Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/301 E. 2023/113 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/301 Esas
KARAR NO : 2023/113

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/03/2022
KARAR TARİHİ : 02/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı Müvekkil … Dış Tic. A.Ş. ile Davalı Borçlu … Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında uzun yıllardır süregelen ticari ilişki kapsamında çeşitli defalar yazılı ve/veya sözlü olarak “İplik Satış Sözleşmesi” tanzim edildiğini, İlgili sözleşme türü dayanağını TBK 247. Maddesinden almaktadır. Bu hüküm ve kurulan sözleşmeler gereğince; iplik üretim ve satım borcunu yerine getiren Davacı Müvekkil Firma, kanunda düzenlenmiş tanımına uygun olarak alıcıya, üretmiş olduğu bir parti iplikten, alıcının talep ettiği miktarda örnek mal(numune) göndermekte olduğunu, buna göre muhataba tanınan süre içerisinde gerekli kontroller ve üretim aşamaları tamamlanıp da malın kalitesine ilişkin onay cevabı geldiği takdirde ilgili siparişin geriye kalan kısmı da teslim edilmekte, karşılığında ise ürün/hizmet bedeli bakımından alacağı doğmakta olduğunu bu hususta Davalı … , taraflar arasındaki ticari ilişkiye herhangi bir itirazı bulunmadığını İşbu ticari ilişkiler kapsamında, 2020 yılı içerisinde sözlü/yazılı olarak çeşitli sözleşmeler kurulmuş, yapılan satışlara dair faturalar oluşturulduğunu, ekte Sayın Mahkemenize arz olunan açık hesap ekstresinde görüldüğü üzere, iki firma arasındaki ticari ilişki; Davalı Firmanın sipariş ettiği malların hazırlanıp Davalıya irsaliye faturası eşliğinde teslim edilmesi ve bunun üzerine Davacı Müvekkilce ticari satıma konu olan malların bedeline ilişkin olarak Fatura hazırlanarak Davalı Borçluya iletilmesi şeklinde tezahür etmekte olduğunu, bunun sonucunda da Müvekkil Firma nezdinde kurulan sözleşmelere ilişkin olarak düzenlenen Faturalar bakımından Alıcı Hesap ekstresi oluşturulmakta ve Alıcının yapmış olduğu ödemeler ve varsa düzenlediği iade faturaları bu hesaptan düşüldüğünü, Söz konusu hesap ve muavin defter delilimiz olup; bilahare sunulacağını, Söz konusu kanun hükmüne ve emsal yargıtay kararlarına dayanarak borçlunun kendisine usulüne uygun bir şekilde düzenlenip tebliğ edilen faturaya süresinde itiraz etmediği; dolayısıyla faturayı ve içeriğini kabul ettiği ve bu hususta borcunu ifa etmekle yükümlü olduğu açık olduğunu, Bunun ötesinde faturalara konu borcun bir kısmı Davalı tarafından ödenmiş, ancak 544.467,52-TL tutarında ödenmemiş borcu kaldığını, Bu tutar sayın mahkemece de takdir edileceği üzere, Açık Hesap Özetinde yer alan, Davalının Hesap Açığına eş değer olduğunu, taraflarınca ilgili icra takibine konu edilip ifası istenen alacak kalemi de bu tutar olduğunu, taraflar arasında imzalanan İplik Sözleşmesi ve Davalı Borçlunun siparişi üzerine hazırlanıp teslim edilen malların bedeline ilişkin ödemenin Borçlu tarafınca eksik ifa edilmesi ve Müvekkil Firma açısından takibe esas 544.467,52-TL (kur farkı hakkımız saklı kalmak kaydıyla) alacağın doğması sebebiyle söz konusu alacağın tahsili bakımından Borçlu aleyhine İcra Takibi yasa yoluna başvurulduğunu, Bunun üzerine Davalı Borçlu icra takibine herhangi bir gerekçe veya dayanak sunmadan 27/04/2021 tarihinde itiraz etmiş olup; Bakırköy …. İcra Müdürlüğü nezdinde görülen takibin durduğunu belirterek Yukarıda izah etmiş olduğumuz sebepler doğrultusunda, davalının haksız itirazının iptali ve Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile yapılan TAKİBİN DEVAMINA, alacağın %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla icra İNKAR TAZMİNATINA hükmedilmesini; yargılama giderleri ile ücret-i vekâletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya çıkarılan tebligatın bila döndüğü, … adresinden yapılan kontrolde bila dönen tebligat adresi ile aynı olduğu, TK 35.maddesine göre tebligat çıkartıldığı, cevap dilekçesi sunmamış olduğu anlaşıldı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; Faturadan kaynaklı alacağa dayalı icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacının taraflar arasında imzalanan iplik sözleşmesi ve takibe konu faturalardan kaynaklanan alacağının bulunup bulunmadığı, var ise miktarının tespitinden ve davalının ödeme itirazı sebebiyle itirazında haklı olup olamaması hususlarından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası UYAP sistemi üzerinden gönderilmiş olup, incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine kur farkı hakları saklı kalmak kaydıyla 544.467,52 TL alacak için ilamsız icra takibi başlatıldığı, yasal faizi ile birlikte icra vekalet ücretinin ve icra masraflarının davalı borçludan tahsilini talep ettiğin, davalı borçlunun borca ve tüm fer’ilerine itiraz ettiği görüldü.
Dosya bir bütün olarak bilirkişi SMM … ‘e tevdi edilerek rapor alınmış, bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafından davalı aleyhine, Bakırköy … İcra Dairesi ‘nin … esas sayılı dosyası ile 03.04.2021 tarihinde 544.467,52 TL tutarında asıl alacak için icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından 26.04.2021 tarihinde itiraz edilerek durdurulduğunu, taraflar arasında 03.12.2019 tarihli … no.lu İplik Satış Sözleşmesi akdedildiğini ve bu sözleşme temelinde açık hesap şeklinde bir ticari ilişki yürütüldüğünü, usul yönünden incelenen davacıya ait 2020-2021 dönemi, defter-i kebir ve yevmiye defteri, e-defter olarak tutulduğunu, beratları, zamanında ve usulüne uygun oluşturulduğunu, fiziki tutulan envanter defteri açılış noter tasdiki, zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırıldığını, davalının belirlenen inceleme gün ve saatinde incelemeye gelmediğini ve yasal defter belgelerini incelemeye sunmadığını, hesap ve kayıt yönünden incelenen davacı yasal defterlerine göre; davalı takip talebi tarihinde (03.04.2021) 544.584,46.TL tutarında borçlu olduğunu, borcun kaynağını teşkil eden işlemler, yasal defterlere, genel kabul görmüş muhasebe ilke ve kurallarına uygun şekilde, doğru ve zamanında kaydedildiğini, davalının, davaya cevap vermemiş olması ve yasal defter ve belgelerini incelemeye sunmamış olması, öte yandan, davacının, yasal defterlerini usulüne uygun şekilde tutmuş olması dikkate alınarak, davacının haklı olduğuna ve Bakırköy … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasına yapılmış olunan itirazın iptali halinde, takip talebi sonrası, faiz talebine ilişkin takip talebi tarihinden (03.04.2021) dava tarihine (28.03.2022) kadar geçen (359) gün için 89.659,44 TL tutarında, değişen oranda takip sonrası reeskont avans faizi hesaplandığını, davacının talep ettiği icra inkar tazminatının 108.893,50 TL olarak hesaplandığını bildirmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nin 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223) Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu, ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nin 187, 190 ve 200’üncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
İspatın konusu HMK.nin 187’nci maddede “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nin 190’ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, icra dosyası, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Davalı defterlerini yapılan ihtaratlara rağmen sunmamıştır.6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı oldupuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerektiğinden söz konusu fatura yönünden davacı talebinin ispate dildiği kabul edilmişitr.
Davacının işlemiş faiz talebi yönünden ise 6098 sayılı TBK 117.maddeye göre temerrüt faizi talebi için taraflar arasında yazılı bir sözleşme, teamül haline gelmiş faiz uygulaması ve alacaklının borçluyu temerrüde düşürücü her hangi bir ihtarının bulunmadığı gözetildiğinden 6102 sayılı TTK’nun 1530. maddesi kapsamında da işlemiş faiz talep edemeyeciği anlaşılmış olup davacının işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Tüm bu açıklanan nedenlerle; Taraflar arasında 03.12.2019 tarihli … no.lu “İplik Satış Sözleşmesi başlıklı sözleşmenin akdedilmiş olduğu ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin, bu sözleşme temel alınarak yürütüldüğü anlaşılmıştır. Bu kapsamda düzenlenen faturalardan davacının takipte asıl alacak bakımından alacaklı olduğu anlaşıldığından davanın kabulü ile; davalının Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 544.467,52 TL yönünden iptali ile takibin devamına, alacağın faturaya dayalı ve likit bir alacak olması nedeniyle itirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden alacağın %20’si oranında 108.893,50 TL icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davacı yararına hesaplanan icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜ İLE;
Davalının Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın İPTALİ ile takibin 544.467,52-TL yönünden İTİRAZIN İPTALİ İLE TAKİBİN DEVAMINA, asıl alacağı takip tarihinden itibaren işlemek üzere yasal faiz uygulanmasına,
Hükmedilen alacağa %20 oranında icra inkar tazminatına davalının mahkum edilmesine, hesaplanan 108.893,50-TL’nin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 37.192,58 TL harçtan peşin alınan 9.298,15 TL harcın mahsubu ile noksan kalan 27.894,43 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafça yatırılan 9.298,15 TL peşin harç ve 80,70 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 9.378,85 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça yapılan 2.297,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 77.891,43 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan gider avansının HMK 333.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,
HMK’nin uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin e-duruşma ile yüzüne karşı, davalının yokluğunda oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/02/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır