tutarında hesaplandığı, davacının talep ettiği icra inkar tazminatı 1.604,88.TL (8.024,38.TL X %20) tutarında hesaplandığı sonuç ve kanaatlerine varıldığı bildirilmiştir.
Davacı dava sırasında davasını ıslah ederek dava miktarını icra takibine konu miktara yükseltmiş ve ıslah harcını yatırdığı anlaşılmıştır.
TÜM DOSYA MUHTEVİYÂTI KÜLLÎYEN TETKÎK EDİLDİĞİNDE;
Dava taraflar arasında ticari ilişki olduğundan bahisle alacak olduğuna dair yapılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Öncelikle ispat müessesesini açıklamakta fayda var. Bilindiği üzere, hakim, davada hangi vakıaların ispat edilmesini tespit ettikten sonra, bu vakıaların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği sorusuyla karşılaşır; buna ispat yükü denir. Kendisine ispat yükü düşen taraf için, bu bir yükümlülük(mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür(külfettir). Taraf kendisinin ispat etmesi gerektiği vakıayı ispat edemezse karşı taraf ve mahkeme onu mutlaka ispat etmesini isteyemez, bilakis kendisine ispat yükü düşen taraf , o vakıayı ispat edememiş sayılır.(Kuru, Medeni Usul Hukuku, 2016, sy 319)
Dava dosyamızda ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacı üzerinde olup tarafların iddiaları doğrultusunda delilleri toplanarak taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına dair ihtaratlı ara karar kurulmuş inceleme günü sadece davacı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde dosyamıza sunmuştur.
Yapılan inceleme neticesinde davacı defterlerine göre davacının davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmiş fakat davalı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde ibraz etmemiştir. Rapor neticesinde incelenen davacı defterlerine göre davacının davalıdan faturalar karşılığında 8.024,38- TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.

Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, fatura teslim olgusunun artık ispatının gerekmeyeceği ve işlemiş faiz talebinin de yerinde olduğu kabul edilerek açılan davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜ İLE;
-Davalının aleyhine yapılan Silivri İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİNE,
-Takibin aynen DEVAMINA,
-Asıl alacağın %20’sine tekabül eden icra inkar tazminatının davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 548,15-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 216,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 331,45-TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
3-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 8.024,38-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından ödenen 80,70-TL başvurma harcı, 216,70-TL peşin harç, 1.249,50-TL tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.546,90-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Gider avansından artan olur ise karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/09/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza