Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/3 E. 2022/4 K. 05.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/3 Esas
KARAR NO : 2022/4

DAVA : İtirazın İptali (Ticari İş Tellallığı Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/01/2022
KARAR TARİHİ : 05/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/01/2022

“6100 sayılı HMK’nun 320.maddesinde mahkemenin mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar vereceği düzenlemesi de nazara alındığında somut olayın belirginliğine bağlı olarak hakim duruşma açmama yönündeki takdir hakkını kullanabilecektir.” düzenlemesi de nazara alınarak;
Dava şartları bakımından HMK’nun 114.madde ve 115.maddeleri uyarınca görev bakımından dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda göre dava şartı bakımından dosya incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılar tarafından İcra Müdürlüğü’ne yapılmış olan itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, Simsarlık sözleşmesi TBK m. 520/I’de düzenlenmiş olup simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşme olarak tanımlandığını, söz konusu bedelin ödenme zamanı davalılar ile müvekkili arasında 14/11/2014 tarihli ekte sunulan sözleşmede görüleceği üzere ürünlerin %50’sinin sevkıyatının tamamlanmasından sonra başlayacağını, davalılar ile dava dışı …. arasında müvekkili aracılığıyla koordinasyon kurulması suretiyle, davalı şirket … Elektrik ve Elektronik Gereçler San. ve Tic. A.Ş. 6.300.000,00 Euro bedelinde ticaret gerçekleştirdiğini, bu bedel oranında kar elde ettiğini, müvekkilinin bu ücrete hak kazanabilmesi için taraflar arasında ….ın aracılık ettiği sözleşmenin kurulması yeterli olup sözleşmenin kurulmasının yanı sıra taraflar ticareti gerçekleştirdiğini, bu ticaretin oluşumundan önceki aşamada müvekkiline davalılar 100.000,00 Euro ücret ödeyeceklerini sözlü olarak defalarca dile getirdiğini, sonrasında da ekte bulunan sözleşmeyi imzalamak suretiyle müvekkiline güvence verdiklerini, ancak müvekkilinin, davalılar ile dava dışı …’i bir araya getirdiklerini ve söz konusu ticaretin oluşumunu sağlamış olmasına rağmen, davalılar müvekkiline karşı edimlerini, borçlarını ifa etmediğini belirterek davanın kabulü ile davalılar tarafından Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan tüm itirazlarının iptaline ve takibin devamına, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere, davalılar aleyhine ayrı ayrı icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; sözleşmeden kaynaklı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere mahkemenin görevi HMK 114. maddesi gereğince dava şartı olup, mahkemece kendiliğinden ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gereken bir husustur.
Yargılama tarihi itibari ile HMK. 114. maddesi çerçevesinde aranan dava şartlarından birisi ise mahkemenin görevli olmasıdır. HMK. 115/1 maddesi uyarınca dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında mahkeme kendiliğinden araştırır. Bu dava şartı noksanlığını mahkeme tespit eder ise HMK .115/2 maddesine göre usulden ret kararı verir. Nitekim dava dilekçesinin içeriğinden, görevsizlik kararı verilmesi gerektiği açıkça anlaşılan hallerde bu kararın verilmesine engel hal bulunmadığı Yargıtay’ın ilgili dairesinin onama kararları ile de açıkça belirlidir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır.
Bilindiği üzere ticari iş ve ticari dava ayrı hukuki kavramlardır. Ticari iş kabul edilen bir husustan kaynaklanan her uyuşmazlık ticari dava olarak kabul edilmemiştir. Ticaret mahkemeleri ticari davalara bakmakla görevlidir. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları”, “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ve “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Diğer bir anlatımla bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması; ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması ya da açılan davanın maddede 6 bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ayrıca 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2’nci maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nun 520/1.maddesine göre, simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanması veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir. Anılan maddenin 3.fıkrasında ise taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesinin, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmayacağı düzenlenmiştir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 4/1.maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. TTK’nın 5/1.maddesine göre de, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalara asliye ticaret mahkemesi bakmakla görevlidir.
Davacı tarafça arabuluculuğa başvurulmuş ancak “başvurucu …’nın” tacir sıfatının bulunmadığı, uyuşmazlık konusu tarihte yapılan işin mal ve/veya hizmete ilişkin olduğu, başvurucunun gayrisafi hasılatının TTK.nın m.11’de öngörülen esnaf işletmesi sınırını aşmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece yapılan araştırmada davacının ticari işletmesi bulunduğuna dair herhangi bir kayda ulaşılmamıştır. Zaten tarafların da bu yönde bir iddiası da bulunmamaktadır. Bunun yanı sıra asliye ticaret mahkemesinin görevinin tayininde uyuşmazlığa konu mal ve/veya hizmetin türü ve ticari iş karinesi etkili değildir. Zira TTK ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. (Hukuk Genel Kurulunun 16/09/2015 tarih, 2014/1026 Esas, 2015/1765 Karar sayılı kararı)
Davaya konu uyuşmazlığın çözümünde genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi (HMK m.2) görevli olup; mahkemenin görevli olması karşısında (HMK m.114/1-c) dava şartları arasında sayıldığından mahkemece dava şartlarının mevcut olup olmadığının, davanın her aşamasında kendiliğinden (HMK m.115/1) değerlendirilmesi gerekir. Ayrıca göreve ilişkin dava şartı noksanlığının giderilmesi de mümkün değildir. (İstinaf BAM 43.HD’sinin 2021/2157 Esas, 2021/1652 Karar sayılı kararı)
Somut olaya konu davanın, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmadığından ticari dava niteliğinde olmadığı, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin taraflardan yalnızca birinin ticari işletmesi ile ilgili olması halinde dahi davanın ticari dava olarak kabul edilmesi mümkün olmadığı, bunun yanı sıra, davanın TTK.’nın 532 ila 545.maddelerinde düzenleme komisyonculuk sözleşmesinden değil TBK’nın 520.maddesine dayalı simsarlık sözleşmesinden kaynaklandığı da nazara alındığında eldeki davanın, TTK.nun 4/1.maddesinin alt bentlerinde sayılan dava türlerinden de olmadığı, bu haliyle uyuşmazlığın çözümünde asliye ticaret mahkemesi görevli olduğu, taraflar arasında herhangi bir tüketici işlemi bulunmadığı da nazara alındığında HMK’nın 2.maddesi uyarınca eldeki davaya konu uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemesi görevli olduğuna ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Davanın HMK 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevsizliği nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin BAKIRKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
3-HMK’nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-İki haftalık süre içerisinde dosyanın gönderilmesi talebinde bulunulmadığı takdirde davanın açılmamış sayılacağının ihtarına,
5-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
6-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 05/01/2022

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸